Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
KADİR GECESİ
KADİR GECESİ NİÇİN GİZLENMİŞTİR
Ashâb-ı kiram, Allâhü Teâlâ’nın “Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır.” âyet-i kerîmesinin inzâline sevindiği kadar, başka bir şeye sevinmemiştir.
Allâhü Teâlâ kullarına cum'a gecesini bildirdiği halde, Kadir Gecesi’ni niçin bildirmemiştir?
Cenâb-ı Hakk, kullar amellerine güvenmesinler diye Kadir Gecesi’ni onlara bildirmedi. Zîrâ Kadir Gecesi’ni bilmiş olsalar; biz bir gecesi bin geceden hayırlı olan Kadir Gecesi’nde hayırlı ameller işledik. Artık Allâhü Teâlâ muhakkak bizi mağfiret eyledi. diyerek, hayırlı ameller işlemekte ihmalkâr davranırlar. Bu, Allâhü Teâlâ’nın kullarına ömür ve ecellerini bildirmemesi gibidir. Nitekim bir kimse ne zaman öleceğini bilse, dünyâ ni’metlerine, lezzetlerine dalar, “Ecelim yaklaşınca tevbe ve istiğfâr edip Rabbime ibâdetle meşgul olurum, tevbekâr ve kurtulmuş olarak vefât ederim.” derdi. Cenâb-ı Hakk, kullarının her zaman korku ile ümit arasında bulunup, tevbeye devam etmeleri ve âhirette Allâhü Teâlâ’nın rahmetiyle, azâbından kurtulmaları için, Kadir Gecesi’ni Ramazân ayında gizlemiştir
KADİR GECESİNDE NE YAPILIR..
Bu gece dört rek’at Kadir Gecesi namazı kılınır:
1’inci rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İnnâ enzelnâhü...,
2’nci rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İhlâs-ı şerif,
3’üncü rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İnnâ enzelnâhü...,
4’üncü rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İhlâs-ı şerif okunur.
Namazdan sonra:
` 1 defa, “Allâhü ekber Allâhü ekber. Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd.”
` 100 Elem neşrah leke... sûresi,
` 100 İnnâenzelnâhü... sûresi,
` 100 defa da Rasûlüllah Efendimiz’in Hz. Âişe vâlidemize öğrettiği “Allâhümme inneke afüvvün kerîmün tühıbbü’l-afve fâ’fü annî” duâsı okunur ve duâ edilir.
Mümkünse, bir de tesbih namazı kılmalıdır
1000 aydan hayırlı bu gecenin feyzinden mahrum olmamak için kadir gecesindeki 4 rekatlık namazda okuduğumuz inna enzelnahü (kadr ) süresini bilmiyorsak inna ağtayna (kevser) süresini okuya biliriz
Bu geceyi hayırlı kılan pek çok hususlardan bazıları
1. Kur’ân-ı kerîmin bu gecede indirilmeye başlanması.
2. Bu gecede ibâdetin (içerisinde Kadir gecesi olmayan) bin aydan (83 sene 4 ay) hayırlı olması.
3. Bu gecede meleklerin ve rûh’un inmesi.
Melekler çok arzu etmelerine rağmen Âlem-i Emr’i seyredemezler. Ancak mübârek gecelerde bilhassa Kadir gecesinde, letâifini füyûzât-ı ilâhiye ile nurlandıran mü’minlerin kalplerinden Âlem-i Emri seyretmelerine izin verilir. Kadir gecesinde melekler yeryüzünü hınca hınç doldurarak yeryüzü kendilerine dar geldiği için bu geceye darlık mânâsına olan Kadir ismi verilmiştir.
4. Bu gece fecir vaktine kadar selâmettir.
Kadir gecesinin bazı alâmetleri: O gece gökyüzü bulutsuz ve parlak olur. Hava ne soğuk ne sıcak, latif olur. O gece bir an için denizlerin suyu tatlanır, zemzem ziyâdeleşir. (M.4)
Cenâb-ı Hak Kadir Sûresi’nde buyuruyor ki, (meâlen): “Hakikât biz o (Kur’ân-ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sana ne bildirdi? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. O gece melekler ve Rûh (Cebrâil (a.s.) veya bir büyük melek) Rablerinin izniyle her bir iş için peyderpey inerler. O gece tâ fecrin doğuşuna kadar selâm (ve selâmet)dir.
