Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Cami ile Kilise arasında kalmış bir ülke

Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Şık, varlıklı ve bakımlı hanımlar ve beyler caddede belirli bir yöne doğru hızlı adımlarla yürüyorlardı. Caddenin her iki yanı, dükkanların vitrinleri, ağaçlar hatta binaların ön yüzleri binlerce ampullerle aydınlatılıyordu. İleride oluşan kalabalık ve patlayan flaşlar bu dekoru tamamlıyordu.

Herhangi bir Avrupa ülkesinde kutlanan Noel gecesinin klasik manzarasını andıran bu tabloda şaşılacak tek husus ayin-i ruhaniye iştirak edenlerin kimlikleri idi. Kiliseyi dolduran kalabalığın büyük çoğunluğunun kimlerden oluştuğunu ise Başpapazın şu anonsu açıklıyordu:
"Aziz Müslüman kardeşlerimiz lütfen müsaade edin, Hıristiyan kardeşlerimiz ön saflara geçsinler"...

698 sayılı "Takvimde Tarih Mebdei'nin Tebdili" Kanunu ile Türkiye Müslümanların 1342 senesini 1926 kabul etmiş ve o günden bu yana yılbaşına aşına olagelmiştir. Bu tarihe kadar herkesin "zaman"ı kendisine idi. Her kültür kendine göre zamanı manalandırıyordu. Her din kendi kutsal günlerini tayin ediyor, inananları da kendi bayramı, yortusu, kandiliyle yetiniyordu.

Kozmopolit şehirlerde yaşayan çeşitli kültürler zaman içerisinde üstünlük kazanıyor yahut baskın hale gelebiliyordu. Elbette bu, medyanın sihirli gücü ile oluşturulabiliyor. İnsanlar bir şekilde bu tip farklı kültürleri 'sapma' nitelemesine rağmen. Ülkemizde de sosyete bu havaya uyarak yılbaşı haftası ihdas edip bunu 25 Aralık'ta kilisede açıyor. Halk ise karnavala dönüştürülmek istenen bu kutlamalara 31 Aralık günü iştirak ediyor.

Yılbaşı hazırlıkları Aralık ayının ilk haftasından itibaren mağazaların vitrinlerini süslemeleri ile başlıyor. Son senelerde adet haline gelen 'yılbaşı sepetleri', aşantiyonlar, takvimler, vb. piyasayı hareketlendiriyor. İlerleyen günlerde çam ağacı satanlarla birlikte hindi sürüleri ortaya çıkıyor. Gazete ve dergilerde yeralan yıllık değerlendirme sayfa ve ekleri yılın son haftasına girdiğimizi hatırlatıyor. 31 Aralık'ta doruk noktasına ulaşan hazırlıkları resmi ve özel TV kanallarının sunduğu programlarla faşinge dönüştürülüyor. Kuruyemişçilerin ve manavların önünde uzayan kuyruklar, akşama doğru yerini evlerine ulaşmaya çalışan insanların telaşlı koşuşturmalarına bırakıyor. İçki satışları ve kullanımının had safhaya yükseldiği bu gecede devlet sarhoş vatandaşlarına yardımcı olmak için seferber oluyor. Sabaha kadar devam eden TV yayınları ve eğlenceler günün ilk ışıkları ile yerini derin bir sessizlik ve yorgunluğa bırakıyor. Türkiye'de 1 Ocak, öğleden sonra başlıyor.

Yakın zamana kadar çok fazla itibar görmeyen yılbaşı Türkiye'de popülaritesini TV ile kazandı. Varılan nokta yılbaşı geleneğinin içinden çıktığı hıristayınlık dinin temsilcisi din adamların bile rahatsız eder hale geldi.

"Yılbaşı, hıristiyanlar için Hz. İsa'nın doğuşu ile ilgili dini bir bayramdır, manevi bir anlamı vardır ve saçma hafifliklerle kutlanarak manevi içeriğinden boşaltılmamalıdır. Ayrıca inanan ve inanmayan herkes için zaman mefhumunun gündeme geldiği gündür. Zaman mefhumu çok gizemli bir konudur. Yılbaşı bu bağlamda yaşamımızı, yapmak istediklerimizi, ideallerimizi, geleceğimizi gözden geçirme zamanıdır. Yalnızca karnavalımsı eğlencelerle geçirilen yılbaşıları bu açıdan ziyan edilmektedir" diyen Ermeni Patrik Vekili ve Ruhani Kurul Başkanı Başpiskopos Mesrob Mutafyan'ın görüşlerini Papalık İstanbul Temsilcisi Piskopos Louis Pelatre de destekleyerek yılbaşı eğlencelerinin ticari boyutuna dikkat çekiyor. Meşru eğlencelerin dahi mübalağalı olmaması gerektiğini, aşırılıkların yoksul insanlara hakaret anlamı taşıyacağını belirtiyor.

