Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


YETIM ÇOCUKLA HZ.MUHAMMED

Bir Ramazan bayrami günü peygamberimiz (S.A.S.) evinden çikarak camiye gidiyordu. Yolda bayram nesesi içinde civil civil oynasan çocuklara rastlar; hepsi bayramliklarini yeni elbiselerini giyinmis; coskun bir sevinç içinde öteye beriye kosusuyorlardi. Fakat içinde zayif, ciliz bir yavru eski ve yirtik elbiseleri içinde bir köseye çekilmis, üzgün bakislarla kaynasan arkadaslarina bakiyor ve zaman zaman göz yaslarini tutamiyarak hüngür hüngür agliyordu.
Gülen ve oynayan arkadaslari arasindaki bu gözü yasli yavrunun hali ince kalpli peygambere (S.A.S.) pek dokunur. Hemen yavruya yaklasarak ona sefkatle sorar; "niye arkadaslarinla birlikte gülüp oynamiyor; kenara çekilmis agliyorsun"? Çocuk karsisindaki güler yüzlü, nur saçan adamin iki cihanin günesi Hz. Peygamber (S.A.S.) oldugunu bilmez; samimi bir alaka ile derdini soran bu sicak kanli adama söyle der; "babam filan savasta Peygamberin yani basinda sehit düstü. Kocasi ölünce annem baska birisiyle evlendi. Üvey babam öz babamdan bana miras kalan malimi yedikten sonra bu pejmurde halimle beni sokaklara atti.
Simdi günlerden beri aç ve susuz dolasiyorum, yatacak bir yerimde olmadigi için geceleri sokak köselerinde geçiriyorum. Biliyorsunuz bugün Ramazan bayrami günüdür. Bütün anali babali çocuklar en güzel bayramliklarini giyinmis, tatli tatli oynasiyorlar. Ne aç ve susuz sokaklarda dolasmanin izdirabini biliyorlar ve nede geceyi içinde rahat rahat uyuyup geçirecek bir yataga sahip olmanin ; sokak baslarinda uyuklaya uyuklaya sabahlamanin çilesinden haberleri vardir. Ana babadan mahrum çaresiz bir yetim kalmanin acisinida tatmis degillerdir. Simdi bu çocuk kalabaliklarini nese içinde oynar görünce babamin sehit düserek ölmesi ve ondan sonra bir bir ardindan basima gelen aci felaketler sonunda düstügüm perisan durum hatirima geldi de göz yaslarimi tutamadim.

Yetim yavrucagizin anlattiklari Peygamber'in (S.A.S.) yüregini parçalamisti. Çocukcagizin sefkatle elinden tuttu ve sevgi ile saçlarini oksayarak ona söyle dedi: "Yavrum !... Benim sana baba, Ayse'nin ana, Hz. Ali'nin amca, Hasan'la Hüseyin'in erkek kardes ve Fatima'nin da kiz kardes olmasini istermisin?" Yetim yavrucagiz tatli dil ile hatirini soran nur yüzlü adamin Peygamber (S.A.S.) oldugunu anlayarak, çektigi çilelerin son bulmak üzere oldugunu sezdi. Güler yüzlü adama "nasil istemem ey Allah'in Rasülü" diye sevinçli bir cevaap verir.
Peygamber (S.A.S.) yetim yavrucagizin elinden tutarak evine götürür. Hz.Ayse de çocugu öz bir anne sefkatiyle bagrina bastiktan sonra yikar, giyindirir, kusandirir ve saçlarini tarayarak sokakta oynayan çocuklardan daha güzel bir kiyafete büründürür. Karninida iyice doyurduktan sonra çocuk hemen bir kaç saat önce yanibaslarinda pejmurde kiyafetiyle agladigi arkadaslarinin arasina kosar.
Oynayan çocuk kalabaligi bir kaç saat önceki zavalli arkadaslarini tanirlar; durumundaki büyük degisiklige hayret edip yanina yaklasarak sorarlar; "bir kaç saat önce eski püskü elbiseler içinde suracikda agliyordun bu kadar kisa zamanda nasil olduda bukadar güzel elbiselerin oldu ayni zamanda bizdende neseli bir havaya büründün"? Çocuk arkadaslarini kiskandiracak derecede sakrak bir kahkaha atarak ve derin sevincinden oldugu yerde siçrayip durarak saskin bakisli arkadaslarina su cevabi verir: "Nasil sevinmem; karnim günlerden beri açti, simdi tokum; yirtik pirtik elbiseler içinde dolasirken simdi sizinkilerden güzel bayramliklarim var, kimsesiz bir yetimdim fakat simdi Hz. Peygamber gibi bir babam, Hz. Ayse gibi bir annem, Hz. Ali gibi bir amcam; Hasan, Hüseyin ve Fatima gibi kardeslerim var. Bütün çilelerim artik son buldu. Ben sevinip ziplamayayim da kim sevinsin".
Çocuklar bir kaç saat önce onlara hasretli gözlerle bakip aglayan yetim yavruyu, Peygamber'in (S.A.S.) yanina evlatliga alindigini anlarlar ve saadetten kabina sigmayan arkadaslarini biraz da kiskanarak hep bir agizdan söyle derler . "Keske bizimde babalarimiz o savasta sehit düsselerdi de bizide Peygamber (S.A.S.) evlatliga alsaydi."
Peygamberimiz fani hayata gözlerini yumunca, uzun yillar O'nun yaninda essiz bir baba sefkatinin sicakligini duyan bu sehit çocugu, beyninden vurulmusa dönerek, sesinin var gücüyle söyle haykirir; "asil ben bugün kimsesiz bir yetim kaldim. Dünyadaki tek ve benzersiz koruyucumu kaybettim." Sehit oglunun bu yürekleri parçalayan feryadi zaten agir bir matemin kapkara yasi içinde sasa kalan müslümanlari iyice costurur. Ve meydanda seller gibi göz yasi dökülür.
Peygamber (S.A.S.) dan sonra O'nun en yakin arkadasi ve Allah Rasulünden sonra bir numarali müslüman olan Ebu Bekir, yetim delikanliyi yanina alarak yine perisanliklar içinde sokaga düsmesine engel olur.




Hz.ALLAH cümlemizi her firsatta yoksullara, yetimlere ve kimsesiz çaresizlere yardim elini uzatarak bu kimseleri sevindiren iyilik sever
mü'minlerden eylesin.............


kaynak: Nura Doğru cilt :1

Bu makaleyi bizimle paylastiginiz icin rabbim razi olsun.

"Hz.ALLAH cümlemizi her firsatta yoksullara, yetimlere ve kimsesiz çaresizlere yardim elini uzatarak bu kimseleri sevindiren iyilik sever
mü'minlerden eylesin" AMIN

Güzel bir konuya degindiniz Allah sizden razi olsun

Cümlemizden Rabbim razi olsun insaallah...

selamun aleykum
hande kardes Allah c.c senden razi olsun insallah


Makaleler

MollaCami.Com