: “Kadir gecesi olunca Cenâb-ı Hak Cebrâil (a.s.)’a emreder. Cebrâil (a.s.) meleklerle beraber yanlarında bir sancakla yeryüzüne iner ve sancağı Kâbe’nin üzerine diker. Cebrâil (a.s.)’ın altı yüz kanadı vardır. Bunlardan iki tanesini Kadir gecesi dışında açmaz. Bu iki kanadı şark ve garbı kaplar. Sonra Cebrâil (a.s.) yanındaki meleklere, “Gidin, Ümmet-i Muhammed’in namaz kılan, zikreden ve dua edenlerine selâm verin, onlarla musâfaha edin ve onların dualarına âmin, deyin.” diye emreder. Melekler de yeryüzüne dağılır, o gece uyanık olup ibâdet ve taat eden Ümmet-i Muhammed’i ziyâret eder, selâm verir ve musafaha ederler, dualarına da âmin derler. Fecir doğduğu zaman Cebrâil (a.s.) meleklere toplanmalarını emreder. Melekler; Ya Cebrâil, Cenâb-ı Hak Ümmet-i Muhammed’e nasıl muamele etti, diye sorarlar. Cebrail (a.s.), Allâhü Teâlâ onlara rahmetiyle nazar etti. Onları affetti ve mağfiret etti. Ancak şu dört sınıf hariç; “Bunlar, devamlı içki içen, ana ve babasına asi olan, sıla-i rahmi kesen, ve müslüman kardeşine kin tutup, ona üç günden fazla dargın olan.” diye cevap verir.
SADAKA-I FITIR
Sadaka-i fıtır; “fıtrat” (yaratılış) sadakasıdır. Halk dilinde buna fitre denilir. Nisâba malik olan babaya kendisi için fıtra vermek vâcib olduğu gibi, bâliğ olmayan küçük çocukları için de fıtra vermesi vâcibdir. Eşinin fıtrası için koca, büyük evlâdın fıtrası için baba mükellef değildir. Yerde, bir hânede bulundukları takdirde, kişinin; eşinin ve büyük evlâdının fıtrasını vermesi (istihsânen) câizdir. Müftâ bih olan budur.
Hanefî mezhebine göre: Sadaka-i fıtır, velâyet ve nafakaya bağlıdır. Kişinin, velîsi olduğu ve nafakasını temîne mecbur olduklarının fıtrasını vermesi vâcibdir. Babasının bulunmaması halinde, fakir oğlundan olan torunlarının fıtrasını dedesinin vermesi lâzımdır.
Ramazân-ı Şerif’te oruç tutmayana, hastaya, seferde olana ve oruç tutamayacak derecede ihtiyâr olana da fıtra vermek vacib olur. Fıtra mâlî bir ibâdettir. Vâcib olduktan sonra hac ve kurban gibidir. Ödemedikçe ömür boyu borç olarak kalır. (İLA 145)
Fıtranın vücûb vakti; imsâk saati ile bayram namazı arasındaki vakittir. Fukarânın bayram ihtiyacının karşılaması ve onlara yardım edilmesi için fıtranın daha önceden verilmesi de câizdir.
Fıtrayı bayram namazından sonraya bırakmak mekruhtur. Müstehab olan namazdan evvel verilmesidir. Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz “Bayram namazından sonra verilen fıtra, diğer sadakalardan (nâfile) bir sadakadır. Lâkin bayram namazından evvel verilen fıtra, Hakk Teâlâ’nın katında makbûl bir sadakadır.” buyurdular. (İLA 145)
SADAKA VERMEK
Yedi şey, sadakayı ziyâdeleştirir. Yani sadakanın sevâbını arttırır ve kişinin mertebesini yükseltir:
1- Sadakayı helâl maldan vermek. Allâhû Teâlâ; “Kazandığınızın temizinden infak ediniz.” buyuruyor.
2- Malın çoğalmasını beklemeyip az maldan da sadaka vermek. Hatta, az maldan verilen sadakanın fazîleti, çok maldan verilenden daha yüksektir.
3- Sadakayı tehir etmemek. Zîrâ geciktirilmesinde ya malın elden çıkması veya başka bir mâni endişesi vardır.
4- Sadakayı malın iyisinden vermek. Malın âdî ve aşağısından vermek cimrilik alâmetidir.
5- Riyâdan, gösterişten sakınmak için sadakayı gizlice vermek.
6- Verilen sadakayı başa kakmamak. Başa kakmak, sadakanın sevâbını iptal eder.
7- Sadaka verdiği fakîre ezâ etmemek. Zirâ ezâ haramdır, günâhtır. Cenâb-ı Hak buyuruyor ki; “Fakîrin başına kakmak ve ona ezâ etmekle sadakanızı iptal etmeyiniz.” (Sûre-i Bakara, âyet 264) (İ.8)