Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Benim ümmetimin velîleri, benî israilin nebîleri gibidir.
Hadis - Benim ümmetimin velîleri, benî israilin nebîleri gibidir.
Muhterem okuyucular, Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz ki bir kere daha Yüce Rabbimiz bizleri biraraya getirdi.
Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)’in bir hadîs-i şerifini inşaallah Kur’ân âyetleriyle sizlere açıklamak istiyorum. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz buyuruyor ki:
“Benim ümmetimin velîleri, benî israilin nebîleri gibidir.”
Muhterem okuyucular, tıpkı Kur’ân âyetleri gibi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’in de birçok hadîsi müteşabihat hükmündedir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hadîs-i şeriflerini ancak Kur’ân-ı Kerim’in ruhuna girerek net bir şekilde anlayabiliriz.
Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, bir hadîs-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: “Benim ümmetim 73 fırkaya ayrılacak. Bir tanesi hariç, hepsi cehenneme gidecek.”
Birçok insan bu ümmeti sadece müslümanlardan ibaret bir insan topluluğu olarak idrak edebilmektedir. Halbuki Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, Allah’ın kendisine Kur’ân-ı Kerim indirdiği Hatemül Enbiya’dır. Peygamber Efendimiz (S.A.V) hadîs-i şerifinde buyuruyor ki: “Benim ümmetimin velîleri benî israilin nebîleri gibidir!”
“Nebîleridir” demiyor.
Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’de nebîlerin görevlerini açıklamaktadır. Bütün nebîler, Allah tarafından 5 görevle görevlendirilmiştir:
2/BAKARA-151: Kemâ erselnâ fîkum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtinâ ve yuzekkîkum ve yuallimukumul kitâbe vel hikmete ve yuallimukum mâ lem tekûnû ta’lemûn(ta’lemûne).
Nitekim size içinizde (görev yapmak üzere) sizden bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki; âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup açıklasın) ve sizi (nefsinizi) tezkiye etsin, size Kitab ve hikmet öğretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediğiniz şeyleri öğretsin.
1. görev: Allah’ın âyetlerini tilâvet etmek
2. görev: İnsanların nefsini tezkiye etmek
3. görev: Kitab’ı öğretmek
4. görev: Hikmeti öğretmek
5. görev: Hikmetin ötesini de öğretmek
Nübüvvetle vazifeli olan nebîlerin hepsi Allahû Tealâ tarafından bu 5 görevle görevlendirilmişlerdir. Ama Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz: “Benim ümmetimin velîleri, benî israilin peygamberleri gibidir.” buyurmaktadır. Yani bu kişi velî olacak ama benî israilin nebîleri gibi 5 görevle görevlendirilmiş olacak!
3/AL-İ İMRAN-164: Le kad mennallâhu alel mu’minîne iz bease fîhim resûlen min enfusihim yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin).
Andolsun ki mü’minlerin (başlarının) üzerine (devrin imamının ruhu) bir ni’met olmak üzere kendi zamanlarında, kendi içlerinden bir resûl beas ederiz, onların aralarında (kendi kavminin içinde) onlara Allah’ın âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir. Ondan evvel (resûle tâbî olmadan evvel) onlar açık bir dalâlet içinde idiler.
1. görev: Allah’ın âyetlerini tilâvet etmek.
2. görev: Nefslerini tezkiye etmek.
3. görev: Kitab’ı öğretmek.
4. görev: Hikmeti öğretmek.
Muhterem okuyucular, bu âyet-i kerimede açıklanan resûl, Allahû Tealâ tarafından 4 görevle görevlendirilmiştir. 5. görevi olmamasına rağmen o, mü’minler için bir ni’mettir. Demek ki burada belirtilen resûl, devrin imamıdır.
Allah’ın bütün nebîleri kendi yaşadıkları dönemlerde huzur namazının imamıdırlar. Allah’ın nübüvvetle vazifeli kıldığı hiçbir nebî yoktur ki, yaşadığı dönemde devrin imamı olmasın. Ama her zaman parçasında nebî yoktur. Nebîlerin olmadığı dönemlerde Allah’ın risaletle vazifeli kıldığı velîler vardır. Her devirde bu velî resûllerin arasından Allah’ın seçtiği bir kişi, devrin imamıdır.
Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, bu hadîste Allahû Tealâ’nın velî resûller arasından devrin imamı olarak seçtiği kişilerden söz etmektedir:
Bu velî, ümmet-i muhammedin bir velîsi olacaktır.
Bu velî, nebî olmayacak ama nebîler gibi olacaktır.
Hem velî olacak hem de 5 görevle görevli olacaktır.
5 görevle görevli olanlar, Allah’ın nebîleridir. Velîler 4 görevle görevlidirler. Ama velî olmasına rağmen Allahû Tealâ o kişiyi 5 görevle vazifeli kılmışsa, işte o Allah tarafından seçilmiştir. Kavmin resûlü olmasına rağmen Allahû Tealâ onu devrin imamı olarak seçmiştir. O, ümmeti muhammedden bir velîdir ama benî israilin peygamberleri gibidir. Nebî resûllerle velî resûller arasında 7 tane fark vardır.
1- Her kavimde nebî yoktur ama her kavimde Allah’ın velî resûlü vardır.
Nebî resûller her kavmin içerisinde seçilmemişlerdir. Allah, Lut kavmine, Hud kavmine, Semud kavmine, Arap kavmine, benî israil kavmine nebîler göndermiştir. Ama nebî göndermediği birçok kavim vardır. Oysaki her kavimde Allahû Tealâ, velî resûlleri vazifeli kılmıştır.
2- Nebî resûllerin hepsi bütün dünya için vazifeli kılınmışlardır ama velî resûller, sadece yaşadıkları kavim için Allah tarafından vazifeli kılınmışlardır.
Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz Nebîlerin Sonuncusu olduğuna göre, O’nun ümmeti içerisinde de velîler vardır. Bunlar velî resûllerdir. Bu velî resûllerden bir tanesini Allahû Tealâ her zaman devrin imamı olarak seçer. Hadîs-i şerifte ifade edilen kişi, kavmin resûllerinden Allah’ın huzur namazının imamı olarak seçtiği kişidir.
3- Nebîler arasında fetret dönemi vardır ama velî resûller arasında yoktur.
10/YUNUS-47: Ve likulli ummetin resûl(resûlun), feizâ câe resûluhum kudıye beynehum bil kıstı ve hum lâ yuzlamûn(yuzlamûne).
Her ümmetin bir resûlü vardır. Onlara, resûlleri geldiği zaman onların aralarında adaletle hükmolundu. Onlara zulmedilmez.
39/ZUMER-71: Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ futihat ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye’tikum rusulun minkum yetlûne aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat kelimetul azâbi alel kâfirîn(kâfirîne).
Kâfirler, zümre zümre cehenneme sürülürler. Oraya geldikleri zaman, onun cehennemin) kapıları açılır. Ve onun (cehennemin) bekçileri onlara derler ki: “Size, sizden (sizin aranızdan) olan resûller gelmedi mi ki, size Rabbinizin âyetlerini okusun, bugüne (buraya) geleceğinizi (söyleyerek) uyarsın. (Cehenneme gidenler) dediler ki: “Evet (geldiler).” Fakat azap sözü kâfirlerin üzerine hak oldu.
Bu âyet-i kerimede Allah’ın âyetlerini açıklayan (tilâvet eden) resûl, nebî resûl değil, velî resûldür. Allahû Tealâ bunu kesinleştirmektedir.
Nebî resûller sadece insanlardan seçilirler. Hiçbir nebî melek yoktur! Hiçbir nebî cin de söz konusu değildir! Ama hem melek resûller vardır hem cin resûller vardır hem de insan resûller vardır:
6/EN’AM-130: Yâ ma’şerel cinni vel insi e lem ye’tikum rusulun minkum yakussûne aleykum âyâtî ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû şehidnâ alâ enfusinâ ve garrethumul hayâtud dunyâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn(kâfirîne).
Ey insan ve cin topluluğu! Size âyetlerimi anlatan ve bugününüze ulaşacağınız konusunda sizi uyaran içinizden resûller (elçiler) gelmedi mi? “Kendi nefslerimize şahit olduk.” dediler. Dünya hayatı onları aldattı. Ve kendilerinin kâfir olduğuna, kendileri şahit oldular.
22/HAC-75: Allâhu yastafî minel melâiketi rusulen ve minen nâs(nâsi), innallâhe semîun basîr(basîrun).
Allah, meleklerden ve insanlardan resûller seçer. Muhakkak ki Allah, en iyi işitendir, en iyi görendir.
