Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
HALKIN DİLİNDEN KURTULAN VAR MI?
Nasreddin Hoca bir gün oğlunu yanına alır ve merkebi ile birlikte pazara gitmek üzere yola çıkar. Yolculuk esnasında önce oğlunu merkebe bindirir, kendi yayan yürümeye başlar. Yanlarından geçenler Hoca'yı, yaya oğlunu eşeğin üstünde görünce kendi aralarında oğlunun da duyacağı şekilde;
- "Hey gidi zamane gençleri! Utanmadan kendi merkebin üstüne kurulmuş, ihtiyar babasını yayan yürütüyor..." diye fısıldaşırlar. Bunu duyan oğlu rahatsız olur ve;
- "Baba! Bin şu merkebe! Bana sitem ediyorlar!" der. Bunun üzerine, Hoca biner, oğlu yürümeye başlar. Bir müddet böyle giderler. Bu kez karşılarına çıkan bir tanıdık Hoca'ya çıkışır:
- "Hocam! Senin kemiklerin sertleşmiş, bu oğlun daha taze. Onu bu kadar ezmek doğru mu?" der. Hoca oğlunu da merkebin terkisine alır. Daha birkaç adım gitmeden hayvana acıyanların:
- "Bakın şunlara! Hiç merhametleri de yok! Küçücük merkebe iki kişi binmişler! Utanır insan!" diye konuştuklarını duyan Hoca da, oğlu da merkepten inerler. Hayvan önde, onlar arkada yaya yola revan olurlar. Onları görenler gülerek:
- "Allah! Allah! Dünyada ne şaşkın insanlar var? Merkep önde bomboş gidiyor, bunlar da yaya yürüyorlar!" dediklerini duyunca Hoca ellerini açar ve şöyle der.
- "Ey Allâh'ım! Halkın dilinden kurtulabilen var mı?"