Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Endülüs'ün çocuklariyiz
Endülüs'ün çocuklariyiz
Biz, 80 kisi; Endülüs'e gittik. Aramizda reklamcilar, siyasetçiler, gazeteciler, isadamlari, tiyatrocular vardi. Kurtuba Camii'nde agladik, El-Hamra'da derinlik sarhosu olduk.
Sevilla'nin ara sokaklarinda, Kurtuba kafelerinde gezdik. Þahit olduk ki; Modern Avrupa sahip oldugu herseyi Endülüs'e borçlu. Bizans'in degil Endülüs'ün çocugu
FATMA DURMUS
Dünyanin kulagina fisildanan bir masal Endülüs. Bilgi, sefkat, zeka ve zerafetin tasa topraga islenmis hali. Bunlari kendinde barindiran her sey gibi çekici ve karsi konulamaz. Isabella'yi hirslandiran cazibe de Endülüs'ün zümrütten kadeh içinde cömertçe sundugu sefkatin büyüsüdür. Biz 80'ler gördük ki; kalbi kanayarak ölenlerin hüznü kokuyor hala bu topraklarda. Endülüs'ü gören Güvercin Gerdanligi'nin neden yazildigini anlar. Orada üç yer var ki, her seyi özetliyor; sessiz ve derinden zikrine devam eden Kurtuba camii, insani sarhos eden güzelligiyle el-Hamra Sarayi ve tüm bunlari elde ettigi için Ispanya'nin basini göge erdiren Isabella'nin Sevilla'daki Zafer Meydani.
Bir zamanlarin Endülüs Ülkesi, simdi Baskanlik sistemiyle yönetilen Ispanya'nin eyaletlerinden biri. Otonom bir bölge. Halk sosyalist partilere oy veriyor. Ilginç; katolik sagin siyasi partilerine bugünün katoliklestirilmis Endülüs'lüleri hiç yüz vermemis. Kesin olan bir sey var ki oradaki müslümanlar Sosyalist Parti'nin iktidarda oldugu su dönemde hiçbir dönemde olmadigi kadar rahatlar.
'Mafya Turca'
Ispanya'nin genç Basbakani Zapatero, Türkiye'nin Avrupa Birligi'ne girmesini destekliyor. Ispanyollarin futbolla iliskileri Türkleri andiriyor. Taraftarlarin yüzde 50'si kadin. Ispanya'da 2 bin Türk yasiyormus. Ancak 2 bin Türk'ten bini hapiste. Türkler uyusturucu ve karapara aklama isleriyle ün kazanmis. "Mafya Turca" bir çok Ispanyolun zihnindeki Türk imajini belirlemis. Rehberimiz Bülent, Ispanya'ya ilk geldiginde Mafya Turca imaji yüzünden uzun süre is bulamadigini anlatiyor. Sevilla'nin en meshur yeri "Zafer Meydani". Zafer meydani kekik dagitan dilenciler, faytonlar, Ispanyol sokak müzisyenleriyle civil civil. Ortada Santa Maria Katedrali eski camii minaresinden bozma kulesiyle bütün kenti seyrediyor. Kulenin en tepesine çikiyoruz. Buradan beyaz gelinleri andiriyor Sevilla.
'Öpücük sokagi'
Katedral yakinlarinda Santa Kruze mahallesine gidiyoruz. Bu mahalle Endülüs dönemi musevilerinin yasadigi simdilerde sit alani ilan edilen özenle korunan yerlerden. Ünlü Sevil Berberi de bu mahalleden çikma. Al Cazar kalesi hemen katedral yakinlarinda duruyor. Þimdiki zamanin Ispanya Krali (cumhurbaskani sifatiyla demokraside yer bulmus) Sevilla'ya geldiginde bu kalede kaliyormus. Sevilla'nin ara sokaklari tertemiz, bembeyaz bir mimari ortaya koyuyor. Rehberimiz bizi daracik bir sokaktan geçiriyor. Sokak öylesine dar ki evlerin üst kati birbirine degmis. Bu yüzden de bu sokaga "öpücük sokagi" diyorlar. Bu arada Ispanyollarin ne kadar 'az' ve 'öz' çalistiklarini ögreniyoruz. Sabah 9'dan öglene kadar açik dükkanlar. 'Siesta' saatlerini yemek ve uykuyla geçiriyorlar. 18.00'de yeniden açiliyor dükkanlar.
Allah'tan baska galip yoktur
Aksam saatlerinde otele dönüp, gece tekrar sehre iniyoruz. Küresellesme dünyanin her yerini akraba yapmis ya hani; Kadinlarin ve erkelerin kiyafetleri, vitrinlerde gördüklerimiz, çocuklarin giysileri, Coca Cola kamyonlari hatta yere tüküren Ispanyollar hep Istanbul'u hatirlatiyor. Ikinci rehberimiz Erol, Boga güresinin Ispanya'ya Anadolu kültüründen geçtigini anlatiyor. Millattan Sonra 2. Yüzyilda Lidyalilar göç yoluyla tasimislar bu gelenegi. Hristiyanlik da Anadolu'dan gelmis; Saint Paul ve Saint Barnaba adli iki hristiyan din adami Anadolu'dan Ispanya'ya gider. Saint Barnaba özenle gizlenen 'Barnaba Incil'inin yazari.
