Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
INSAN VE VAZIFESI
INSAN VE VAZIFESI
Bidayetimizden nihayetimize o kovulmus seytandan Rabbimize siginiriz.
Biz insanlar dogdugumuz andan itibaren iki büyük düsmanla savasmaktayiz.
Bu iki düsmandan biri ölümden sonrasinda da düsmanliga devam eden seytandir. Onun serrinden Rabbimize siginiriz. Bu seytanin serrinden kurtulusumuzun çaresi vardir;o da kamil iman ile zikretmektir. Bir de kamil insanlarla sereflenmektir .
Bizim ikinci düsmanimiz nefsimizdir, yani her insanda olan nefsi emmaresidir. Bir hadisi serifte :
En büyük düsmanin iki kürek kemigin arasindaki nefsindir.Ayeti kerimede de:
...Muhakkak emmare olan nefs daima fenaligi emreder... buyrulmustur. En büyük düsman içimizde ,sonra içimizde olan demektir. Evvela nefsimizin ve sonra seytanlarin serrinden Rabbimize siginarak Euzuyu çekiyoruz.
Ey Rabbimiz ,dimagimizdaki hayali kuvveti, vehmi kuvveti,sehvani kuvveti ve kalbimizin solunda olan gazab kuvvetimizi ,onlarin hüküm ve tasarrufu altinda birakma!Ta ki bize yanlis telkinlerde bulunmasinlar. Ve muharrike olan kuvvetimizi de malayani seyler sormasina tahrik etmesinler. Ey Rabbimiz bir an olsa bile bizi bize birakma !Eger sen bizi bize birakirsan helak oluruz. O halde nefsimizin serrinden , seytanin ilkaatindan Sana siginiriz. Bidayet ve nihayeti olmayan Cenabu Hakki , El-Bais ismi ile alemi gaybdan ve mutlak yokluktan bunca kainati var edendir.Hakk Hayy ve Sermedi olan Zattir. Hüviyeti mutlak Zatinda ve Sifatinda bir tektir.o yüce varligin hüküm ve kazasi ile insan var olmustur. Ve onun varligina ,birligine iman etmeye memur olunmustur. O Zat ise Ferd-i Vahid Teala , kendi varligini izhar etmeyi murad ederken bunca alemi var etmistir. Esma ve sifatlarina mazhar kilmistir.
Binaenaleyh bunca alem O Zatin isim ve sifatlarinin eseridir. Kendisi bu eserin maliki ve yaraticisidir. Her bir eserde Onun bir ismi ve sifati tecelli etmektedir. Insan ise pek çok isimlerine mazhar olmak hasebiyle , pek çok tecellilerine mazhardir. Böyle olunca Zat-i Ehadiye,bütün enbiya ve evliyanin siginak ve melcei olmustur.
Bütün enbiya ve evliyanin yükselmesine gene O Zat nihayettir. Yani enbiyanin miracina, evliyanin seyr-i sulüküne nihayet , O Zat-i Paktir. Bununla beraber hepsi Zat-i Pakin künhünü bilmekten aciz kaldilar ve hayrete daldilar. Ancak O Zat kendisi, kuluna marifeti kuluna ne mikdar nasib ettiyse, kulu Onu o kadar anlar ve idrak eder.
Bütün enbiya ve evliya , Zat-i Pakin Zati hakkinda sükut ettiler. Çünkü hersey zitti ile bilinir.O Zat-i Ferdin ziddi yoktur ki Zatinin kendisi hakikatiyle bilinsin. Enbiya ve evliya ancak Ondan baska tanri hiç ender hiçtir,ibadete layik Odur. Zatindan baska hersey helaktedir. dediler. Ve bununla iktifa ettiler. O Zat, enbiya ve evliyayi , Esma ve Sifatinin cilve ve tecellilerine asik kilmistir. Bunca kabiliyetli insan , Onun tecellilerine asik olsuklari halde vahdet diyarina yol bulamadilar. Yine O Zat Rahman ismi ile fazl u kereminden , rehber olan peygamberleri göndermistir. Beseriyet kayitlarini koparmak ve vahdet diyarina varmak için bunca peygamberler tevhid yolunu gösterdiler.Evliya ve ulema da onlardan ögrendiklerini diger insanlara söylediler. Peygamberimiz günes, evliya ise yildiz gibidirler.Seytan ve nefs tuzaklarindan kurtulan insanlar, kesretten ve vahdete vasil oldular.
Bu sayede bu zümre ölümden sonra RAHIM ismi ile sereflenip ahiret gününde cennetle dilsad olacaklardir. Biz dahi bütün acz ve fakrimizla, bütün kusur ve hatalarimizla O Rahman ve Rahim olan Allahin ismi ile baslayarak Insan ve Vazifesi adli eseri yaziyoruz. Her bir satreye birer besmele hafizdir. Ve insallah eserin kendisi seytan ve nefsin tuzaklarindan , hased edenlerin hasedinden , inadcilarin gurur ve kibirlerinden mahfuzdur.
