Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Ayna

Adamın biri, ilk defa gittiği şehrin tarihî çarşısına uğradığında, en yakındaki dükkân sahibine selâm verip:
— Hâtıra eşya almak istiyorum, demiş. Ne tavsiye edersiniz?

Dükkân sahibi olan yaşlı zat, sakallarını şöyle bir sıvazladıktan sonra:
— Buranın en meşhur malı, aynalarıdır evlâdım, demiş. Ama onları almaya güç ister.
Adam, hiç tereddüt etmeden:

— Ben, yaşadığım şehrin en zengin insanıyım, demiş. Benim için para mühim değildir.
İhtiyar adam, başını iki yana sallayıp:

— İnşallah gücün yeter, demiş. Çünkü krallar bile alamadı onları.

Adam, ses tonunu iyice yükselterek:
— Benim elde edemeyeceğim şey yoktur, diye atılmış. Fiyatları ne kadar?

İhtiyar adam:
— Seçeceğin aynaya bağlı, demiş. Günümüze ait aynaları normal fiyata alabilirsin. Fakat eski aynalar pahalıdır. Hele hele antikalara gücün yetmez. Ama geleceğin aynası bedavadır, fakat onu görsen pek beğenmezsin.
Adam, merakından çatlayacak gibiymiş. Aynaları bir an önce görmek istediği için, yaşlı adamın koluna girip dükkânın arka bölümüne geçmiş.

İhtiyar adam, elindeki baston ile işaret ederek:
— Sana ilk önce günümüze ait aynayı göstereyim, demiş. Çerçevesi gümüştendir. Fiyatıysa sadece üç altındır.

Adam, duvarda asılı duran kristal aynayı kısa bir süre incelemiş. Ve ona bakarak kendine çeki düzen verdikten sonra:
— Bunun bir özelliğini göremedim, demiş. Evimde de bundan üç dört tane var.

Yaşlı adam, seke seke ilerleyerek:
— O halde bu aynaya bak, demiş. Çeyrek asır öncesine aittir. Çerçevesi bakırdandır. Fiyatı ise yüz kese altındır.

Adam:
— Herhalde şaka yapıyorsunuz, diye gülümsemiş. Böyle bir ayna, on altın bile etmez.

İhtiyar adam, can sıkıntısıyla:
— Ben sana söylemiştim, demiş, isterseniz vazgeçin. Adam, biraz tereddüt ettikten sonra aynanın karşısına geçtiğinde, bağırmamak için kendini zor zaptetmiş. Gözlerini ovuşturarak baktığı aynadaki görüntü, onun yirmi beş yıl önceki hâline aitmiş. Ne başının büyük bölümünü saran beyaz saçlar varmış bu görüntüde, ne de yüzünü kırış kırış eden derin çizgiler.

Adamın aynaya takılan gözleri, biraz sonra fal taşı gibi açılmış. Çünkü aynadaki gençlik görüntüsünün hemen arkasından, sevdikleri geçiyormuş birer birer.

Hayret içinde:
— Aman Allahım! diye bağırmış. Bu geçen annem değil miydi? Hem de henüz kanser olmadan önce.

Hemen sonra en sevdiği teyzesi ve dayısı da geçmişler, adamın görüntüsü ardından. Her ikisi de çeyrek asır önceki halleriyle.
Adam, dayanamayıp başını çevirmiş aynadan,

ihtiyar ise ona sokularak:
— İstersen seni götüreyim buradan demiş. Zaten bir çok insan da öyle yaptı.

— Hayır, diye itiraz etmiş adam. Annemi özlemiştim, dayımla teyzemi de.

— Peki, demiş yaşlı adam. Şu gördüğün de antika aynadır. Çerçevesi ahşaptır. Değeriyse bin kese altın eder.

