Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Deja Vu'nun sirri çözülüyor...

Deja Vu'nun sirri çözülüyor...

Sizde sik sik ben bu ani daha önce yasamistim hissine kapiliyor musunuz? Uzmanlara göre, insanlarin yüzde 50'sinden fazlasi, hayatlari boyunca en az bir kez Deja-vu anini yasamis. Peki Deja-vu nedir? Bir halüsinasyon mu? Yoksa bir hastalik midir?

Uzmanlar Dejavu'nun pesine düstü; bu bilinmeyenin sirrini çözmeye çalisiyorlar! Iste Deja- vu ile ilgili yapilan çalismalarda gelinen son nokta;

Diyelim ki daha önce hiç gitmediginiz, küçük kentin kalabalik ana caddesinde arabanizla ilerliyorsunuz. Aniden sol tarafinizda beliriveren yasli bir kadinin karsidan karsiya geçmek için kirmizi isigin yanmasini bekledigini gördünüz. Içinizi bu kente daha önce geldiginiz hissi kapliyor.

Bir arabadaydiniz, ayni kavsakta bulunuyordunuz ve ayni yasli kadin kaldirimdan iniyordu. Ancak kadin arabanizin ön tamponuna kadar geldigi anda, hatirladiklarinizla o onda yasadiklarinizin uyusmadigini fark ediyorsunuz. Tanidiklik, önceden yasanmislik hissi bir anda yok oluyor...

Çesitli arastirmalarin ortaya koyduguna göre, insanlarin yüzde 50 'sinden fazlasi, hayatlari boyunca en az bir kez böyle bir deja-vu anini yasamis. Içinizde uyanan belli belirsiz bir his o ani her ayrintisyla yasadiginizi söylüyor ama kimse tam olarak hangisinin daha önce oldugunu bilmiyor. Önceden yasanmislik hissi genelde bir kaç saniye sürüyor.

Yaslilara oranla gençler ve genç yetiskinler daha sik bu rüyamsi hayata düsselerde, her yastan insan deja-vu yasiyor. Deja-vu özellikle stress nedeniyle çok bitkin ya da asiri uyarilma hallerinde görülüyor. Buna karsiklik, çok az insanda da rastlansa, bunun tersi de yasanabiliyor. 'Jamais-vu '( jemavü okunuyor.) Bu durumdaki kisiler tanidiklari, bildiklerindeki bir yere gittiklerinde ya da tanidik birisi ile karsilastiklarinda o yeri ya da o kisiyi hiç görmediklerini söylüyorlar.

Deja- vu Fransizca'da 'daha önce görüldü' anlamini tasiyor. Ilk kez 1876'de Fransiz Fizikçi Emile Boiraç tarafindan kullanilmis. 20.yy boyunca psikiyatirlar, DEJA-vu yu Freud'çu açiklamalarla bastirilmis duygularin geri çagrilmaya çalisilmasi olarak anlamlandirdilar. Bu 'Paramnezi' teorisine (ÇARPIK ANIMSAMA) o an yasanan olayla, bir bunalimla ilintilidir.

Ve biliçaltina atildigindan artik bellegimizde ulasilmaz durumdadir. Bu nedenle, benzer olay bir hatirlama yaratmasa da anlasilmasi zor bir tanidiklik hissiyle egoya esas olayi hatirlatir..Dejavu yasayan birçok insan, bunun mistik bir güç ya da geçmis yasamlar, reenkarnasayon sonucu ortaya çiktigi kanisini tasiyor.

Böyle düsünmelerinin nedenine gelince insanlar; olayin hemen önce ve hemen sonrasinda zihin ve algilamalarinin açik oldugunu, buna göre de durumun tek açiklamasinin paranormal - telepatik- mistik bir güç olabilecegini söylüyorlar. Bu çikarimla tatmin olmayan bilim insanlari, uzun zamandir DEJA-VU'nun ardinda yatan fiziksel nedenleri arastiriyorlar. Ancak sis perdesi henüz aralanmis bile degil.

Çünkü Deja-vu'nun gerçeklesmeden önce herhangi bir belirtisi yok. Bu durumda da arastirmacilar deneklerin hatiralarina ya da belleklerine dayanmak zorundalar. Ne var ki durum o kadarda ümitsiz degil. Çünkü bilim insanlarinin elinde De-javu'nun tanimini ve çikis nedenlerini belirleyebilecek yeteri kadar veri bulunuyor.

Halüsinasyon degil?

Ilk önce dejavu'yu diger alisilagelmisin disindaki algisal deneyimlerden ayirt etmek gerekiyor. Örnegin bu durum bir halüsünisyon degil ...Halüsinasyon ruhsal hastaliklarin ya da LSD gibi uyusturucu maddelerin etkisiyle beyin içi dengesizliklerin tetikledigi, ileri düzeyde görsel , isitsel ya da diger duyularin asiri hassasiyeti ile ortaya çikiyor.

'Sakak lobu epilepsisi' hastalarinda da deja vu benzeri belirtiler görülüyor. Örnegin genç bir erkek Japon hasta sürekli olarak hayatinin ve evliliginin bir çok yilini yeniden yasadigindan yakiniyordu. Bu kisir döngüden kurtulmak içinde umutsuzca intihar girisiminde bulunuyordu. Ancak genç Japon'un durumunu DEJAVU'den belirgin vir sekilde ayiran bir yön var. Sasak lobu epilepsisi hastalari da yasadiklarinin tipatip geçmisteki ile ayni olduguna inaniyorlar .