4- Her zaman parçasında mutlaka resûl vardır. Her zaman parçasında varolan resûlün bir nebî resûl olması mümkün değildir. Onlar, velî resûllerdir.
7/İSRA-15: Menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsih(nefsihî), ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ, ve lâ teziru vâziretun vizre uhrâ, ve mâ kunnâ muazzibîne hattâ neb’ase resûlâ(resûlen).
Kim hidayete ererse kendi nefsi için hidayete erer. Kim de dalâlette ise dalâlette olmak onun aleyhinedir. Nezir’in (uyaran Resûl’ün) nezrettiğini (ikazını, uyarısını) yerine getirmeyenlerin (bu sebeple günah yüklenenlerin) günahlarını başkaları yüklenmez. Bir resûl göndermedikçe (hiçbir kavme, hiç kimseye) azap etmeyiz.
23/MU’MİNUN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü’min olmayan kavim (Allah’ın rahmetinden) uzak olsun.
Allahû Tealâ Kur’ân-y Kerim’de Hz. Musa’dan sonra resûller vazifeli kyldy?yny ve bunu Hz. Ysa ile de devam ettirdi?ini ifade etmektedir.
2/BAKARA-87: Ve lekad âteynâ mûsal kitâbe ve kaffeynâ min ba’dihî bir rusuli ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum resûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferikan taktulûn(taktulûne).
Andolsun ki; Biz, Musa’ya kitap verdik ve ondan sonra da, birbiri ardyndan (aralary kesilmeksizin, pe?pe?e) resûller gönderdik. Ve Meryem’in o?lu Ysa’ya beyyineler (açyk kanytlar) verdik ve onu RUH’ÛL KUDÜS ile destekledik. Her ne zaman size bir resûl, nefslerinizin ho?lanmady?y bir ?eyle (emirle) geldiyse, hemen kibirlendiniz. Bir kysmyny yalanladynyz ve bir kysmyny da öldürdünüz.
5- Nebî resûller, kendi kavimlerinin lisanyyla konu?arak bütün dünyaya hitap ederler. Ama nebî olmayan resûller, her kavmin içinden sadece o kavmin lisanyyla konu?an resûllerdir.
14/YBRÂHÎM-4: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men ye?âu ve yehdî men ye?â’(ye?âu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanyyla göndermi? olmayalym. Onlara (kendi lisanlaryyla) beyan etsin (açyklasyn) diye. Öyleyse Allah, diledi?ini (Allah’a ula?mayy dilemeyenleri) dalâlette byrakyr. Diledi?ini (Allah’a ula?mayy dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz’dir, hikmet sahibidir.
Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, Arap kavminden olmasy hasebiyle Allah’yn âyetlerini kavmine Arapça açyklamy?tyr. Ama Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, ayny zamanda bütün dünya ve bütün âlemler içindir.
21/ENBYYA-107: Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn(âlemîne).
Seni Biz, sadece âlemlere rahmet olarak gönderdik.
Her kavmin içerisinde Allahû Tealâ’nyn vazifeli kyldy?y velî resûller sadece o kavimde vazifeli olanlardyr:
16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fe sîrû fîl ardy fanzurû keyfe kâne âkybetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde bir resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kyldyk). Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin ?eytanlardan) içtinap etsinler (sakynyp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kysmyny, Allah hidayete erdirdi ve bir kysmynyn da üzerine dalâlet hak oldu. (Resûllere tâbî olanlar hidayete erdi, tâbî olmayanlaryn ise üzerine dalâlet hak oldu.) Artyk yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanlaryn akybetinin, nasyl oldu?una bakyn (görün).
Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’in hadîs-i ?erifinde ifade buyurdu?u evliya kimdir? Bir ba?ka hadîs-i ?eriften hareket etti?imiz zaman bunun ne mânâya geldi?ini kolaylykla anlayabiliyoruz. Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki:
“Benim ümmetim 73 fyrkaya ayrylacak. 73 fyrkadan 72’si cehenneme gidecek.”
