Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Koca Sinan, suya hasret gitmekten üzülmedi!..
Koca Sinan, suya hasret gitmekten üzülmedi!..
Ölümünün 417. yili münasebetiyle meshur Koca Sinan' dan bir ibretli örnek arz etmek istiyorum bugün sizlere.
Düsündüren olay söyle cereyan eder: Sinan'i huzuruna çagiran zamanin sultani Kanuni:
-Mimar basi der, sehrin suyu gittikçe ihtiyaci karsilamaz hale gelmektedir. Disaridan su getirmek mümkün olmaz mi?
-Hünkarim, sehrin disini gezip derelerden akan sulari hesap etmem gerek.
Böylece Çekmece'den baslayip Belgrat Ormanlari'ndan Besiktas'a kadar derelerden akan sularin birlestirilmesini hesap eden Sinan, uzun çalisma sonunda gelip sultana durumu anlatir:
-Sultanim der, Istanbul'a disaridan su getirmek mümkündür, ancak altin dolu keseleri uç uca dizmek sartiyla! Kanuni'nin gözlerinin içi güler:
-Mimar basi der, sehre su getirmek mümkün olsun yeter ki, ben altin keselerini uç uca degil yan yana dizmeye hazirim!
Ve o günden sonra Sinan gece gündüz demeyip çalismaya baslar. Nihayet Istanbul'un disindaki derelerden akan kirk çesme sularini kemerlerle Belgrat Ormanlari'nda birlestirerek yaptigi büyük barajdan sehrin orta meydanlarinda kirk çesme sularini akitmaya muvaffak olur. Sehirde bayram havasi günlerce sürer. Ancak bu sirada bir de kanun çikarilir. Kimse bu mahalle çesmelerinden evine yeraltindan özel su götürüp de halki susuz birakmayacaktir. Ancak sehri suya kavusturan Koca Sinan bundan istisna. Sadece onun evine toprak altindan götürülen yolla bir lüle su akitilacaktir. Bu özel izin, sehri suya kavusturan Sinan'a sultanin ihsanidir.
Aradan zaman geçer. Kanuni gider, yerine oglu Ikinci Selim gelir. O da gider, yerine oglu Üçüncü Murat gelir. Ama Sinan yine hayatta, hatta doksan dokuz yasinda ak sakalli bir dede halinde yasmaktadir. Tam bir nesil degisimi söz konusu. Yasli mimarbasini neredeyse taniyacak kimse kalmamis halde. Bir gün geçmisin bu meshur insaninin Süleymaniye'deki evinin kapisi çalinir. Koca Sinan kapiyi açar bir davetiye ile karsilasir: Topkapi Sarayi'nda kurulu divanda bir durusmaya çagiriliyor. Yasli Sinan bastonuna dayanarak, Allah hayretsin!;, dualariyla divana gider. Bir heyet toplanmis, Istanbul'un artik yetmez hale gelen çesme sularinin kaçaklarini arastirmaktalar.
-Sinan aga derler, evinde kaçak olarak bir lüle bulundurdugun ihbar edilmistir. Gerçekten de senin evinde meydan çesmelerinden alinmis kaçak su var mi?
-Evet, der benim evimde bir lüle su akiyor. Vaktiyle sehre getirdigim su hizmetinin hatiri için cihan padisahi bana bir lüle su ihsan eylemisti.
-Öyle ise fermanini görelim, derler. Sinan aga, ;Cihan padisahindan ferman istemeye haya etmistim, o zaman onun sözü fermandi çünkü.; der. Bunun üzerine divan karisir, ;Herkes hizmetinin karsiliginda özel ihsanlar alacak olsaydi bu devlete hizmet eden daha niceleri vardi. Onlarin da böyle su almalari gerekirdi.; diyenler çikar ve karar söyle alinir:
-Sinan aga simdiye kadar kullandigi fermansiz kaçak sudan dolayi cezalandirilmasin, ama bundan sonra da kaçak su kullanmasina izin verilmesin, suyu kesilsin!
Aradan çok geçmez. Tarih 8 Nisan 1588. Istanbul'u suya kavusturan Koca Sinan, Süleymaniye'deki evinde son nefeslerini vermek üzere uzandigi yataginda kuruyan dudaklarina islak bir bez parçasi sürebilmek için evin bir kösesinde aktigi sanilan lüleye kosarlar, ama heyhat, lüleden bir damla olsun su akmamaktadir. Feryadi basan yakinlarina Sinan aganin ikazlari çok nettir:
- Biz hizmetimizi Allah için yaptik. Karsiligini da Allah' tan bekleriz. Mühim olan Allah' in verecegi karsiliktir. Sakin kullarin karsiligi olan suyun kesilmesinden üzülmeyesiniz!..
Ahmed Sahin / 14.04.2005