Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


RUH VE MARiFETLERi

RUH

insan beden ( vücut) ve ruhun birlesiminden olusur. Beden et ve kemik olan asli toprak olup, topraktan gelen kimyasal ve fiziksel deGisime uGramis proteinler sayesinden yasayan ölünce yine toprak olacak olan bir kompleks yapidir.

Ruh ise Allah’tan gelen, vücudu canli, gören, hisseden kilan ilahi bir hediyedir.

Ruhun VarliGinin ispati :

1- Dis var, dis doktoru da vardir. Ruhta vardir ki ruh doktoru da vardir.

2- Ölü bir insan düsünelim. Eli, kolu, beyni, gözleri, kalbi... vücudu tam olarak yerindedir. Bu insana fikra anlatsak, bilmece sorsak, korkunç hikayeler anlatsak, hüzünlü olaylar anlatsak ... bir tepki verir mi bu ölü insan?

Canli iken her fikraya gülen, hüzünlü her olaya üzülen , korkan-sevinen üzülen bu insana ne olmustur. Daha doGrusu can alici soru su : Ölürken insandan eksilen nedir ki o olmayinca nese, sevinç, hüzünde ... olmuyor. iste o ruhtur.

Bazilari kalp çalismiyor kan dolasimi duruyor, beyin faaliyetlerini sona erdiriyor o nedenle insan gülmüyor ... diyebilir. Onlara sunu sormak lazim. Tüm bunlarin sona ermesine neden olan vücuddan ayrilan, vücudun pilini bitiren nedir ? çünkü iri bir adama bakiyoruz ayaGi tasa takilip yere düsüyor beyin kanamasindan ölüyor. Küçük bir bebek apartmanin 5. Katindan düsüyor burnu bile kanamiyor, yasiyor. Normalde vücutlarinin saGlamliGina bakinca tersi olmasi gerekir. Demek ki insanlari yasatan beden ve onun islevleri deGildir. Bunlar hayatta olmanin göstergeleridir. Hayat nedeni, yasatan ruhtur. Ruh çikinca bu göstergelerde islevlerini yitirirler.

Demek ki duygularimizi var eden, hissiyatin kaynaGi olan ruhtur. Yoksa sevinme, üzülme, fikir, düsünce... gibi kavramlari, kuru bir vücut organlari arasindaki elektrik akimi ile izah etmek imkansizdir. Ruhla duygu vardir. Ruh emaneti geri alinca, duygu, his, düsüncede... vücudu terk eter.

3- Yine bir ölü düsünelim : Gözleri vardir fakat göremez. Halbuki canli gözü ile ayni gözdür ölünün gözü de .

Soru sudur : Ölürken bu insandan ne eksilmistir ki gören gözler görmez olmustur. Eksilen ruhtur, ruh gidence görmede sona erdiGine göre görende göz deGil, ruhtur. Ruh gözleri bir pencere, bir periskop gibi kullanir ve disariyi seyreder .

Bazi insanlar görme olayini söyle açiklarlar : Bakilan cisimden trilyonlarca isik parçaciGi göze gelir, göz bu isik parçaciklarini kimyasal etkilesime sokar ve beyine bu isik parçaciklarini elektrik akimi olarak gönderir. Görme olayi böylece vuku bulur.

Soru ve sorun sudur : Beyin hücresinde görme olayi bir elektron coskusundan ibarettir. Beynimizin görme ile görevli merkezini binlerce kez büyütsek, karsimiza sadece hücre içinde belli noktalara yiGilan elektron dizilimine rastlariz. Peki bu elektrik sinyallerini anlamli görüntü seklinde gören nedir ?

Beyin, göz zaten bu oyun içinde birer figürandir. Oyunu seyreden gören kimdir ?

Gören beyin ( et parçasi, protein, yaG moleküllerini ) olamaz. Gözden gelen elektronlari anlamli görüntüye beynimiz dönüstürür ama beyin hem ekran hem göz

( izleyici ) olamaz. Beyin televizyondur, kendi yaptiGi görüntüleri kendi izleyemez. O halde beyin elektron sinyallerini tv gibi görünür kilar, ruhta o tv’yi seyreder.

Ruh vücuddan ayrilinca, oyun devamda etse seyreden kimse kalmadiGi için göz görme islemindeki fonksiyonunun önemini kaybeder görmeye araci olma hali sona erer.

Kendimize soralim : “Ben, dediGimiz varlik kimdir ? Et-kemik, yaG, protein yiGini olan bu beden kendi kendine ben deyip düsünüp, görüp sevinip üzülebilir mi? Et yiGini kendine ben diyebilir mi ? O halde kendine ben diyen bedenimiz deGil ruhumuzdur.

