Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
PEKİ MUSİKİDE TASAVVUFUN YERİ NEDİR?
Bugün bir çok din kardeşimizin kafasını kurculayan sorudur "Tasavvufta musikinin yeri nedir?". Belki bunun cevabını musikinin ne olduğunu öğrenerek bulabiliriz fakat o kadar çok çeşit ve yorumu vardır ki bizler için zaman kaybında başka bir şey ifade etmez. Zaten istediğimiz cevaba da bu sorudan yola çıkarak ulaşamayız. Asıl sorulması gereken soru şudur; "Günümüz Musikisinde Tasavvufun yeri nedir".Eğer icra edbileceğimiz yada dinleyebileceğimiz tek şey günümüz musikisi ise ki odur, başka bir soruya cevap aramanında anlamı yoktur. İçerisinde hiç bir enstruman bulunmayan mevlüd kaside ve ilahi lerden oluşan cami musikisinden değil, tekke musikisinden bahsetmektayim,yani osmanlıyla beraber artık yok olan musikiden. Osmanlı İmparatorluğun da musiki kendinden olmayan hiç bir melodiyi içinde barındırmayan insanları yalnızca allaha yönelten bir sanattı. Dikkat edelim yani bir sonraki adım dini mübini islamdı. Günümüzde ise musiki olduğu iddia edilen kuru gürültü kendinde olmayan her melodiyai içinde barındırabilmekte ve bir sonra ki adımı ise zifiri karanlıktan ibarettir. Zaten bunun icra ediliş şekline ve kimlerin icra ettiğine bakarsak yukarıda sorunun cevabını kolaylıkla bulabiliriz. Ben de birçok insan gibi bu soruyu uzun bir zaman düşündüm , hatta bir zaman programlarıda takip eder oldum, bir gün bir televizyon sunucusu ve nülü bir konuğun musiki hakkında i sohbetlerine! tanık oldum. Üzerinde elbisesi olmayan ( yada benim göremediğim) genç bayan karşısında ki konuğa konservatuar anılarını anlatmakta iken şöyle bir cümle kurmuştu. "Ne zaman koromuzla birlikte musiki söylemeye başlasak inanın allah aşkından gözlerim yaşarıyor" olur inanalım!, peki sorarlar insana seni o şekilde seyredenlerin kalbinde o an allah sevgisini zuhur etmesi mümkün müdür. İşte o zaman anladım ki bunlar rahmani değil şeytani dugulardır. Ben de böylece aramış olduğum sorunun cevabını soruyla birlikte bulmuş oldum. Geçmişte bir çok islam alimi her nevi enstrümanın çalınması ve dinlenmesini haram olğunu ve yalnızca "Neyin" mekruh olduğunun sölemişlerdir. Fakat bu gün ney eşliğinde iç çamaşırı defilelerinin dahi düzenlenmekte olduna şahit olmaktayız. Günümüz de hemen her büyük günahın yanıbaşında bir müziğede tanık olmaktayız. Gece kulüplerinden ve diskolar dan da artık "ney" sesleri yükselmeğe başladı. O halde bir müslümanın bunların hepsinden uzak durması ve hubbu fillah, buğdu fillah silahına sarılması gerekmektedir.Unutmayalım bir çok felaket sonraki adımlarda gizlidir.Beynimi zi kemiren soruları birde bu şekliyle düşünelim. Bu gün Musikide Tasavvufun yeri nedir? ve "Bir sonra ki adım" nereyedir...