Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Allah din demekten korusun
Cenab-ı hak hırisiyanlık yahudilik budizm... v.b ne din diye hitap etmekten korusun
islam gelince hükümleir kalkan ve sapkın birir düşünce biçimini alan ve yasaklanan müdavimlerinin de müşrik diye hitap edilenb bir sapkın düşünceye din diye hitap etmek allah muhafaza din den çıkmamıza sebep olur.
kaldıki onlarında bir inç biçimi var onlardan da cennete girecekler var dememek...
onlarda bizleirin kardeşi üç semavi din diye hitap etmek allahın gücüne gider de nasiplerimizi keserse vay halimize
Allah muhafaza bizde onlartdan oluveririz..
cenab-ı hak bizleri bu yalnışlıkları yapanlara benzetmesin ...
bizlerin dillerine mühür vursun da söyletmesin bu sözleri aman kardeşlerim din yektir ve bir dir.
oda islam dini
kardeşlik 2 dir biri islam kardeşliği diğeride kan kardeşliği
islam kardeşliğide kan kardeşlikten daha ötedir insan kan kardeşinden daha çok din kardeşini sevemiyorsa hatalarını ve yalnışlarını gözden geçirmeli...
en kısa sürede ayzımı hadis ve ayeti kerimeler ile pekiştireceğim...
ADIGÜZEL
dedigim gbi onlarda ilahi dinlerdi fakat günümüz yahudi ve hiristiyanlari hz isanin allahin oglu olduguna yahudiler hz üzeyr in allahin oglu olduguna inandiklarindan kitaplarini bozduklarindan müsrik mürted mertebesindeler
zira unutmaylimki bircok fetvad ehli kitap der müslüman isevi musevi demez saygilarimla
Allah indinde tek din İslam’dır. Hz. Musa ve Hz. İsa gibi bütün peygamberler, Kur’an’ın gösterdiği bu islam dini üzerine gelmiştir. Yalnız bazı teferruat mesailinde şeriatları ayrı ayrı gelmiştir. İslam ise; tevhid inancı üzerine kurulu bir dindir. Yahudilik ve Hristiyanlık gibi dinler Allah’ın indirdiği, Hz. Musa (A.S.) ve Hz. İsa (A.S.)’ın insanlara öğrettiği hakiki bir semavi din değil, belki Tevrat ve İncil’in hükümlerine muhalif ve yahudi hahamları ve hristiyan rahibleri tarafından icad edilmiş ve beşerin hevasından çıkmış arzi bir dindir. Maalesef çoğu müslümanlar, yahudilik ve hristiyanlığın, her ne kadar bazı bozulmalar olsa da, esasta Tevrat ve İncil’e bağlı hakiki semavi bir din olduğunu zannetmektedirler. Halbuki aşağıda zikr edeceğimiz ayetlerin bize bildirdiği üzere; yahudi ve hristiyan alimleri Tevrat ve İncil’i terk ederek, tamamen kendi kafalarından uydurma bir din icad ettiler ve kendi milletleri de bu ahbar ve ruhbanlarını rab ittihaz ederek onların uydurduğu bu dini kabul ettiler. İşte Kur’an, bu uydurma dine yahudilik ve Hristiyanlık adını vermiştir. Yoksa Allah’ın kabul ettiği ve bütün peygamberlere indirdiği tek bir din vardır. O da İslamdır. Yahudiler ve hristiyanlar ise tevhid inancı üzerine kurulu bu islam dininden çıkmış, Hz. İsa ve Hz. Üzeyr’e Allah’ın oğlu diyerek ve alimlerini ve abidlerini rabler edinip, onların ihdas ettiği dini kabul ederek müşrik olmuşlardır. Netice olarak diyebiliriz ki yahudilik ve hristiyanlık, ibadetleri, muamelatı, münakehatı gibi ekser hükümleri kendi alimleri tarafından icad edilmiş bir dindir. Buna delil, dini esaslara dayalı bir devlet, gerek yahudi aleminde, gerek hristiyan aleminde bulunmamasıdır. Eskiden hristiyan ruhbanları yüz senede bir defa toplanarak, Tevrat ve İncil’in dışında yeni hükümler koyarlardı. Şu anda ise onbeş-yirmi senede bir toplanarak asra göre, Tevrat ve İncil’e dayanmayan hükümler koymaktadırlar.