" Bir ben vardir benden içeru "

Gören, düsünen, duygulanan, hisseden (6.his, telepati, psikometri) hep ruhtur. Buna en en güzel örnek çizgi filmlerdeki dev robotlardir. Robotun bas tarafinda da bir insan bilgisayar tuslari, çesitli kollar, düGmelerle dev robotu yönetir. Dövüstürür, yürütür, hareket ettirir. Fakat o robottan o insan çikinca geriye paslanmaya baslayan bir metal yiGini kalir. Tipki onun gibi ruhumuzda robotu yöneten insan gibidir. Bedenimizde robot gibi. Ruhumuz beynimizi bilgisayar tuslari gibi kullanip bedenimizi yönetir. Ruh çikinca geriye çürümeye baslayan et ve kemik yiGini kalir. Bazi alimler (imam Gazali gibi...) bunu ruh binici çesed attir diye özetlemislerdir. Kisaca ruh vardir. Vücudu yönetir, düsünce, görme, his merkezidir.

Not : Parapsikoloji adli ilim dali ruhun faaliyetlerini pozitif bir bilim dali olarak inceler, insanlarin bakislariyla kasik, çatali eGmesini, bir kisinin bir esyasina dokunup, o kisi hakkinda doGru bilgi vermeyi, karsidaki insanin düsüncelerini okumayi, bazi olaylari önceden sezebilmeyi, astral seyahati...vs. gibi paranormal (normal ötesi) olaylarla ilgilenir. Bizim evliya kerametleri dediGimiz olaylara rasyonalist (akilci) bir açiklama getirmeye çalisir. Bunda özellikle kuantum fizik teorisi ve izafiyet teorisini hareket noktasi olarak kullanir.

Gören ruhtur dedik. Bizler uyur iken bazen ruhumuz, bedenimizden ayrilir. Fakat “altinimsi renkte ince bir baG ” ile vucudla beden arasindaki baGlanti koparilmaz. (Yoksa insan ölür...). Ruh gezer, görür, semayi seyreder sonra vücudumuza geri döner. Aradan bir süre (gün, yil, yillar ...) geçer. Sonra uyanik iken (beden+ruh) ruhumuzun gezdiGi yerlere ilk kez gideriz ve Aa! Ben daha önce bu yerleri görmüstüm deriz. Evet görmüstük ve görende ruhumuzdur. Ruhumuz uykumuzda (rüya -i satika ile ) yakin geleçeGi sembollerle sezebilir. Rüya tabirleri ilmi bu sembolleri açiklar.

Ruh ile beden , devamli bir mücadele, savas halindedir. Beden durmadan bir sey ister. Acikir, yemek, susar, su, üsür, elbise, evi varken yat, yati varken kat, mark... dolar... ister . Ta ki gözünü toprak doldurana (ölüne) tek. Ruh ise bir sey istemez. Acikmaz, susamaz... ölmez... Ruh, beden mücadelesini beden kazanirsa o insan artik kötü ruhlu, bencil, egoist biri olur. EGer ruh savasi kazanirsa (vücudun midesini oruçla, aGzini kötü söz, yalan, giybet yerine zikirle, fikirle, gözünü haramdan sakinarak, elini ayaGini harama uzatmayarak, kalbini Allah’in zikri ve aski ile doldurarak ...) ne zamanki beden ruha teslim olur ona itaat ederse, vucud bu defa ruha benzemeye baslar. Ruhun uçabilme, görünmeme, sis batinca kan çikmamasi, su üzerinde yürüme, bir anda iki yerde olabilme... özellikleri bedene yansir. Keramet adi verilen olaylar tezahür eder. Ruha sahip her insan belli disiplin ( et yememe, oruç tutma, zikir, namaz...) ile keramet denilen aslinda tüm canli insanlarin yapabilme yeteneGine sahip olduGu (çünkü ruhlari vardir), belli bir asamayi gerektiren bu hallere sahip olabilirler. Tabii ki tüm fiiller Allah rizasi için ve Allah rizasina uygun yapilmalidir. Keramet... pesin sira gelir. islam’da önemli olan rizaullahtir. Yoksa keramet denilen istidraci gösterse de Allah rizasini kazanamayan, insanin yeri ebedi Cehennem olur.

