Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Ne Ekersen
İnsan en şerefli bir varlık olarak yaratılmıştır. İnanmak, düşünmek, görev ve sorumluluk gibi özellikler onu hayvanlardan ayırır. İnsan inanmalı, inancını yaşamalı, düşünmeli, görev ve sorumluluklarını yerine getirmeli. Söz ve hareketlerine dikkat etmeli, davranışlarını Yaratıcının rızası dahilinde düzenlemeli. Yaptığı her hareketin karşılığını er geç göreceğini hiç mi hiç unutmamalı. Toplum hayatı, güzel söz ve davranışlarla güzelleşir, mutluluğa dönüşür. Yaptığımız hareketler bizim toplumumuzdaki yerimizi şöyle ya da böyle belirler. Çirkin sözlerimiz ve davranışlarımız toplum aynasından tekrar bize yansır. Aynada kendimizi görürüz. Kendimizi değiştirdikçe aynada görüntümüz de değişir. Nasıl görünmek istiyoruz: Takdir mi görmek istiyor yoksa “yazıklar olsun!” denilen bir kişi mi olmak istiyoruz? O halde öyle olmak durumundayız. Hareketlerimizden, diğer insanlara karşı davranışlarımızdan hesaba çekileceğimiz bir gerçek. Sevgili Peygamberimiz, “İnsanların en hayırlısı insanlara en hayırlı olanıdır.” diyor. Ya insanlara yararlı olmayanlar! Atalarımız, yaptığımız davranışların zamanla bize döneceğini hatırlatır: “Ne ekersen onu biçersin.”, “ Ne doğrarsan aşına o gelir kaşığına.”, “Herkes ne ederse kendine eder.” Ekilen her tohum kendi fidanıyla boy gösterir. Büyür, meyve verir. Elma fidanı armut ağacına dönüşmez. “Men dakka dukka”,” eden bulur” anlamında bir Arap atasözü olarak bizim kültürümüzde de sıkça kullanılır. İnancımız, zerre kadar da olsa her hareketin mutlaka hesabının verileceğini bildirir. Hayır ya da şer her davranışın olumlu ya da olumsuz bir faturası olacaktır. Toplumumuzda kimi insanlar, bencilce davranışlarla, diğer insanların haklarını çiğner, onlara zulmederler. Kendilerini haklı görerek, elde ettiklerini kâr sayarlar. Bu tür davranışlardan rahatsızlık duymaz, bunlardan da sorulacakların inanmazlar. Konuyu önemsemezler. Bizler Cenab-ı Hakk’ın adl-i Mutlak olduğuna inanırız. O, zulmetmez, zulmedenleri sevmez. Bizim de adil olmamızı öğütler. Toplumu inciten, gönül kıran, hak ölçüsünden ayrılan insanların çoğu zaman yaptıklarının karşılığını bu dünyada da gördüklerine şahit oluruz. Hemen, “Etti, buldu!”, “Ne ettiyse kendine etti.” deriz. Şunu unutmayalım: “Nere gitsen gölgen yanında gider Ne eksen toprağa yine o biter Ne yapsan yanına kâr kalır sanma “Herkes ne ederse kendine eder.”(RK) Çirkin, yersiz davranışları, haram helâl demeden kazanılan haksız kazançları kâr olarak görmek mümkün mü? Dikilen dikenin güle dönüştüğü görülmüş mü? Dikene benzetebileceğimiz çirkin söz ve davranışlarımız, kendimizi eğitmekle, tövbe edip davranışlarımızı ibadetlerle güzelleştirdiğimiz ölçüde güle dönüşebilir ancak. Dikeni güle dönüştürmenin yolu: İnancımızın bizi cennet ve ebedî mutluluğa hazırlayan öğütlerine kulak vermek, bu ilkeleri elimizden geldiğince hayatımıza yansıtabilmek. Cennete lâyık davranışlarla bu dünyada da öte dünyada da mutluluğa adım adım yürümek. Hangimiz bu yolda yürümeyi istemeyiz!
Rıfkı Kaymaz
KULA BELA GELMEZ HAK YAZMAYINCA
HAK BELA YAZMAZ KUL AZMAYINCA
HAK KULDAN İNTİKAM KUL İLE ALIR
DİN İRFAN BİLMEYEN BUNU KUL ETTİ SANIR
Haşa zulmetmez kimseye Hüdası
Herkesin çektiği kendi cezası