Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Mezarlıkların sessizliği bizi aldatmasın
Muhammed b. Sabih şöyle buyurmuştur:
“Bir adam mezara konup azap olduğu veya hoşa gitmeyen bir şeyle karşılaştığı vakit, civarındaki komşular, “Bizden ibret almadın mı? Biz senden önce gelmiştik, bizi görmedin mi? Bugünü düşünmedin mi? Bizim amellerimizin kesildiğini görmedin mi? Halbuki senin defeterin açık idi.”
Mezarı kendisine seslenerek; “Ey dünyanın dış görünüşüne aldanan, tanıdıklarından, senden önce toprak altına girenlerden ders almadın mı? Onlarda dünyaya aldanıp dururken ecelleri kendilerini, mezar altına aldı, sen hiç aldırmadın, şimdi çekersin.” der.”
Ubeyd oğlu Abdullah’ın anlattığına göre, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) bir cenazede şöyle buyurmuştur:
“Ölü mezarına oturur. Kendisini defnedip dağılanların ayak seslerini bile duyar. Kendisiyle yalnız mezarı konuşur. Ve der ki; “Ey Ademoğlu! Yazıkları olsun sana, benimle seni hiç korkutan olmadı mı? Benim darlığımı, benim korkunçluğumu, kurt böcek ve şiddet yeri olduğumu sana anlatan olmadı mı? Benim için ne hazırladın?” (İbn Ebi’d-Dünya)
Enes (Radıyallahu Anh) şöyle anlatmıştır:,
“Çok hasta olan Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in kızı öldüğü vakit, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) onu takip etti. Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in durumu pek hoşumuza gitmiyordu. Mezar başına geldiğimiz vakit, kendisi bizzat mezara girdi, benzi değişti ve kızardı. Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’e; “Bu halin nedir?” diye sorduğumuzda şöyle buyurdu:
“Mezarın kızımı sıkıştırmasını ve kabir azabının şiddetini düşünerek geldim ve bana Allah-u Teala’nın ondan bu mezar sıkmasını hafiflettiği bildirildi. Buna rağmen öyle sıkıştı ki, kızımın feryadını doğu ile batı arasında olan her şey duydu.” (İbn Ebi’d-Dünya)
KABİR AZABINDAN UZAK KALMANIN YOLU
Kabir azabından uzak kalmak isteyen kimse şu dört şeye sarılmalı ve şu dört şeyden kaçınmalıdır. Sarılacağı dört şey şunlardır:
1-) Aralıksız olarak beş vakit namaz kılmak.
2-) Sık sık sadaka vermek.
3-) Bol bol Kur’an okumak.
4-) Çokça zikretmek.
İşte bu dört şey insanın kabrini aydınlatır ve geniş olmasını sağlar.
Kaçınacağı dört şeyde şunlardır:
1-) Yalancılık.
2-) Emanete hıyanet etmek.
3-) Koğuculuk ve dedikodu.
4-) Üzerine sidik buşlaştırmak.
Buna göre her Müslüman için gerekli olan şey, kabir azabından Allah’a sığınmak ve kabre girmeden önce Salih ameller işleyerek orası için hazırlanmaktır. İnsan kabre girdikten sonra bir tek iyi amel işlemek için geri dönmesine izin verilmesini ister, fakat bu arzusu yerine getirilmez. O zaman pişmanlığa gömülür.
O halde aklı başında olan kimse ölülerin durumunu düşünmelidir. Ölüler iki rekat namaz kılmak için veya tevhid kelimesini getirmek için veyahut bir tek kere Allah-u Zülcelal’i zikretmek için izin isterler, fakat kendilerine izin verilmez. O zamanda günlerini gaflet içinde harcıyorlar diye yaşayanlara hayret ederler.
Onun için Yahya b. Muaz şöyle demiştir:
“Ey Ademoğlu! Rabbin seni selamet ve esenlik yurdu olan cennete davet etmiştir. Sen dünyada iken bu davete icabet edersen o yurda girersin fakat kabre konulduktan sonra, icabet etmiş olmayı temenni edersen iş işten geçmiş olur.”
Salihlerden bir zat ise şöyle anlatmıştır:
“Allah yolundaki bir dostumu öldükten sonra rüyada gördüm. Hal hatır sorunca ben; “Elhamdülillah” dedim. Ölmüş dostum; “Şimdi ben senin söylediğin bu sözü dünyada diyebilmek için bütün dünyayı verirdim.” dedi.”
Bütün bunlardan anlaşıldığına göre, her mü’min dünyada iken günlerini gaflet içinde geçirmemeli zamanını boşa zayi etmemelidir. Her anından sorumlu olduğunu, kıyamet gününde her anını nerede ve nasıl geçirdiğinden sorulacağını unutmamalıdır.
Dünyada geçirdiğimizi bu günler hepimiz için bir sermayedir. Sermaye elimizde olduğu müddet kazanç elde etmeye muktediriz. Onun için Salih amellere sarılmalı ve günahlardan kaçınmalıyız. Kıyamet günü bize fayda verecek ancak budur. Şunu iyi bilelim ki o gün pişman olmanın hiçbir faydası yoktur.
Unutmayalım! insanın dünyada yaşadığı hayatın her anının hesabını vereceği o büyük gün mutlaka gelecektir. Kabir bizim için kıyamete kadar bekleyeceğimiz bir duraktır.
O gün Allah'a ve karşılaşacakları bu güne inanmış olanların kabri cennet bahçelerinden bir bahçe, inkar edenlerin kabri ise ise cehennem çukurlarından bir çukur olacaktır.
O halde Akıllı bir insan gibi nefsine sor; kabrinin cennet bahçelerinden bir bahçe olmasını mı, yoksa cehennem çukurlarından bir çukur olmasını mı ister? Tabi ki nefis güzel olanı, cennet bahçesini ister.
O zaman anlatılanları sadece okumakla kalma, kalp gözüyle görerek yaşa ve o gün için salih amel işleyerek hazırlık yap.
Çünkü her şeyin üzerinde insanın en büyük kazancı kuşkusuz Allah’ın rızasıdır
Ellerinize sağlık kardeşim Allah razı olsun kabirde mevla yardımcısız bırakmasın
sevgili kardeşim bu güzel yazıyı okuyunca P.E[S.A.V]min bir sahabiye yapdığı tavsiye geldi SİZ BEŞ ŞEYDEN EVVEL BEŞ ŞEYİN KIYMETİNİ BİLİN! 1-İHTİYARLAMADAN EVVEL GENÇLİĞİN KIYMETİNİ 2-HASTALIK GELMEDEN EVVEL SAĞLIĞIN KIYMETİNİ 3-MEŞGULİYETDEN EVVEL BOŞ ZAMANIN KIYMETİNİ (zamanımızda en fazla israfı yapılan şeydir) 4-FAKİRLİK GELMEDEN EVVEL ZENGİNLİĞİN KIYMETİNİ 5-ÖLÜM GELMEDENEVVEL HAYATIN KIYMETİNİ..
Allah sizdende arzı olsun kardeşlerim tunahanhakan kardeşin bizler ne yazıkki bunların kıymetini elimizde iken bilmiyoruz bir şeyin kıymeti bilinmsei için illaki elimizden alınmalı
اجياد