Granada Endülüs'ün son tepesi. Müslümanlar bu kentten Ispanya'ya veda etmis. Kraliçe Isabella'nin 2 milyon el yazmasi kitabi, bir insanlik hazinesinin bir gecede kentin meydaninda nasil yok ettigini dinledik. Biz meshur 80'ler El-Hamra'yi gördük; tarif edilemez bir derinlik sarhoslugu yasadik. Dünyanin en romantik ve büyülü yapisi diyenler var El-Hamra için. El-Hamra kirmizi demek. Tasidigi ihtisam modern kentlerin gökdelenleri gibi isyankar degil; sütunlar, kemerler, tasin dantel gibi örüldügü her ayrintida tek sey yaziyor; La galibe illallah! Allah'tan baska galip yoktur. Derler ki bu kivrimlarin her birinde bir melek yasarmis, ve zikrine devam edermis halen; la galibe illallah... Sarayin bir kapisindan öbürüne geçtikçe tasavvuftaki hayret makaminin ne demek oldugunu anliyoruz.
Granada'da bir avuç müslüman buldu bizi. Sarayin karsisina gelen tepede bir camii yapmislar. Ispanyol gençlerinin müslüman olma törenleri bu camii de yapiliyor. Bu camiinin minarelerinden bes vakit ezan okunuyor. Müslümanlarin birligi için ettigimiz toplu duadan sonra oradaki müslüman lider sunlari söyledi; "Arslan düstügü yerden kalkar, biz o aslanin Istanbul'dan ayaga kalkacagini düsünüyoruz. Kalplerimiz Ikinci Abdülhamit'e bagli."
Uzun sözün kisasi ; Japonlar çocuklarini alip Hirosimayi gezdirirlermis. "Bakin zayif düsersek bize böyle yaparlar. Sonra o çocuklari bas döndürücü hizli trene bindirip "bundan daha iyisini yapamazsaniz yeniden Hirosima oluruz" derlermis. Siz de çocuklarinizi alip Endülüs'e götürün. Kurtuba camiinin avulusunda, El-Hamra'nin büyülü salonlarinda gezdirin. Oradaki birarada ezmeden ve ezilmeden yasama kültürünü anlatin. "Bunu bir daha yapamazsak bütün dünyayi Irak'a çevirecekler" deyin.
Kurtuba: Modern Avrupa'nin annesi
Kurtuba 1000'li yillarda sokaklari tekebillurlariyla aydinlanan, eczaneleri olan, varoslarinda bile geceleri kitap okunan, Ibni Rüsd'ün kadilik yaptigi, Ibni Arabi'nin, Ibni Meymun'un yetistigi kent. Kurtuba, o dönem Avrupa'sindan akin akin ögrencilerin geldigi sehir. Bir kütüphanesinde 600 bin eserin bulundugu, senede 60 bin kitabin yazildigi o dönem dünyasinin elit merkezi. Metropolün ilk örnegi. Vadi el Kebir Nehri'nin aheste aheste akan sulari zamanin Kurtuba'da nasil geçtigini anlatiyor. Kurtuba camiine giriyoruz. Burasi 1236'ya kadar camii kimligini korumus. Ondan sonra katedrale çevirmisler. 24 bin metrekarelik tabani halilarla kapliymis. Katedral olduktan sonra bu halilar kaldirilmis fakat o kirmizi beyaz kemerlerle birbirine baglanan inci gibi sütunlara dokunmaya kiyamamis katolikler. Fildisi ve abanoz agacindan, kokulu agaçlardan yapilma meshur minberi yok edilmis. Mihrabin saginda ve solunda iki ayri kapi var. Sütunlar, sütunlar, sütunlar ülkesi bu camii. Yine de 24 bin metrekarelik bu alanda akustik düzen öylesine incelikle ayarlanmis ki imamin sesi camiinin her yerinden duyulabiliyormus. Zeminden tavana kadar yaprak desenleri, ayetler, geometrik sekiller göz aliyor. Endülüs'ün gönüllü mimarlari çizgiyi rengi ve mozayigi inançla islemisler dantel dantel. Camii'nin yapiminda çalisan mimarlarin imzalari ayri bir bölmede günümüze kadar saklanmis. Camiiden çikip ara sokaklar dagildik. Gittigimiz bir çay evinin duvarlari Ibni Arabi'nin sözleriyle dolu. Yerlere dösenmis minderler ve sedirler dogunun müsfik dekorasyonunu resmediyor. Kentin ara sokaklarina sadelik, zerafet ve alçakgönüllülük damgasini vurmus. Dalgin dalgin yürürken girdiginiz hiçbir sokak yoktur ki sizi sasirtmasin. Gizli bir el daha derinlere çeker sizi. Dükkanlar ayetlerin, kelime-i tevhidlerin, camii figürlerinin sergilendigi küçük tisört, biblo, küllük ve tütsülüklerle dolu. Ispanyollar dini bayramlarini kutluyorlardi o gün. Maaile kafeleri ve seyir yerlerini doldurmuslardi. Kurtuba'nin leylak kokan sokaklarindan, agirbasli camiinin sabirli sütunlarindan, vadi el kebir nehrinin sarkisini dinleyerek ayrildik.
Alinti
Selam Sevgi ve Dua Ile :)