Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Peki, onu göremeyen neyi görür?
Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz'in ölümünden birkaç gün önce çekilmiş fotoğrafı gün yüzüne çıktı.
Padişahın tahttan 'hal edildiği' 30 Mayıs ile ölüm tarihi olan 4 Haziran 1876 arasında geçen dört günlük süre içinde çekilen fotoğraf, Abdülaziz'in ölümü üzerindeki sır perdesini tam olarak kaldırmasa da bir Osmanlı sultanına reva görülen 'aşağılayıcı' tavrı gözler önüne seriyor.
Saray fotoğrafçılarından Vasilaki Kargopulo tarafından çekilen fotoğrafta, padişahın giydiği kıyafetler ve arkasında lâubali şekilde duran sarayın alt görevlileri dikkat çekiyor. Endişeli gözlerle bir sandalye üzerinde oturan Abdülaziz'in arkasında duran iki görevli, sultanın omuzuna dirsek dayamış şekilde poz veriyor. Resmî tarih kitaplarında Abdülaziz'in iki bilek damarını keserek intihar ettiği yazılıyor. Ancak annesi Pertevniyal Valide Sultan, hatıratında oğlunun Feriye Sarayı'na gizlice sokulan üç pehlivan tarafından öldürüldüğünü söylüyor. Valide Sultan'ın söylediklerinin doğruluğuna inanan çok sayıda tarihçi de bir insanın her iki bileğini de keserek intihar etmesinin mantıken mümkün olmadığına işaret ediyor.
İşte Abdülaziz'in kanlı gömleği
Bileklerini keserek intihar ettiği ileri sürülen Sultan Abdülaziz'in kanlı giysilerini ortaya çıkardı. 131 yıldır Topkapı Sarayı'nın depolarında saklanan kıyafetler, cinayet iddiasını güçlendiriyor...
131 yıldır saklanan kıyafetler, Topkapı Sarayı'nın depolarında ortaya çıktı. Giysiler pantolon, hırka, dizlik, gömlek, atkı ve iç kıyafetten oluşuyor. Yanlarında, Sultan'ın bileklerini kestiği iddia edilen bir makas da var. Tanıtıcı etikette, "Abdülaziz'in şehadetinde üzerinde bulunan giysiler" kaydı düşülmüş. Olayın üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen elbiseler hâlâ kan kokuyor. Padişahın cenazesini yıkayan imamın, "Hâlâ bileklerinden kanlar süzülüyordu, vücudunda darp izleri vardı." ifadesini doğrularcasına kıyafetler kanlar içinde. Ancak herhangi bir yırtılma yok.
Resmî tarih, Sultan Abdülaziz'in 30 Mayıs 1876'da tahttan indirildikten dört gün sonra iki bileğini keserek intihar ettiğini yazsa da, tarihçilerin büyük bölümü öldürüldüğü konusunda hemfikir. Giysileri sandıkta saklayan Pertevniyal Valide Sultan da, oğlunun intihar ettiğine hiçbir zaman inanmadı. Hatıratında, Abdülaziz'in Feriye Sarayı'na gizlice sokulan üç pehlivan tarafından öldürüldüğünü söyledi.
Pertevniyal Valide Sultan'ın, elbiseleri bugüne ulaşmasını sağlayarak tarihî gerçeklerin ortaya çıkmasını amaçladığı belirtiliyor. Tarihçiler, bir insanın her iki bileğini keserek intihar etmesinin mantıken mümkün olmadığına işaret ediyor.
Abdülaziz dönemiyle ilgili çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Vahdettin Engin, padişahın öldürüldüğü kanaatini yineliyor. Serasker Hüseyin Avni Paşa ile meşrutiyet arayışında olan Yeni Osmanlılar'ın bir olup Sultan'ı katlettiğini düşünen Engin, tarihin bu belgeler ışığında yeniden yazılması gerektiğini söylüyor. "Sultan Abdülaziz neden öldürüldü?" sorusunu ise şöyle cevaplıyor: "Abdülaziz'den sonra başa geçen V. Murad, aklî dengesi yerinde olmayan sağlıksız biriydi. Bunu herkes biliyordu. Onun başarısızlığı halinde başa yeniden geçecek ilk isim Abdülaziz olacaktı. Darbeciler bu ihtimali göz önünde bulundurarak padişahı katletti." Tartışmalı tarihî olaylarla ilgili kitaplarıyla tanınan Dr. Erhan Afyoncu, "Sultan Abdülaziz'in öldürüldüğü şüphe edilmeyecek bir gerçektir. Bir bileğini kesen biri diğer bileğini nasıl keser? Bu bir kere akla mantığa ters. Sultan, gerek hapsedildiği sarayda gerekse bu saraya götürülürken ağır hakaretlere uğradı. Sadece o değil, Harem'de yaşayan annesi, ablası da hakaret gördü. O dönemde kimse tahttan indirilse bile padişah ailesine bunu yapmaya cesaret edemezdi. Öldürüldükten sonra padişahın cesedi günlerce karakolda bekletildi. Bu bile çok ağır ve birçok soruyu içinde barındıran bir durum. Zaten padişahın kayınbiraderi Çerkes Hasan, bir süre sonra Hüseyin Avni Paşa'yı öldürüyor. Bu cinayet de bize padişahın intikamını almak için yapıldığını gösteriyor." diye konuştu. Abdülmecid döneminde başlayan yenilik hareketlerini sürdüren Abdülaziz (1830-76), 14 yıl 11 ay 5 gün tahtta kaldı. Mithat Paşa'nın kışkırtmalarıyla üniversite öğrencileri 10 Mayıs 1876'da bir protesto yürüyüşü düzenledi. 30 Mayıs 1876 Salı günü sabaha doğru saray Hüseyin Avni Paşa komutasındaki askerlerce basılmış ve Abdülaziz kansız şekilde tahttan indirilmiştir. Abdülaziz'in tahttan indirildikten 4 gün sonra, hapis hayatı yaşadığı Feriye Sarayı'nda sakalını düzeltmek için istediği söylenen makasla bileklerini keserek intihar ettiği iddia edilse de öldürülmüş olabileceğine dair kanıtlar var.
