Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
nedir kabir
Aklın kabul etmediği delili almıyoruz. Akıl, madde alemi ile ilgili her şeyi
çözemez, önce bu bakışı değiştirmeliyiz. Kabir suali ve azabı bedene değil ruhadır. Ölmüş
insanın ruhu ta kıyamete kadar bir daha bedene dönmez. Öldükten sonra yakılan, yahut
hayvanlar tarafından parçalanıp yenen, yanıp kül olan, zerre zerre parçalanıp, hiç cesedi
kalmayan insanlar da vardır. Olmayan cesede ruhun gelip yerleşmesi mümkün değildir.
Kuruyan ağaç nasıl canlanmazsa, ölen insan da dünyada bir an için dahi canlanmaz.
Nitekim, tekrar dünyaya döndürülmek isteyen ruhlara yüce Allah (c.c) bunun olmayacağını
bildirmiştir:
“Onlardan birine, ölüm geldiği zaman, Rabbim der, beni (dünyaya) geri döndürünüz ki,
terkettiğim dünyada yararlı bir iş yapayım. Hayır bu onun söylediği (olmayacak) bir laftır.
Önlerinde ta dirilecekleri kıyamet gününe kadar, (geriye dönmelerine engel olan) bir
berzah (geçit) vardır.” (116)
Cesede hayat verip onu bozulmaktan koruyan can, yani ruhtur. Can çıkınca, ceset
çürümeye ve temel elemanlarına dönüşmeye başlar. Nihayet, tamamen eriyip toprağa
karışır. İnsana kişiliğini veren ruhtur. Ruh ise ölmez, ebedîdir. Dünyada yaptığı işlere göre,
ya yücelere çıkar, iyi ruhlarla beraber zevk-ü sefa içinde bulunur ya da zindanlara atılıp,
azaplara sokulur.
Hz. Ebu Hüreyre (r.a), bu konuda Allah’ın Resulünden (s.a.v) duyduklarını şöyle anlatır:
“Mü’minin ruhu, (cesedinden) çıktığı zaman oniki melek alıp (göğe) çıkarır.”
Mü’minin Ruhunun güzel koktuğunu anlatan Ebu Hüreyre (r.a) şöyle devam ediyor.
“Gök halkı:
— Yer tarafından güzel bir ruh geldi. Allah sana ve içinde ömür sürdüğün bedene rahmet
etsin, derler. Bu ruh yüce Rabb’ine götürülür. Sonra yüce Allah:
— Bunu sürenin sonuna (yani sidretü’l-münteha’ya) götürün, der.
Kafirin kötü kokan lanetli ruhu da (bedeninden) çıkınca gök halkı:
— Yer tarafından pis bir ruh geldi, derler.
Bunu, sürenin sonuna (yani zindana götürün) dediler.” Hadisi nakleden Ebu Hüreyre (r.a)
diyor ki: “Allah Resulü, kafirin ruhunun kötü koktuğunu anlatırken gömleğini burnuna
tuttu.” (117)
.
Talha b. Ubeydullah şöyle demiş: “Ormanda malımı arıyordum. Geç oldu. Abdullah b. Amr
b. Haram’in kabrine sığındım. Kabrinden öyle bir kıraat (okuma) sesi duydum ki ondan
daha güzelini duymamıştım.”
Allah’ın Rasulü (s.a.v) buyuruyor ki: “O, Abdullah’tır. Bilmiyor musun, Allah (c.c.) onların
ruhlarını aldı, zeberced ve yakut kandillerine koydu, cennetin ortasına açtı. Gece olunca
ruhları tekrar kandillerine (cesetlerine) geri döndürülür. Şafak atıncaya kadar böyle sürer.
(Şafakla) tekrar ruhları bulundukları yere gönderilir.” (118)
Bakınız:
http://www.mollacami.com/konu/peygamber-s-a-v-ashabina-12614.html
İlgili kitapta tafsilat vardır.Müracaat edilsin.........
____________________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.
Kabir azabı başlıklı yazınızdan alıntıdır.
Kabir azabının yalnız ruha mı, yoksa bedene mi, yahut da her ikisine mi yapılacağı konusu bilginler arasında tartışmalıdır. Bu azabın hem rûha, hem de bedene yapılacağı görüşü tercihe şayandır. ancak azabın niteliği hakkında fazla bilgi yoktur. Rûhun gerçeği üzerinde de görüş ayrılıkları vardır. Bir görüşe göre ruh lâtif (ince, şeffaf, nüfuz kabiliyeti olan) bir cisimdir. Yaş ağaca suyun nüfûzu gibi bedene nüfûz etmiştir. Allah, rûh cesette kaldığı sürece hayatı devam ettirmeyi âdet kılmıştır. Ruh cesetten çıkınca ölüm hayatı ortadan kaldırır. Başka bir görüşe göre de, ruh ceset için güneşin ışıkları gibidir. Mutasavvıflar bu görüşü benimsemişlerdir. Ehl-i Sünnete mensup bir topluluk, gülsuyunun güle sirâyet ettiği gibi, rûhun da bedene sirâyet eden bir cevher olduğunu söylemişlerdir (Aliyyu'l-Kâri, Fıkh-ı Ekber Şerhi, terc. Y. Vehbi Yavuz, İstanbul 1979, s. 259). Ayette şöyle buyurulur: "De ki ruh, Rabbimin bildiği bir iştir. Size bu konuda pek az bilgi verilmiştir" (İsrâ, 17/85).
Gözünüzden kaçmış olmalı?
_________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.