Ruh bu gücü, bu kapasiteyi, potansiyel, statik enerjiyi nereden alir ? Kur’an-i Kerim de bu soruya söyle çevap vardir : Adem’i yarattiGim zaman ona ruhumdan üfledim. Çamur halindeki Hz. Adem’e Allah-u Teala kendi ruhundan üflüyor. (Üflemek asla bir parça anlamina gelmez, yani üflenen ruhla Allah’in bir parçasi bize geçmez, ama nasil ki daGlardan gelen rüzgarda tabiatin korkusu vardir, üflemede de o ulvi, yüce yaraticinin sifatlarinin izleri mutlaka vardir.). O çamur ruh ile birlesince insan diriliyor. Ruh çikinca (ölünce) insan yeniden çamur-toprak oluyor.

Demek ki ruh bize Yüce Yaraticidan bir hediye, onunla yasiyor, duygulaniyor, “ben” im diyoruz. O çikinca kokusan, çürüyen bir çeset kaliyor geriye.

Demek ki önemli olan ruhtur, ruh güzelliGidir. Beden ve beden güzelliGi deGildir.

Hz. Resul’un evlendiGi annelerimiz belki dul ve yasli idiler ama ruhlari güzeldi. Bir kadin düsünelim güzel mi güzel tipki ay parçasi... Bu kadin bir gün evlenir ve ertesi gün baslar esinin basini ütülemeye, durmadan bir sey istemeye, esini elestirmeye, esini aldatmaya ... esi olan insan mutlu olabilir mi ? Asla. Ama kadin ay parçasi gibi masum görünür ve güzeldir. Fakat ruhu kirli ve kötütür. Bu nedenle o kadinla asla mutlu olunamaz.

Evet beden güzelliGi de iyidir ama asil ve önemli olan ruh güzelliGidir.

Hz. Resul’de evlenilecek kadinda sülale, mal ve güzelliGe deGil öncelikle ahlak, huy (ruh) güzelliGine bakin buyururlar.

Özetlersek, insan = Beden + Ruh

Beden = Et + Kemik = Çamur

Ruh = Rabbimizden hediye

Çamur + Ruh = insan

Çamur - Ruh = Ölüm ( Geriye çamur-toprak kalir.)

Asil olan ruhtur. Onu da her seyimizi olduGu gibi, Hayy olan Allah-u Teala (C.C) vermistir.

Orjinal olarak yazan Bugra Enes

RUH

insan beden ( vücut) ve ruhun birlesiminden olusur. Beden et ve kemik olan asli toprak olup, topraktan gelen kimyasal ve fiziksel deGisime uGramis proteinler sayesinden yasayan ölünce yine toprak olacak olan bir kompleks yapidir.

Ruh ise Allah’tan gelen, vücudu canli, gören, hisseden kilan ilahi bir hediyedir.

Ruhun VarliGinin ispati :

1- Dis var, dis doktoru da vardir. Ruhta vardir ki ruh doktoru da vardir.

2- Ölü bir insan düsünelim. Eli, kolu, beyni, gözleri, kalbi... vücudu tam olarak yerindedir. Bu insana fikra anlatsak, bilmece sorsak, korkunç hikayeler anlatsak, hüzünlü olaylar anlatsak ... bir tepki verir mi bu ölü insan?

Canli iken her fikraya gülen, hüzünlü her olaya üzülen , korkan-sevinen üzülen bu insana ne olmustur. Daha doGrusu can alici soru su : Ölürken insandan eksilen nedir ki o olmayinca nese, sevinç, hüzünde ... olmuyor. iste o ruhtur.

Bazilari kalp çalismiyor kan dolasimi duruyor, beyin faaliyetlerini sona erdiriyor o nedenle insan gülmüyor ... diyebilir. Onlara sunu sormak lazim. Tüm bunlarin sona ermesine neden olan vücuddan ayrilan, vücudun pilini bitiren nedir ? çünkü iri bir adama bakiyoruz ayaGi tasa takilip yere düsüyor beyin kanamasindan ölüyor. Küçük bir bebek apartmanin 5. Katindan düsüyor burnu bile kanamiyor, yasiyor. Normalde vücutlarinin saGlamliGina bakinca tersi olmasi gerekir. Demek ki insanlari yasatan beden ve onun islevleri deGildir. Bunlar hayatta olmanin göstergeleridir. Hayat nedeni, yasatan ruhtur. Ruh çikinca bu göstergelerde islevlerini yitirirler.

Demek ki duygularimizi var eden, hissiyatin kaynaGi olan ruhtur. Yoksa sevinme, üzülme, fikir, düsünce... gibi kavramlari, kuru bir vücut organlari arasindaki elektrik akimi ile izah etmek imkansizdir. Ruhla duygu vardir. Ruh emaneti geri alinca, duygu, his, düsüncede... vücudu terk eter.

