Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Yirmili yaşlarda ölüyor, yetmişli yaşlarda gömülüyoruz (Sait Çamlıca)

Sait Çamlıca, haber7, www.saitcamlica.com

Yirmili yaşlarda ölüyor, yetmişli yaşlarda gömülüyoruz…

[left]İnsan nasıl bir varlıktır? Hayvandan ayrılan özelliği nedir? Bu dünyaya niçin gelmiştir insan? Yaşamak nedir?


Düşünen İnsanların beynini kemiren soruları sıralayarak bitirmeniz imkansızdır. Soruların tespiti yetmiyor… Soruların cevaplarını bulamamanın verdiği ızdırabı kim ve nasıl dindirecek? İnsanlık varoldu olalı neredeyse hep aynı sorular kemiriyor düşünen insanın beynini..
Soru sormak ve sorulara cevap bulmak için felsefe yapmak zorunda olmadığınız gibi filozof olmak zorunda da değilsiniz. Okuyan, düşünen ve gören her insan soru sorar, sorunları görür ve çözüm aramaya başlar.

“İnsanlık öldü mü?” sorusunu bu kadar çok sormak zorunda kaldığımız bir dönemi hiç yaşadı mı bu millet? “İnsanlık ayağa kalk!” diye feryatların bu kadar yükseldiği bir dönem hiç yaşamadık biz tarih boyunca!

“Ne olacak bu memleketin hali?” sorusunu kahve köşesindekiler de, esnaf da, öğretmen de, işçi de soruyor. Herkesin bir cevabı mutlaka vardır. Doğru ya da yanlış…

Memleketin kötü halinin, bireyin kötü halinden, bireyin kötü halinin beynin boşluğundan kaynaklandığı anlamak ve ona göre tedbir almak zorundayız.

Herkes bakar ama herkes göremez.
Görenler neyi / niçin / nasıl görür?
Göremeyenlerin önünde ki perde ne?
Niçin göremez?
Görmek için bakmak yeterli değil midir?



Fiziki körlük benim konum değil elbette. Benim asıl derdim bakıp görememe sorunu. “İnsanı kör eden şey gözdeki boşluk mu beyindeki boşluk mu?” sorusu ve bu sorunun cevabı üzerinde düşündürmek istiyorum sizleri.

Eğer tek körlük gözdeki boşluktan kaynaklansaydı insanlık bu kadar acı çeker miydi?Koyun sürüsüne dönüştürülebilir miydi insanlık? Ayaklarına pranga vurulmadan bu kadar köleleştirilebilmeyi izah etmek mümkün mü?

Sahi “ayağa kalk!” nidasına cevap vermek isteyenler ne yapmalı? Bilgiye dayanmayan bir kalkınmanın sonu ne olur? Bilgiyle şahlanmayan toplumların sonu hüsrandır. Tarih şahittir ki bilgiye hakim olan dünyaya hakim olmuştur.

“Ne olacak bu dünyanın hali?” değil, “Ne olacak benim halim?” demeye başlamadığımız sürece sorularımızın ve sorunlarımız cevabını bulamayacağız.


İnsanı diğer canlılardan farklı kılan en önemli özellik, göstereceği başarı veya başarısızlıkla sadece kendi hayatını değil, ailesinin, toplumunun, devletin veya insanlığın kaderini de değiştirebilecek kudret ve kabiliyette olmasıdır.


Unutmayın ki, önce insanlar bir yerlere giderler, sonra insanlığı bir yerlere götürürler…

Bill Gates’in ABD ekonomisine katkısını düşündünüz mü hiç?

Hesabını yaptınız mı?

Kitap pusuladır…

Fırtınalarla dolu hayat yolculuğunda kitap size yol gösterecek, pusula, sığınacak liman, güç alacak motor görevi yapar. Yirmi beşli yaşlarda ölüyor, yetmişli yaşlarda gömülüyoruz…

Çünkü okumayı bırakmak, birazcık ölmektir… Yaşıyor musunuz?…[/left]

:( yaşımıyor muyum

Teşekkürler kardeşim Ellerinize sağlık



Aşk'a ciğerin yakmayan, mürşide doğru bakmayan,bahr-ı muhit'e akmayan,göl iken umman olurmu... Nakşibendi (k.s.)

ALLAH razı olsun ellerine sağlık kadeşimselametle

Kıymetli yazarımıza yazısından dolayı teşekkürler.. farukaktaş kardeşim teşekkür ederiz, bizleri de haberdar ettiğiniz için..


Makaleler

MollaCami.Com