Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


TECVİD SEÇİMİ

BAŞARIYI ARTTIRMAK
Hallaki alim olan, yüce mevlamıza ve onun nebi'i ahlası, Abdi Ehassı, safiyyi evlası, nebiyyi müctebası Muhammed Mustafa (s.a.v) itaat için olanca vusku takatını ve cühdü vücudunu cehdeden Allah'a ve Rasül'e itaat yolunda en önemli mani olan nefsi tezkiye etmeye çalışan nefis maniasını atmaya çalışan ve bunun için rabıtayı şerifin ve zikri kalbinin ehemmi mühimmattan ve ecelli gurubattan olduğuna inanan ve dini mübini islamın bekasına, sünneti Rasulullahın ihyasına kendini vakfetmiş, yere göye sığmayacak kadar azametli davanın ta ezelde seçilmiş bahtiyar mensupları olan aziz hocalarım .
Cenab-u hak hepinize ve hepimize;
…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….. Ayeti kerimesinin maa sadagı olmayı nasip etsin.

Cenabı hak sizi Rasülullah Efendimiz hürmetine mahbubinden kılsın.
Cenabı hak sizi üstazımız hürmetine meczubinden kılsın.
Cenabı hak sizi buradaki manevi havanın hürmetine murabbibinden kılsın.
Cenabı hak sizi kesilen kurbanlar hürmetine mugarribinden kılsın.
Yine Cenabı hak sizi ve bizi bunları yaşayarak anlıyanlardan kılsın.
Cenabı hak hepimizi………………………………………………ayetinin sırrına mas har kılsın.

- Hizmetlerimizdeki başarıyı arttırmak için önce dava adamı, hizmet adamı olmak lazımdır.
..............................................................................................................................................................
‘İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah’ın rızası uğruna icabında canını ve malını feda eder.Allah da kullarına ziyadesi ile şefkatlidir’(bakara 207)
Efendimiz Medine’de ashabına bu ayeti okuyunca Ashabı kiram, bunun kim için nazil olduğunu merak erdeler.Efendimiz (s.a.v.).’O hicret için yoldadır falanca gün güneş doğarken, filanca yerden Medine’ye fasıl olacaktır.’der.Hz Ebu Bekir efendimiz birkaç sahabi ile işaret edebilen zamanda ve mekanda bu şahsı beklemeye başlarlar.Tam güneş doğarken karşıdan düşe kalka bir adamın geldiğini fark ederler bu Hz Süheylh dir.Koşarak yanına giderler ve hakkındaki müjdeyi iletirler.Bunun üzerine Hz Süheyl göz yaşları içerisinde şükür secdesine kapanır ve yarabbi şu Süheyl kulun senin için bir şey yapamadı diyerek acziyyetini ifade eder.

Dava adamı olabilmek, dava şuuru kazana bilmek için evliyaullaha ve enbiyaullaha muhabbet şarttır.Bunlara sevgi beslemek cenabı hakkın en büyük nimetlerindendir En büyük saadettir. Bazı sofiyyunun ‘evliya ullaha, embiyaullaha muhabbet besleyen evliya ullahtandır’ sözü doğrudur.Bunlara düşmanlık yapmak, taarruzda bulunmak en büyük felakettir. Dolayısıyla dava adamı olabilmek için bağlı olduğumuz kapıya sıkı sarılmalıyız o kapıya yüzümüzü tam dönmemeliyiz.Velev ki vücudumuz lime lime edilse bile yüzümüz o kapıdan ayrılmamalı başka bir cihete yönelmemeli.

Yukarıda ki nimetlere sahip olmak başarımızı arttıra bilmek için o kapının eşiğine yüzümüzü tam dönmekle olur. Eğer böyle olmaz isek selp vaki olur. Selp ise şudur: Nisbetin kesilmesi makasın manen atılması demektir, selp imansız gitmeye sebep olur.Selp vaki olan kimsede ilk önce ehli sünnet vel cemeat itikatı gider.

Kapının eşiğine yüz sürenlere misal olarak meşayıhtan iki kıssa nakledelim ki imamı rabbani evladı, dava elamanı nasıl olmalı anlayalım.

Mevlana Nurettin-i Taşkendi hazretleri genç bir insandı.Ve silsileyi saadetten Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerine bağlıdır. İstanbul’un manevi Fatih’idir. Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerine çok müzmin bir hastalık isabet eder (veba hastalığı). Kalbine yakın bir yerde bu hastalık meydana gelir ve hemen hemen ümit kesilir. O büyük zata delicesine bağlı olan Nurettin- taşkendi hazretleri üstadının bu hastalığına dayanamaz ayağına kapanır ve der ki’ Hocam! Bana hiçbir şey bağlı değil fakat çok kimselerin ve cihanın ayakta kalması size bağlıdır.Onun için müsaade edinizde şu hastalık bana geçsin, ben de bu alemden gideyim.’ Sizde sıhhat bulun efendim der. Nurettin-taşkendi hazretleri hocasına hastalığını vermesi için ısrarlı olunca, Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerinin hastalığı müridine geçer. Ubeydullah-ı ahrar hazretlerine sapa sağlam ayağa kalkar Nureddin-i Taşkendi hazretleri ise birkaç gün sonra vefat eder. Müridinin üstadına, davasına olan bağlılığı işte böyle olmalıdır.


Nureddin-i Taşkendi hazretleri lahta konduğu zamanki halini keşfi açık olan bir zaat şöyle anlatıyor, bir gün o kabristandan geçerken Nureddin-i Taşkendi hazretlerine baktım yüzünü Ubeydullah-i Ahrar hazretlerine dönmüştü’ diyor. Bu hali üstadına haber edilince Ubeydullah-i Ahrar hazretleri kendine ‘ya Mevelane Nureddin eski haline dön’. Diyor.Eski haline dönüyor.İşte bizim dava elemanlığımız böyle olmalıdır.


Yine Ubeydullah-i ahrar hazretlerine bu hastalığından evvel yine bir hastalık müptela olmuş,ölümüne ramak kalmış. Bu defa da Mevlana Kasım Hazretleri yanına gelmiş. (Gazi Muhammed Zahid Hazretleri anlatıyor) Ubeydullah-i Ahrar Hazretleri Mevlana Kasım Hazretlerine ; evladım git bana tabib getir bunu duyan Mevlana Kasım Hazretleri ben üstadımın hastalığına dayanamayacağım onu bu halde görmeye dayanamayacağım der ve ‘Üstadım ben sizin hastalığınızı üzerime alacağım der. Ubeydullah-i Ahrar Hazretleri ‘Evladım sen daha gençsin çoluk çocuğun var olmaz’ deyince Mevlana Kasım Hazretleri Hocam ben sizinle istişare yapmıyorum ben sizin hastalığınızı istiyorum der ve üstadındaki hastalık kendisine geçeri. Daha sonra Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri şöyle anlatıyor; Mevlana Kasım vefat edeceği zaman yüzünü bize döndü.Kendisine cennet nimetlerinin tamamı geldi. Huriler gösterildi.Hiç oralı olmadı. Onlara iltifat bile etmedi yüzünü bize döndü. diyor. İşte bu kapıya, bu davaya yüzümüzü böyle dönmeliyiz.


Hayatin Icinden Islam

MollaCami.Com