Bugün yapylan ara?tyrmalarda dünya üzerinde 72 de?i?ik inanç türü oldu?u saptanmy?tyr. Peygamber Efendimiz (S.A.V) 14 asyr evvel bu 72 inanç türünü, 72 fyrka olarak bize açyklamy?tyr. Her devirde insanlaryn %90’yndan fazlasy bu 72 fyrkayy temsil edenlerdir. Bu 72 fyrkanyn içerisindeki %10’dan daha az bir grup da 73. fyrkayy olu?turur.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) 14 asyr evvel bize günümüzün “inanç bakymyndan” haritasyny çykartmy?tyr. Dünya üzerinde 72 tane inanç türü olacak, bu 72 tane de?i?ik inanç türünün hepsinin içerisinde mutlaka kavmin resûlleri bulunacaktyr. Kavmin resûllerinin açyklamalaryndan müstefit olan bir grup daha olacak ki, bu gruplaryn hepsinin birle?mesi 73. fyrkayy olu?turacaktyr. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, o fyrkaya “Fyrka-i Naciye” adyny vermektedir. Kurtulu?a ula?an tek fyrkadyr.
Bunlar dünya hayatynda Allah’a ula?mayy dileyenlerdir. 72 tane fyrkanyn içerisinde azynlyk bir grup olup, %10’dan daha azydyr, mutlaka Allah’a ula?mayy dilerler.
6- Allahû Tealâ, gayby kavmin resûllerine açyklamaz! Ama onlar arasyndan kendisine gayby bildirdi?i ki?i, her devirde devrin imamydyr.
72/CYN-26: Âlimul gaybi fe lâ yuzhiru alâ gaybihî ehadâ(ehaden).
Gayby bilen Allah, gayby kimseye açyklamaz.
5/MAYDE-109: Yevme yecmeullâhur rusule fe yekûlu mâzâ ucibtum kâlû lâ ilme lenâ inneke ente allâmul guyûb(guyûbi). Allah o gün resûlleri biraraya toplayacak ve ?öyle buyuracak: “Size ne cevap verildi?” Onlar da: ‘’Bizim bir bilgimiz yok. ?üphesiz Sen, gaybtekileri en iyi bilen Sensin.” derler.
Muhterem okuyucular, kavmin resûlleri ki, vehbi olarak Allahû Tealâ tarafyndan bu noktaya getirilmi?lerdir. Ama bunlar gayby bilmezler. Kimler bilir? Kavmin resûllerinden Allahû Tealâ’nyn kendisine gayby bildirdi?i ki?i her devirde devrin imamydyr.
72/CYN-27: Yllâ menirtedâ min resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî rasadâ(rasadan).
Ancak resûllerden ryzaya (tasarruf ryzasy) ula?anlar müstesna. Öyleyse muhakkak ki; O (Allah), onlaryn önünden ve ardyndan muhafyz gönderir.
Y?te Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’in hadîs-i ?erifinde benî israilin peygamberlerine benzetilen velîler tasarruf ryzasyna ula?my? olan velî resûllerdir (devrin imamlarydyr).
7- Allahû Tealâ, bütün nebîlere ?eriat kitaplary indirmi?tir. Nebî olmayan resûllere ?eriat kitaby de?il, sadece bir kysmyna sohbet niteli?inde kitaplar gelmi?tir.
3/AL-Y YMRAN-81: Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu’minunne bihî ve le tensurunneh(tensurunnehu), kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum ysrî, kâlû akrarnâ, kâle fe?hedû ve ene meakum mine? ?âhidîn(?âhidîne).
Hani o zaman ki; Allah, peygamberlerin (nebîlerin) MYSAK’ini (yeminini) almy?ty: “Andolsun ki; size Kitap ve hikmet verdim, sizlerden sonra sizinle beraber bulunany (Allah’yn sizlere verdi?i kitaplary) tasdik eden Resûl gelince, O’na mutlaka îmân edecek ve O’na mutlaka yardym edeceksiniz. Bunu ikrar ettiniz mi ve bu a?yr ahdimi üzerinize aldynyz my?” “Ykrar ettik.” dediler. “Öyle ise ?ahit olun. Ben de sizinle beraber ?ahitlerdenim.” buyurdu.
Allahû Tealâ’nyn misak aldy?y nebîlerin hepsine kitap ve hikmet verdi?ini görüyoruz. Hz. Musa’ya Tevrat, Hz. Ysa’ya Yncil, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e Kur’ân-y Kerim’i vermi?tir. Ama Allahû Tealâ Mevlâna Celâleddin Rumi’ye Mesnevi’yi, Abdülkadir Geylâni Hazretleri’ne Risale-i Gavsiye’yi vermi?tir. Bunlar ise bir ?eriat kitaby de?ildir. Allah, daha birçok velîsine sohbet mahiyetinde kitaplar vermi?tir. Görüyoruz ki, 7 açydan nebî resûllerle velî resûller arasynda kesin bir farklylyk vardyr.
