Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Canı sıkılan generallere özel şiir
Haber7, 22 Mayıs 2007 Salı
Canı sıkılan generallere özel şiir
19 Mayıs'ta 'Genç Siviller- Siyasi Ufuk Hareketi'nin düzenlediği 'Demokrasi Dersi'ne katılan Şair Cahit Koytak, asker ya da sivil tüm generaller için yazdığı şiiri okudu.
***
19 Mayıs günü Darphane-i Amire'de 'Genç Siviller- Siyasi Ufuk Hareketi'nin düzenlediği 'Demokrasi Dersi' etkinliğine davetli olan şair Cahit Koytak, "Cansıkıntısından oturup darbe planı yapan asker, sivil bütün generaller için dostça öneriler" adlı şiirini okudu.
Koytak, şiirini "Gökçe cesaretiyle Türkiye’nin ve Türkiye’deki gazeteciliğin önünde yeni bir dönemi başlattığına inandığım, ALPER GÖRMÜŞ’e ve ‘NOKTA’ dergisinin öteki emekçileri" için kaleme aldığını söyledi.
8 Nisan 2007 tarihinde "YOKSULLAR İÇİN TEZLER’ adlı kitap için kaleme alınmış olan şiirin içeriğinde ne olduğunu birlikte görelim…
CAN SIKINTISINDAN OTURUP DARBE PLANI YAPAN ASKER, SİVİL BÜTÜN GENERALLER İÇİN DOSTÇA ÖNERİLER[1]
İşte o şiir:
Bakın komutanım, herkes gibi benim de
ilk aklıma gelen:
her biriniz onar bin ağaç dikin,
yüzer bin ağaç dikin!
yahut kırmayı yüreğinizin kaldıramayacağı
düşman sayısı kadar ağaç dikin ki,
adınızla anılan ormanlar kaplasın
savaş meydanlarını,
çöller yerine…
Bakın, size söz, o zaman o ormanlarda,
ölüm nedir, unutmak nedir
bilmeyen rüzgârlara
şarkılarımla, sonsuza kadar
adınızı anarak uğuldamayı
öğretmek benden!
Her biriniz ayrı bir mevzide,
ayrı bir geçitte, cinlere tuzak,
perilere pusu kurmak yerine,
bir bahçe, bir bağ yeşertin
ki, cinsi adınızla anılacak
elma ağaçları, kiraz ağaçları,
badem ağaçları yükselsin,
mezarlık servileri ve
şehitlik anıtları yerine…
Bakın, size söz, o zaman o bahçelerde
ölüm nedir, unutmak nedir
bilmeyen dereciklere
şarkılarımla sonsuza kadar
adınızı anarak çağıldamayı
öğretmek benden!
Zihinlerinizdeki kışlaları, örneğin,
yatılı mekteplere çevirin,
resim atölyelerine, müzik atölyelerine,
şiir atölyelerine…
kıt’aları gezici tiyatro truplarına,
talimgâhları şenlik alanlarına…
ki, adınızla anılan coşku çağları olsun,
çiçeklenme çağları olsun insanlık için,
sirenli, düdüklü korku dönemleri,
yıkım dönemleri yerine,
dar baharlar, upuzun kışlar,
karanlık ‘zaman tünelleri’ yerine…
İnsanların gülmeyi öğrendiği,
birbirine güvenmenin, kucaklaşmanın
‘vatan kurtarmak’tan [2] daha erdemli
ve daha kahramanca
olduğunun herkesçe bilindiği,
kucağı gök kadar derin,
tebessümü yeryüzü kadar geniş
ve bir erken bahar sabahı gibi
ölülere mezardan kalkma hevesi veren
altın dönemler olsun.
Bakın, size söz, üç bin yıl sonra,
belki beş bin yıl sonra
adınızı, merih’te ya da satürn’de
bir sarı zeybek gösterisi için,
bir Figaro yahut Kerem’le Aslı
operası için turneye çıkan,
mehmetçiğe, hansa ya da coniye,
şarkılarımla, sonsuza kadar,
en uzak yıldızların kulaklarına
fısıldamasını öğretmek benden!
Kısacası, mayınlarınızı temizleyin,
aklınızın önündeki mayınları,
kalbinizin önündeki mayınları,
kafalarlarınızla kalpleriniz arasına
döşenmiş mayınları,
vehimleri, önyargıları, takıntıları
temizleyin,
temizleyin ve girin korkmadan,
heyamolalarla, çığrışmalarla
ikinci gençliğinize,
ikinci delikanlılığınıza,
ikinci çocukluğunuza...
Ve bütün bu mucizevi şeylerden sonra,
yüzlerinizde ve ruhlarınızda hâlâ
“askeri bölge girilmez” uyarısı
asılı mıntıkalar gözüküyorsa,
herkes için bahar göçüp gitmeden
sonsuza kadar,
oraları kuşlara açın,
çocuklara açın,
meleklere ve insanlara açın!
Ve bakın, görün o zaman,
onlara şarkılarımla,
adınızı anarak çığrışmasını
belletmek benden!
Size söz, diyorum, söz!
ve bu, ebediyete yol şarkıları yakan
yoksul bir şairin sözü.
Cahit Koytak / 8 Nisan 2007
__________________________________________________________
[1] Şiirin ismi, yalnızca “CANI SIKILAN GENERALLER İÇİN ÖNERİLER” olabilirdi. Fakat, ara sıra canları sıkılsa da, demokrasiye ve hukuka bağlı kalan saygıdeğer generallerimize yönelmiş, kastedilmeyen anlamlar çıkarılmasına meydan vermemek için, uzunlukta nerdeyse şiirin kendisiyle yarışan böyle tatsız tuzsuz bir başlık çıktı ortaya.
[2] Burada tırnak içinde geçen ‘vatan kurtarmak’ sözüyle, kimilerinin mevhum ve muhayyel tehlikeler öngörerek, bir siyasi enstrüman olarak başvurdukları manipülatif ‘vatanseverlik’ söylemine işaret edilmektedir. Yoksa, bu dizelerin yazarı için, gerçek tehdit ve tehlikelere karşı vatanı korumaktan ve kollamaktan ve Tanrı korusun, başa geldiğinde, vatanı saldırganların ya da işgalcilerin elinden kurtarmaktan daha erdemli ve elzem bir görev olamaz. Bu açıklama bu şiiri düz bir mantıkla değerlendirme hatasına düşebilecek kimseler içindir.
Kaynak: http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=242762