Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Biz seni alemlere için ancak rahmet olarak gönderdik
Ve maerselnake illa rahmeten li''l-alemin Biz seni alemlere için ancak rahmet olarak gönderdik.(Enbiya suresi 107 ayet''den)
Büyük baba Abdülmuttalib'ten büyük anne Fatima'ya geçen emanet O\'ndan da Abdullah''in alnina gidecek; bir zaman da orada parlayacakti...
incil''e tabi olanlar, Fatima'nin Abdullah\'a hamile olmasindan beri pür dikkat dogum haberini bekliyorlardi... iste simdi mesafeden mesafeye ususan bu haberdi:
-Son Peygamberin babasi dünyaya geldi!...
Haberi dört bir yana salan hiristiyanlardi.
Dogum yaklastikça heyecanlari artmis ve nihayet Yahya Peygamber\'in mucuzesi gerçeklesmis, kan sip sip damlamaya baslamisti.
Yahya aleyhisselam, Yahudiler tarafindan sehid edildiginde aziz sehidin üzerinde bir cübbe bulunuyordu. Cübbe, isa Peygamber'in dinini devam ettirmek istedigi için canina kiyilip parça parça edilen Yahya aleyhisselamin kani ile ipislak olmustu. Bundan dolayi daha sonra hatira olarak saklanmis; zaman, kirmizi kan lekelerini sildiginden geriye sadece solgun izler kalmisti.
"-Hirkadan taze kan damladigi an ahir zaman Peygamberi\'nin babasi dünyaya gelmis olacaktir..."
Kitaplari böyle diyor, ve bu sebeple dogum yaklastikça müstesna hatira üzerindeki dikkatleri daha da artiriyordu.
Günü geldiginde mucize aynen gerçeklesti... O solgun izler, yeniden taze kan lekeleri halini almis; hirka sehidin üzerinden az evvel çikartilmis gibi sicak damlalar süzülüp süzülüp düsmeye baslamisti...
Ortaligi çinlatan bu haberdi. Onlar, buna ragmen; akla durgunluk veren bu mucizeye ragmen, Abdulla\'i çocuklugunda, ilk gençliginden, gençliginde degisik zaman ve farkli mekanlarda türlü hile ve tuzaklarla öldürmeye kalkistilar... Maksat O\'nun; O saadet Sultaninin gelisine engel olmak. Gariplik, çalginlik tuhaflik iste burada. Bu idraksizlikte, bu akil kisaliginda, bu beyin mahrumlugunda:
Allahin sevgilisinin zuhuruna sed çekmek!...
Hiristiyani, Yahudisi, putperesti, atesperesti... Milyonu, milyari bir araya gelse kaderin ebediyete giden yollarini degistirmek kimin elinde ve kimin haddine? Kiskançliklar para etmeyecek. Hakikat günes gelecektir.
Bunun için Abdullah ilahi himayede...
Abdullah, büyüdükçe akli asan sira sira olaylar
Rüya aleminde mi yasiyor, hakiketle mi yüz yüze, nedir bu gördükleri, basina gelenler, içinde bulundugu hal?
Sirrini babasi Abdülmuttalib\'e açiyor:
-Babacigim garip vak''larla karsilasiyorum.
-Ne gibi? -Bir yere gidecek olsam yolda belimden bir nur çiktigini ve bunun basimin üstünde toplanarak bulut haline geldigini görüyorum.
-Seni yakici günesten koruyor...
-Ne zaman, nereye otursam, toprak bana selam verdikten sonra ilave ediyor: "Ey Abdullah, haberin var mi, Muhammed aleyhisselamin emanetini tasiyorsun!"
-Nuru kastediyor...
-Kurumus, hayat izi kalmamis bir agacin altinda dinlenecek olsam o kupkuru agaç az sonra zümrüt gibi yemyesil oluyor. Biraz uzalasinca geriye dönüp baktigimda yine eskisi gibi kurumus oldugunu görüyorum. Babacigim nedir bu hal, ne oluyor; anlamiyorum?
Ey oglum, sana müjdelerin en güzeli olsun!..
insanlarin ve cinlerin efendisi; canlilarin ve cansizlarin Peygamberi senin canindan, senin kanindan dünyaya gelecektir. Anlattiklarin buna delalet ediyor. Ben de benzeri birçok fevkalade hadiseyi yasadim. Onlar da ayni haberin müjdesiydi. Hayirli olsun! Seni bir degil, bir kere tebrik ederim evladim.
Sana olan muhabbetim bosuna degilmis...
Abdullah artik delikanli.
Ancak o, diger gençlerden ne kadar üstün.
Ahlaki daha güzel; güzelligi apayri ve çok farkli.
O\'nun tavrinda, onun halinde, onun güzelliginde ikinci bir genç bulmak mümkün degil.
Bu özellikleri agizdan agiza yayildikça yayiliyor. isitenler büyülenmis gibi hayran. Padisahlar, krallar, Abdulmuttalib'ten kizlarini Abdullah'a almasi için araya hatirli ricacilar koyuyor. Abdulmuttalibin huzuruna kadar gelen; hatta teklifinde israrli olnlar bile var.