O halde Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’in hadîs-i ?erifte beyan etti?i ki?i velî olacak, resûl olacak ve tasarruf ryzasyna sahip olacaktyr ki, Allahû Tealâ onu vekâleten devrin imamy olarak seçmi? olsun.
Hadîs-i ?erifte bu ifade edilmektedir. Allahû Tealâ Kur’ân-y Kerim’de Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e: “Sen Hatemül Enbiya’syn!” buyurmaktadyr. Ama HYDAYET ÇA?I’nda (Mehdi (A.S) döneminde) Hz. Ysa da yeryüzüne inecektir.
Öyleyse hadîs-i ?erifte ifade edilen ki?iler, tasarruf ryzasyna ula?my? olan, kavmin içerisinden Allah’yn devrin imamy olarak seçti?i ki?ilerdir. Ve bunlar ümmet-i muhammedin içerisinde her zaman vardyr. Hiçbir zaman parçasy yoktur ki, Allah tarafyndan devrin imamy seçilmesin!
Bir daha kysaca ifade etmek gerekirse;
Her kavmin içerisinde nebî resûl yoktur. Ama her kavmin içinde velî resûl vardyr.
Her zaman parçasynda nebî resûl yoktur. Ama her zaman parçasynda velî resûl vardyr.
Meleklerden, cinlerden, insanlardan velî resûl seçilir. Ama sadece insanlardan nebî resûl seçilir.
Nebî resûller, bütün dünyaya hitap ederler. Ama velî resûller sadece kendi kavimlerine hitap ederler.
Nebî resûllerin görevleri 5; velî resûllerin görevleri 4’tür.
Nebî resûllerin hepsi ryzaya ula?my? olan resûllerdir. Ama velî resûllerden Allah’yn sadece devrin imamy olarak seçtikleri tasarruf ryzasyna sahiptirler.
Allahû Tealâ, nebî resûllere ?eriat kitaby verir. Ama velî resûllere sohbet mahiyetinde kitaplar verir.
Verdi?imiz âyetlere dayaly olarak görüyoruz ki, hidayetle vazifeli olan nebî resûller oldu?u gibi, hidayetle vazifeli olan velî resûller vardyr. Allahû Tealâ’nyn hidayetle vazifeli kyldy?y nebî resûllerin hepsi asaleten devrin imamlarydyr. Ama onlaryn olmady?y zaman parçasy içerisinde kavmin velî resûllerinden Allah’yn seçti?i bir ki?i tasarruf ryzasyna sahiptir. Allah onu devrin imamy olarak seçmi?tir.
Âmentü ?erhindeki 7 inanç ?artyndan bir tanesi Allah’yn resûllerine (ve resûlihi) îmândyr. Öyleyse muhterem okuyucular, resûllere îmân, nebî resûlleri de velî resûlleri de muhtevasyna alyr. Cehennemin kapylaryndan cehennem ehli girdiklerinde cehennem bekçileri sual sorarlar:
39/ZUMER-71: Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ futihat ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye’tikum rusulun minkum yetlûne aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat kelimetul azâbi alel kâfirîn(kâfirîne).
Kâfirler, zümre zümre cehenneme sürülürler. Oraya geldikleri zaman, onun cehennemin) kapylary açylyr. Ve onun (cehennemin) bekçileri onlara derler ki: “Size, sizden (sizin aranyzdan) olan resûller gelmedi mi ki, size Rabbinizin âyetlerini okusun, bugüne (buraya) gelece?inizi (söyleyerek) uyarsyn. (Cehenneme gidenler) dediler ki: “Evet (geldiler).” Fakat azap sözü kâfirlerin üzerine hak oldu.
Mulk Suresinin 8, 9, 10. âyet-i kerimelerine bakty?ymyz zaman bunun muhte?em dizaynyny görürüz:
67/MULK-8: Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkyye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye’tikum nezîr(nezîrun).
(Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Herbir grup oraya (cehenneme) atyldy?ynda, cehennem bekçileri (vazifelileri) onlara: “Size nezir (ikaz edici, uyarycy) gelmedi mi?” diye sorarlar.
