Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Ikna Odalari
Ikna Odalari
Akli basinda ve ön yargilarina kurban olmamis herkesin okumasi gereken bir eser. Kizlari okutmayanlari "canilikle" suçlayan zihniyetin, "okumak isteyen" kizlara neler yaptiklarinin çok çarpici fotograflari.
Beyan Yayinlari'ndan çikan ve Gülsen Demirkol Özer'in kaleme aldigi, "Iskence Metodu Olarak Ikna Odalari" adli kitap, tarihe not düsmek için "sahitli" bir çalisma.
Yakin tarihimizin karanlik sayfalarindan birini olusturan ve Istanbul Üniversitesi'ndeki "basörtüsü" yasaginin sembol kavrami olan "Ikna Odalari" basörtü magduru üniversite ögrencilerinin yasadiklarindan hareketle bir dönemi sorguluyor.
"Ikna Odalari," dokunuldugunda neresinin kanayacagi belli olmayan yüzlerce yaradan ibaret. Üstelik kabuk baglamaya yüz tutan yaralar da degil bunlar. Arkasinda binlerce genç kizin ümitlerini, hayallerini ve geleceklerini gömdükleri karanlik bir zaman diliminin izlerini tasiyor.
Böylesine hassas bir konuyu inceleyen bu çalismanin, temelde 'tarafsizlik' gibi bir iddiasi yok. Gözler önünde islenen ve kani üzerimize bulasan bir cinayete, ne kadar tarafsiz ve duyarsiz kalinabilirse, o kadar tarafsiz kalmaya çalisilmis.
Çünkü bu konu çerçevesinde yasanan her sorun, basörtüsü ile baslayip onunla bitmiyor. Daha derinlerde yasanan bir kavganin görünen kismini olusturuyor. Öte yandan; basörtüsü, hangi tarafinda durulursa durulsun, tartismalarin merkeziligi konumunu da israrla koruyor.
"Ikna Odalari" uygulamalari, modernlesmeci iktidar ile birebir iliski içerisinde gerçeklesen, beden ve ruhlar üzerinde hakimiyet kurma çabasi olarak adlandirilabilir.
Iknacilarin masumane bir uygulama olarak anlattiklari ikna islemi, modern bir psikolojik iskence biçimi olarak gerçeklesmistir."Ikna Odalari"nda, iknacilarin, islerini psikolojik bir iskence boyutuna tasimalari, karsilarina getirdikleri kizlarin çaresizliginden yararlanmalari ayri bir iskence ve aci.
Küçük yastan itibaren, sürekli olarak görünmeyen bir düsmana karsi teyakkuz halinde olunmasi gerektigini ögütleyen bilgilerle doldurulan, belki de günlük yasaminda ne kavgaci, ne de anlayissiz olan bu iknacilarin davranislari, kutsadiklari degerleri koruma adina aniden sekil degistirebilmektedir.
Ikna odalarina "danisman" adi altinda giren bir ögretim görevlisi, burada iknaci kisvesini giyindigi an, 'insani olan her seyi kapi disinda birakmakta ve dar bir kesimce tanimlanan hayat tarzini baskalarina dayatma refleksi ile baska bir kisilige bürünmektedir.'
Þartlar ve çevresinin iknaciyi getirdigi noktada, artik o sogukkanli durus, yerini sinir patlamalari yasayan bir ruh haline sokmaktadir. Böyle bir durum; 'tavuk bile kesemeyen birisinin cinayet islemesinden pek farkli degildir.'
Yasadigimiz dönemin en sorunlu konularindan biri olan basörtüsü problemi konusunda yapilmis önemli çalismalardan biri olan "Psikolojik Bir Iskence Metodu Olarak Ikna Odalari"nda, hem yakin tarihimizde uygulanan bir insanlik ayibinin unutulmayacak bir tarzda kayitlara
geçmesi saglanmis, hem de Türkiye modernlesmesinin bir parçasi olarak, basörtü yasagi kapsaminda uygulanan ikna odalari ve iknaci ile ikna edilmek istenenlerin davranis biçimleri, yaslanilan arka plan ile beraber ele alinmaya çalisilmis.
Hüseyin Öztürk
Selam Sevgi ve Dua Ile :)