Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Boru Yetmedi
Boru Yetmedi
Fizikçi, matematikçi, kimyaci, jeolog ve antropologdan olusan bir heyet bir arastirma için arazide bulunmaktadir. Birden yagmur bastirir.Hemen yakindaki bir arazi evine siginirlar.Ev sahibi bunlara bir seyler ikram etmek için biraz
ayrilir.Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanir.Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altindaki dizili taslarin üzerindedir.Sobanin niçin böyle kurulmus olabilecegine dair bir tartisma baslar.
Kimyaci, "adam sobayi yükselterek aktivasyon enerjisini düsürmüs,böylece daha kolay yakmayi amaçlamis"; fizikçi, "adam sobayi yükselterek konveksiyon yoluyla odanin daha kisa sürede isinmasini saglamak istemis"; jeolog, "burasi tektonik hareketlilik bölgesi oldugundan herhangi bir deprem aninda sobanin taslar üzerine yikilmasini saglayarak yangin ihtimalini azaltmayi amaçlamis";
matematikçi, "sobayi odanin geometrik merkezine kurmus, böylece de odanin düzgün bir sekilde isinmasini saglamis"; antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen atese tapmanin daha hafif biçimi olan atese saygi nedeniyle sobayi yukariya kurmus". Bu sirada ev sahibi içeri girer ve ona sobanin yukarida olmasinin nedenini sorarlar.
Adam cevap verir: - "Boru yetmedi için."
En basit bir sanat eserini düsünün. Bu sanat eserindeki güzelligi görebilmek için bile ustasinin bakis açisi ve tarifi mühimdir.Ayrica yapilan ve insanlarin istifadesine sunulan her bir elektronik aleti, mühendisine sormadan yani klavuzuna bakip okumadan kullanmaya kalkisanin, ertesi gün servisi ziyaret etmemesi için sebep kalmamistir. Tabii bu ziyaret etmek, hal hatir için degil, bozdugu aletin tamiri içindir. Bu hakikati her zaman görmekteyiz.
En basit bir alet veya sanat eserini ustasina danismadan kullanamiyoruz.Hakkinda ileri geri konusamiyor, klavuzuna danisiyoruz. Çünkü, hikmet ve akil bunu gerektiriyor. Fakat mesele, yaratilis ve ilahi sahaya dayaninca herkes ileri geri konusmayi marifet sayiyor.
Bunlar hakkinda ustasi ve mühendisi olan Cenab-i Hakk'a sormayi ve ondan hakiki bilgiyi almayi ya marifet sayiyor, ya da enaniyetine sigdiramiyor.Bu sekilde de marifet ve ilim zannettigi seyler, gerçekte ilim olmadigi ve insani yüceltmedigi gibi insani alçaltan birer çukur yiginidir.
Gerçekten kur'andan ve hakikatten beslenmeyen felsefik akimlar, basta insani olmak üzere tüm mevcudati alçaltmis ve degerlerini düsürmüstür.Mesela,Kur'an Insani "Ahsen- i Takvim suretinde yarattik" diye nitelemektedir.Fakat felsefe insani "iki ayagi üzerinde duran tüysüz ve konusan bir hayvan" olarak vasiflandirmaktadir.
Kur'an mevcudat için "Allah'in güzel esmasinin mazhari ve aynasi " olarak bakarken, felsefe ise "fani ve yokluk rüzgarlariyla kivranan birer zavalli" olarak nazar etmektedir. Bu örneklerde de görüldügü gibi Kur'anla barisik olmayan felsefenin ilim zannettikleri bilgiler, ilim degil cehildir.
Ahmet Sungur
Selam Sevgi ve Dua Ile :)