O öyle bir Allahtir ki, Ehadiyet itibariyle hiçbir tarife sigmaz , çünkü Onun Ehadiyetinde akil, tarifinden acizdir. Ancak kalb ile tasdik, dilimizle huvellahu ahad deriz ve ikrar ederiz. Beser akli ile onun Zatini ve kemal sifatlarini kusatacak bir ismi tayin edemez, bunda aklin mecali yoktur.
Binaenaleyh ancak Kendisi Kuran-i Hakimde Kendine Allah diyerek ismini beyan etmistir. Biz de O yüce ismi kendimize siginak ederiz. Ve yine Onun O ismi ile Insan ve vazifesi isimli eserimizi yazmaya basliyoruz. Maddi ve manevi ,dünyevi ve uhrevi rizkimizi Ondan istiyoruz. Zira o er-Rahman ismi ile bizi var etmis oldugu gibi aleme, ayan-i sabite mertebesinden itibaren simdiki hale kadar , El-Basit ismiyle riziklarini dagitir. Ruh ve bedeni yaratmis oldugu gibi hayatlarinin levazimlarini da var eder, sevk eder. Insanlari da rizkini temin etmek için sebeplere iletir, yani rizkiona , onu da rizka sevkeder, esbab da perde olur. Mesela insan dogarken rizki olan sütü annesinin memelerine iletir ve onun kalbine de ilham eder ki rizkini aglamakla ve çene hareketleriyle aramaya sevkeder. Dogan çocuk da öylece rizkini arar.
Su halde sevk-i idareden habersiz ve ileticinin varligina, birligine inanmayan , çok nankör çok ahmaktir. Bundan dolayi öldükten sonra er-Rahim isminin tecellisinden mahrum olur. Çünkü onlar sebepleri kendilerine siginak ettiler. Rabblerini unuttular. Dolayisiyla Rabblerinin rahmet ve nimetlerinden mahrum kalacaklardir.Allahu Tealanin bunca nimetlerine ve azametine karsi mahcubiyetle iman eden ve imani ile beraber rahmet kapilarini çalan ,Gafur ve Rahimin afuvuna ve magfiretine mazhar olacaktir.
Bize edasi malum olan hamdu senadan sonra malum olsun ki bu eser hased edenlerin serrinden Biznillah mahfuzdur. Isabetli olani, naklettigimiz büyüklere , hatali taraflari ise abd-i aciz Ismaile aiddir. O hatayi da afuv etmesi için yine O yüce Bari Tealaya siginiyorum. Zira vahye dayanmayan her dimag ve her kalp hatadan ari degildir.
Bu eser ki mukaddime ve 14 merhaleden ibarettir.
Mukaddime insanin asli vatanindan geri kalmasina sebep seytan ve cinlerin beyanindan bahseder. Bunlarin serlerinden kendini nasil koruyacagini beyan etmekle insanin tekamülüne dogru ilk ve orta basamaklara kadar yolu tarif eder. Zira insanin babasi ADEM ve annesi Havvanin cennetten kovuldugu zamandan beri, iblis insana düsmanligina devam eder. Insanin ruhu bedenine inis yaptiktan sonra nefsi arzularini yerine getirmekten dolayi insan, aslindan uzak kalmistir. Asli vatanina insanin nasil kavusacagi mukaddimeden az çok anlasilacaktir. Mukaddime de iki hicab ve üç temhidden ibarettir.
Birinci merhale; dünyaya geldikten sonra seytan ve melegin davetine icabet eden insanin halini beyan eder.
Ikinci merhale ;seytanlarin kafirlere , meleklerin müminlere yardimci oldugunu beyan eder.
Üçüncü merhale; insani ilk vazifesi olan iman ve Islami beyan eder.
Dördüncü merhale ;ahiret gününe ve kadere iman etmeyi beyan eder.
Besinci merhale; insan mertebelerini ve ihlasi beyan etmekle sirk küfür ve riyadan temizlenme yollarini beyan eder.
Altinci merhale; insanin hakikatini ve yaratilisi beyan eder.
Yedinci merhale; islam dininin insani ne gibi seylerle mükellef kildigini beyan eder.
Sekizinci merhale; insanin günahtan kalbini temizlmesini beyan eder.
Dokuzuncu merhale; insanin iki nevi oldugunu ve her bir nevin muayyen vazifesini beyan eder.
Onuncu merhale; anne ve babanin çocuguna yapacagi ilk tebligleri beyan eder.
Onbirinci merhale; ferdlerin cemaatlesmek ve tedbirlerini beyan eder.
Onikinci merhale; insanin mecliste konusmak vazifesi beyan eder.
Onüçüncü merhale; cemaatin ondan sakinmalari gerekli olan bazi günahlari beyan eder.
Ondördüncü merhale; gençlere edeb ve haya tavsiye edilmekle beraber tesettür adabini beyan eder, sokak ve huzursuzlugunu tenkid eder.
Bizi bu eseri tamamlamaya muvaffak eden Allaha sonsuz sükürler olsun.
Kalemden farig oldugumuz 1980 yili eylül ayinin 24. Çarsamba gününe muvafik olmustur.