Kanlar içindeki bu elbiseler ibret verici
Evet gerçekten de Sultan Abdülaziz'in kanlı kıyafetlerinin Topkapı Sarayı Müzesi'nde saklanıyor olması son derece önemli. Bu her şeyden önce Osmanlı'nın tarihe, atalarının mirasına verdiği önemi gösterir. Müzecilik tarihi açısından da fevkalade önemli bir şey. Kanlar içindeki elbise ibret verici. Kanlı bir elbiseyi atmamış, yakmamış, bugüne kadar aynen korumuşuz. Atalarımızdan kalan Kaşıkçı Elması da, bir kumaş parçası da müzeciler için değerlidir. Sultan Abdülaziz'in ölümüne gelince, intihar etti demek mümkün değil, basbayağı öldürülmüştür. Bu kadar net.
****
O FOTOĞRAF
"Aziz-i vakt idik; a'dâ zelîl kıldı bizi" veciz mısraındaki müthiş ifadenin her iki tarafıda bizi anlatıyor. Biz ise daha ziyade, yakın geçmişimizin sularında kulaç atmakla meşbu bulunmaklığımızdan naşî, mısranın ilk kısmının tefsirine dalmaya pek fırsat bulamıyoruz belki de...
Hâl'e yaklaştıkça berraklaşması gerekirken ne hikmetse kararan, karardıkça ufkumuzu karartan yakın mazi, evleviyetle ele alınmayı gerektiren bir aciliyet arzediyor.
Ofotoğrafın ifade ettikleri karşısında söz de, yazı da bitmiştir. Türklerin hakanı, Müslümanların halifesi Sultan Abdülaziz Han'ın, darbeciler tarafından öldürülmeden bir-iki gün önce ne hallere düşürüldüğünün (aslında düşürülen biziz) yüreklerimizi ezen dehşetengiz halini arz etmektedir.
Sultan Hamid merhumun "bir fotoğraf bana bin sayfalık eserden daha fazlasını anlatır" sözü, herhalde bu fotoğraf için hazırlanmış.
Aslında burada Osmanlı aşağılanıyor ve bizden; biz Osmanlı torunlarından bir şeylerin intikamı alınıyor. O berbat, o çökertici lanet duyguyu o fotoğrafta yaşıyorsunuz...
O fotoğraftır ki; yakın tarihimöizden aşina olduğumuz, darağacında sallanan "adam" fotoğraflarına yol açan...
O fotoğraftır ki; her on senede bir tepemize binen balyozlulara cüret veren...
O fotoğraftır ki; hay huy uğruna harcanan bilmem kaç neslin kanını meşru(!) kılan...
Ve o fotoğraftır ki malesef, Türkiyenin gündemine girememiştir,, "görülememiştir".
Peki, onu göremeyen neyi görür?
***
Bu fotoğrafa bakarken gözlerim yaşlı baktım. Elimde bulunan resim arşiv dosyama geçenlerde göz gezdirirken buldum bu fotoğrafı. Kesip koymuşum dosyaya. Bakınca ne kadar zavallı konumuna düşürüldüğümüzü tekrar gördüm ve içime bir acı saplandı. Sultan Abdülaziz e ve Sultan Abdülhamid e yapılanlar üzerinden geçilecek görmezden gelinecek şeyler değil.. Ama nedense Fatih Can Beyin söylediği gibi Türkiyenin gündemini alâkadar etmemekte. Bu mevzuyu en azından mollcami üyelerinin dikkate alacağını düşündüm ve sizlere bu konuyu açtım. Lütfen diğer yazılara yaptığınız gibi okuyup geçmeyin ve düşüncelerinizi paylaşın. En azından emeğe saygı olarak bunu yapın. Bana değil Fatih Can ve Abdullah Kılıç Beyefendilere saygınızdan lütfen yorum yazın. Elinizi vicdanınıza koyun ve Sultanımız hakkında Tarhimiz hakkında bu derece önemli olan bu konu hakkında birşeyler yazın. Teşekkür ederim.
sevgi ve muhabbetle
güvercin