Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
"Her cemal ve kemal sahibi kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek ister."
"Her cemal ve kemal sahibi kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek
ister."
cümlesi, Allah için bunun bir ihtiyaç oldugunu göstermez mi? Ayni cinsten
olanlar mukayeseye gelebilir ve muvazene edilebilirler. Mesela elma ile
elma, armut ile armut mukayese edilebilir. Amma karpuz ile nar, üzüm ile
kayisi muvazene ve mukayeseye gelmez. Ancak her biri kendi sartinda ve
özelliklerinde degerlendirilebilirler. Bu kaide kainatta her sey için
geçerlidir. Bitkiler en basit hayat tabakasinda iken iki farkli tür
birbiriyle mukayese edilmezse, iki farkli cins ve iki farkli mahiyet yani
bir bitkiyle hayvan, hayvan ile insan hiç ölçülebilir mi, mukayeseye
gelebilir mi? Hatta iki farkli insan muvazene ve mukayese edilemez.
Maddeten iki farkli özelliklere haiz olduklari halde manen hiç muvazeneye gelmez. Ana meseledeki benzerlik çok yüzeysel ve basittir. Bir insanin hayatini yazan
bir tarihçi, baska bir insanin hayatinda cahil ve eksiktir. Bu böyleyken,
kemalatin en kutsisinde ve yarattigi hiç bir mahluka benzemeyen, misli
olmayan maddeden, zamandan, mekandan münezzeh olan ALLAHu Zülcelal nasil bir insanin hususiyetleriyle muvazene ve mukayese edilsin?
Misli ve benzeri olanlar arasinda tam bir mukayese olmaz ise misli olmayan
ALLAH (cc) kesinlikle mahlukatin bütün özelliklerinden müstagnidir. Ve
mukayeseye gelmez. Sadece tefekküre bir vasita olmak cihetiyle bazi temsilat
olabilir. Her kemal ve cemal sahibi kendi cemal ve kemalini görmek ve
göstermek ister ifadesinde insanlardaki bu arzu ve hususiyetler sadece
tefekküre bir bakis açisidir. Yoksa mukayese için degildir. Yani
mikroskoplar mikroplari, teleskoplar yildizlari ve semayi müsahede ettirir.
Fakat ne mikroskopta gösterdiklerinden bir özellik, ne de teleskopta
yildizlarda ve semadan bir hususiyet bulunmaz. Her sey ALLAH'i tavsif eder.
Fakat onunla muttasif olmaz. Insan da bir mikroskop ve teleskop gibi Cenab-i
Hakk'i külli manada bildirir ve tanittirir. ALLAH'in zat, sifat ve esmasini
gösterir. Onunla kesinlikle muttasif olamaz. O zattan bir hususiyeti
kendinde tasiyamaz. Aynen öyle de, insanin kendi güzellik ve kemalatini
görmek ve göstermek istemesiyle, Cenab-i Hak'taki bu hususiyet ayni
degildir. Sadece cam gibi vasita olmaktan öteye geçmez. Tefekkür için bir
rasat vazifesini görür. Baska türlü yakistirmalar ALLAH için sirktir.
Ayrica insanlarin güzelliklerini göstermesi bir ihtiyaçtan gelir, kemale ve
ikmale gider. O güzellik var olmaz ve görünmezse o insan eksik ve nakis
olur. Alkis ve taltif insani keyiflendirir, noksani ikmal eder. Oysa Cenab-i
Hakk'in kendi cemal ve kemalini göstermek istemesi ihtiyaçtan degil,
iradeden gelen bir suunattir, kemalati ikmal etmez. Çünkü hakiki kemalat
ihtiyaca bina edilmez. Ihtiyaçtan baskasinin mukayesesinden gelen güzellik
ve kemalat ise, hakiki güzellik ve kemal degildir.
O da nisbidir. Çünkü nisbet edilenler gitse onlar da degerden ve kiymetten düser. Mesela ALLAH mabud oldugu için ibadet ederiz. O, insanlar ibadet ettigi için mabud degildir. Burada mabudiyet nisbetle kaim degildir. Nisbetle kaim olanlar;
mesela insanlarin batil mabudlari bir zamanlar ibadet edildigi için mabud
ittihaz edilmis, insanlar ibadet etmekten vazgeçince ise mabudiyetten
düsmüsler. Hakiki mabudiyet öyle olamaz.
Insanlar olmazsa, bir insan, yalniz basina kendi kemalat ve güzelligini
göstermek ister mi? Sanatta, meharette, neyi kime gösterecek Yani mukabele
ve nisbet istiyor. Ta ki kemalati zuhur etsin. Seyredenler olmazsa sanatlar,
panayirlar ve pazarlar olmazsa ticaretler görünmek istemezler. Bu mahlukat
için genel bir kaidedir. Fakat ALLAH ezeli ve ebedidir. Insanligin ömrü
alemin sonunda baslamistir. O halde milyarlarca yil önce ALLAH'in cemal,
kemal ve sanatini kimler seyrediyordu?
Demek insanlardaki cemal ve kemalini görmek ve göstermek istemesi arzusu ALLAH'in cemalini ve kemalini ölçmek ve mukayese için degil insanlarini kendi kemalatini artirmasi ve tezahürü ve imtihan içindir.
Ayrica Ilahi kemal ve cemalin inceligini insanlar, melekler ve hiçbir mahluk
tamamen anlayamaz, idrak edip kavrayamaz. Ancak ALLAH, kemal ve cemalini
bilir.
Bizdeki güzellik gibi ALLAH'in cemal ve kemali bir ihtiyaçtan gelse, ihtiyaç
bittiginde güzellik ve kemalatin da eksilmesi lazim. Mesela insan açliktan
dolayi yemek ister. Ihtiyaçtan dolayi gezmek, keyiften dolayi seyir ister.
Bu ihtiyaçlar kesilse artik yemek, seyir ve tenezzüh te biter. Cenab-i
Hak'ta ise bu suunat ezelidir. Asirlardan beri yaratma, tezyinat, taltifat
ve kemalat devam ediyor. Ve ebediyen devam edecektir. Demek ki Cenab-i
Hak'in kendi cemal ve kemalini görmek ve istemesi, ihtiyaçtan degil IRADE-YI
ILAHIYEDENDIR. Ihtiyaç ve iradenin farkini idrak edemeyenler bu tefekkürü yapamazlar.
Alinti
Selam Sevgi ve Dua Ile :)