Burada şu hususu da belirtelim ki, onların islamdan çıkıp müşrik olmaları ve ahbar ve ruhbanlarını rabler edinmeleri, yani müslüman olmaktan çıkıp yahudi ve hristiyan olmaları Kur’an ve Resul-i Ekrem Efendimiz (A.S.M.) geldikten sonra vuku bulmuş bir hadise de değildir. Bunlar Kur’an gelmeden evvel de bu günkü gibi kafir yahudi ve hristiyan idiler. Bu noktayı izah için, hristiyanların ilk olarak nasıl bozulduklarını beyan eden Tefsir-i Kurtubi’de zikr edilen Maide suresinin 14. ayetindeki فَأَغْرَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَة وَالْبَغْضَاء إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ (yani: biz o hristiyanların arasına kıyamete kadar adavet ve buğz attık) ayetinin manasını gösteren şu kıssayı aynen aktarıyoruz.
“Denildi ki: Hz. İsa’nın göğe çekilmesinden seksen sene sonraya kadar hristiyanlar İslam dini üzerine idiler. Kıbleye (Kudüs) doğru namaz kılıyorlar, Ramazan orucunu tutuyarlardı. Bu, onlarla yahudiler arasındaki harbe kadar devam etti. Yahudilerin bir kumandanı vardı, çok cesur idi. Ona “BOLİS (Pavlos)” deniliyordu. İsa’nın ashabından çok kişi öldürdü. Bolis yahudilere dedi ki:
“Eğer İsa hak ise, peygamber ise onunla beraber olanlar da haktır. Biz ise onları vurduk, öldürdük. Bizim yerimiz Cehennem’dir. Biz zarar ederiz. Onlar Cennet’e, biz ise Cehennem’e gireceğiz. Onlara (İsevilere) hile yapıp saptıracağım ve onları da Cehennem’e sokacağım.”
Bolis’in “İkab” adında bir atı vardı. Bolis hristiyanların yanına gitti, pişmanlığını dile getirdi, başına toprak saçtı, hristiyanlara dedi ki:
“Ben Bolis’im (Pavlos). Sizin düşmanınızım. Gökten bana bir ses geldi. Bana, -Senin tevben kabul olunmaz. Ancak hristiyan olursan kabul olunur- dedi.”
Bunun üzerine hristiyanlar onu (Bolis’i) kilisenin bir odasına koydular. Bir sene gece-gündüz orada kaldı ve hiç dışarı çıkmadı. İncil’i iyice öğrendi. Bir sene sonra kiliseden çıktı. Hristiyanlara dedi ki:“Bana gökten ses geldi, Allah bana tevben kabul oldu dedi.” Hristiyanlar onu tasdik etti ve onu sevdiler. (Bolis onların reisi oldu) Sonra Beyt-ul Makdis’e geçti. “NASTURA” denilen birini onlara halife yaptı. Nastura’ya sır verdi (bir şey öğretti), dedi ki “İsa ilahdır (Meryem oğlu İsa ilahdır).” Sonra Rumlara döndü, onlara “İsa’nın bir ilahlık, bir de insaniyet yönü vardır” diye bildirdi. Sonra “YAKUB” denilen bir adama sır verdi (öğretti) ki “İsa insan değildir ki insan olsun, cisim değildir ki cisim olsun. O Allah’ın oğludur.” dedi. Başka bir adam çağırdı, onun ismi de “MELİK” idi. Ona da “Allah ölmez ki İsa da ölsün” dedi. Bu üç adamı ayrı ayrı çağırıp görüştü ve bu sırları verdi. Onlara ayrı ayrı, “Siz benim sırdaşımsınız. Ben İsa ile görüştüm. Benden razı oldu” dedi. Sonra yine onlara ayrı ayrı “kendimi yarın keseceğim, kurban edeceğim” dedi. Sonra mezbeheye (kurban kesimi yapılan yer) girdi ve kendini kesti. Bolis’in kendini kesmesinin üçüncü gününde bu üç kişi halkı kendi fikirlerine çağırdı. Onlara (bu üç kişiye) ayrı ayrı taifeler tabi oldu. Bu taifeler bu güne kadar birbirlerini öldürdüler, ihtilaf ettiler. Bu şekilde hristiyanlar üç fırkaya ayrıldılar. Onların şirke girmesine bu BOLİS denen adam sebeb oldu. –Allahu A’lem-”
(Tefsir-i Kurtubi- Nisa suresi- ayet 171)
Hem Resul-i Ekrem’in (A.S.M.), hristiyan olan Necran hey’etine söylediği şu hadis, onların İslam dininden çıktıklarını kat’i olarak isbat etmektedir:
عرض صلى الله عليه و سلم على وفد نجران الاسلام و تلا عليهم القران فامتنعوا و قالوا قد كنا مسلمين من قبلك. فقال رسول الله صلى الله عليه و سلم كذبتم يمنعكم من الاسلام ثلاث: عبادتكم الصليب و اكلكم الخنزير و زعمكم ان لله ولدا.
