Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
GÜNAH
BİR GÜNAHDA ON AFET VARDIR:
1) Kul günah işlediği zaman Hazreti Allahı kızdırır.
2)Kendisine en sevimsiz olan iblise yaklaşmış olur.
3)Gidecek yerlerin en güzeli olan cennetten uzaklaşır.
4)Gidecek yerlerin en kötüsü olan cehenneme yaklaşır.
5)Allah katındaki değerini düşürür.
6)Allahütealanın temiz yarattığı nefsini kirletmiş olur
7)Hafaza meleklerine eziyet etmiş olur
8)Peygamber efendimizi üzer.
9)Geceyi,gündüzü vearzı kendi aleyhine şahit tutar
10)Bütün mahlukata ihanet etmiş olur. Çünkü onun zararı bütün mahlukata dokunur.
Zararlardan birisi şu dur ;büyük günahları aşikar işleyen kişi bir meselede şahit olsa şahitliği kabul edilmez. ve bu hak boşa gitmiş olur.
İnanların çoğu zülme ve isyana devam ediyor. Bununla beraber allahüteala onlara sayılmayacak kadar çok nimetler veriyor denilemez. Çünki bu haldeki insanlara böyle nimetlerin çok çok verilmesi ,onlar hakkında istidraçdır.
BU SÖZÜN DELİLİ PEYGAMBER EFENDİMİZİN ŞU SÖZÜDÜR:
H. Ş) İsyan üzerine devam eden bir kula Allahütealanın onun(mal.evlat ve makam gibi) dünyadan sevdiği şeyleri vermesi istidraçdır.
İSTİDRAÇ: Az az almak demektir. kul bir günah işlediğinde Allahüteala ona karşılık bir nimet verir . istiğfarı unutturur,yavaş yavaş azaba yaklaştırırda sonra birden azabı onun üzerine adeta döker .kendisine verilen dünyalık ;helakına ve Allahütealaya itaatı unutmasına sebeb olur
Günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor.
Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor.
Meselâ, utandıracak bir günahı gizli işleyen bir adam, başkasının ıttılaından çok hicap ettiği zaman, melâike ve ruhaniyâtın vücudu ona çok ağır geliyor. Küçük bir emâre ile onları inkâr etmek arzu ediyor.
Hem meselâ, Cehennem azâbını intaç eden büyük bir günahı işleyen bir adam, Cehennemin tehdidâtını işittikçe istiğfarla ona karşı siper almazsa, bütün ruhuyla Cehennemin ademini arzu ettiğinden, küçük bir emâre ve bir şüphe, Cehennemin inkârına cesaret veriyor.
Hem meselâ, farz namazını kılmayan ve vazife-i ubudiyeti yerine getirmeyen bir adamın, küçük bir âmirinden küçük bir vazifesizlik yüzünden aldığı tekdirden müteessir olan o adam, Sultan-ı Ezel ve Ebedin mükerrer emirlerine karşı farzında yaptığı bir tembellik, büyük bir sıkıntı veriyor. Ve o sıkıntıdan arzu ediyor ve mânen diyor ki, keşke o vazife-i ubudiyeti bulunmasaydı! Ve bu arzudan, bir mânevî adâvet-i İlâhiyeyi işmam eden bir inkâr arzusu uyanır. Bir şüphe, vücud-i İlâhiyeye dair kalbe gelse, katî bir delil gibi ona yapışmaya meyleder; büyük bir helâket kapısı ona açılır. O bedbaht bilmiyor ki, inkâr vasıtasıyla, gayet cüz’î bir sıkıntı vazife-i ubudiyetten gelmeye mukabil, inkârda milyonlarla o sıkıntıdan daha müthiş mânevî sıkıntılara kendini hedef eder. Sineğin ısırmasından kaçıp yılanın ısırmasını kabul eder. (Risale-i Nurdan)
______________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.