Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Bizi geride bırakan 5 sinsi hastalık

Bizi geride bırakan 5 sinsi hastalık
Büyüklerimiz genel itibarıyla müminlerin önünde bir set gibi duran beş afetten (âfet-i hamse) bahsederler. Bu âfetler ruha tuzak kurmuş, kalbi öldüren hastalıklardan ibarettir. Bir mümin topluluğu içinde bu hastalıkların yaygınlaşması o toplumu baş aşağı getirir.
 
1. ESKİYLE ÖVÜNÜP AVUNMA
 
Birincisi başkalarına ait meziyetleri ve faziletleri anlatmakla yetinerek onların kahramanlıkları nı destanlaştırıp, öyle olma duygu, düşünce, hamle ve gayretinden mahrum yaşamaktır. Yani evliya menkıbeleriyle teselli olup evliya olma duygu ve düşüncesinden mahrum olmak. Aslında bu hastalık, zelil olmuş milletlerin maruz kaldığı bir aşağılık duygusu hastalığıdır.
 
Bir millet, geçmişine ait şerefli durumunu kaybetmiş, dilencilik durumuna düşmüşse, sadece atalarıyla övünür kalır. İşin doğrusu onlar övünülecek kimselerdir; ama sadece onlar ile övünüp onlar gibi olmaya çalışmamak çok büyük bir yanlıştır. Bu durum, zelil olan millet ve toplulukların aşağılık duygusu adına mahkumiyetlerinin ifadesidir. Binaenaleyh sadece Fatih, Yavuz, Kanuni, Abdülkadir Geylani, Şahı Nakşibendi gibi zatlarla teselli olup da onlar gibi olma cehd ve gayretinden mahrum olmak, perişaniyet içinde kalmak demektir.
 
2. GEÇMİŞ BÜYÜKLERİ ELEŞTİRME
 
İkinci bir âfet de büyüklerin büyüklüğünü teslim etmeme hastalığıdır. Hatta bu hastalık bazen öyle bir kerteye varır ki, insan kendisini o büyüklerin seviyesinde görebilir. Mesela, (tövbe haşa)“Ebu Hanife kim ki, ben ondan daha fazla hadis biliyorum. Abdülhamid ne yapmış ki, ben bile o dönemde Osmanlı’yı ondan daha iyi idare ederdim...” gibi sözler sarf etme bu tür bir hastalığın sözlere yansımış ifadeleridir. Kendisini beğenme hastalığı, birinci âfetin diğer ucunda olan, ona tam olarak ters diğer bir hastalıktır. Böyle düşünen kimse, büyüklerin füyûzâtından ebediyyen mahrum kalır ve bir adım ileriye gidemez. Binaenaleyh insan haddini bilmeli ve geçmiş büyüklerine dil uzatmaktan fersah fersah uzak durmalıdır.
 
3. ARAÇLARI AMAÇ HALİNE GETİRME
 
Bir diğer âfet de şudur: İnsanlar her hizmete, her yüce davaya, her kudsî mefkûreye önce şevkle sahip çıkarlar. Mesela, yüce duygu ve düşünceleri gönüllere yerleştirmek ve hakim kılmak için durmadan çalışır ve bu uğurda müesseseler açarlar. Bir itfaiye memuru gibi nerede bir yangın varsa onu söndürmek için durmadan didinirler. Daha sonra da gayet ulvî, hasbî ve diğerkâmlık içinde başlatılan bu hizmet ve gayretler, bir müddet bu şekilde devam ettikten sonra, O’na giden yolda kullanılan sebeplerin vesileliği unutulur, onlar esas olarak ele alınır ve böylece insanlar hedeften ve gayeden saptırılmış olurlar.
 
Vesilelere gâye diye sarılmak da mümini bitiren bu beş âfetten bir tanesidir. Bu âfet de Allah yolunda koşturan kardeşlerimizi daha evvel başkalarını yaraladığı gibi yaralamış, adeta bir hançer gibi sinelerine saplanmıştır. Bu âfete karşı da büyük bir teyakkuz gerekmektedir.
 
4. ŞAHSÎ HAREKET ETME
 
Bir diğer âfet de Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmak için hizmet eden müminlerin kendi ilim, idrâk ve bilgilerine güvenip müstakilen hareket etmeleridir. Kendisinden başka ilim, irfan ve düşünce kaynaklarına müracaat etmeden, hususiyle de istişareye saygılı olmadan, ‘ben, bana yeterim’ düşüncesi ile hareket etmek öyle bir âfet ve gaflettir ki, hususiyle bu insan, birkaç tane insanın uhrevî hayatını da temsil ediyorsa, hem kendine zararı vardır hem de onlara. Yani hem kendisinin mahvına sebebiyet vermiş olur hem de onların dalâlete sürüklenmesine sebep olmuş olur.
 
5. ÜLFETE GİRME
 
Beş hastalıktan bir diğeri de mümin kardeşlerimizin iman ve Kur’an aşkının sönmesidir. Bu husus da diğerleri gibi çok önemli hususlardan bir tanesidir. Bu hastalığı, insanda yavaş yavaş İslâmî aşk ve heyecanın, dinî duygu ve düşüncenin, daha geniş bir ifadeyle ferdin metafizik gerilimini kaybetmesi şeklinde de ele alabiliriz. Zira metafizik gerilimin korunması, bir milletin ebediyen yaşayabilmesinin en büyük garantisidir. 

Kaynak: Zaman / Ailem 

Allah (c.c.) bu dünyada da ahirette de gözleri gören kullarından eylesin cümlemizi... Allah cümlemizi bu hastalıklardan ve her türlü şerden muhafaza eylesin...
Amin...

Paylaşımınız için teşekkür ediyorum.. Selam ve dua ile...

------------------------------------------------------------------------------
"Yağmurlardan sonra büyürmüş başak; meyvalar sabırla olgunlaşırmış..."

Ben bu zaman ve zeminde, beşerin hayat-ı içtimaiye medresesinde ders aldım ve bildim ki: Ecnebîler, Avrupalılar terakkide istikbale uçmalarıyla beraber; bizi maddî cihette kurun-u vustâda durduran ve tevkif eden, altı tane hastalıktır. O hastalıklar da bunlardır:

Birincisi: Ye’sin, ümitsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi.

İkincisi: Sıdkın hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi.

Üçüncüsü: Adâvete muhabbet.

Dördüncüsü: Ehl-i imanı birbirine bağlayan nuranî rabıtaları bilmemek.

Beşincisi: Çeşit çeşit sarî hastalıklar gibi intişar eden istibdat.

Altıncısı: Menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek.

Bu altı dehşetli hastalığın ilâcını da, bir tıp fakültesi hükmünde, hayat-ı içtimaiyemize, eczahane-i Kur’âniye’den ders aldığım "altı kelime" ile beyan ediyorum. Mualecenin esasları, onları biliyorum.

BİRİNCİ KELİME: "El-emel." Yani, rahmet-i İlâhiyeye kuvvetli ümit beslemek.
Evet, ben kendi hesabıma aldığım dersime binaen, ey İslâm cemaati, müjde veriyorum ki: Şimdiki âlem-i İslâmın saadet-i dünyeviyesi, bâhusus Osmanlıların saadeti ve bilhassa İslâmın terakkisi onların intibahıyla olan Arabın saadetinin fecr-i sadıkının

Devamını arzu edenler:

http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=HutbeiSamiye&Page=27
___________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.


Serbest Kürsü

MollaCami.Com