Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Yeraltı kaynaklarımızdan daha kıymetli bir hazinemiz var!
Yeraltı kaynaklarımızdan daha kıymetli bir hazinemiz var!
Kalabalık bir şehirde yaşayan bir genç, bir gezi esnasında tanıştığı köylü arkadaşının yanına şehre eder. Şehrin en güzel yerlerini arkadaşına gezdirirken, çok kalabalık bir cadde de köylü genç aniden durur.
“Cırcır böceğinin sesini duyuyor musun?” deyince, şehirli çocuk hem güler hem de, “Şehrin en kalabalık caddesindeyiz. Bu gürültünün ortasında cırcır böceğinin sesi duyulmaz ki! Korna sesleri, araba sesleri, insan gürültüleri var buralarda. Sen galiba köyünü özledin?” der.
Köylü genç “bir dakika!” diyerek yolun karşısına geçer. Dev binaların arasındaki çalılığa elini uzatır. Avucuna aldığı cırcır böceğini arkadaşına gösterir.
Arkadaşı iyice şaşırır.
“Bu kalabalığın ve gürültünün ortasında cırcır böceğinin sesini nasıl duydun? Sende de amma kulak varmış!” deyince, köylü genç arkadaşına “İnsan önem verdiği her şeyin sesini kalabalıklar arasında bile duyar” dedikten sonra arkadaşından biraz demir para ister.
“Bak, şimdi sana bunu ispat edeceğim” dedikten sonra avucunda ki demir paraları, yürüyen insanların bulunduğu tarafa doğru atar. Paraları yere düşünce şangır şungur ses çıkartır. İnsanların büyük bir kısmı ellerini ceplerine atarak arkaya doğru dönerler.
Köylü genç arkadaşına dönerek; “Gördün mü? İnsan önem verdiği her şeyin sesini, kalabalıklar arasında bile duyar” der.
* * * * * *
Bir milletin en büyük hazinesi nedir? Ekonomik gücü mü? Yer altı kaynakları mı? Yer üstü kaynakları mı?
İnsana yatırımın en büyük yatırım olduğunu bilen birine, “Bir ülkenin en büyük hazinesi nedir?” diye sorulsa, hiç tereddüt etmeden, “Bir ülkenin en büyük hazinesi, o ülkenin gençliğidir!” demesi lazım.
İnternet kafeden çıkmayan, sokakta serserilik yapan, “bunlardan adam olmaz!” diye dışlanan gençlerin, milli ve manevi damarlarına basıldığı zaman nasılda ülkesine ve değerlerine sahip çıktığını hep beraber gördük.
Mini etekli “cazgır” kızların, serkeşlik yapan “serseri” gençlerin büyük bir kısmının, milli ve manevi değerlerimiz konusunda duyarsız olmadığını biz büyükler görmek zorundayız.
Önce bakış açımızı değiştirmek zorundayız.
Leyla ile Mecnun hikayesi malum. Asıl adı “Kays” olan delikanlı sevdiğine kavuşamayınca “mecnun” olmuş. Adı dillere kendisi çöllere düşmüş. Mecnun’un aşkını duyan bir Vali onu yanına çağırtmış. Bir insanın üzüntüden ne hale gelebileceğini görünce çok üzülmüş.
Bir delikanlıyı çöllere düşürüp “mecnun” eden Leyla’yı merak etmiş. Leyla’yı getirtmiş huzuruna ancak Leyla’yı görünce daha çok şaşırmış. Çünkü Leyla “kara, kuru” bir kız. Uğruna çöllere düşülecek bir güzelliği de yok.
Mecnuna dönüp “Sen bu kız için mi çöllere düşüp mecnun oldun?” diye sorunca, mecnun hiç tereddüt etmeden, “Siz ona bir de benim gözümle bakın!” demiş.
Valinin gözünde “kara, kuru bir kız” olan Leyla, mecnunun gözünde çöllere düşülecek bir güzellikmiş.
* * * * * *
Hangi kulakla dinlediğiniz, hangi gözle baktığınız önemli.
Anne baba çocuklarının bu ülkenin en büyük hazinesi olduğunu unutmazsa, onlara gerekli önemi verirse, bu ülke geleceği için en büyük yatırımı yapmış olur.
Öğretmenler gençliğe “geleceğimiz” gözüyle bakar, yaramazlıklarının “gençlik dönemine ait geçici bir eylem” olduğunu unutmazsa, yarınlarımız daha aydınlık olur.
Bu ülkede etkili ve yetkili olup, zerre kadar ülkesini seven her insan “en büyük hazinemiz olan” gençlerimizin ellerinden tutmak zorunda olduğunu, önce kendisine hatırlatmak zorundadır.
İşsiz kalan gençlerin art niyetli insanlar tarafından çok çabuk kullanılabildiğini, doğru yöne yönlendirilmeyen gençlerin yanlış yönde harcandığını geçmiş yıllarda defalarca gördük.
* * * * *
Kalabalıklar arasında slogan atan gençliğin, “Bana sahip çıkın!” sesini duyabiliyor musunuz?
Gençlere bakarken "mecnun"’un gözüyle bakabiliyor musunuz?
Biz büyükler bunu başarabilirsek, ülkemizin en büyük hazinesine sahip çıkmış oluruz. Biz sahip çıkmazsak başkaları kullanmakta hiç tereddüt etmiyor.
Bunu hala anlamadık mı?
***
Eğitimci-Yazar Sait Çamlıca'ya bu güzel yazısından dolayı, ayrıca siteye aktarmama izin verdiği için teşekkür ediyorum. "İntenet kafe düşkünü", "serseri", "cazgır" gençlerden bahsederken bahsedilen gençlerin milli ve manevi değerlerimiz konusunda duyarsız olmadıklarını belirtmesi yerinde bir tespit; ancak burdan gençlerimizi "intenet kafe düşkünü", "serseri", "cazgır" yetiştirmenin iyi bir tutum olduğu anlaşılmasın. Yazarın da belirttiği gibi gençlik bizim hazinemizdir. Bu hazineyi muhafaza etmek gençleri yönlendirenlerin görevidir.
Bu ülkede etkili ve yetkili olup, zerre kadar ülkesini seven her insan “en büyük hazinemiz olan” gençlerimizin ellerinden tutmak zorunda olduğunu, önce kendisine hatırlatmak zorundadır.
etkili ve yetkili olanların elinden kim tutacak?
Selam ve dua ile...
________________________________________________________________________
Andolsun Zikirden sonra Zebur'da da :''Yeryüzüne salih kullarım varis olacaktır'' diye yazmıştık.(Enbiya,105)
paylaşımlarınız için rabbim razı olsun........
yazı başlığında ki hadiseyi arattırdım, bu yazıyı buldum :)
tüm güzel hadiseler, hikayeler, yazılar paylaşılmış burada zaten :)
ben hikayeyi burada bulduğuma ve yeniden okuduğuma sevinirken bu değerli yazıyla karşılaştım...yazıdan sonra da bir müddet durakladım tabi :(
gelecek için kaygılanmamak gerekir elbette YALNIZ önlem almadan da olmuyor değil mi?
RABBim yardımcımız olsun, o etkili ve yetkili kişilere de akıl fikir versin inşallah...
saygılarımla...