Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
SONUÇSUZ YALVARMALAR
Cehennem ehli, büyük bir çaresizlik içindedir. Baslarina gelen azap, hem korkunç derecede aci verici hem de sonsuzdur. Tek çare olarak sizlanmayi, yalvarmayi seçerler. Gördükleri herkese yalvarirlar. Cennet ehlini görürler, onlardan bir parça olsun su ve yemek isterler. Allah'a yalvarmaya, merhamet dilemeye çalisirlar. Ama hepsi bosunadir.
Yalvarmalarinin bir kismi, cehennemin bekçileri olan zebanileredir. Kendilerine en görülmedik iskenceleri yapan bu azap meleklerine bile yalvarir ve onlardan kendileri adina Allah'a seslenmelerini isterler. içinde bulunduklari azap o kadar yoGun bir azaptir ki, onun bir gün için olsun hafifletilmesi için yalvarirlar. Ama yanit alamazlar:
Atesin içinde olanlar, cehennem bekçilerine dediler ki: "Rabbinize dua edin; azabtan bir günü (olsun) bize hafifletsin." (Bekçiler:) "Size kendi Resulleriniz açik belgelerle gelmez miydi?" dediler. Onlar: "Evet" dediler. (Bekçiler:) "su halde siz dua edin" dediler. Oysa kafirlerin duasi çikmazda olmaktan baskasi deGildir. (Mümin Suresi, 49-50)
Bunun yaninda Allah'tan merhamet dilemeye de çalisirlar. Ancak yine bosunadir:
Dediler ki: "Rabbimiz, mutsuzluGumuz bize karsi üstün geldi, biz sapan bir topluluk imisiz. Rabbimiz, bizi (atesin) içinden çikar, eGer yine (inkara) dönersek, artik gerçekten zalim kimseler oluruz."
Der ki: "O'nun içine sinin ve benimle söylesmeyin. Çünkü gerçekten benim kullarimdan bir grup: "Rabbimiz, iman ettik, sen artik bizi baGisla ve bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayirlisisin, derlerdi de, siz onlari alay konusu edinmistiniz; öyle ki, size benim zikrimi unutturdular ve siz onlara gülüp duruyordunuz. Bugün ben, gerçekten onlarin sabretmelerinin karsiliGini verdim. süphesiz onlar, 'kurtulusa ve mutluluGa' erenlerdir." (Müminun Suresi, 106-111)
Ayetten anlasildiGina göre bu, Allah'in cehennem ehline son hitabidir. Çünkü Allah bunlara "O'nun içine sinin ve benimle söylesmeyin" dedikten sonra artik aksinin olmasi söz konusu deGildir. Bundan böyle Allah cehennem ehli ile sonsuza dek muhatap olmaz. Bu, düsünmesi bile insana aci veren bir durumdur.
Cehennem ehli çiGlik çiGliGa azap çekerken, "kurtulusa ve mutluluGa eren"ler, yani müminler de cennetin nimetleri içindedirler. Ve cehennem ehlinin çektiGi manevi azaplarin birini, söz konusu cennet ehli ile olan diyaloGu olusturur. inkarcilar, cehennemin korkunç azaplari içinde iskence görürken, özel olarak yaratilan bir sistem ile cenneti görür, oradaki büyük nimet ve ihtisami izlerler. Dünyada iken kendileriyle alay ettikleri müminlerin büyük bir rahatlik içinde, görkemli mekanlarda, muhtesem evlerde, nefis yiyecek ve içecekleri tattiklarini görürler. Kendi yasadiklari azab ve asaGilanmaya karsilik, müminlerin böylesine büyük bir nimet, övülmüslük ve huzur içinde olduGunu fark ederler.
Bu ise yasadiklari azabi daha da siddetlendirir. Duyduklari pismanlik, dayanilmaz boyutlara varir. Dünyada iken iman etmemis, müminlerin aksine Allah'in hükümlerine itaat etmemis olmalarinin kahredici pismanliGi içinde boGulurlar.
Bu psikoloji içinde cennet ehliyle diyalog kurmaya, hatta onlardan yardim dilemeye de çalisirlar. Yalvarirlar, ancak yine bosunadir. Kuran'da, cennet ve cehennem ehli arasindaki bu diyalog söyle haber verilir:
Onlar (müminler) cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar. Suçlu-günahkarlari;
"Sizi su Cehennem'e sürükleyip-iten nedir?"
Onlar: "Biz namaz kilanlardan deGildik" dediler.
"Yoksula yedirmezdik.
(Batila ve tutkulara) Dalip gidenlerle biz de dalar giderdik.
Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayiyorduk.
Sonunda yak