Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


ÜÇ SORU

ÜÇ SORU
Kureysliler toplandıkları her seferde, kendilerince en büyük problem telakki ettikleri konu hakkında mutlaka konuşurlardı.Bu defa da Yesrib'deki Yahudi Alimlerine danışmaya karar verdiler."Onlara Muhammed'den bahsedin , onu tarif edin ve söylediklerini iletin ;Çünkü onlar ilk kutsal kitaba inanıyorlar ve mutlaka peygamberler hakkında bilgileri vardır, bizimse hiçbir bilgimiz yok" dediler.Yahudi alimleri su cevabi verdi "Ona bizim söyleyeceğimiz 3 soru sorun.Eğer bunlara cevap verebilirse, o Allah’ın peygamberidir, fakat cevap veremezse yalancı ve sahtekârdır .Ona eski günlerde ülkesini terk eden genç adamları, onlara ne olduğunu ve ilginç hayat hikayelerini sorun. Yeryüzünün ötesine, doğusuna ve batısına ulasan uzak yolların yolcusundan haber vermesini isteyin.Bir de Ruh'u, onun ne olduğunu sorun.Eğer size bunları söylerse ona uyun, çünkü o bir peygamberdir."
Elçiler gelince Kureys liderleri bu 3 soruyu sordu. Peygamber(sav) de "Yarin size bunların cevabini vereceğim." dedi, fakat "Insaalah" demeyi unuttu. Ertesi gün Kureysliler cevap için geldiğinde onları geri gönderdi. O günden itibaren on beş gün boyunca hiçbir vahiy gelmedi.Cebrail de hiç yanına uğramadı. Mekkeliler onunla alay ettiler, o ise bu sözler için beklediği yardımı alamadığı için üzülüyordu. En sonunda Cebrail, onu teselli eden ve 3 soruya da cevap veren vahyi getirdi. Bu uzun bekleyişin sebebi su ayetlerle açıklanıyordu: "Hiç bir şey hakkında 'Ben bunu yarin mutlaka yapacağım.' deme.Ancak: 'Allah dilerse'(yapacağım de)."
Vahyin bu gecikişi peygamberi üzmesine rağmen müminlere güç kazandırmıştır. Her ne kadar kâfirler bu gecikmeden sonuç çıkarmayı reddettilerse de, kafalarında şüphe olan birçok Kureys'li için bu, vahyin Peygamber tarafından uydurulmadığına, bilakis Allah'tan geldiğine delil idi. Eğer Muhammed (sav) daha önceki vahiyleri uydurdu ise, bu alay edilme ve üzüntüye rağmen bu kez vahyi geciktirmesi anlamsız değil miydi?
İnananlar her zaman olduğu gibi vahyin kendisinden güç alıyorlardı. Kureysliler, eski günlerde ülkesini terk eden gençlerin hikayesini sorduklarında _bu hikâyeyi o zamana kadar Mekke'de hiç kimse duymamıştı_bu hikayenin o anki durumlarıyla ilgili olduğunu, inananların yüceliğini ve inanmayanların kötülüğünü anlattığını bilmiyorlardı. Efes'li uyuyanların hikayesi söyle anlatılır : Milattan sonra III.yy.ın ortalarında halkı putperestliğe sapmış olan bir grup genç Allah'a imanı muhafaza ediyorlardı, halk da onları bu yüzden cezalandırıyordu. Bu eziyetlerden kaçmak için bir mağaraya sığındılar ve orada 300 yıl kadar uyudular.
Yahudilerin o zamana dek bildiklerinden başka Kur'an-i Kerim'deki kıssa hiçbir insanın görmediği ayrıntılardan da bahseder.Örneğin, uyuyanların uyandıktan sonra yüzyıllar boyu uyuduklarını nasıl fark ettiklerini ve köpeklerin ön ayaklarını kapının eşiğine nasıl uzatarak yattığını anlatır.
