Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Büyük buluşma mı?

Bende bu programların yanlış olduğunu düşünüyorum,Rabia kardeşimin dediği gibi madem sırf niyet önemliyse,haram malı sadaka vermek neden caiz değil?Büyük buluşma dizisindeki karektere vicdan aynası deniliyor,peki beşinci boyuttakiler iyilik meleği rolünde değiller mi?Yanılıyorsam düzeltin lütfen;çünkü bende bu dizilerin itikada ters olduğunu düşündüğümden izlemiyorum.selam ve duayla

RABİA KARDEŞİM DEMİŞŞINYA HANI ZENGINDEN ALALIM FAKIRE VERELIM aslında sORUNUNCEVABI ZATEN İÇİNDE HİÇ HARAM SADAKA OLURMU BIZLER emr-i bi'l maruf nehy-i anil münker yapmak zorundayız ve buna görede haramı bile nefsimiz teşfik eder bu konular çok uzun kısaca geçmek yeterli gelmez ameller niyetlere göredir ama niyet halis olmalı çalınan paranın ne kadar hayrı varki bir o kadar hayır işlesin lütfen detaylı düşünelim

Sn. NArtanesi

-peki beşinci boyuttakiler iyilik meleği rolünde değiller mi?


Cevap:

Hayır değiller!

Şehit, hızır ve ilyas makamlarını temsil ediyorlar.


İyilik meleği de nedir? cevabını verirseniz sevinirim.

:) evet sizleri detaylı düşünmeye davet ediyorum...

konuyu saptırmayalım lütfen o "niyetimiz temiz" diyenlere bir misaldi!!!

neyse düştüm mü ben şimdi tartışmanın içine :)

bu konunun tartışılacak bir tarafı yok. hakk apaçık ortada...

selametle..

BİRİNCİ MEKTUP

Dört sualin muhtasar cevabıdır.

BİRİNCİ SUAL: Hazret-i Hızır Aleyhisselâm hayatta mıdır? Hayatta ise, niçin bazı mühim ulema hayatını kabul etmiyorlar?

Elcevap: Hayattadır. Fakat merâtib-i hayat beştir. O, ikinci mertebededir. Bu sebepten, bazı ulema hayatında şüphe etmişler.

Birinci tabaka-i hayat: Bizim hayatımızdır ki, çok kayıtlarla mukayyettir.

İkinci tabaka-i hayat: Hazret-i Hızır ve İlyas Aleyhimesselâmın hayatlarıdır ki, bir derece serbesttir. Yani, bir vakitte pek çok yerlerde bulunabilirler. Bizim gibi beşeriyet levazımatıyla daimî mukayyet değillerdir. Bazan, istedikleri vakit bizim gibi yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir. Tevatür derecesinde, ehl-i şuhud ve keşif olan evliyanın Hazret-i Hızır ile maceraları, bu tabaka-i hayatı tenvir ve ispat eder. Hattâ makamat-ı velâyette bir makam vardır ki, "makam-ı Hızır" tabir edilir. O makama gelen bir velî, Hızır'dan ders alır ve Hızır ile görüşür. Fakat bazan o makam sahibi, yanlış olarak ayn-ı Hızır telâkki olunur.

Üçüncü tabaka-i hayat: Hazret-i İdris ve İsâ Aleyhimesselâmın tabaka-i hayatlarıdır ki, beşeriyet levazımatından tecerrüdle, melek hayatı gibi bir hayata girerek nuranî bir letâfet kesb eder. Âdetâ beden-i misalî letâfetinde ve cesed-i necmî nuraniyetinde olan cism-i dünyevîleriyle semâvatta bulunurlar. "Âhirzamanda Hazret-i İsâ Aleyhisselâm gelecek, şeriat-i Muhammediye (a.s.m.) ile amel edecek"2 meâlindeki hadisin sırrı şudur ki:

Âhirzamanda, felsefe-i tabiiyenin verdiği cereyan-ı küfrîye ve inkâr-ı ulûhiyete karşı, İsevîlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip İslâmiyete inkılâp edeceği bir sırada, nasıl ki İsevîlik şahs-ı mânevîsi, vahy-i semâvî kılıcıyla o müthiş dinsizliğin şahs-ı mânevîsini öldürür. Öyle de, Hazret-i İsâ Aleyhisselâm, İsevîlik şahs-ı mânevîsini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı mânevîsini temsil eden Deccalı öldürür; yani, inkâr-ı ulûhiyet fikrini öldürecek.

Dördüncü tabaka-i hayat: Şüheda hayatıdır. Nass-ı Kur'ân'la, şühedanın, ehl-i kuburun fevkinde bir tabaka-i hayatları vardır. Evet, şüheda, hayat-ı dünyevîlerini tarik-i hakta feda ettikleri için, Cenâb-ı Hak, kemâl-i kereminden, onlara hayat-ı dünyeviyeye benzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayatı âlem-i berzahta onlara ihsan eder. Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar. Yalnız kendilerinin daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar, kemâl-i saadetle mütelezziz oluyorlar, ölümdeki firak acılığını hissetmiyorlar. Ehl-i kuburun çendan ruhları bâkidir; fakat kendilerini ölmüş biliyorlar. Berzahta aldıkları lezzet ve saadet, şühedanın lezzetine yetişmez.