“Hz. Peygamber (S.A.V.) Necran hey’etine İslam’ı anlattı, Kur’an’ı onlara okudu. Onlar İslamiyet’i kabul etmediler ve dediler ki “Biz senden önce müslüman idik”. Bunun üzerine Peygamberimiz (S.A.V.) şöyle dedi: Siz yalan söylediniz. Üç şey sizi İslam’dan men’ ediyor:
1.Haç işaretine (+ Salib) tapmanız.
2.Domuz eti yemeği helal saymanız.
3.Allah’a veled isnad etmeniz.”
(Es-Siret-uz Zeyni Dehlan-4)
Yalnız bu yahudi ve hristiyanlardan az bir taife vardır ki, onlar Tevrat ve İncil’in aslına ittiba edip, ahbar ve ruhbanların hevalarına muhalefet ederek kitablarında vasfı geçen Resul-i Ekrem’e ve Kur’an’a iman edip müslüman oldular. İşte bunlar bahsimizden hariçdir. Hakiki ehl-i kitab işte bunlardır. Yoksa Kur’an’a ve Resul-i Ekrem’e iman etmeyen bir hristiyan veya yahudi, din-i islamdan çıkmış olmakla beraber, Tevrat ve İncil’i de inkar etmiş, dolayısıyla hakiki ehl-i kitab olmaktan çıkmış olur. Çünki aşağıda isbat edeceğimiz üzere, Resul-i Ekrem Efendimiz ve Kur’an bütün kitablarda va’d edilmiş ve bütün peygamberlere ve onların vasıtasıyla bütün ümmetlerine, Resul-i Ekrem’e iman etmeleri emredilmiş ve Resul-i Ekrem Efendimiz geldiği zaman da ona iman etmek ve yardım etmek üzere ahid alınmıştır. Ez-cümle:
وَإِذْ أَخَذَ اللّهُ مِيثَاقَ النَّبِيِّيْنَ لَمَا آتَيْتُكُم مِّن كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَاءكُمْ رَسُولٌ مُّصَدِّقٌ لِّمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِ وَلَتَنصُرُنَّهُ قَالَ أَأَقْرَرْتُمْ وَأَخَذْتُمْ عَلَى ذَلِكُمْ إِصْرِي قَالُواْ أَقْرَرْنَا قَالَ فَاشْهَدُواْ وَأَنَاْ مَعَكُم مِّنَ الشَّاهِدِينَ
Meali: Hatırla o vakti ki, Allah peygamberlerden, evsaf-ı Muhammediyeyi(A.S.M.) ve faziletini birbirlerine beyan etmeleri üzerine misak aldı ve dedi ki: Ben size kitap verdim ve helal ve haramı açıklayıcı hikmet verdim. Sonra siz de ümmetlerinizden şöyle misak alın ki: Beraberinizde bulunan kitapları tasdik edici bir resul (Muhammed [A.S.M.]) size geldiğinde ona iman eder ve kılıçlarınızla düşmanlarına karşı O’na yardım edersiniz. Sonra Allah peygamberlerine bunu ikrar ettiniz mi ve bunun üzerine benim ahdimi kabul ettiniz mi buyurdu. Onlar da ikrar ettik dediler. Allah-u Teala şahit olun ben de sizinle beraber şahitlerdenim buyurdu. (Yani Cenab-ı Hak, peygamberleri bu ikrar üzere birbirlerine şahid tuttu ve Allah da bu ikrara şahid oldu. Sonra herbir nebi ümmetine bu ikrarı beyan etti ve herbir nebi ümmetinin ferdlerini birbirlerine şahid tuttu. Her nebi kendisi de onların şehadetlerine şahid oldu.)
(Tefsir-i İbn-i Abbas, Al-i İmran-81)
İşte bu ayet gösteriyor ki: “Muhammedun Resulullah” demek, bütün ümmetlerde bir esastır. Yani ehl-i kitab, Peygamber Efendimiz gelmeden önce de, geldikten sonra da ona iman etmek ile mükelleftirler. Şu halde Kur’an’a ve Resul-i Ekrem’e iman etmeyen, üstelik onları inkar edip müslümanların aleyhinde her türlü planları çeviren yahudi ve hristiyanlar nasıl hakiki ehl-i kitab olabilirler? Nasıl Tevrat ve İncil’e ve Hz.Musa ve Hz. İsa’ya iman ettikleri söylenebilir?
