Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Dogu dogrular üzerinde uyuyor Bati yanlislar üzerinde yasiyor
Dogu dogrular üzerinde uyuyor Bati yanlislar üzerinde yasiyor
Islam tefekkürünün asli unsurlarindan biri olan gelenekçi damarin günümüzdeki en güçlü temsilcisi, hiç kuskusuz Seyyid Hüseyin Nasr'dir. Bu günkü yazimi, onun Bilge Adam dergisinde yeniden yayinlanan eski bir makalesine ayiracagim.
Üstad Nasr, "Çagimizda Islami Çerçevede Çöküs, Sapma ve Rönesans" adli makalesine, dogru bir noktadan, terim ve kavramlarin tanimindan basliyor. Bunun anlami, "tasavvurdan baslamak"tir. Tam tefekkür ve ilim gelenegimize uygun bir baslangiç.
Nasr diyor ki: "Çok sayida modernlesmis Müslüman'in kelime ve ifadeleri kullanim tarzi, adeta onlarin yasadigi kültürel soku ve cefasini çektikleri Bati karsisindaki asagilik duygusunu resmediyor. Böyle yazilar da Bati uygarliginin deger ve yargilarina karsi bir zihin köleligini yansitiyor. Üstelik, böylelikle olusan degerler hemen bütünüyle Islam örtüsü altina gizlenmekte ve bu durumda Islam sadece bir isimden ve belli hissi baglardan ibaret kalmaktadir."
Prof. Nasr'in bu çarpici, bu ok gibi tesbitleri üzerine eklenecek hiçbir sey yok, ama söylenecek çok sey var. "Modernlesmis Müslüman" ile kastettigi, "mahallenin" disinda birileri degil. Mahallenin içinde, hatta mahalleye nizamat vermeye kalkan birileri. Bu zihnen savruk tiplerin Bati karsisinda asagilik duygusu, onlarin yandasliklarindan veya karsitliklarindan bagimsiz bir durum. Nasr "köle" olarak tanimliyor bu zihni ve "Islam örtüsü altina gizlendigini" söylüyor.
Bati karsisinda kültürel sok yasayan ve cefa çeken bu zihnin Islam'la baglantisini "hissi" olarak niteliyor. Nasr, kanaatimce ele aldigi tipi çok iyi resmediyor. Bu savruk 'aydin' tipinin zihni kodlarini çözmede hayli elverisli bir formül sunuyor.
Dogru teshis, tedavinin yarisi. Nasr, bu durumun gerçek sebebini, tedavinin formülünü de içeren su cümleyle özetliyor:
"Aslinda Islami vahyin kalbi degerindeki entelektüel ve manevi gerçeklerinden bir mahrumiyet söz konusudur."
Tam isabet. Bati karsisinda savunmaci bir asagilik duygusuna kapilarak zihni savrulmadan kurtulmanin yolu, vahyin insa ettigi bir tasavvur, akil ve sahsiyetten geçiyor.
Islam irfaninda bir kural vardir: "Karsi çikmak ve izale etmek için dahi olsa, kötülükle çok mesgul olmak kalbi karartir." Insanin bilinçaltini, bir seye yandas veya karsit olmasindan önce, o sey ile mesguliyet ve ilgi yogunlugu besliyor. Bu yüzden Kur'an'da sik sik Allah Rasulü'ne hitaben "onlardan yüz çevir", "isine bak", "onlari kendi haline birak" mealindeki uyarilar görüyoruz.
Aslinda bu uyarilar zimnen "gündemini onlarin belirlemesine izin verme", "kendi gündemini takip et", "düsmanina mecbur degilsin", "yikacagin üzerinde degil yapacagin üzerinde yogunlas" anlamina geliyor.
Bunun tam tersi de geçerli. Islam'la sereflenen Eva de Vitray Meyerovitch'in, hocalarindan ünlü oryantalist Luis Masignon hakkinda yazdiklarini okudugumda, bunun dogruluguna bir kez daha inanmistim. Bütün bir ömrünü oryantalizmin malum amaçlarina hasretmek için yola çikan,
hatta bu ugurda "onlarin her seylerini mahvettik" diyebilecek kadar ileri gidebilen bu zat, Islam'la mesgul ola ola ömrünün sonunda öyle bir noktaya gelir ki, Islam onda bir ahlaka dönüserek olaylara gerçek bir Müslüman dervis gibi tepki verir.
Nasr'in dert yandigi durum tabi ki bunun tam tersi olan bir durum. Tasavvur ve aklini vahyin insa etmedigi aydinlarin, Bati uygarligi ve onun ürettikleriyle mesgul ola ola farkinda olarak veya olmayarak onlara benzedigi.
Nasr bu tesbiti yaparken "yandas-karsit" ayrimi yapmiyor. Bu da beni onun "Islam örtüsü altina gizlenen köle zihin" diye resmettigi akli mücerret olarak ele aldigi sonucuna götürüyor. Onun, yukaridaki tesbitini daha da açan su sözleri de bir o kadar çarpici:
"Gerçek bir Isl