67/MULK-9: Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min ?ey’(?ey’in), in entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin).
(Cehenneme atylanlar) derler ki: “Evet, andolsun ki bize nezir geldi. Ama biz, onu yalanladyk ve Allah, hiçbir ?ey indirmemi?tir, dedik ve siz, büyük bir sapyklyk içindesiniz, dedik.”
67/MULK-10: Ve kâlû lev kunnâ nesmau ev na’kylu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri).
Ve derler ki: “E?er biz i?itmi? ve akletmi? (idrak etmi?) olsaydyk burada ate? ehlinin içinde mi olurduk?”
Hiçbir zaman parçasy yoktur ki nezir olmasyn, hiçbir zaman parçasy yoktur ki resûl olmasyn. Resûller müjdecidir, nezirler uyarycydyr. Her resûl nezirdir ama her nezir de resûldür. Neden?
6/EN’AM-48: Ve mâ nursilul murselîne illâ mube??irîne ve munzirîn(munzirîne), fe men âmene ve asleha fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Biz resûlleri “uyarycylar ve müjdeleyiciler” olmaktan ba?ka (bir ?ey için) göndermeyiz. Artyk kim âmenû olur (Allah’a ula?mayy dilerse) ve yslâh olursa (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yaparsa) artyk onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.
Günümüz inanç ?artlary içinde Hatemül Enbiya Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e îmân ediyoruz ama ayny zamanda ümmet-i muhammedin içerisinde Allah’yn seçti?i velî resûllere de îmânymyz tamdyr. Îmân etmemiz lâzymdyr. Sadece nebî resûllere îmân, insanlary îmân sahibi kylmaz! Allahû Tealâ Kur’ân-y Kerim’de sadece nebî resûllerden de?il, velî resûllerden de bahsetmektedir.
4/NYSA-150: Ynnellezîne yekfurûne billâhi ve rusulihî ve yurîdûne en yuferrikû beynallâhi ve rusulihî ve yekûlûne nu’minu bi ba’din ve nekfuru bi ba’dyn ve yurîdûne en yettehyzû beyne zâlike sebîlâ(sebîlen).
Muhakkak ki; Allah’y, resûlünü inkâr eden ki?iler, Allah ve O’nun resûlleri arasynda ayyrym yapmak isterler ve de: “Bir kysmyna inanyryz, bir kysmyny inkâr ederiz.” derler. Ve bunlaryn (küfürle îmânyn) arasynda bir yol ittihaz etmek isterler.
4/NYSA-151: Ulâike humul kâfirûne hakkâ(hakkan), ve a’tednâ lil kâfirîne azâben muhînâ(muhînen).
Y?te onlar, gerçek kâfirlerdir. Ve Biz de, kâfirler için alçaltycy bir azap hazyrladyk.
Allahû Tealâ bu iki âyet-i kerimede buyuruyor ki: “Biz bazy resûllere îmân ederiz bazylaryna îmân etmeyiz diyenlerin gerçek kâfirler oldu?unu söylüyor. Yster nebî resûl olsun ister velî resûl olsun, her halükârda Allahû Tealâ tarafyndan onlaryn iradeleri de Allah’a teslim olmu?tur ve Allah’a davet eden bütün nebî ve velî resûllere îmân etmek farzdyr.
22/HAC-52: Ve mâ erselnâ min kablike min resûlin ve lâ nebiyyin illâ izâ temennâ elka? ?eytânu fî umniyyetih(umniyyetihî), fe yensehullâhu mâ yulky? ?eytânu summe yuhkimullâhu âyâtih(âyâtihî), vallâhu alîmun hakîm(hakîmun).
Senden önce gönderdi?imiz (hiç)bir resûl ve nebî yoktur ki; (bir ?ey) temenni etti?i (diledi?i) zaman ?eytan, onun temenni etti?i ?eye, (yalan) ilka etmemi? (ula?tyrmamy?) olsun. Fakat Allah, ?eytanyn ilka etti?i ?eyi nesheder (kaldyryr, yok eder). Sonra Allah, âyetlerini muhkem kylar (sa?lamla?tyryr). Ve Allah, Alîm’dir, Hakîm’dir (ilim ve hikmet sahibidir).
