Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
entelektüel soykirim
Entelektüel soykirim
Elin oGlu, hem de yedi kat yabancinin oGlu, "çiplak gerçeGi" bir cümlede dile getirmis: "Türk eGitim sistemi çok az öGrenciyi iyi eGitiyor, çoGunu basarisiz kiliyor."
Dünya Bankasi Raporu'nda geçiyor bu cümle. Ve bu gidisin sonunu da söylüyorlar: "Böyle giderse siz Avrupa'nin garsonu, bulasikçisi olabilirsiniz ancak!"
Tepeden inme "Türk Modernlesme Projesi"nin eseridir geldiGimiz nokta. Bu projeyi çizenlerin amaci bu olabilir. Nihayetinde Avrupa'ya çayci da, garson da, çöpçü de lazim. Bizden iyisini mi bulacak? Bu sayede hem isini gördürmüs, hem de eski efendisini usaklastirmanin doyumsuz hazzini yasamis olur.
Ama bu projeyi uygulayan taseronlarin derdi neydi ki, içinden çiktiklari bu millete bu kötülüGü reva gördüler?
Onlarin derdi, yabancilarin açtiklari ihaleye bir yandan taseronluk yaparken, bir yandan da kendilerini hep üstte tutacak oligarsik bir düzen olusturmakti. Oligarsik yapilarin tabiati budur. Bu tür yapilar, bir avuç azgin azinliGin, çoGunluGun basina basarak yükseldiGi piramidik yapilardir.
Oligarsik yapinin eGitim hedefi bellidir: EGitim sistemini çoGunluGu basarisiz kilacak sekilde planlarlar ki, azinliGin çoGunluk üzerindeki tahakkümü devam etsin. iste Dünya Bankasi Raporu'nda dile gelen gerçek budur.
Türk eGitim sistemi, çok az öGrenciyi iyi eGitiyor, öGrencilerin çoGunu basarisiz kiliyor. Zira, bunu hedefliyor. Sadece devsirilmis ve yersizlesmis "beyazlarin" çocuklarini iyi eGitmekle kalmiyor, "yerlilerin" çocuklarini da kast-i mahsus ile basarisiz kiliyor. Taammüden isleniyor bu cinayet. Sistem basindan böyle kurulmus. Sadece eGitim alaninda deGil, siyaset, ticaret, sanat, bilim, sivil ve askeri bürokraside de böyle bu.
AnlayacaGiniz, eGitimin içinin bosaltilmasi tesadüf deGil, kasitli bir uygulama. EGitim alanindaki bu kast sistemini koruma ve tahkim etme isi de YÖK'e havale edilmis durumda. Liyakat ve ehliyet yerine ideolojik yobazliGin ölçü alinmasinin nedeni de bu. Bu milletin yakasi basta YÖK olmak üzere, eGitimin alnina "oligarsik hizmete mahsustur" yazan malum zihniyetin elinden kurtarilmadikça, ne eGitimdeki kalite sorunu halledilebilir, ne de sosyal devlet anlayisinin bir gereGi olan "eGitimde firsat esitliGi" saGlanabilir.
simdi siz söyleyin: Bunun adi "entelektüel soykirim" deGil de nedir?
Bu milletin tekerine sokulan 28 subat çomaGinin, herkese göre bir sebebi vardir. Fakat bendeniz, bu çomaGin sebebi olarak 18 yasinda cins kafa bir imam-Hatipliyi görürüm: Mustafa Kiyiklik.
Ne yapti bu parlak beyin? Milyonu askin gencin yaristiGi üniversite sinavinda 1. olarak ipi göGüsledi. Hem de basta fen olmak üzere birkaç alanda birden Türkiye'nin bir numarasi oldu. Postmodern darbenin arifesinde gerçeklesen bu basari hikayesi, oligarsiyi olaGanüstü telaslandirmis olacakti ki, arkadan yüzde yüz milletin okullari olan imam-Hatip'leri biçme planlari yürürlüGü kondu. Türkiye'yi atadan kalma çiftlik gibi gören oligarsi, generalleri kullanarak bir kez daha "temizlik" yapti.
Ne diyordu Dünya Raporu: "Türk eGitim sistemi çok az öGrenciyi iyi eGitiyor, öGrencilerin çoGunu basarisiz kiliyor". Postmodern darbe, Türk modernlesme projesinin eGitimdeki oligarsik yapisina "balans ayari" yapti. imam-Hatipliler, yani milletin deGerlerini tasiyan milletin çocuklari basarili olduklarina göre, sistemin ayari kaçmis demekti. Öyle bir darbe vurulmaliydi ki, bir daha kendilerine gelememeliydiler. EGitimi bitiren YÖK'ün pervasizliGinin altinda da, bu oligarsinin gayr-i mesru iradesi yatmakta.
"Kesintisiz eGitim" adi altinda yürürlüGe sokulan "kesintisiz cinayet" de, iste o olaGanüstü dönemin ürünü. Bu cinayeti de taammüden, kast-i mahsus ile islediler. Pedagoji diye bir disiplin varsa, 7 yasindaki çocukla 14-15 yasindaki çocuGu ayni ortamda eGitmenin bir yiGin sorun çikaracaGi bilinmeliydi. Bilenler bangir bangir baGirdi, fakat oligarsinin gözü kendi çikarindan baskasini görmüyordu. Onlar için bu milletin çocuklarinin sinek kadar deGeri yoktu. Sinifsal saltanatlari her seyin önünde geliyordu.
Örnek aldiklari Avrupa karma eGitimin zararlarini itiraf ettiGi halde, bizdekilerin karma eGitime, resmi ideolojinin bir kutsali gibi sarilmalari da, bu ülkede "eGitim sisteminden" daha çok "sistemin eGitimi" olduGunun göstergesi. Bunun da bir eGitimden daha çok "sistemli bir öGütüm" olduGu ayan açik meydanda.
ivan illich, Okulsuz Toplum'u yazali neredeyse 40 yila yaklasti. Okullar, sadece Türkiye gibi taseron ideolojilerle yönetilen ülkelerde deGil, tüm dünyada hizla sorunun merkezi haline geliyor. EGitimin merkezi olarak planlanan okullari sorunun merkezi haline getiren sebepler, ayri bir tartisma konusu. Aslinda gelinen nokta, pozitivist ve materyalist eGitimin iflasindan baska bir sey deGildir. Çünkü okullar pozitivizmin kilisesi, öGretmenler papazi, dersler ayini olarak tebcil edilmisti. Evin yerini okul alacak, ulus devletler "iyi bir sahsiyet" deGil "üretken bir birey" imal edeceklerdi. Onlarin beklentisi, okul adli fabrikalarda "modern birey"in seri üretimini gerçeklestirmekti. Okulu Allahsizlastirdilar; okul da anlamsizlasti ve ahlaksizlasti. insanin ruhu yoksa, elde kalan cesettir. EGitimin ruhu yoksa, elde kalan akilli vahsettir.
Sözün özü: Göz göre göre, entelektüel soykirim yöntemiyle, bir toplumun geleceGi karartiliyor.
kaynak: www.mustafaislamoglu.com