Baslangiç ise; birbuçuk sene evvelden ara sira nakil ve incelemekle vakit geçirilmistir. Okuyanlardan du ve Fatihayi istirham etmekle Insan ve Vazifes adli eserin mümin ve mümine kardeslerime faydali olmasini Cenab-i Haktan diler,bütün halimizi O Zat-i Kibriya ya havale ederiz.
MUKADDIME
BIRINCI HICAB
INSANI ALLAH RIZASINDAN GERI BIRAKAN ENGELLER
Seytanin insanlardan istekleri,kalp ve dimagi ve bedenin ihtilasi çok mühim oldugundan dolayi,baslangiçta biz bu hususta hicab diye insani Allahin rizasindan geri birakacak engelleri kastederiz.
1- seytan insanin dimagini istila ederken kuvve-i muharrikeyi soru sormaya sevkeder;insani malayani seylerden soru sormak yahud konusmakla mesgul eder;bu da yasaklanmistir. Ayet-i kerimede: Ey iman edenler,lakirdiyla soru sormaktan sakinin;eger size onlarin fenaligi açiklaniyorsa...(El-Maide 101)buyrulmustur. Zira herseyden sormak bir nevi fitne olur. Ayni zamanda birbirinizin ayiplarini söylemeyin,zira bu da fitnedir. Hadis-i Serifte söyle buyrulmustur:
Malayani seylerden konusup hiçbir kimse ashabimdan bir sey Bana ulastirmasin. Çünkü muhakkah Ben kalbim selametli oldugu halde yaniniza gelmek istiyorum.
Bazi kere insan baskasinin ayibina vakif olunca diger iyilikleri de unutur. Seytan fitneyi meydana getirmek için aldatmak isterken insana çokça soru sordurur. Hadis-i Serifte fitneden maksad;baskalarini imtihan ve tecrübe etmektir. Aslen fitne,selim kalbin nefret ettigi fenaligin adidir. Sonra fitne kelimesi haram manasinda da kullanilmistir.
Birgün ashab çokça Resulullahtan soru sormuslardi. O da gazablanmis ve minbere çikarak: Bugün neyi Benden soracak olursaniz tereddütsüz cevap verecegim buyurmustur. Bunun üzerine (O zamanda insanlar davalarinda bulunduklari zaman hasimlarini babasindan baskasinin adiyla çagiriyorlardi.) birisi kalkip: Ya Rasulallah,babam kimdir? diye sormustur. Resulullahtan Baban Huzafedir.cevabini alirken Hazreti Ömer hemen firlayip Rasul-u Ekremin ayagini öpmüs ve söyle demistir: Biz hepimiz Allahi Rabb, Islami din,Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemi de Onun Rasulu inandik ve buna razi olduk;fitnelerden Rabbimize siginiriz. demistir.
Yani bir büyügümüz bizden rahatsiz olunca yahud malayani bizi istigal ederse derhal Biz hepimiz Allahi Rabb, Islami din,Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemi de Onun Rasulu inandik ve buna razi olduk;fitnelerden Rabbimize siginiriz demeliyiz. Hazreti Ömer böyle bir dua ederken Rasullulah da rahmete gelmis: Bugün hayr ve serri görüp müsahade ettigim gibi hiçbir gün müsahade etmedim. Hatta simdi cennet ve cehennem (mihrabin)duvar(in)da Bana sekillendi.
buyurmustur.
Imam Kastalani:Bir insan aynada suretleri gördügü gibi Nebi-i Muhterem de öylece cennet ve cehennemin suretini görüp müsahade etmistir.Seytani,cinleri ve melekleri de görmüstür. Gördügü gibi de bildirmistir. Bu Hadis-i Seriften
anlasiliyor ki, seytanin insana ilk müdahalesi iki seyledir:
1- Soru sorma arzusunu dimaga vermekledir.
2- Malayani seylerle konusmak arzusunu kalbe sokmasidir. Insan en önce dimagini bu hicabdan temizlemelidir.
Ahlaki bozmak ve edeb yolundan çikmak hususunda seytan insanin dimagini tahrik edici kuvveti böylece istila etmek ister; istilasindan sonra insan çok soru sormayi,malayaniyle konusmayi arzular. Fitnenin ilk kapisi buradan açilmis olur. Nitekim Mevlana Rumi söyle buyurur:
Her ne basa gelirse bil ki o Allahtan korkmadigin için ve yahud korktugun halde gayri mesru olan edebsizlikten gelmistir. Kim Cenab-i Hakkin yolunda oldugu halde namesru is islerse yani edebi bozarsa,o kimsenin dimagi seytan tarafindan istila edilmistir. Edebden bunca felekler nurlu oldular,yine edebden melekler de masum oldular. Edebsizlikten dolayi insanin gögsündeki günesten daha parlak olan kalp tutuldu. Nitekim seytan da edebsizligi cesaret ettigi için Allahin dergahindan kovuldu. Edeb dis hareket ve amelleri gösterir;ayni zamanda edebsizlik,dis hareketlerle kalb günesinin tutulmasina sebebdir.
IKTIBAS : INSAN VE VAZIFESI DILARA YAYINLARI
Seam Sevgi ve Dua Ile :)