Nasıl ki, iki adam bir rüyada cennet gibi bir güzel saraya girerler. Birisi rüyada olduğunu bilir; aldığı keyif ve lezzet pek noksandır. "Ben uyansam şu lezzet kaçacak" diye düşünür. Diğeri rüyada olduğunu bilmiyor; hakikî lezzet ile hakikî saadete mazhar olur. İşte, âlem-i berzahtaki emvat ve şühedanın hayat-ı berzahiyeden istifadeleri öyle farklıdır. Hadsiz vakıatla ve rivayatla, şühedanın bu tarz-ı hayata mazhariyetleri ve kendilerini sağ bildikleri sabit ve kat'îdir. Hattâ, Seyyidü'ş-Şüheda olan Hazret-i Hamza Radıyallahu Anh, mükerrer vakıatla, kendine iltica eden adamları muhafaza etmesi ve dünyevî işlerini görmesi ve gördürmesi gibi çok vakıatla, bu tabaka-i hayat tenvir ve ispat edilmiş. Hattâ, ben kendim, Ubeyd isminde bir yeğenim ve talebem vardı. Benim yanımda ve benim yerime şehid olduktan sonra, üç aylık mesafede esarette bulunduğum zaman, mahall-i defnini bilmediğim halde, bence bir rüya-yı sadıkada, tahte'l-arz bir menzil suretindeki kabrine girmişim. Onu şüheda tabaka-i hayatında gördüm. O beni ölmüş biliyormuş; benim için çok ağladığını söyledi. Kendisini hayatta biliyor. Fakat Rus'un istilâsından çekindiği için, yeraltında kendine güzel bir menzil yapmış. İşte bu cüz'î rüya, bazı şerâit ve emâratla, geçen hakikate bana şuhud derecesinde bir kanaat vermiştir.

Beşinci tabaka-i hayat: Ehl-i kuburun hayat-ı ruhanîleridir. Evet, mevt, tebdil-i mekândır, ıtlak-ı ruhtur, vazifeden terhistir; idam ve adem ve fenâ değildir.

Arkadaşlar,

Tiyatro, sinama bir oyundur. Bu oyundan maksat insanlara Allah'ı, Ölümü ve Ahireti düşündürmek olmalıdır.

SAğ sol ele kitap verilmesi, insanların birbiri ile yüzleşmesi, hızır ve ilyas temsili, yeşil ve kırmızı bir odaya girmeleri hepsi birer temsil. Bu temsilleri bağımsızda düşünebiliriz bağımlı da düşünebiliriz.

Tebrik ederim ben de dahil olmak üzere acayip sinema eleştirmenleri var aramızda.

Bu yapıtların daha iyilerinin yapılmasına ve hayırlara vesile olur insaallah.

Bu yapitlardan yola cıkılarak insallah daha iyileri yapilir temennilerinize katılıyorum hemre kardesim...Yorumlara baktımda cogu arkdas bir önceki arkadsın yorumana katılmakla yetinmiş...bazilari sirf yazmak için yazmis safini belli etmek için belki bende sirf bu yuzden yazıyorumdur:)...1.mektup dan edindiginiz alinti herseyi gosteriyo ama arkadsların amaci üzüm yemek degil bagcıyı dövmek oldugu için pek te sonuc vermeyecektir...şunu hep dedim tartısma anca birbirimize zarar verir...nereye kadar tartısılacak..Aslında yapicielestiriler her zaman kişileri kurumlari cemaatleri gelistirir ancak biz elestiriyi onu kötulemekle eş gruyoruz nasil kötulerim nasil acigini bulmaya calsırım diyoruz...yapin kardesim daha iyisini yapin... .peygamber efendimiz veda hutbesinde benden ögrendiklerinizi baskalarınada anlatın belki onlar sizden iyi idrak eder ve geregini yapar diye buyurmustur....Elden bu kadar geliyor...bu tartısma konusunda ve bunun gibi tartısma konularında bir kesimi heddef aldıgınız acikca anlasılıyo...belki o kesime layık degilim...o kesim adına asla konusamam o liyakatı kendimde göremiyorum...ve bu yuzden sadece kendi adima konusuyorum...Varsın yanlısı biz yapalim...Varsın herseyin en iyisini siz yapin...Cennete siz gidin...Cehennemde bana kalsın....bide şunu diyecegim...Arkadslar dusunmeden arastirmadan evet şu haklı bu haksız diye hukumde bulunuyo...bence bu bi muslumana yakısmıyor...Hassas konular hassas dusunmek gerekir diye dusunuyorum.Sirf ben böyle dusunuyorum diye bana katılmayabilirsiniz..sirf yorum olsun diye yazanlar:P

Ben zaten itikadıma ters olduğu için izlemediğimi,yanlışım olabileceğini söylemiştim,ama o mübarek makamların canlandırılmasınıda doğru bulmuyorum,haddimize düşmüyor,rabbim haddi aşanları sevmez.