3- Yine bir ölü düsünelim : Gözleri vardir fakat göremez. Halbuki canli gözü ile ayni gözdür ölünün gözü de .

Soru sudur : Ölürken bu insandan ne eksilmistir ki gören gözler görmez olmustur. Eksilen ruhtur, ruh gidence görmede sona erdiGine göre görende göz deGil, ruhtur. Ruh gözleri bir pencere, bir periskop gibi kullanir ve disariyi seyreder .

Bazi insanlar görme olayini söyle açiklarlar : Bakilan cisimden trilyonlarca isik parçaciGi göze gelir, göz bu isik parçaciklarini kimyasal etkilesime sokar ve beyine bu isik parçaciklarini elektrik akimi olarak gönderir. Görme olayi böylece vuku bulur.

Soru ve sorun sudur : Beyin hücresinde görme olayi bir elektron coskusundan ibarettir. Beynimizin görme ile görevli merkezini binlerce kez büyütsek, karsimiza sadece hücre içinde belli noktalara yiGilan elektron dizilimine rastlariz. Peki bu elektrik sinyallerini anlamli görüntü seklinde gören nedir ?

Beyin, göz zaten bu oyun içinde birer figürandir. Oyunu seyreden gören kimdir ?

Gören beyin ( et parçasi, protein, yaG moleküllerini ) olamaz. Gözden gelen elektronlari anlamli görüntüye beynimiz dönüstürür ama beyin hem ekran hem göz

( izleyici ) olamaz. Beyin televizyondur, kendi yaptiGi görüntüleri kendi izleyemez. O halde beyin elektron sinyallerini tv gibi görünür kilar, ruhta o tv’yi seyreder.

Ruh vücuddan ayrilinca, oyun devamda etse seyreden kimse kalmadiGi için göz görme islemindeki fonksiyonunun önemini kaybeder görmeye araci olma hali sona erer.

Kendimize soralim : “Ben, dediGimiz varlik kimdir ? Et-kemik, yaG, protein yiGini olan bu beden kendi kendine ben deyip düsünüp, görüp sevinip üzülebilir mi? Et yiGini kendine ben diyebilir mi ? O halde kendine ben diyen bedenimiz deGil ruhumuzdur.

" Bir ben vardir benden içeru "

Gören, düsünen, duygulanan, hisseden (6.his, telepati, psikometri) hep ruhtur. Buna en en güzel örnek çizgi filmlerdeki dev robotlardir. Robotun bas tarafinda da bir insan bilgisayar tuslari, çesitli kollar, düGmelerle dev robotu yönetir. Dövüstürür, yürütür, hareket ettirir. Fakat o robottan o insan çikinca geriye paslanmaya baslayan bir metal yiGini kalir. Tipki onun gibi ruhumuzda robotu yöneten insan gibidir. Bedenimizde robot gibi. Ruhumuz beynimizi bilgisayar tuslari gibi kullanip bedenimizi yönetir. Ruh çikinca geriye çürümeye baslayan et ve kemik yiGini kalir. Bazi alimler (imam Gazali gibi...) bunu ruh binici çesed attir diye özetlemislerdir. Kisaca ruh vardir. Vücudu yönetir, düsünce, görme, his merkezidir.

Not : Parapsikoloji adli ilim dali ruhun faaliyetlerini pozitif bir bilim dali olarak inceler, insanlarin bakislariyla kasik, çatali eGmesini, bir kisinin bir esyasina dokunup, o kisi hakkinda doGru bilgi vermeyi, karsidaki insanin düsüncelerini okumayi, bazi olaylari önceden sezebilmeyi, astral seyahati...vs. gibi paranormal (normal ötesi) olaylarla ilgilenir. Bizim evliya kerametleri dediGimiz olaylara rasyonalist (akilci) bir açiklama getirmeye çalisir. Bunda özellikle kuantum fizik teorisi ve izafiyet teorisini hareket noktasi olarak kullanir.

Gören ruhtur dedik. Bizler uyur iken bazen ruhumuz, bedenimizden ayrilir. Fakat “altinimsi renkte ince bir baG ” ile vucudla beden arasindaki baGlanti koparilmaz. (Yoksa insan ölür...). Ruh gezer, görür, semayi seyreder sonra vücudumuza geri döner. Aradan bir süre (gün, yil, yillar ...) geçer. Sonra uyanik iken (beden+ruh) ruhumuzun gezdiGi yerlere ilk kez gideriz ve Aa! Ben daha önce bu yerleri görmüstüm deriz. Evet görmüstük ve görende ruhumuzdur. Ruhumuz uykumuzda (rüya -i satika ile ) yakin geleçeGi sembollerle sezebilir. Rüya tabirleri ilmi bu sembolleri açiklar.