İkinci soruya gelince, bu büyük yolcu Zül-Karneyn'dir. Vahiy onun doğuya ve batıya yaptığı yolculuğu anlatır ve sorulandan fazlasına cevap vererek 3.yolculuktan bahseder. Zü'l-Karneyn iki dağın arasında yaşayan bir topluluğa rastlar ve o topluluk Zü'l-Karneyn'e kendilerini Yecüc, Mecüc ve cinlerden koruyacak bir duvar yapması için yalvarırlar.Allah da ona cinleri ve kötü ruhları bir yere toplama gücü verir. O belirli günde, bu kötü ruhlar yeryüzünde büyük karışıklıklara sebep olacaklardır. Onların ortaya çıkışı, Kıyamet saatinden önce olacaktır ve vaktin yaklaştığını gösteren işaretlerden biri olacaktır.
Üçüncü soruya cevap olarak Vahiy, insanin aklî kapasitesinin ruhu kavramaya yetmeyeceğini söyler: "Sana ruhtan sorarlar, de ki:'Ruh, Rabbimin emrindedir, size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir.' "(Isra:85)
Yahudiler, Peygamberin(sav) sorulara verdiği cevapları ilgiyle karşıladılar ve son cümledeki "ilimden az verilmiştir" ibaresinin Yahudileri mi yoksa Arapları mi kast ettiğini sordular.Peygamber:"Her ikisini de" cevabini verince kendilerinin her türlü konuda bilgi sahibi olduğunu söyleyerek karşı çıktılar.Çünkü onlar ,Kur-an'ın da tasdik ettiği gibi her şeyi ayrı ayrı açıklayan(En'am:154) bir kitap olan Tevrat’ı okuyorlardı.Peygamber onlara söyle dedi: "Sizin bildikleriniz Allah’ın ilmi yanında çok azdır.Fakat yine de eğer uygulasanız bildikleriniz size yeter."Bundan sonra su ayet nazil oldu:"Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardına yedi deniz eklenerek -(mürekkep) olsa, yine de Allah’ın kelimeleri yazmakla tükenmez."(Lokman:27)
Kureyş liderleri Yahudi alimlerini sözüne uymadılar,Yahudi alimleri de tüm sorulara cevap vermesine rağmen onu kabul etmediler.Fakat bu cevaplar başkalarının İslâm’ı kabûl etmesine neden oldu.Peygamberin taraftarları arttıkça düşmanları yasam tarzlarının tehlikeye girdiğini daha çok anlıyor ve kabilelerindeki Müslümanlara işkenceler yapıyor, onları dövüyor, aç ve susuz bırakıyorlardı.
İşkence yapanların en acımasızı Ebû Cehîl'di Eğer yeni dine giren kişinin kendisini koruyacak güçte bir ailesi varsa ona işkence edemiyor fakat hakaret ediyordu. Zayıf kimselere işkence ediyor, diğer kabileleri de buna teşvik ediyordu.Kabilesindeki Yasîr,Sümeyye ve oğulları Ammar'a (r.a.) işkence edilmesine ve bunun sonucunda Sümeyye'nin ölümüne o sebep oldu.Diğer kabiledekiler onlar kadar dayanıklı olamadılar. İçlerinden gelmese de " Lat ve Uzza da Allah gibi sizin tanrılarınız değil mi? diye sorulduğunda "Evet" diyorlardı.Bu insanlar artık İslâm’ı açıkça yasayamıyorlar, çoğu gizli olarak bile yaşayamıyordu. Peygamber(sav),kendisi işkenceden kurtulabildiği halde, diğer müminlerin sürekli işkence çektiklerini görünce onlara söyle dedi:"Eğer Habeşistan’a giderseniz, orada hiç kimseye haksizlik adaletsizlik yapmayan bir kral bulacaksınız.Orada dine sımsıkı bağlı bir yasam vardır.Allah size çektiklerinizden bir kurtuluş yolu gösterene dek orada kalın."Bunun üzerine bir grup mümin Habeşistan’a gitmek üzere yola koyuldu. Bu, İslâm’daki ilk hicret idi.

Allah razı olsun kardeşim. Güzel bir paylaşımdı. Teşekkürler

Rabbim Peygamber Efendimiz (SAV) in şefaatlerine nail kılsın.

selametle
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İNSANI TÜKETEN YOLLAR DEĞİL; ERİŞEMEĞİ MUTLULUKLARDIR:( sevgi ve muhabbetle güvercin


Serbest Kürsü

MollaCami.Com