Adam, son derece ürkek adımlarla ilerlerken, korkusundan vazgeçmiş. Ama merakını yenemeyip aynaya baktığında, çocuklar gibi çığlık atmış. Yedi sekiz yaşlarında bir çocuk duruyormuş karşısında. Soluk yüzlü, incecik, dişleri dökük ve saçları dağınık bir çocuk.

— Aman Allahım! demiş. Bu benim çocukluğum. Cebimdeki sapan bile duruyor.

Adam, biraz sonra sendeleyerek duvara tutunmak zorunda kalmış. Bu sefer, yirmi beş otuz yaşlarındaki halleriyle annesi ve babası geçiyormuş geriden. Daha sonra da nur yüzlü dedesi. Annesi, onu her görüşünde olduğu gibi öpüvermiş. yanağından. Babası ise, her zamanki şakacı haliyle ensesine bir şaplak atmış yavrusunun.

Adam, kaçarcasına uzaklaşmış ayna başından, ihtiyarın yanına yığılmış ağlayarak.

Yaşlı adam:
— Gerçek aynalar böyledir evlât, demiş. Bu yüzden de ulaşılmaz onlara. Adam, biraz olsun kendine geldiğinde, dükkândan atmak istemiş kendini. Fakat tam çıkacakken:

— Bedava aynalardan bahsetmiştiniz, demiş. Onu da merak ettim.

İhtiyar adam:
— Ona bakmanı tavsiye etmem, diye atılmış. Bu gün fazla yoruldun.

— Mutlaka görmeliyim, diye ısrar etmiş adam. Bir hâtıra almadan dönemem bu şehirden.

Yaşlı adam, çaresiz kabul etmiş ve duvarlara asılanlardan farklı olarak, dükkânın döşemesi üzerine oturtulan aynaya işaret edip:
— Yerde gördüğün, geleceğin aynasıdır, demiş. Çerçevesi altından olup bedavadır. Ama onu da hiç kimse almadı.

Adam:
— Geleceğin aynası ha! demiş. Yani en son teknoloji ürünü.
İhtiyar hiç sesini çıkartmamış. Adam ise, emin adımlarla aynaya doğru ilerlemiş ve bakmak için yere eğildiğinde, oracığa yığılıp kalıvermiş.

Yaşlı adam, müşterisinin cansız vücudunu kucaklarken:
— Geleceğin aynasında ne göreceğini tahmin etmen ve ona göre hazırlıklı olman gerekirdi evlâdım, demiş. Senin de gücün yetmedi demek ki...

İhtiyar adam, karşılaşacağı manzarayı bile bile, müşterisinin başı ucundaki aynaya bakmış.

Kuru bir iskelet görünüyormuş.



Cüneyd Suavi

Çok enteresan , ilginç bir hikaye olmuş.. Ellerine saglık kardeşim...

------------------------------------------------------------
" Ruhunu Kaybeden Cihanı Kazansa Ne Çıkar!!! "

emeğine sağlık başak kardeş güzel paylaşımların devam eder inşallah..ALLAHc.c razı olsun.


--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aşkta tıpkı ELİF gibidir, isminde gizlidir. Ama okunmaz, o olmadan da besmele sese gelmez, o herşeyin içindedir; hiç birşeyde görülme

Allah (c.c.) hepimizden razı olsun.

Güzel yorumlarınız için teşekkür ediyorum Gok_Sultan ve jade!

Bu sitede böyle güzel kardeşlerin içinde bulunupta güzel paylaşımda bulunmamak yakışık almaz :)

------------------------------------------------------------------------------
"Yağmurlardan sonra büyürmüş başak; meyvalar sabırla olgunlaşırmış..."

güzel bir hikayeydi kardeş ellerine sağlık.ALLAH razı olsun

Allah hepimizden razı olsun... Teşekkür ediyorum..

Selam ve dua ile..

------------------------------------------------------------------------------
"Yağmurlardan sonra büyürmüş başak; meyvalar sabırla olgunlaşırmış..."


Makaleler

MollaCami.Com