Abdullah, yirmi yasina girdiginde yüzünün güzelligi öyle artti ki, görenlere Yusuf aleyhisselam'i hatirlatiyordu.
Alnindaki nur sanki bir günes olmustu.
Harikulade olaylar devam ediyor. Eskaza Abudllah putlarin yanindan geçse, onlardan bir ses:
-Ey Abdullah, sakin bize yaklasmayasin! Sen yüksek san sahibi o emsalsiz insanin nurunu tasiyorsun. O son Peygamberdir. Bize tapan bedbahtlar O\'nun eliyle cezasini bulacaktir!..
Peygamber efendimizin dünyaya geleceklerine az zaman kaldigini kahinlerinden haber alan Sam Yahudileri, peygamberlik israilogullarindan gidecek diye karayaslara battilar. içlerinden yetmis genç Mekke'ye gidip Abdullah'i öldürmeden geri dönmeyeceklerine and içtiler ve silahlanip yola düstüler...
Ne gece dediler, ne gündüz. Hirsla ve bilene bilene uzunca bir zaman sonra Mekke yakinina vardilar. Pusudalar. Maykus gözleri ile çevreyi tariyorlar. Günlerce bikmadan, yilmadan, ortaya çikmadan beklediler.
Bir gün kolladiklari an gelip atti. Ava gitmek için sehir disina çikan Abdullah iste suraciktaydi. Kiliçlarini siyirip pesine düstüler.
O esnada tesadüfen orada avlanan biri daha vardi. Ayni zamanda Abdullahin akrabasi olan Veheb bin Menaf.
Veheb, yahudileri günes vurdukça parlayan kiliçlarla Abudullahin pesinde görünce niyetlerini hemen anladi ve arkadaslari ile birlikte onlarin önünü kesmeye karar verdi. Ancak kendileri birkaç kisi ve hazirliksiz; yahudiler kalabalik ve silahliydi. Bu sebeple "acaba kavgaya tutussak mi, yoksa var geçmeleri için dil mi döksek?" diye aralarinda tartisiyorlardi ki müthis bir ses patlamasi ile ürperdiler. Gök ikiye ayrilmis gibi kopan gürültünün ardindan yeryüzüne yalin kiliç atlilar iniyordu. Yagiz atlarin bu amansiz suvarileri katil niyetli yahudilerin önüne geçilmez sira daglar gibi dizilip düsmanin hamle etmesine bile zaman birakmadan bir anda hepsini biçti ve isleri bitince de lahzada kaybolup gittiler.
Veheb ve yanindakiler yalniz donaklamamis, nerede ise küçük dillerini de yutmuslardi. Nice sonra saskinliklarini üzerlerinden atarak toparlandilar...
Abdullah, ormanin içlerinde olan bitenden habersiz avlanirken Veheb bin Menaf, düsüncelere dalmis olarak Mekke\'ye dönüyordu. Bunda bir hikmet olmaliydi. Essiz bir güzellik, essiz güzel ahlak ve her bakimdan seçkin bir genç insan. Bu insanin tehlike aninda korunmasi. Hem de nasil ve kimler tarafindan? Gök dehsetli bir gümbürtüyle sanki parçalanmis ve ademogullarina benzemeyen yagiz atli yigitler bir anda ortaya çikarak suikast pesindeki yahudileri göz açip kapayincaya kadar yere sermis, sonradan sirlara karisip kaybolmuslardi.
Veheb, sahidi oldugu bu kadar olayin tesadüf olmayacgini bilecek kadar zeki ve akilliydi.
Zihninde bir fikir dogmaya basladi. Kizi Amine\yi bu gence verseydi?Kizina denk bir insan Abdullah'tan baska kim olabilirdi ki? Hiç kimse! tereddütsüz hiç kimse!..
Eve vardiginda basindan geçenleri ve niyetini hanimina açti. Aminenin annesi de Veheb\'in görüsündeydi. Abdullah bir tane ve Abdullah baskaydi.
Kiz tarafi vakit geçirmeden tekliflerini Abdülmuttalib\'e götürdüler.
Abdülmuttalib, Amine'nin kusursuz güzelligini, yüksek ahlak ve iffetini basta kendi hanimi olmak üzere bir çok kimseden isitmisti. Devrinin her bakimdan en seçkin kiziydi... hanimi ile görüsüp, oglu ile konustuktan sonra Amine\'yi Abdullah\'a almaya karar verdi.
Nikah, Ebu Talib\'in evinde yapildi; iki genç evlendiler. Peygamber efendimize ait nur, artik Amine hatundaydi.
