Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
AFFET BABACiGiM
[navy]AFFET BABACiGiM
Evliliginden beri evinde kalan babasi yüzünden esiyle sürekli tartisiyordu. Esi babasini istemiyor ve onun evde bir fazlalik oldugunu düsünüyordu. Tartismalar bazen inanilmaz boyutlara ulasiyordu. Yine böyle bir tartisma aninda esi bütün baglari kopardi ve 'Ya ben giderim, ya da baban bu evde kalmayacak\' diyerek rest çekti.
Esini kaybetmeyi göze alamazdi. Babasi yüzünden çikan tartismalar disinda mutlu bir yuvasi sevdigi ve kendini seven bir esi ve birde çocuklari vardi. Esi için çok mücadele etmisti evliligi sirasinda. Ailesini ikna etmek için çok ugrasmis ve çok sorunlarla karsilasmisti. Hala onu ölürcesine seviyordu. Caresizlik içinde ne yapacagini düsündü ve kendince bir çözüm yolu buldu. Yillar önce avcilik meraki yüzünden kendisi için yaptirdigi kulübe tipi dag evine götürecekti babasini.
Haftada bir ugrayacak ve ihtiyaci neyse karsilayacak, böylelikle esiyle de bu tür sorunlar yasamayacakti. Babasina lazim olacak bütün malzemeleri hazirladiktan sonra yatalak babasini yatagindan kaldirdi ve kucakladigi gibi arabaya atti. Oglu Can 'Baba ben de seninle gelmek istiyorum' diye israr edince onu da arabaya aldi ve birlikte yola koyuldular.
Karakisin tam ortalariydi ve korkunç bir soguk vardi. Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardi. Minik can sürekli babasina 'Baba nereye gidiyoruz ?' diye soruyor ama cevap alamiyordu. Öte yandan nereye götürüldügünü anlayan yasli adamsa gizli gizli gözyasi döküyor oglu ve torununa belli etmemeye çalisiyordu. Saatler süren zorlu yolculuktan sonra dag evine ulastilar. Epeydir buraya gelmemisti. Baraka tipindeki dag evi artik çürümeye yüz tutmus, tavan akiyordu. Barakanin bir kösesini temizledi hazirladi ve arabadan yüklendigi yatagi oraya itina ile serdi. Sonra diger malzemeleri tasidi.
En son da babasini sirtlayarak yataga yerlestirdi. Tipi adeta barakanin içinde hissediliyordu. Barakanin içinde firtina vardi adeta. Caresizlik içinde babasini izledi. Daha simdiden üsümeye baslamisti. Yarin yine gelir bir yorgan ve birkaç battaniye getiririm diye düsündü. Öyle üzgündü ki Dünya basina göçüyor gibiydi. O bu duygular içindeyken babasi yüregine biçak saplanmis gibiydi. Yillarca emek verdigi oglu tarafindan bir barakaya terk ediliyordu. Gururu incinmisti içi yaniyordu ama belli etmemeye çalisiyordu. Minik Can ise olanlara hiçbir anlam veremiyordu.
Anlamsizca ama dedesinden ayrilacak olmanin vermis oldugu üzüntüyle sadece seyrediyordu. Artik gitme zamaniydi. Babasinin yatagina egildi yanaklarini ve ellerini defalarca öptü. Beni affet der gibi sarildi, kokladi. Artik ikisi de kendine hakim olamiyor ve hiçkira hiçkira agliyordu. Buna mecburum der gibi bakti babasinin yüzüne ve Can'in elini tutup hizla barakayi terketti.
Arabaya bindiler. Can, yola çiktiklarinda aglamaya basladi, neden dedemi o soguk yerde biraktin diye. Verecek hiçbir cevap bulamiyordu, annen böyle istiyor diyemiyordu. Can 'Baba sen yaslandiginda bende seni buraya mi getirecegim' diye sorunca Dünyasi basina yikildi. O sorunun yöneltilmesiyle birlikte deliler gibi geri çevirdi arabayi.
Barakaya ulastiginda 'Beni affet baba' diyerek babasinin boynuna sarildi. Baba ogul siki siki sarilmis ve çocuklar gibi hiçkira hiçkira agliyorlardi. Oglu 'Baba beni affet, sana bu muameleyi yaptigim için beni affet' diye hatasini belli ediyordu.. Babasi oglunun bu sözlerine en anlamli cevabi veriyordu...
'Geri gelecegini biliyordum yavrum. Ben babami dag basina atmadim ki, sen beni atasin. Beni bu dagda birakamayacagini biliyordum...
Huzurpinari[/navy]
Selam Sevgi ve Dua ile :)