Oysa ki Dejavu yasayan biri daha o sirada hemen bunun bir yanilsama ve mantiksizlik oldugunu fark ediyor. Almanya'da Martin Luther Üniversitesi'nde okuyan 220'den fazla ögrenci üzerinde yapilan bir arastirmada Dejavu'yu yasadigini söyleyen deneklerden yüzde 80'i bunun geçmiste yasadiklari bir olaya benzedigini söyledi.

Bu çalismanin isiginda bilissel psikologlar belirtisiz, bildirimsiz , anilardan sorunlu olan bir baska bilinç disi sürece yöneldiler. Onlara göre bunlar uzun zamandir unutulan bilinçli olarak geri çagrilamayan ama henüz sinir agindan silinemeyen yasanmisliklardir.

1989 yilinda bugün Washington Üniversitesi'nde görevli psikolog Larry Jakobi önderliginde bir deney yapildi. Deneklerin toplandigi sinifin duvarina onlarin bilinçli olarak algilayamayacaklari kadar kisa bir süre tek bir kelime yansitildi. Dogru dürüst algilanamayan bu görüntü beynin görsel merkezlerinde bir yerlerde kaydediliyor. Psikolog Jakobi daha sonra kelimeyi uzun süre duvara yansittiginda denekler bunu daha önce gördüklerini iddia ettiler.

Bilinçaltinda algilanan uyaricinin bilinç disi islenisi daha sonra benzer uyaricinin çok daha yüksek bir hizda islenmis gibi algilanmasina yol açiyor. Islemeye hazirlama olarak tanimlanan bu olgu bilim insanlarinca o tarihten beri ciddi biçimde inceleniyor. Islemeye hazirlama ve diger dikkat nitelikleri Deja vu içeren durumlarla oldukça uyusuyor.

1900'li yillarinda basinda Hollan'da psikolojinin kurucusu Gerhard Heyman 42 ögreciyi 6 ay boyunca izledi. Bu ögrencilerden Dejavu yasadiktan hemen sonra kisa bir anket doldurmalari istendi. Heyman 'in belirledigine göre ruh durumu degisken olan ya da apati (kayitsizlik) dönemi yasayanarla düzensiz çalisma aliskanliklari olan ögrenciler daha sik deja vu yasiyordu. Diger arastirmacilara göre ise bu ögrenciler çok yorgun ve asiri stresli olduklari dönemlerde Dejavu yasamaya daha yatkinlardi .

Bilim insanlari Dejavu'nun nörolojik kökenini çözebilseler onu tetikleyenenin ne oldugunu da ortaya çikarabilirler. Ama bugün için sinirsel baglantilarin yalnizca bir bölümüne ulasilmis bulunuluyor. Bu arada uzun süre gecikmeli sinirsel aktarimin sorumlusunun DEJAVU oldugu varsayiliyor. Algilama sürecinde bilgi parçaciklari farkli sinirsel yollari izleyerek beynin islem merkezlerine ulasiyor. Ve beyin bunlari biraraya getirerek anlamli bir bütün olusturmaya çalisiyor. Iste bu süreçte aktarimin herhangi bir asamasindaki gecikmenin karisikliga ve dejavu olusumuna yol açacagi düsünülüyor.

1963 yilinda Efron arastirmalarinin sonunda beynin sol yarimküresindeki sasak lobunun gelen verileri bire bir düzenlemekten sorumlu oldugunu ortaya koydu. Ani zamanda bu yerin görsel yollardan saliseler içinde iki kere mesaj aldigini (birini dogrudan digerini normal dolayli yollar araciligiyla sag yarimkürden aldigi saniliyordu) buldu. Eger herhangi bir neden ötürü dolayli aktarimda bir gecikme olursa sol sasak lobu ikinci mesajda bir zamanlama hatasi kaydediyor. Ve görsel sahneyi sanki daha önce yasanmis gibi yorumluyor.

Hatiralari olmayan bellek

Yapay olarak saglanan bu dejavularin gerçekte yasanan ile benzerligi tartisila dursun yapilan arastirmalardan elde edilen sonuçlar önemli bilgiler sagliyor. Nörologlar orta sakak lobunun bildirimsel ve bilinçli bellegimizde dogrudan rol oynadigini kanitlamis durumda . Algisal olaylarin sanki gerçek olaylarmis gibi kaydedilmesini sonrasinda da sanki gerçekten yasanmislar gibi gözlerimizin önünden bir film seridi gibi geçmesini saglayan hipokankus beynin orta sakak lobunda yer aliyor.

Ayrica orta sakak lobunda parahipokampalgirus, rinalkorteks ve Amigdal'da bellek konusunda önemli bir role sahip. 1997 yilinda Stanfoord Üniversitesi'nden meslaktaslarinin yürüttügü bir çalisma hipokankus'un bilinçli hatirlamayi sagladigini parahipokampalgirus'un ise bellekten herhangi bir olayi geri çagirmaksizin tanidik uyarici ile yabanci uyariciyi birbirinden ayirdigini gösteriyor.

Beynin bir çok bölgesi dejavu üretiminde etkili olabilir. Bireye kendinden ve çevresinden yabancilastigini , zaman duygusunu kaybettigini hissettiren bu duygu tarafindan tetiklenen dejavu çok karmasik bir sürecin islemekte oldugunu ortaya koyuyor.

Nörologlar bu küçük yanilsamalarin zihin isleyeisine iliskin önemli bir içgörü sagladigini düsünüyorlar. Dejavu'nun olgusu konusunda gelecekte yapilacak çalismalarin yalnizca bellegimizi nasil yanilttigimizi degil ayni zamanda beynimizin hangi yolla tutarli bir gerçeklik hissi yarattigini da yardimci olmadigi bekleniyor....

Alinti

Selam Sevgi ve Dua Ile :)


Serbest Kürsü

MollaCami.Com