Son Nokta............
أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ
Meali: Yoksa onlar, İslam’dan önceki cahiliye idaresini mi arıyorlar, devletlerinde cahiliyet kanunlarını mı istiyorlar? Yakinen inanan bir kavim için Allah’dan daha güzel hüküm veren, kanun koyan kim vardır?
(Beyzavi-İbni Abbas-Maide-50)
Gayet ehemmiyetli olan bu ayet-i kerimenin tefsiri, İbn-i Kesir’de şu şekilde mezkurdur, aynen dercediyoruz:
ينكر تعالى على من خرج عن حكم الله المحكَم المشتمل على كل خير، الناهى عن كل شر، و عَدَلَ الى ما سواه من الاراء و الاهواء والاصطلاحات التى وضعها الرجال بلا مستند من شريعة الله. كما كان اهل الجاهلية يحكمون به من الضلالات والجهالات مما يضعونها بآرائهم و اهوائهم. و كما يحكم به التتار من السياسات الملكية الماخوذة عن ملكهم جنكز خان الذى وضع لهم اليساق. و هو عبارة عن كتاب مجموع من احكام قد اقتبس من شرائع شتى من اليهودية و النصرانية و الملة الاسلامية. و فيها كثير من الاحكام اخذها من مجرد نظره و هواه، فصارت فى بنيه شرعا متبعا يقدمونها على الحكم بكتاب الله و سنة رسوله. و من فعل ذلك منهم فهو كافر يجب قتاله حتى يرجع الى حكم الله و رسوله، فلا يحكم سواه فى قليل ولا كثير. قال الله تعالى: " افحكم الجاهلية يبغون" اى يبتغون و يريدون و عن حكم الله يعدلون. " و من احسن من الله حكما لقوم يوقنون" اى و من اعدل من الله فى حكمه لمن عقل عن الله شرعه، و امن به و ايقن، و علم انه تعالى احكم الحاكمين و ارحم بخلقه من الوالدة بولدها، فانه تعالى هو عالم بكل شئ، القادر على كل شئ، العادل فى كل شئ.
و قال ابن ابى حاتم حدثنا ابى، حدثنا هلال بن فياض، حدثنا ابو ابيدة الناجى قال سمعت الحسن يقول: "من حكم بغير حكم الله فحكم الجاهلية" و اخبرنا يونس بن عبد الاعلى قرائة، حدثنا سفيان بن عيينة، عن ابن ابى نجيح قال:" كان طاووس اذا ساله رجل اافضّل بين ولدى فى النحل؟ قرا: (افحكم الجاهلية يبغون... الاية)" و قال الحافظ ابو القاسم الطبرانى: حدثنا احمد بن عبدالوهاب بن نجدة الحوطى، حدثنا ابو اليمان الحكم بن نافع اخبرنا شعيب بن ابى حمزة، عن عبد الله بن عبد الرحمن بن ابى حسين، عن نافع بن جبير، عن ابى عباس قال: قال رسول الله صلعم "ابغض الناس الى الله عز و جل مبتل فى الاسلام سنة الجاهلية، و طالب دم امرء بغير حق ليريق دمه" و روى البخارى عن ابى يمانى باسناده، نحوه.
Meali: Allah-u Teala bu ayette, her nevi hayrı ihtiva edici ve her türlü şerden nehyedici olan şeriatının muhkem kanunlarının hududundan tevcavüz eden ve onun yerine kendi kafalarının görüşleri ve hevalarıyla ve bazı insanların, Allah’ın şeriatından bir esasa müstenid olmadan vaz’ettikleri ıstılahlarıyla koydukları hükümleri kabul eden kimseleri reddetmektedir. Nasılki, Kur’an gelmeden evvel ehl-i cahiliyet, kendi re’y ve hevalarıyla koydukları, tamamen dalalet ve cehaletten ibaret kanunlarıyla hükmediyorlardı. İşte Allah’ın şeriatını terk edip, insanların koydukları kanunları taleb edenler de bu ehl-i cahiliyet gibidir. Mesela Tatarlar, devlet siyasetlerinde melikleri “Cengiz Han’ın” onlar için ihdas ettiği “YASAK” namındaki anayasasından alma kanunlarla hükmediyorlar. Bu yasak namındaki kitab, yahudiyet ve nasraniyet ve İslam şeriatı gibi muhtelif dinlerin bazı hükümleri de alınmakla beraber, ekseriyeti Cengiz’in mücerred görüş ve hevasından müteşekkil bir kitab-ı mecmu’dur. Cengiz, bu kanunları çocukları için bir anayasa haline getirmiştir. Onlar da Allah’ın kitabı ve resulünün sünnetini terk edip onun yerine bu anayasa ile hükmetmektedirler. İşte onlardan kim bu fi’li yaparsa, Allah’ın ve resulünün hükmüne dönünceye kadar ve az veya çok hiçbir mes’elede şeriattan gayrı bir şeyle hükmetmeyinceye kadar onunla harbetmek vacibdir. Allah-u Teala diyor:
أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ yani yoksa onlar, İslam’dan önceki cahiliye idaresini mi arıyorlar, devletlerinde cahiliyet kanunlarını mı istiyorlar? Ve Allah’ın hükmünden yüz çeviriyorlar.
وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ yani Allah’ın şeriatını bilip anlayan ve Allah’a iman edip yakin sahibi olan ve Allah’ın, ahkem-ul hakimin olduğunu ve mahlukatına annelerinden daha merhametli olduğunu ve her şeyi bilen ve her şeye kadir ve her hükmünde adil olduğunu bilen kimseler için, Allah’dan daha güzel hüküm veren, kanun koyan kim vardır?
İbn-i Ebi Hatim dedi ki; bana babam, ona da Hilal bin Feyyaz, ona da Ebu Ubeyde En-Naci şöyle demiştir: Hz. Hasan’ın şöyle dediğini işittim; “ Allah’ın hükmünden başka bir şeyle hükmedenin hükmü, cahiliye hükmüdür. Bize Yunus ibn Abdul-A’la, ona da Süfyan ibn Uyeyne, İbn-i Ebi Necih’den nakletmiştir ki, İbn-i Ebi Necih şöyle demiştir: “Bir adam Tavus’a, sordu ki karşılıksız ikram hususunda çocuklarım arasında tercih yapayım mı?Tavus da أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ ayetini okumuştur. Hafız Ebu-l Kasım Taberani dedi ki; bize Ahmed bin Abdulvehhab bin Necde El-Havti, ona Ebu-l Yemman El-Hakem bin Nafi’, ona Şuayb bin Ebi Hamza, ona Abdullah bin Abdurrahman bin Ebu Hüseyn, ona Nafi’ bin Cübeyr, ona da Hz. İbni Abbas bildirmiştir ki, Resulullah (A.S.M.) şöyle demiştir: “Allah’ın en ziyade buğz ettiği insan, İslamiyette cahiliye kanunlarını isteyen ve haksız yere bir kişinin kanını akıtmayı taleb eden kişidir.” Buhari bu hadisi Ebu-l Yemman’dan kendi isnadıyla aynı şekilde rivayet etmiştir.
(Tefsir-i İbni Kesir-Maide-50)
Adıgüzel ve yolcu kardeşlerim Allah sizlerden razı olsun. Allah-ü Teala başından beri İslam dinini insanlara tebliğ etmeleri için peygamberler göndermiştir. Hepside " ALLAHIN BİRLİĞİNİ VE TEKLİĞİNİ, PEYGAMBERLERİN ONUN KULU VE ELÇİSİ" olduğunu tebliğ etmiştir. Yahudi ve Hristiyan kavramları ise sonradan uydurulmuştur. (mesela Biri üçleme esasına göre uydurulmuştur) Normalde tabliğ edilen din İSLAM dır.
SELAMETLE...
"Efendim, Müjdecim, Kurtarıcım, Peygamberim! Sana Uymayan Ölçü Hayat Olsa Teperim" (N.F.Kısakürek)
Sürçi lisan ettiysem affola....:)
Allah razı olsun çok önemli bir konuya değinmişsiniz
Allah Razı olsun kardeşim çoğumuzun farkında olmadan yaptığı hatalar... dediğin gibi Rabbim dillerimizi bağlasın söyletmesin...
