Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
RABITA
RABITA
Birçok insanlar rabitayi inkar ederler. Halbuki rabitanin inkari, müslümanlar için kafirlerden yayilan fikir tuzagidir. Müslümanin bu tuzaga girmemesi için rabitanin keyfiyetini bilmesi elzem vazifedir. Çünkü müslümanlarin rabitasiz olarak birbirlerine sadakat göstermeleri, eminlikle muamala etmeleri, sevismeleri asla mümkün degildir. Su halde rabita; sadakat, eminlik ,güzel ahlak ve sevismek baglarini kurmak ve kuvvetlendirmek için Islami bir akiddir...
Rabt kelimesinden türeyen rabita; fikren ve fiilen ilgi, alaka göstermek ,birlik, sevismeyi meydana getiren hediyelesmek, dayanismak, tanismak ve ruhani bagliliktir. Bir tarafta nefsle, diger tarafta seytan ve dolayisiyle kafirlerle harbeder. Kur'an-i Hakim ve hadis-i seriflerde, maddi ve manevi olarak düsmanlara karsi hazirlik yapmanin adi ribat, hazirlik için plan kurmanin adi da rabitadir.
Onüç yerde her müslüman birbirlerini rabita eder. Birkaç misal:
1- Her mü'min elini kaldirirken,"Ey Rabb'im! Beni, annemi,babami ve bütün müslümanlari yarliga. " der.
Bu deyis esnasinda nefsini düsündügü kadar, öncelikle en basta annesini, babasini, sonra bütün mü'minleri aklina getirir.
2- Isçi ve memurlarin, amir ve velilerini rabita etmeleridir.
3- Müsterinin esnafi, esnafin müsteri kardesini rabita etmeleridir.
4- Müridlerin mürsidlerini, mürsidlerin müridlerini rabita etmeleridir.
5- Liderin tebasini rabita etmesidir..." Birbirini sevmekte, birbirine acimakta ve birbirine sefkat etmek hususunda mü'minlerin misali, bir cesedin misali gibidir. Ondan bir uzuv sikayet ederse, cesedin sair azasi uykusuzluk ve humma (titreyisi) ile çagrisirlar. " Bu hadis-i serifte, rabita en genel manasiyla , çagirisla beyan buyrulmustur.
Müslümanlar, Asr-i saadetten itibaren bu rabita sayesinde dünyaya hakim oldular.
Ne vakit ki birbirleriyle alakalanmayi kestiler ve birbirlerinden gafil kaldilar, iste o zamandan itibaren maglup oldular.
Evet, Istanbul'da keyfinde olan bir müslümanin, Afganistan'da öldürülen müslümandan dolayi aciyi hissederek atesinin yükselmesi sarttir... Rabita, suri ve manevi olmak üzere iki kisimdir.
1-...Burada su kadar deriz ki, batini rabita,teslim, ihlas ve sevgi üzere müridin seyhini hayalinde, daha kuvvetliyse dimaginda, daha kuvvetliyse kalbinde tasimasidir.
Bu ise , seyhin, müridinin hayalinde yahud dimagiin hafizasinda yahud kalbinde temessül ederek telkinde bulunmasi ve müridin de o telkinlerin kabulüne istidat ve kabiliyet kazanmasiyla semerelenir. Tabiatler, hayali, hissi ve kalbi
düsüncelerle bakilan suretin sahibinden, bakana geçer.
...Nitekim Imam Münavi diyor ki: Ali kerremallahu vecheh ve radiyallahu anh söyle demistir:
Ruhen de olsa, yalanci ve fasiklarla arkadaslik yapma. Gerçek su ki, onun yaptiklari sana güzel görünmeye baslar.Çünkü o, seni kendine uydurmak için seninle arkadaslik yapar. Bundan dolayi ehli hikmet dediler ki:
Serlilerin meclisinden sakin. Bilemedigin bir yerde ahlaki sana geçer. Sözüyle fiiliyle sana düsmanlik yapanin düsmanligi düsmanlik degil. Düsmanlik, onun yüzüne bakmanla sana geçen söz ve fiilidir. Hakikaten suretlere bakmak, insanlarin nefslerinde, bakilanin ahlakinin tohumunu eker. Sevinçli kimsenin sevinci, üzüntülü kimsenin üzüntüsü, bakana sirayet eder. Böylece hayaldeki suretin sahibinden, sevinç veya üzüntü, hayaliyle bakana bulasmis olur. Bu, insana mahsus bir meziyet degil, hayvan ve nebatatin suretlerinde dahi vardi
Alinti
Selam Sevgi ve Dua Ile :)
Binaenaleyh hayalinde, dimaginda ve kalbinde , kötü insanlarin suretini tasiyanlarda, zaman zaman düsünülenin fiilleri tezahür ettigi gibi, iyi ve salih insanlari düsünenlerde de, zaman zaman düsünülen ve hayalde, dimagda ve kalbde tasinilan zevatin o güzel ahlaklari tezahür eder.
Onun için rabita mesrudur ve sirk degildir. Iste mümin her cihetle emin oldugu için , emin kimseleri hayalinde tasiyor.Ve bundan dolayi güzel ahlakla ahlaklaniyorlar.
Buna sofiler, tarik-ul-inikas derler.
