Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


''Muhammed’den muhabbet oldu hasil. Muhammed’siz muhabbetten ne hasil”

''Muhammed,den muhabbet oldu hasil. Muhammed,siz muhabbetten ne hasil



...
Hamdlarin en güzeli, ilahi kelaminda ,Muhammed Allah,in resulü ve peygamberlerin sonuncusudur.,(Ahzap:40) diye buyuran ve her seyi yoktan ol emri ile olduran, alemlerin rabbine, insanlarin melikine ve insanlarin ilahina olsun.

Allah ve melekleri, peygamber,e çok salevat getirirler. Ey müminler! Siz de O' na salevat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.(Ahzap:56) emrine bütün benliGimiz ve gönlümüzdeki VAR,in sirri ile bitmez tükenmez bir sekilde salat-ü selamlar olsun o kutlu nura.

Kiymetli gönüller, neyi nasil anlatacaGimin acizliGi içersindeyim, söyle ki, öyle bir gönülden bahsetmem gerekiyor ki , zahirde biliyor, taniyor ve seviyoruz denilen, batini ise basta bu aciz olmak üzere bir çok gönlün bilmekten, tanimaktan ve hakki ile sevmekten bihaber olduGu bir NUR,dan, öyle bir gönül ki BiR ve VAR olan HAKK o kutlu gönül için hadis-i kudsisin de Sen olmasaydin felekleri yaratmazdim. (K.Hafa) diye buyuruyor. Feleklerin var olmasina sebep öyle kutlu bir gönül ki asli nur, görünüste ise nasipsiz gözlere beni adem. Bir nur ki karanliklara bürünmüs olan alem onun nuru ile aydinliGa kavusmus, öyle bir nur ki asiGin, masuGuna kavusabilmesi için ona ihtiyaç var. Var olmak isteyen her gönlün varlik sebebi olan bir nur. iste kiymetli gönüller, bu nur'dan bahsetmem gerekiyor ama hakki ile bu nuru anlata bilmek bu aciz,in haddi olmadiGinin bilincindeyim elbet.
Anamiz, babamiz ve canimiz yoluna kurban Sultanim bu karanlik diyarlardan bitmez tükenmez bir sekilde salet ve selamlar gönderiyoruz . sunu da biliyoruz ki insanlik senin kutlu nuruna muhtaç bir halde ilahi hükmü bekler oldu alemde,

Kiymetli gönüller, Hakk ilahi kelaminda O kendiliGinden konusmamaktadir. Onun konusmasi, ancak kendisine bildirilen vahiyden baska bir sey deGildir.(Necm:3-4) diye buyuruyor. Yillardir okumaktan aciz olan bizlere Kur,an da varsa inanin, Kur,an da yoksa inanmak zorunda deGilsiniz deniyor. Kimler tarafindan, bizce asillari bilinen ama günümüzde aydin! olarak anilan cahiller tarafindan. Bakiniz lütfen, sultan ne buyuruyor asirlar öncesinden;

Sakin sizden birinizi emrettiGim veya nehyettiGim hususlardan biri kendisine ulasinca, koltuGuna yaslanip ,Bilemiyorum! Biz Allah,in kitabinda ne bulursak ona uyariz., derken bulmayim. (Tirmizi)derken bu günümüzde aydin! Olarak anilan bu cahillerin gözlerinin içine baktiGi asikardir. Bu beyanda o nurun bir mucizesi deGil midir? Gören göz asirlar öncesinden bu günü görmüste söylemis, biz asl olan söze baslayalim ...

Kiymetli gönüller, islamiyet kapisindan içeri adimimizi ata bilmemiz için ilk sart olan sahadet kelimesini; Allah-u Teala,nin birliGine , ondan baska ibadete layik hiçbir mabud olmadiGina ve Hazret-i Muhammed Aleyhisselam,in da Allah,in kulu ve peygamberi olduGuna kalp ile inanarak dil ile ikrar gerekiyor. Sadece bu iki kelime inanmak ve söylemek,söylüyoruz ama inandik mi , inandiGini söyleyen milyonlarca insan bu kutlu nuru ne kadar bildi ki inandi! inanan da öylesine inandi iste her kes inandim diyor ya, bizimde inanmamiz gerektiGi için inandik. Hakk buyruGunda Habibim sen olmasaydin felekleri yaratmazdim. diyor. UGruna felekler yaratilan ve Hakk,in habibi olan gönlü ne kadar taniyoruz, dostlar hep tanidik deniyor. Allah askina var olan her seyin varlik sebebi olan, bir nuru tanimayi iki kelime arasinda kalan bir söz ile mi tanidiGimizi iddia ediyoruz.

Sultanim, affina siGindik kapini çaldik,
Kapinin esiGine koyulacak basimiz var bizim


Selam olsun kutlu mekanda ebedi olan sevdaya ,
Selam olsun kutlu mekanini paylasan gönüllere,
Selam olsun kalabaliklarda hep yalniz olan hicranli yüreklere,
Selam olsun. Selam olsun gönüldeki sultana dost!...