Kardeşelrim bu konuyla ilgili yapmış olduğum yorumu tekrar okudum ve yaptığım bir yanlışı düzeltmek isterim. Yahudilik ve Hristiyanlık zamanının Hakk dinidir. (Bu isimler sonradan uydurulmamıştır yani.) Fakat Îsâ aleyhisselâm semâya çıkarıldıktan sonra, bozuk İnciller yazılınca, Hıristiyanların çoğu (MÜŞRİK) oldu. Müşrik olmıyanlar da, Muhammed aleyhisselama inanmadıkları için (KAFİR) oldu. Bunlara ve yahudilere (Ehl-i Kitab) denildi. İslamiyyet zuhur edince, papazların kurûn-ı vüstâdaki hakimiyetleri yıkıldı. İslamiyyeti yok etmek için, misyoner cemiyyetleri kurdular.
Yani önceki yorumumda söylediğim ; (Yahudi ve Hristiyan kavramları ise sonradan uydurulmuştur.) cümlesi hatalıdır. Bu dinler sonradan sapıtmıştır.
İslamiyyet, bütün Peygamberlere iman etmeyi emr etmektedir. Bunların dinlerinin hak oldukları, her Resul gelince, evvelki dinlerin hükmleri kalmadığı gibi, Muhammed Aleyhisselamıntebliğ ettiği din gelince de, bütün dinlerin hükmlerinin kalmadığını bildirmektedir.
İslam dininde, Allahü Tealanın kemal sıfatları vardır. Noksan sıfatları yokdur. İbadetleri yapmak gayet kolaydır. İnsanların birbirleri ile muâmeleleri adalet iledir. Diğer dinlerin ibadetleri ve birbirleri ile muameleleri, zamnla değişerek, akla uygun halleri kalmamıştır.
(Muhtasar İlimihal ( Resimli Namaz Hocası) - Fazilet Neşriyat) kitabındada Peyamber Efendimizin diğer Peygamberlerden ayrı beş vasfının olduğu açıkça yazılmaktadır.
Hakkınızı Helal Ediniz. Sürçi lisan ettiysem affola kardeşlerim.
selam ve dua ile
güvercin
"Mü'min, kulluk elbisesi günahlarla yıprandığında, onu tövbe iğnesiyle yamayandır. Talihli kişi, tövbesi üzerine ölendir."(H.Ş)
Bir önceki yorumunuz hakikatın ta kendisidir.Hz.Adem (a.s)'dan beri gönderilen dinin adı İSLAM idi.Asırlara göre;şeriatler değişmiş olmakla beraber, dinin adı olan İSLAM asla ve asla değişmemiştir.Hz.Ademe tabi olanların isimleri de müslüman idi,Hz.Musa ve Hz. İsa(aleyhima esselam)'da tabi olanın isimleri de müslüman idi.
Haşa!Kainattaki zerreler adedince Haşa!Hristiyanlık ve yahudilik ne zamanında ne de sürecinde ne de şimdi, asla ve asla hak din diye vasıflanmadı.Hristiyan ve Yahudiler,Hz Musa(as) ve Hz İsa (as)'ın tebliğ ettikleri İSLAMI kabul etmedikleri için Hristiyanlaştılar ve Yahudileştiler yani kafir oldular.Rasul-i Ekrem(asm) gelince ise;onları bütün peygamberlerin dini olan İSLAM'a dönmeye bir kez daha da'vet etti,ü onlar ise;(az bir kısmı hariç) bu da'veti kabul etmediler ve atalarının dönemindeki küfürlerinde ısrar ettiler öyle ki;bu ısrarları ise; hala devam etmektedir.Helakleri ise;yakındır inşaallah!!!
Sizi, tevbe ve istiğfara da'vet ederim..........
______________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.
Evet yolcu kardeşime aynen katılıyorum, İSLAM dini Hz.Adem (a.s.)'dan bugüne kadar tek hak dindir. Bütün peygamberlerimiz müslümandır ve hepsi İslam'ı tamamlamak üzere gönderildiler..Hepsine selam olsun..
Hristiyanlık ve yahudilik din değildir!!!
Bunu insanlarımıza yanlış öğretiyorlar ve malesef yanlış öğrenenler yanlışlarında devam ediyor...
Allah razı olsun senden ve dıger kardeslerım den yazdıgın yazılar yapılan yorumlar kadar
kadar guzel hemde cok guzel BURDA MOLLACAMI.COM da aldıgım bılgıler benı gercekten yenılıyor
bıldıgımı sandıgım bazı bılgılerın ne kadar hassas ve ne kadar pamuk ıplıgıne baglı olduklarını gordum ve ogrenmeye calısıyorum seve seve
ALLAH RAZI OLSUN HEPINIZDEN BU SITE ICIN EMEGI GECENLERDEN
SON SOZ OLARAK DIYORUM KI
DIN YEKTIR VE BIR DIR