Batılılaşan Türkiye ve Türk insanı milli bayramlarının arasına "yılbaşı"nı kattı. Bu yabancılaşma nereye kadar devam edecek ?
Son durak ne zaman gelecek ?..

Son durak ancak onlardan oldugumuz zaman " SİZ ONLARDAN OLMADIKÇA ONLAR SİZDEN ASLA RAZI OLMAZ...." Onun için bu küfrün içinde kurtarabildigimiz kadar ben-i adem'i ateşin içinden kurtarmak için ugraşmalıyız.

Allah (c.c.) razı olsun Adıgüzel kardeşim paylaşımın için.

------------------------------------------------------------
"Ey gönül gidenden ümidini kes
Kaçan bir hayale benziyor herkes
Sanki kulagıma gaipten bir ses
Buluşmalar kaldı mahşere diyor.."

Allah RAzı olsun Adıgüzel çok önemli bir konuya değinmişsiniz keşke bunlar olmasaydı diyor insan ama..Bİz mümkün mertebe kaçınmalıyız ve uyarmalıyız Ümmet-i Muhammed'i..Sadece yıbaşı meselesi hakkında demiyorum 'BATIYA ÖZENTİ'hakkında ne olursa olsun dikkat etmemiz gerek..Mesela şu msn de konuşurken.Türkçemizi okadar bozmuşki..TAMAM yazmak çok zor mu geliyor bize ki OK diye cevap veriyoruz.BEn mümkün mertebe kaçınmaya çalışıyorum ama karşıdaki illaki pencereyi kapatırken BY yazmamı bekliyor.İnat ediyorum yazmıyorum siz de öyle yapın kardeşiim msn nin dilimizi yozlaştırmasına izin vermeyin mümkn mertebe.konuyu biiraz saptırdım affedin ama yeri gelmişken söyliyeyim dedim...


**Sevgi Gül gibidir,Yusuf'a Benzer,Onu Koklamaya Bir Yakup İster,Sevgiyi Allah Korur,Kula Yetmez,Gönülde Oldumu Söze Gerekmez..!!!!******

teşekkür ederiz güzel bir konu, ama son durak yokki geçitler var sarp ve kayalık o geçitleri ümmeti muhammedin evlatlarına gösterecek rehberler ve kılavuzlar gerek aranırsa bulunur mevla buldurur çünkü kendisine kutsal kitap ve peygamber gelen bir ümmetin son durağı diye bir durum yok sonsuzluğa gidiyoruz. İnsan hayrda çabalarsa kamil bir iman ile bu yalan dünyadan göç ederse ebediyyen cennette, yok şerde ve isyanda küfürde devam ederse ve bu yalan dünyadanda rabbim muhafaza imansız ve değersiz dengesiz giderse ebediyyen cehennemde, o zaman son diye bir kavram bile kalmıyor, işte bu yalan dünyadan imansız gidenler keşke son olsaydı ölüm diyecekler ama fayda vermiyeceğini zannediyorum. H.z. ALLAH MUHAFAZA EYLESİN

Allah razı olsun Adıdagüzel kardeşim. çok önemli bir konu bu ne kadar milletimiz bu büyük sorunu küçümse de bunu önemsemeyenler batılılaşma yolunda diğer uygulananları da görmezlikten geliyor ve adına da modernleşme diyorlar. Acaba buldukları bahaneler ve sözleriyle kendi günahlarının ve kendilerine benzetmeye çalıştıkları insanların günahlarının hesabını nasıl verecekler. cihanersoy kardeşimiz de bu konuda çok güzel yorum yapmış. Rabbim bu insanları ıslah etsin ve onlara benzemekten bizleri korusun. AMİN.

emeğine sağlık selametle



Serbest Kürsü

MollaCami.Com