Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Şükredebiliyor muyuz?
Küresel ısınma ve kıtlık son günlerde gündemimizi meşgul eden bir konu.Hemen hemen her gün gazetelerde ve televizyonda bu konuyla alakalı haberler gözümüze çarpıyor.Bu haberler aklıma -nimetlere şükür etme vazifemizi- getirdi.
Diyorum ki; balıklama daldığımız dünya işlerinden şöyle bir sıyrılalım, misafiri olduğumuz şu fani dünyada, unuttuğumuz misafirliğimizi ve Yüce Mevla’nın imtihan için bu dünyaya bizleri gönderdiğini bir hatırlayalım.Uyanalım şu gaflet uykusundan yani !Çekilelim şöyle tenha bir köşeye ve düşünelim.Sonra şu soruları sıralayalım zihinlerimizde:
“Allah’u Teala’nın bizler için yarattığı kaç çeşit nimet var ?”
“Verdiği nimetlere karşılık şükrediyor muyum?”
“Günde şu kadar öğün yemek yiyorum da karşılığında ne sunuyorum Rabbime?”
“Onca yıl çalıştım, didindim malım, mülküm oldu; bunlar ‘Rabbimin bir ihsanıdır’ diye hiç aklıma geliyor mu?”
“Ya su gibi bir nimet olmasa ne yapardık?”………..
Soruları uzatmak mümkün ve kolay da anlamlı cevaplar verebilmek kolay mı? Elbette ki değil!
* * *
Korkumuz ne küresel ısınma ne de kıtlık olmalı.Aksine zihnimizde şimşekler çaktıracak, aklımıza gelince tüylerimizi diken diken edecek, kalp atış ritmimizi hızlandıracak olan korkumuz “verilen nimetlere hakkıyla şükredip şükredemediğimiz” olmalı.Hakkıyla şükredebildikten sonra küresel ısınma ve kıtlık bizler için teferruattır diye düşünüyorum.
Bize bir yakınımız yada dostumuz hediye verdiği zaman nezaket gereği teşekkür ediyoruz.Hatta bunun beşeri münasebetlerde olmazsa olmaz bir ilke olduğunu düşünüyor, teşekkür etmediğimiz takdirde “nezaketsiz”, “nankör” gibi etiketlerin bize yakıştırılabileceğini kabul ediyoruz da acaba Rabbimizin bize sunduğu bunca nimete karşı şükretmemeyi de NANKÖRLÜK olarak algılayabiliyor muyuz? Zira Ayeti Kerimede şöyle buyuruluyor:
“Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki, ben de sizi anayım.Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin !” (Bakara Suresi, Ayet:152)
Verilen nimetler şükretmek biz kullar için vâciptir. İmam-ı Rabbani Hazretleri bu mevzuyu Mektubat-ı Şerif’inde şöyle izah etmiştir: “Bil ki; nimet verilen üzerine nimeti veren Allah’a şükretmek aklen ve şer’an vâciptir.Şükrün , gelen nimetin miktarınca vacip olduğu da malumdur.O halde nimetin gelişi ne kadar çok olursa, nimete şükrün vacipliği de o kadar ziyade olur.Binâenaleyh zenginlerin zenginliklerine göre fakirlerden kat kat fazla şükretmeleri icap eder.İşte bunun için, Hadis-i Şerif’te “Bu ümmetin fakirleri zenginlerden beş yüz sene evvel cennete girerler” buyuruldu. (Mektubat-ı İmam-ı Rabbani, Cilt1, 71.Mektup)
Allah’u Teala cümlemizi nimetlerine hakkıyla şükredebilenlerden eylesin.
Hilmi AHISKALI
07.09.2007, Cuma
"Hem dünya bir misafirhânedir. Öyle ise onu yapan Mihmandâr-ı Kerîmin izni dairesinde ye, iç, şükret; kanunu dairesinde işle, hareket et. Sonra arkana bakma, çık, git; herzekârâne fuzûlî bir sûrette karışma. Senden ayrılan ve sana âit olmayan şeylerle mânâsız uğraşma ve geçici işlerine bağlanıp boğulma" (Risale-i Nur'dan)
________________________________________________________________________
«Rabbimiz Allah'tır» deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.(Ahkaf,13)
Allah’u Teala cümlemizi nimetlerine hakkıyla şükredebilenlerden eylesin.
Amin...
Allah razı olsun..