Bu öyle bir nur ki mutlak sevgi, mutlak itaat gerekmektedir. Bakiniz ilahi hükümlerden birkaç tanesini paylasalim siz kiymetli gönüllerle, umudum odur ki daha iyi isik olacaktir bizlere:

Resulüm! Onlara söyle: EGer Allah,i seviyorsaniz bana tabi olun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarinizi baGislasin.(Al-i imran:31) Hakk,in rizasi, habibine sevdalanmakta, ona itaat etmekte elde edileceGini emir buyuruyor. Bir ve VAR olan Yüce Yaradan.

Resulullah (s.a.v) efendimiz ise söyle buyuruyor:

Hiçbir kimse ben kendisine babasindan, evladindan ve bütün insanlardan daha sevgili oluncaya kadar kamil mümin olamaz.(Buhari)

Bakiniz ayet-i kerime de :

Allah,i ve Peygamberi,ni incitenlere, Allah dünyada da ahirette de lanet etmistir. Onlara alçaltici bir azap hazirlamistir.Ahzap:57) diye buyuruyor. Bu emirleri çoGaltmamiz mümkündür. ilahi kelam bu emirlerle dolu, bakan göz önemli , bakacak ve görecek göz rabbim nasip etsin.

Birde varlik sebepleri hep o kutlu gönlün süzgeciyle HAKK,a varmak olan ashap Radiyallahu Anh- var ki, isik tutmuslar her biri ayri ayri bizlere sevdayi öGretmisler.

Kiymetli gönüller, bu acizin gönlünün dostu sohbetlerinin birinde söyle anlatmis ashabin sevdasini bizlere, isik olmasi umudu ile sizlerle bu kissayi paylasmak istedim. Buyurun kulaGimizi dostta verelim;

Herkes Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem-Efendimizi sevdiGini iddia edebilir. Gerçekte ise peygamber sevgisi kesin olarak itaat etme ve hiçbir surette muhalefet etmemekle gerçeklesir.

Hifa Radiyalluhu Anha- , Ashab-i kiramdan iffetli ve zengin bir hanimdi. Medine-i münevverede güzelliGi ve ahlaki ile meshurdu . Tevekkül sahibi, kazaya riza gösteren ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimiz,e ziyadesi ile baGli olup, sözünden hiç çikmayan bir sahabiye idi. Ahireti çok düsünüp aklindan hiç çikarmaz, onun için çalisir, Salih ameller islemek için uGrasirdi.

Hifa Radiyallahu Anh- bir gün Resulullah Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimize gelerek: Ya Resulullah! beni cennete götürecek bir is bana öGret! dedi. Bu arzu üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimiz: Önce bir erkekle evlenmen lazimdir. Bununla dininin yarisini emniyete alirsin. buyurdu.

Bu emir üzerine:
Ya Resulullah! Dengim kim olabilir? Bana Habesistan hükümdari Melik Necasi evlenme teklifinde bulundu. Fakat ben onun bu teklifini kabul etmeyip geri çevirdim. Hatta yüz deve ile pek çok ziynetler verende oldu. Onu da kabul etmedim. Bu gün ise kurtulusun evlenmekte olduGunu buyuruyorsunuz.. Ya Resulullah ! Kimi beGenip uygun görürseniz , ben ona raziyim. dedi.

Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve sellem- Efendimiz Hifa Radiyallahu Anh-ya: Yarin sabah mescide en önce kim gelirse onla evlen. buyurdu.

Sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimiz Ashab-i kirama: Yarin sabah mescide kim en önce gelirse bu kadinla onu evlendireceGim.buyurdu.

Ashab-i kiram,in hepsi bu duruma razi oldular. Allah-u Teala bunu isitenlere öyle bir uyku verdi ki biri hariç hiçbir sahabi erken uyanamadi.

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimiz ise ilk önce kimin geleceGini merakla bekliyordu. Birden bire Hazret-i Süheyb Radiyallahu Anh-göründü.

Süheyb Radiyallahu Anh- ; kimsesi olmayan, fakir, rengi siyaha yakin, görünüsü güzel olmayan, zayif ve çelimsiz bir sahabe idi. Hifa Radiyallahu Anh- ise son derece asil ve zengin idi. Resulullah sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimiz namazdan sonra , Hifa Radiyallahu Anh-i çaGirdi ve durumu bildirdi. Hifa radiyallahu anh- ise Allah-u Teala,nin kazasina razi olduGunu, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimize arz etti. Bu durum üzerine , Resulullah Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimiz hutbe okudu, nikah akdi yapildi ve akabinde söyle buyurdu: Ey Süheyb! Kalk bu hanimin için bir sey al

O ise; Ya Resulullah! Dünyalik olarak bir dirhem gümüsüm bile yok! diye karsilik verdi.

Bu arada Hifa Radiyallahu Anh- emretti, on bin dirhem gümüslük bir kese getirdiler, Süheyb radiyallahu anh-a verdiler ve ona : Git gerekli olani al dediler.