Bezzar ve Taberinin tahriç ettikleri Ibn-i Abbastan gelen bir rivayette:
Dikkat! Allahin dostlarina korku yoktur.Ve onlar üzülmeyecekler de. Onlar, iman edipte (fikren,kavlen ve fiilen) günahtan sakinip Allahin emrlerini yerine getirenlerdir. Onlar için dünya hayatinda da ahirette de müjde vardir. Allahin sözlerinde asla degisme yoktur. Iste bu, büyük kurtulusun ta kendisidir.(Yunus 62-64) mealindeki ayeti kerime inince, adamin biri:
Ey Allahin Rasulu,onlari bize vasifla; umulur ki biz onlari severiz. Dedi.Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem :
Onlar ki, görüldükleri zaman Allah anilir. Buyurdu.Bu görüs, hayali olabilir, cismani olabilir. Her nasil olursa olsun, görüldükleri vakit mutlaka, onlarin görülmeleri sebebiyle Allah anilir. Nitekim yine Taberi, Ebu Davud ve Imam Ahmedin degisik lafizlarla tahriç ettikleri Ebi Hureyre raiyallahu anhtan gelen bir rivayette Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
Gerçekte Allahin kullarindan öyle ibadet edenler vardir ki, enbiya ve sehidler onlara gibta ederler. buyurunca, bir adam: Onlar kimdir? Umulur ki biz onlari severiz.dedi. Bunun üzerine:
Onlar bir kavimdir; Allah için sevisirler aralarinda mal ve neseb olmaksizin.Yüzleri nurdur. Nurdan minberler üzerindedirler. Insanlar üzüldükleri zaman üzülmezler. buyurdu.
2- Zahiri rabitaya Onlar bir kavimdir; Allah için sevisirler. cümlesinde isaret oldugu gibi ayrica Ibnu Habban ve Tabarinin tahriç ettikleri, Enes bin Mesud dan gelen rivayette Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurmus oldugu:
Gerçekte insanlardan,Allahin zikredilmesi için kilitler vardir. Görüldükleri zaman Allah anilir. mealindeki hadis-i seriften de anlasilmistir...Bugün gerek Arab, gerek zenci, gerek Afganli ve gerek Türki kardeslerin, mahkum ve maglup olmalarinin sebebi, birbirlerinden gafil kalmalari ve o anahtarlari ciddi bir imanla bulmamalaridir.Bu sebebi iki noktada toplayabiliriz:
1- Müslümanlarin kendi kültür, din ve dillerini terk etmeleridir, dogrusu dinlerini birakmalaridir. Hayallerinde, iyileri tasiyacaklari yerde, kötüleri, zalimleri ve hatta kafirleri tasimalaridir...
2- Dinlerini ve hayat nizaminin ölçülerini, ya tamamen gayri müslümlerden veyahud müslümanlarin asi, fasik ve cahil olanlarindan ögrenmeleridir. Görülmez mi, müslümanlar; onlar Islamiyeti dile almakla iftihar ettikleri halde, kendileri Islamdan uzaklasmaktadirlar. Causto ve Neil Armstong müslüman olmus. derler. Itikad olarak Islamiyete inanmak ve geregince amel etmek farz oldugu gibi, elbette müminlerin iman kardesligine iman etmeleri ve Islami kardesligin vecibeleiri dahi tatbik etmeleri farzdir. Bu farzi yerine getirebilmek için su hadis-i serife tatbiki olarak inanmaliyiz:
Kim Allah için (kendisi bir fayda görmezse dahi mümin kardesini mümin oldugundan) sever, (bir zarar görmedigi halde kafir ,fasik, asiden isyanindan dolayi) Allah için bugzederse, Allah için verir ve vermekten Allah için sakinirsa, gerçekte o imanini kemale erdirmistir.Buyurulmustur. Iste bu sevgi, rabitanin; yahud rabita bu sevginin sebebidir.
...Su halde mümin,tabii ve hayvani meylinden dogan sevgi veya nefretle mümini sever, asiden yüz çevirir ve nefret eder. Bu sevginin vesilesi olan rabitanin keyfiyetini söyle beyan ederiz:
1- Islami rabitanin asli, imana dayali oldugundan isi ehline vermeyi gerektirir. Bir adam müslüman oldugu halde, irkimizdan,mezhebimizden olmasa dahi, maharet sahibi oldugu için erbab oldugu meslekte onu tayin etmek, ona is vermek hususundaki düsünce , rabitadir...
2- Rabita-i Islamin hakikati: Allah Tealaya ibadet, itaat; müminlerinde huzur ve refaha kavusmalarini ifa etmek, onlarin zararlarindan kurtulmalarini mühimsemek düsüncesiyle rabitadir. Burada mümin bir taraftan Rabbinin, diger taraftan mümin kardeslerinin haklarini korumak suurunda olmak üzere rabita kurar. Allahin Rasülü, bu rabitadan gafil kalanlari da söyle tenkid eder:
Kimin ihtimaminin çogu Allahtan baskasi oldugu halde sabahlarsa, o, Allahin sevgili kulu degildir ve rizasini kazanamamistir. Kimde müslümanlari mühimsemedigi halde sabahlasa, o da müslümanlarin yolunda degildir. Buyurmustur.
Imam Safii radiyallahu anh Misir da iken, Imam Ahmed bin Hambelin acisini paylasirdi. Buna tarihi misaller çoktur.
Alinti
Selam Sevgi ve Dua Ile :)