Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
MÜNAFIKLIKTAN SAKINMAK
Münafığın alâmeti üçtür: Bir şey haber verdiğinde yalan söyler, va'd ettiği zaman cayar ve (kendisine bir şey) emanet olunduğu vakit hıyanet eder" (Müslim c. 1, s. 56).
Diğer bir hadis-î nebevide bu alametler şu ifadelerle açıklanmaktadır: "Dört (kötü davranış) vardır. Kimde bu şeyler (bulunacak) olursa hâlis münafık olur. Kimde bunlardan bir haslet (huy) bulunursa, onu terk edesiye kadar, nifaktan bir şey onda bulunmuş olur. (Bir şey) emanet bırakılsa hıyanet eder, haber verdiğinde yalan söyler, sözleşme yaptığında mağdur eder ve mürâfaa olduğunda haktan ayrılır" (Buhârî c. 1, s. 14; Müslim c. 1, s. 56).
Yalan, nifakın mayasını teşkil etmektedir. Zira sözünde durmamakta ve haktan ayrılmakta da dolaylı olarak yalancılık vardır. Bunun için Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
"Üç şey kimde bulunursa o kimse oruç tutsa da, namaz kılsa da, hac ve umre yapsa da ve ben müslümanım dese de münafıktır: Haber verdiğinde yalan söyler, va'd ettiğinde (sözünden) döner, (bir şey) emanet olunsa hıyanet eder" (et-Tergib ve't-Terhib c. 3, s. 594).
Allah Resulünün bir çok sırlarına varis ve vâkıf bulunan Huzeyfe (r.a.) şöyle demiştir: "Resulullah (s.a.v.'ın hayatta) bulunduğu zamanda bir adam bir kelime (yalan) söylese ölesiye kadar münafık (olarak) tanınmış olurdu. Ben o kelimeyi sizin birinizden günde on defa işitmekteyim" (Mükâşefet'ül-kulûb s. 154).
Allah Teâlâ'nın bir çok âyet-i kerimede, Resûlullah (s.a.v.)'in müteaddit hadis-i şeriflerde evsaf ve alâmetlerini bildirdikleri münafıklardan uzak durmalıdır. Hele ağzı lâf yapan münafıklar, bilgisi az olan kimseleri daha çabuk şaşırtabilirler. Bu tehlikeye işaret buyuran Peygamberimiz (s.a.v.) şu ikazı yapmaktadır:
"Ümmetim üzerine en çok endişe ettiğim korku, dil (dökmeyi) bilen münafıklardır" (Feyz'ül-kadir c. 2, s. 419).
Zamanımızın ağzı laf yapan bu tip münafıkları, televizyonlarda yapılan oturumlarda, bazı ayet ve hadisleri kendi fasit görüşleri istikametinde tevile kalkışarak halkın zihnini bulandırmakta ve avam tabakasını şaşırtmaktadırlar. Onlar hem sapkındırlar ve hem de saptırıcı bir karaktere sahiptirler.
Bir şahıs, ashab-ı kiramdan Huzeyfe (r.a.)e gelmiş ve "Ben münafık olmaktan korkuyorum" demiş. Hz. Huzeyfe "Şayet sen münafık olsaydın, nifaktan korkmazdın. Çünkü münafık olan kimse (kendisini) nifaktan emin bilir." Cevabını vermiş Bir kimse, bu gibi duygu ve davranışların kendisinde bulunduğunu anladığı zaman, tevbe sabunu ile işini, ihlâs ile içini, doğru sözle dilini, sadakatle hal ve harekâtını artırıp düzeltmelidir. Ahiret saadetini sefalete çevirecek ve insanı hüsrân-ı uhrevîye itecek münafıklıktan son derece sakınmalıdır,(Mükâşefet'ül-kulûb s. 154).