Abdullah, nikah akdinin yapilmasi için agabeyi Ebu Talibin evine giderken yoluna Ümmül Kital isminde bir kiz çikti. Cok güzel, çok zengin ve alim bir hanimdi. Son Resul\'e ait iseretleri kitaplardan okumustu. Peygamberimizin babasinin alninda isil isil yanan pariltiyi görünce bunun Muhammedi nur oldugunu derhal anladi ve Abdullah'tan kendisini zevcelige kabul etmesini istedi ve söyle bir teklifte bulundu:
-"Evet" dersen sana yüz deve hediye edecegime söz veriyorum.
Bütün maksadi sevgili Peygamberimiz'e "ana" olma essiz serefine kavusmakti. Ama civan delikanli, Amine ile evlenmis; nur, simdi O\'nun alninda parlamaya baslamisti
Sam Valisinin Fatima, ismide bir kizi vardi. Bu kizcagiz da çok okumus, ilim sahibi biriyidi.
isaretlerden en son peygamberin gelisinin yakin oldugunu anladi. Bu yüzden Sam'dan Mekke'ye gitti ve Abdullah'in alninda Muhammedi nuru görünce O\'nunla dünya evine gitmeye niyetlendi. Abdullah Amine ile evlenmisti. Fatima Abdullah'la karsilasinca:
-Ey Abdullah! Teptigim bunca yol ve çektigim onca zahmet, Muhammedi nura sahip olmak içindi. Fakat kader böyle takdir edilmis. istegime kavusamadim. S;imdi Sam\'a avdet ediyorum. Dilerim belalardan irak mes'ud bir hayat süresin, dedi ve üzüntü ile Mekke'yi terkederek yine geldigi yollara düstü.
Abdullah'la evlenmedigi için kedere kapilan sadece bu iki kizdan ibaret degildi. O\'nun evlendigini haber alan iki yüz kizin kahrindan öldügü, bir o kadarinin da hastalanip yataklara düstügü söylenir.
Abdullah'in, dügün günü hem arefeye hem de Persembe'yi Cuma'ya baglayan geceye isabet ediyordu. Dügün sebebi ile melekler göklerde senlikler yapti. Cebrail aleyhisselam, yeryüzüne inerek Kabe üzerine yesil bir bayrak dikti. Ve:
-insanlarin en hayirlisi ve peygamberlerin efendisine ait nur, Amine Hatuna geçti. O, yakinda dogacaktir, diye dört bir yana seslendi.
Melekler dügünü senlikle karsilar, kurtlar, kuslar birbirine müjde verip tebriklesirken üzülen biri vardi; lanetlenmis bir mahluk... iblis. Peygamberimiz anne karnina düsünce iblis, öyle üzüldü öyle üzüldü ki gamdan simsiyah olan yüzü ile dag, deniz demeden dolasti durdu. Nihayet bitkin ve ümitsiz bir halde Ebu Kubeys daginin dibine çöktü ve feryatlarla evlatlarini yanina çagirdi:
-Ey ogullarim, dedi. Biz, bundan sonra iflah olmayiz. Sonumuz geldi. Zira canli-cansiz her seyin Peygamberi olan Abdullahin oglu Muhammed, anne rahmine düstü. O, Peygamber olunca putlari kirarak, zulmü yikip, adaleti getirecek, dünyayi mescidlerle donatip imani yayacak, küfrü yok edecek, hayirli isler yapacak, iyiligi emredecek, yolunda gidenler saadete erecektir.
iblis, hüngür hüngür aglayarak seytanlara anlatmaya devam ediyordu:
-O\'nun ümmeti yiyip içmeye besmele ile baslar ve bitirirler. Birbirlerine nasihat eder, emri maruf ve nehyi münkeri birakmazlar. Bu sartlarda onlari dogru yoldan saptirma sansimiz kalmamistir, diyerek saçini basini yolmaya basladi.
Bir seytan:
-Ey efendimiz, kendinizi bu kadar hirpalamayin. Vaziyet o kadar ümitsiz degil. Adem Peygamberden bu güne kadar insanlari nasil aldattiksa yine öyle çalisir ve Ümmeti Muhammedi de yoldan çikaririz diye görüs belirtti.
Bas seytan iblis:
-Hayir! dedi, az evvel saydigim meziyetleri sebebi ile siz onlara yaklasamaz kendilerini aldatamazsiniz. Cünkü bu ümmetin mensuplari kendi dindaslarini herhangi bir yalnis hareketlerini gördüklerinde ikaz eder ve dogru yola çekerler.
Az evvelki seytan:
-Fakat efendimiz, diye tekrar söza basladi. Fakat biz, onlara cimrilik çekememezlik, birbirlerinin malina mülküne sahdirma ve benzeri kötü duydu ve arzular asilariz. Böylece onlar da bizim avcumuzda istedigimiz gibi hareket ederler...
Bu sözler, iblisi rahatlatti. Ogullarina tesekkür etti. Ümitle dagildilar.
Abdulla\'la Amine'nin dügünlerinin oldugu ertesi sabah bütün putlarin yüz üstü yere düstügü; tahtlarin devrildigi görüldü...(sonsuz salat ve selam olsun peygamberimize devam edecek ins.)
Alinti
Selam Sevgi ve Dua ile :)