Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Telefonda ses ne kadar hızlı gidiyor?

Telefonda ses ne kadar hızlı gidiyor?

Sesimiz telefonda ses hızı ile gitmez. Telefonun ağız kısmı denilen mikrofona konuştuğumuzda, ses burada elektrik akımına çevrilir. Karşı tarafın telefonunda tekrar sese çevrilene kadar yolculuğunu elektrik akımı olarak yapar. Bilindiği gibi elektriğin hızı ışık hızı ile aynıdır.

Dolayısıyla ses telefonda ışık hızı ile yol alır. 5 kilometre uzaklıktaki bir arkadaşınızla telefonla konuşurken onun bulunduğu yerde gök güderse, şimşeğin ışığının gökgürültüsünden önce gelmesi gibi, gökgürültüsünün telefondaki sesi de havadan gelen sesine göre daha önceden kulağımıza ulaşır. Ses hızı, deniz seviyesinde, kuru ve sıfır derecedeki havada saniyede 331,4 metredir.

Bakır kablo içinde ise saniyede 3500 metre kadardır. Yani sesimiz telefonda ışık hızı ile değil de ses hızı ile gitseydi (ki bu mümkün değildir) 600 kilometre uzaklıktaki bir arkadaşımız konuştuklarımızı telefonda 3 dakika sonra duyabilirdi. Düşünebiliyor musunuz böyle bir konuşma sonunda gelecek telefon faturasını?


ADIGÜZEL

:)))

öde öde bitmezdi herhalde..

ÖDE ÖDE BİTMEZİN BİRDE YTL. BAZINDA KAÇ KAÇ ÖDENECEGİ VAR DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUM

kredi kartı mağduru yerine telefon faturası mağduru olurduk ve bu kredi kartından daha fazla olurdu:))

belki o zaman bu kadar telefon bağımlısı olmazdık :) teşekkürler

قُلْ هُوَ اللهُ ,لاَ اِلهَ اِلاَّ هُوَ

Alıntı:
Risale-i Nur,Gençlik Rehberi,Hüve Nüktesi,

Emr ve iradenin bir arşı olan havanın, rüzgârın her bir parçası ve bir nefes ve tırnak kadar olan هُوَ lafzındaki havada, küçücük mikyasta bütün dünyada mevcut telefonların, telgrafların, radyoların ve hadsiz ve muhtelif konuşmaların merkezleri, santralları, âhize ve nâkileleri bulunsun ve o hadsiz işleri beraber ve bir anda yapabilsin. Veyahut o هُوَ deki havanın, belki unsur-u havanın herbir parçasının herbir zerresi, bütün telefoncular ve ayrı ayrı umum telgrafçılar ve radyo ile konuşanlar kadar mânevî şahsiyetleri ve kabiliyetleri bulunsun ve onların umum dillerini bilsin ve ayni zamanda başka zerrelere de bildirsin, neşretsin. Çünki bilfiil o vaziyet kısmen görünüyor ve havanın bütün eczasında o kabiliyet var. İşte ehl-i küfrün ve tabiiyyun ve maddiyyunların mesleklerinde değil bir muhal, belki zerreler adedince muhaller ve imtinâlar ve müşkilâtlar âşikâre görünüyor. Eğer Sâni-i Zülcelâl’e verilse, hava bütün zerratiyle onun emirber neferi olur. Birtek zerrenin, muntazam birtek vazifesi kadar kolayca hadsiz küllî vazifelerini Hâlikının izniyle ve kuvvetiyle ve Hâlıka intisap ve istinad ile ve Sâniinin cilve-i kudreti ile bir anda, şimşek sür’atinde ve هُوَ telâffuzu ve havanın temevvücü suhûletinde yapılır. Yani, kalem-i kudretin hadsiz ve hârika ve muntazam yazılarına bir sahife olur. Ve zerreleri, o kalemin uçları ve zerrelerin vazifeleri dahi, kalem-i kaderin noktaları bulunur. Birtek zerrenin hareketi derecesinde kolay çalışır.

İşte hava unsurunun yalnız nakl-i asvat(seslerin nakli) vazifesinde mezkûr cilve-i vahdaniyeti ve mezkûr acaibi gösterdiği ve dalâletin hadsiz muhaliyetini izhar ettiği gibi; unsur-u havaînin, sair ehemmiyetli vazifelerinden biri de elektrik, câzibe, dâfia, ziya gibi sair letaifin naklinde şaşırmadan muntazaman, asvat naklindeki vazifeyi gördüğü ayni zamanda, bu vazifeleri dahi gördüğü, ayni zamanında, bütün nebatat ve hayvanata teneffüs ve telkih gibi hayata lüzumu bulunan levazımatı kemâl-i intizam ile yetiştiriyor. Emir ve İrade-i İlâhiyyenin bir arşı olduğunu kat’î bir surette isbat ediyor ve serseri tesadüf ve kör kuvvet ve sağır tabiat ve karışık, hedefsiz esbab ve âciz, câmid, cahil maddeler bu sahife-i havaiyenin kitabetine ve vazifelerine karışması hiçbir cihetle ihtimâl ve imkânı bulunmadığını aynelyakîn derecesinde isbat ettiğini kat’î kanaat getirdim. Ve her bir zerre ve herbir parça lisan-ı hal ile لآ اِلهَ اِلاَّ هُوَ ve قُلْ هُوَ اللهُ اَحَدٌ dediklerini bildim ve bu هُوَ anahtarı ile havanın maddî cihetindeki bu acaibi gördüğüm gibi, hava unsuru da bir هُوَ olarak âlem-i misal ve âlem-i mânâya bir anahtar oldu.

Bizler de bir kez olsun hakkı ile هُوَ diyebilsek Allah'ım!!!

Teşekkür yolcu,

Böylece arakadaşımızın göndermiş old. bu basit ansiklobedik bilgi benim adıma malayani olmaktan kurtularak Allah'ın nimetlerini görüp tefekkür etmemize vesile olmuş oldu.


Diger Konular

MollaCami.Com