Hassasiyetinize katılıyorum. Sadece bazı durumları belirtmiştim.

Aklıma geçmişte, dini filim adı altında çekilen türk filimleri geliyor. Bu filimler gerçekten birer facia

adamların temsil ettikleri şahıslara bakın, rol icabı kıldıkları namazın şekline, adamın kıyafetine, ettiği sözlere, vs. vs. bakın, sinir katsayım tavana vuruyordu.
Galiba dini hassasiyeti olan insanların danışmanlığını yaptıgı filimler daha iyi oluyor. Sizin gibi hassas insanlar olduktan sonra gitgide bunlarda daha da düzelecektir umarım.

Kardeş,arkadaşların yorumlarını anlamak istediğin şekilde okuyorsun herhalde?Ben bu dizileri hiç izlemedim;fakat ailemde yakınlarım izliyor,bu gibi diziler onlarda öyle etkiler yapmış ki onları tanıyamıyorum adeta...
Tabi böyle olaylar olunca ben de en doğrusunu yaptım diye düşünüyorum ki evimde o kanalın izlenmesini yasakladım.......

Siz faydalı olduğunu düşünüyorsunuz;ancak yanılıyorsunuz...

Bu seneryoyu hazırlayan kişi bunun olur fetvası nerden ve kimden almıştır? Fetvayı veren kişi hangi ayeti celileye yahut hadisi şerif den bunun delilini bulmuştur?

cevap:

Fetva makamının, yani kişilerin bir önemi yok. Sizce neden önemi var? Fakat bu kişilerin Alim oladugunu rahatlıkla söyleyebilirim. NEyin delilini istiyorsunuz. Dizi filmin mi?

demişsiniz.

Amacı veya niyeti iyi olursa olsun sonuçta hoş değil. Bu arada hiçbir alim televizyon izlemeyi tavsiye etmezki bu dizi için fetva versin. Televizyon zaten şeytanın evdeki yardımcısı.

selametle...


"Mü'min, kulluk elbisesi günahlarla yıprandığında, onu tövbe iğnesiyle yamayandır. Talihli kişi, tövbesi üzerine ölendir."(H.Ş)

Teşekkürler kardeşim,Allah razı olsun arkadaşlara önemli bir noktayı daha hatırlattınız...
Fetva veren kişi önemli değilse demek ki her fetva ile amel edebileceğiz...Fetva veren kim olursa olsun...

DEMEKKİ ŞUNU ANLADIK DOĞRU YAZILANA KADAR YANLIŞ KONUŞULUYOR DOĞRU İFADE ELİNCE YANLIŞ BİR DAHA KONUŞULMUYOR.

(yanlışını kabul lenmek te erdemliktir. ben yanlış biliyordum artık doğrusunu öğrendim demek faziletdir.)

Eleştirel olarak Büyük buluşmayı eleştirebilirsiniz fakat bunu'STV' ye yapmalısınız ve yönlendirmelisiniz...
Biliyorsunuz ki!!!Bu bize yakışmaz.
Ayrıca siteyi ilk açtığımda İLMİ bir site olduğu için her akşam ziyaret ediyorum.Bu tür konuşmalar beklemiyodum doğrusu.

saygılar...

ben birşeye şahit oldum bunu birkaç kişide gördüm hatta.bu rogramı izleyen birisi günah olan bir konuyla ilgili konuşmamızda bana aynen dediği şeyi yazıyorum''öyle bişeyle karşılaştığımda hemen büyük buluşmadaki o adam ve sualleri geliyo aklıma"
sizce aklımıza ilk gelen ,korkmamız gereken o adammı yada rabbimizmi.yada o adam hangi sıfatla orda soru soruyo,benim yeğenlerimde izliyo bu programı ve günah olan birşeyi bu günahtır diye anlattığımda "öldüğümüzde o adam gelir bizi cehenneme atar dimi teyze diyolar"


bide sırlar dünyası adlı programdaki rahatsız olduğum bir konu var insanlar artık bir iyilik yaptığında hemen karşılığını görüceklerini ,beyinlerinde yer etmişler.artık iyiliği Allah için değilde banada ucundan bir pay düşer gibisine yapıyolar.her ne olursa olsun eksiklik var bu tür programlarda eğer öyle olmasaydı insanlar bu tür düşünmezdi.
yaptıklarında eksiklik büyük onun için bu yanlışllar ortaya çıkıyo.inşallah düzelir daha iyi şeyler yaparlar.selametle


Serbest Kürsü

MollaCami.Com