Ruh ile beden , devamli bir mücadele, savas halindedir. Beden durmadan bir sey ister. Acikir, yemek, susar, su, üsür, elbise, evi varken yat, yati varken kat, mark... dolar... ister . Ta ki gözünü toprak doldurana (ölüne) tek. Ruh ise bir sey istemez. Acikmaz, susamaz... ölmez... Ruh, beden mücadelesini beden kazanirsa o insan artik kötü ruhlu, bencil, egoist biri olur. EGer ruh savasi kazanirsa (vücudun midesini oruçla, aGzini kötü söz, yalan, giybet yerine zikirle, fikirle, gözünü haramdan sakinarak, elini ayaGini harama uzatmayarak, kalbini Allah’in zikri ve aski ile doldurarak ...) ne zamanki beden ruha teslim olur ona itaat ederse, vucud bu defa ruha benzemeye baslar. Ruhun uçabilme, görünmeme, sis batinca kan çikmamasi, su üzerinde yürüme, bir anda iki yerde olabilme... özellikleri bedene yansir. Keramet adi verilen olaylar tezahür eder. Ruha sahip her insan belli disiplin ( et yememe, oruç tutma, zikir, namaz...) ile keramet denilen aslinda tüm canli insanlarin yapabilme yeteneGine sahip olduGu (çünkü ruhlari vardir), belli bir asamayi gerektiren bu hallere sahip olabilirler. Tabii ki tüm fiiller Allah rizasi için ve Allah rizasina uygun yapilmalidir. Keramet... pesin sira gelir. islam’da önemli olan rizaullahtir. Yoksa keramet denilen istidraci gösterse de Allah rizasini kazanamayan, insanin yeri ebedi Cehennem olur.

Ruh bu gücü, bu kapasiteyi, potansiyel, statik enerjiyi nereden alir ? Kur’an-i Kerim de bu soruya söyle çevap vardir : Adem’i yarattiGim zaman ona ruhumdan üfledim. Çamur halindeki Hz. Adem’e Allah-u Teala kendi ruhundan üflüyor. (Üflemek asla bir parça anlamina gelmez, yani üflenen ruhla Allah’in bir parçasi bize geçmez, ama nasil ki daGlardan gelen rüzgarda tabiatin korkusu vardir, üflemede de o ulvi, yüce yaraticinin sifatlarinin izleri mutlaka vardir.). O çamur ruh ile birlesince insan diriliyor. Ruh çikinca (ölünce) insan yeniden çamur-toprak oluyor.

Demek ki ruh bize Yüce Yaraticidan bir hediye, onunla yasiyor, duygulaniyor, “ben” im diyoruz. O çikinca kokusan, çürüyen bir çeset kaliyor geriye.

Demek ki önemli olan ruhtur, ruh güzelliGidir. Beden ve beden güzelliGi deGildir.

Hz. Resul’un evlendiGi annelerimiz belki dul ve yasli idiler ama ruhlari güzeldi. Bir kadin düsünelim güzel mi güzel tipki ay parçasi... Bu kadin bir gün evlenir ve ertesi gün baslar esinin basini ütülemeye, durmadan bir sey istemeye, esini elestirmeye, esini aldatmaya ... esi olan insan mutlu olabilir mi ? Asla. Ama kadin ay parçasi gibi masum görünür ve güzeldir. Fakat ruhu kirli ve kötütür. Bu nedenle o kadinla asla mutlu olunamaz.

Evet beden güzelliGi de iyidir ama asil ve önemli olan ruh güzelliGidir.

Hz. Resul’de evlenilecek kadinda sülale, mal ve güzelliGe deGil öncelikle ahlak, huy (ruh) güzelliGine bakin buyururlar.

Özetlersek, insan = Beden + Ruh

Beden = Et + Kemik = Çamur

Ruh = Rabbimizden hediye

Çamur + Ruh = insan

Çamur - Ruh = Ölüm ( Geriye çamur-toprak kalir.)

Asil olan ruhtur. Onu da her seyimizi olduGu gibi, Hayy olan Allah-u Teala (C.C) vermistir.
8-|


Serbest Kürsü

MollaCami.Com