Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Her is ehline verilmeli
Her is ehline verilmeli
Herkes Avukatlik, hakimlik yapamaz,bu kanunlara aykiridir, denildigi zaman kimse itiraz etmiyor,akla mantiga uygun bir söz oldugunu söyleniyor.Fakat,herkes Kur’an-i kerimden, hadis-i seriflerden çikardigi hüküm ile ibadet etmeli, diyenlere her nedense ses çikartilmiyor.Halbuki her ikisi de hukuki bir meseledir.Ses çikarmamak,cahillikten veya Islamiyeti basit görmekten,hafife almaktan kaynaklaniyor.
Her isi ehline birakmak kadar tabii ne olabilir? “Is ehline verilmeli” denildigi zaman “hayir herkes hadis okumali, herkes meal okumali,anladigi gibi amel etmelidir” deniyor. Bu,ilme,hukuka düsmanliktir.
Herkesin âlim olmasini, müctehid olmasini istemek, akla da, ilme de aykiridir.Müctehid olmanin bir çok sartlari vardir. Bunlardan biri de,ilahi mevhibeye sahip olmak yani evliya olmasi da gerekir.Fakat her evliya da müctehid degildir. Ictihad,ayaga düsmemelidir.
Hele ilim adamlarinin herkesi ictihad kapisindan içeri sokmaya çalismasi sasilacak seydir.Her yüz senede,müceddid bir âlimin gelecegi hadis-i serifle bildirilmistir.Bu âlimler,kiyamete kadar vardir.Her devirde açiklanmasi gereken hususlari açiklarlar.Organ nakli,faizsiz bankacilik, ay yolculugunda namaz ve oruç için ictihada lüzum var, deniyor. Hâlbuki bu meseleler,hadis-i seriflerle bildirilmis ve âlimlerimizce açiklanmistir.
Faizsiz bankacilik meselesi hakkinda âlimlerimiz,binlerce kitap yazmislar,teferruatli sekilde açiklamislardir.Hangi islemin faiz,hangisinin caiz oldugunu bildirmislerdir. Seferilikte namazini nasil kilinacagini,orucun nasil tutulacagi da âlimler tarafindan bildirilmistir.En eski kitaplarda vardir.Alti ay gündüz ve alti ay gece olan ülkelerde ve yatsi ve sabah namazinin vakti girmeyen yerlerde bu ibâdetlerin nasil yapilacagi açiklanmistir. Cahiller bunu bilmiyorsa, Islâm âlimlerinin ve dinimizin ne suçu olur?
Alimler,mezhepler,mezhep imamlari hakkinda dikkatli olmalidir.Taceddin-i Sübki hazretleri buyuruyor ki: Peygamberlerin varisi olan mezheb imamlarina karsi edebli olmalidir.Din imamlarina dil uzatan,felakete gider.Onlarin her sözü bir delile dayanir.Onlar gibi olmayanlar,bu delilleri anlayamaz.Müctehidlerin ayriliklari,Eshab-i kiram arasindaki ayriliklar gibidir.Resulullah efendimiz ayriliklari için,Eshab-i kirama dil uzatmayi yasak etti. Hepsini iyilikle anmayi emretti.(Mizan-ül-kübra)
Vahiy ve nakil
Selam Sevgi ve Dua Ile
Dördüncü Sual: Sahabelere karşı iddia-yı rüchan nereden çıkıyor? Kim çıkarıyor? Şu zamanda, bu mes'eleyi medâr-ı bahsetmek nedendir? Hem Müçtehidîn-i İzâma karşı müsavat dâva etmek neden ileri geliyor?
Elcevab: Şu mes'eleyi söyleyen iki kısımdır: Bir kısmı, sâfi ehl-i diyanet ve ehl-i ilimdir ki; bâzı ehadîsi görmüşler, şu zamanda ehl-i takvâ ve salâhatı teşvik ve tergib için öyle mebhaslar açıyorlar. Bu kısma karşı sözümüz yok. Zâten onlar azdırlar, çabuk da intibaha gelirler. Diğer kısım ise gayet müdhiş mağrur insânlardır ki; mezhebsizliklerini, Müçtehidîn-i İzâma müsâvat dâvası altında neşretmek istiyorlar ve dinsizliklerini, sahabeye karşı müsavat dâvası altında icra etmek istiyorlar. Çünki evvelen: O ehl-i dalâlet sefahete girmiş, sefahette tiryaki olmuş; sefahete mâni olan tekâlif-i Şer'iyyeyi yapamıyor. Kendine bir bahane bulmak için der ki: “Şu mesâil, içtihadiyyedirler. O mesâilde, mezhebler birbirine muhalif gidiyor. Hem onlar da bizim gibi insânlardır; hatâ edebilirler. Öyle ise biz de onlar gibi içtihad ederiz, istediğimiz gibi ibâdetimizi yaparız. Onlara tâbi olmaya ne mecburiyetimiz var?” İşte bu bedbahtlar, bu desise-i şeytâniyye ile, başlarını mezahibin zincirinden çıkarıyorlar. Bunların şu dâvaları ne kadar çürük, ne kadar esassız olduğu Yirmiyedinci Söz'de kat'î bir sûrette gösterildiğinden ona havale ederiz.
Sâniyen; o kısım ehl-i dalâlet baktılar ki, müçtehidînlerde iş bitmiyor. Onların omuzlarındaki yalnız nazariyât-ı diniyyedir. Halbuki bu kısım ehl-i dalâlet, zaruriyât-ı dîniyyeyi terk ve tağyir etmek istiyorlar. “Onlardan daha iyiyiz” deseler, mes'eleleri tamam olmuyor. Çünki; müçtehidîn, nazariyâta ve kat'î olmayan teferruata karışabilirler. Halbuki bu mezhebsiz ehl-i dâlalet, zaruriyât-ı diniyyede dahi fikirlerini karıştırmak ve kabil-i tebdil olmayan mesâili tebdil etmek ve kat'î erkân-ı İslâmiyyeye karşı gelmek istediklerinden; elbette zaruriyât-ı diniyyenin hameleleri ve direkleri olan sahabelere ilişecekler. Heyhat! Değil bunlar gibi insân sûretindeki hayvanlar, belki hakikî insânlar ve hakikî insânların en kâmilleri olan evliyanın büyükleri; sahabenin küçüklerine karşı müsavat dâvasını kazanamadıkları, gayet kat'î bir sûrette Yirmiyedinci Söz'de isbat edilmiştir.(Risale-i Nur,27.Söz)
Not:1)Lütfen gazete gibi okumayınız.
2)İlgili yerin özet kısmını istifadenize sundum.Ayrıntı için kaynağa müracaat ediniz.