Resullah Sallallahu Aleyhi vesellem-Efendimiz de: Ey Süheyb! Haniminin elini tut, onu evine götür.buyurdu.

Ya Resulullah ! Benim evim mesciddir, hangi eve götüreyim?diye sordu.

Bunun üzerine Hifa Radiyallahu Anh-söyle cevap verdi:

KonaGimi sana baGisladim, oraya götürebilirsin.

Resulullah Sallallahu Aleyhi vesellem Efendimiz bu duruma çok memnun oldu ve ikisine de dua etti. Ashab-i kiramda bu hareketi çok övdüler ve Allah-u Tealaya hamd ettiler. Daha sonra konaGa gidildi ve yemek yenildi. Yemek bittiGinde Hifa radiyallahu anha-:

Ey Suheyb! Bil ki, ben sana nimetim, sen bana mihnetsin. Sen bu nimete sükür, ben bu mihnete sabir için, gel bu geceyi ibadet ve taatle geçirelim. Sen sükür ediciler, ben de sabir ediciler sevabina kavusalim. Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi vesellem- Efendimiz:

Cennette yüksek bir çardak vardir. Bunda yalniz sükür edenler ve sabir edenler bulunur.buyurdu.

O gece ikisi de ibadet ile mesgul oldular. Cebrail Aleyhisselam, geceki durumlarindan Resulullah sallallahu aleyhi vesellem-Efendimizi haberdar etti. Cennet ve Cemal-i ilahi ile müjde verdi. Suheyb radiyallahu anh- sabah mescide geldiGinde, Resulullah sallallahu aleyhi vesellem- Efendimiz de buyurdu ki;

Ey Suheyb! Geceki halini sen mi anlatirsin, ben mi söyleyeyim?

Siz söyleyin ya Resulullah . ,diye cevap verdi.

Resulullah sallallahu aleyhi vesellem- Efendimiz durumlarini ve ne yaptiklarini onlara bildirdi ve sonra su müjdeyi verdi:

Siz cennetliksiniz ve orada Allah-u Teala,yi göreceksiniz.

Suheyb radiyallahu anh- sevincinden ve cennette Allah-u Teala,yi görmek müjdesine kavusmak seklinden, basini secdeye koydu ve söyle dua etti:

YARABB;i! EGER BENi MAGFiRET ETMisSEN, GÜNAHLARA BULAsMADAN RUHUMU AL

Allah-u Teala onun duasini kabul ederek ruhunu secdede iken aldi. Ashab-i kiram radiyallahu anhüm- bu durumu görünce aGladilar.

Resulullah sallallahu aleyhi vesellem- Efendimizde buyurdu ki:

Daha sasilacak bir sey var. Hifa da suanda ruhunu Allah,a teslim etti.

ikisinin de namazini kildilar. Her ikisini yan yana defnettiler. Baslari ucuna iki tahta koydular. Bir tahtaya:

Bu Allah-u Teala,nin nimetine sükür edenin kabridir.

DiGerine ise: Bu Allah-u Teal,nin mihnetine sabir edenin kabridir.diye yazdilar.

Selam olsun sakinmak ve arinmak isteyen (müttaki) gönüllere,
Selam olsun her zaman Samed olan rabbe asik olan boynu büküklere,
Selam olsun Hakk adina bütün varliklardan bosanan nurlu yüzlere,
Selam olsun, selam olsun gönülde ki sir-a dost!...


Ebu Said radiyallahu anh- buyurur ki..

Resulullah sallallahu aleyhi vesellem-i berber tiras ederken gördüm. Sahabiler etrafini çevirmislerdi. Berberin kestiGi saçlarin bir tekinin bile yere düsmesini istemiyorlardi. Her düsen saç, daha yere inmeden birisinin avucuna düsüyordu. (Buhari)

Bakiniz bu aciz,in gönlünün sultaninin bu konuda ki sohbetinin bir yerinde tam bu noktaya temas ederek neler buyuruyor;

Resulullah sallallahu aleyhi vesellem- Efendimizin asli nurdur. Asli nur olduGu için Allah-u Teala ve Tekaddes Hazretleri, onun vücudunu da nur yapmistir. Sakal-i serif,i de nurdur, ne yanar, ne çürür.

Binaenaleyh onun her bir teli ümmet-i Muhammed için en büyük bir hediyedir. Çünkü nurdan bir zerredir.

Onlar onun bir kilini dahi en kiymetli bir sekilde ölünceye kadar sakladiklari gibi; nesline de, ümmet-i Muhammed,e de hediye birakmislardir. Bu sebepledir ki sakal-i serifler günümüze kadar gelmistir.

Kiymetli gönüller, BiR ve VAR olan Hakk,a emanet olun vesselam

Gül denir her güle amma , gül-i ziba baska,
Ask denir her aska ama, ALLAH aski baska.


Serbest Kürsü

MollaCami.Com