Bu âyet-i kerimede Allahû Tealâ hem nebî resûlden hem velî resûlden bahsetmektedir. Her nebî, resûldür ama ayny zamanda her resûl, velîdir. Genel muhteva içerisinde resûllerin görevi insanlary Allah’yn Zat’yna davet etmektir. Kur’ân’daki Yslâm’y, kysacasy tasavvufu ya?amaktyr.
Ynsanla Allah arasynda Allah’yn dizayn etti?i 28 basamak vardyr. 1. basamakta insanlar olaylary ya?arlar. 2. basamakta olaylary de?erlendirirler. Ve Allahû Tealâ, insanlaryn ya?adyklary olaylary de?erlendirmelerine göre onlary ya seçer ya da seçmez. Allah tarafyndan seçilmeyenler, insanlary Allah’yn yolundan menedenlerdir. Onlar yeryüzünde fesat çykaranlar, kalbinde zeyg olanlar, maraz olanlardyr. Allah bu insanlary seçmez.
Allahû Tealâ tarafyndan seçilmeyenler olaylary Allah’yn emretti?i biçimde de?erlendirmeyenlerdir. Yetmez, de?erlendirmedikleri gibi aksi de?erlendirip insanlara zarar verenlerdir. Onlar, insanlary Allah’yn yolundan alykoyanlardyr.
Di?erleri hep seçilirler. Bu seçilenler tekrar olaylar ya?arlar. Bu noktada olaylary imtihan olarak görüp Allah’a ula?mayy dileyenler ve dilemeyenler söz konusudur. Dilemeyenlerin hepsi 2. basamakta kalyr. Allah tarafyndan seçilmeyenler de 2. basamakta kalanlardyr. Cehennem bu iki grupla doldurulacaktyr. Ama cennetliklerin hepsi Allah’a ula?mayy dileyenlerdir. Cennetlikleri ortak paranteze alyrsak; onlar dünya hayatyny ya?arken ruhen Allah’a ula?mayy dileyenlerdir.
Kim ruhen Allah’a ula?mayy dilerse Allahû Tealâ hemen dile?i akabinde ona 1. kat cenneti verir. Allah’tan 12 ihsany alan ki?i, Allah’yn gösterdi?i mür?ide tâbî olursa, Allah o ki?iye 7 de ni’met verir. Ayny zamanda 2. kat cenneti de verir. Zikri ve di?er ibadetleri ki?iye Allah sevdirir ve ki?i 21. basama?a ula?yr. 22. basamakta ruhunu Allah’a teslim etti?i zaman 3. kat cennetin sahibi olur. Ve dünya saadetinin yarysy onundur.
Muhterem okuyucular, bizim sadece basit bir dile?imize ba?ly olarak Allah’yn bize verdikleri son derece muhte?emdir!
Allahû Tealâ’nyn dizayny içerisinde sadece Allah’a ula?mayy dileyerek Allah’yn bizlere ya?atty?y 21 tane basamak söz konusudur. Allah’a ula?mayy dilemekle 1. kat, mür?idimize tâbî olmakla 2. kat, ruhumuzu Allah’a teslim etmekle 3. kat cennetin sahibi oluruz ki, Allah’a ula?mayy dileyen herkesin ruhu Allah tarafyndan mutlaka Allah’a ula?tyrylyr. 3 kat cennet ve dünya saadetinin yarysy sadece bizim iste?imizle olu?ur: Allah’a ula?mayy dilemek... Gerisini Allah gerçekle?tirir.
Daha sonra ki?i Allah’y kendisine vekil kylyp gayretlerini arttyrmak suretiyle fizik bedenini 25. basamakta Allah’a teslim edecektir. Böylece 4. kat cennetin sahibi olacaktyr. Daimî zikre ula?yp nefsini de Allah’a teslim etti?i zaman 5. kat cennetin sahibi olacaktyr. Yr?ada ula?ty?y zaman 6. kat cenneti, ir?adla vazifeli kylyndy?y zaman da 7. kat cennete (adn cennetleri) ula?acaktyr.
Y?te bütün bunlaryn gerçekle?tirilmesinde Allahû Tealâ, nebî ve velî resûller olan devrin imamlaryny vazifeli kylmy?tyr.
Hepinizin hem ahiret saadetine hem dünya saadetine ula?manyzy Efendimiz’in himmetiyle Rabbimizden dileyerek in?aallah yazymy burada tamamlyyorum.
Allah hepinizden razy olsun.