Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Türkoğlu İşte düşmanını tanı: YAHUDİ
Sevgili Arkadaşlar bu bölümde tarihite her zaman nifak çıkaran ve tüm toplumların temelini dinamitleyen azılı düşmanımız olan yahudiler hakkında derlediğimiz ACAYİP ve AZ BİLİNEN mevzulara değineceğiz. İsteyen Arkdaşlarda zenginleştirebilirler köşemizi.
Ve İlk yazımız geliyor bir forum sitesinden alıntıdır.
Drakula, her ne kadar filmlerdeki gibi kan emen veya gündüzleri gün ışığına çıkamayan bir ölümsüz değilse de, yaşamış gerçek bir kişidir. Yaptığı işkence ve zalimliklerden dolayı Ulah halkı kendi lisanlarında cellat anlamına gelen “Çpelpuç”, Macarlar ise Macarca’da şeytan anlamına gelen “Drakul” ismini vermişlerdir. Esas ismi “Vlad Tepeş” olup Eflak (Romanya) prensidir.
Vlad’ın en sevdiği işkence kazık işkencesi idi. Kazıklara vurulmuş ve işkencelerle can vermekte olan Türklerden oluşan kalın bir dairenin ortasında, sarayının halkıyla birlikte yemek yemekten büyük bir haz duyardı. Eline Türk esirleri geçtiğinde, ayaklarındaki derinin yüzülmesini ve meydana çıkan kırmızı etlerin tuz ile oğuşturulmasını, ondan sonra da elem ve azabın artması için keçilere yalattırılmasını emrederdi. Kendisine gönderilen, Osmanlı elçileri başları açık olarak kendilerini tanıtmak şartını kabul etmeyince(Drakula’nın kamusal alanı, torunlarına duyurulur) , sarıklarını üçer çiviyle başlarına çaktırmıştı. Bir gün memleketinin bütün dilencilerini büyük bir ziyafete çağırarak, iyice doyurduktan sonra, sofra masasını ateşlettirip hepsini yaktırdı. Kadınların memelerini kestirerek, onların yerlerine çocuklarının başlarını yapıştırmak, çocukları, annelerinin ateşte kızartılmış etlerini yemeye zorlamak, insanları sebze gibi doğramak ve çömlek içinde pişirmek sıkça yaptıklarındandı. Bir gün eşek üzerinde rastladığı bir papazı eşeğiyle birlikte kazıklattı. Başkasının malına el dokundurulmamasını öğütleyen bir rahip Drakul’un kendisine ayırdığı bir ekmek parçasını almış olmasından dolayı, hemen orada kazığa vuruldu. Lisan öğrenmeleri için Eflak’a gönderilmiş olan 400 Macar ve Transilvanyalı gencin hepsini birden ateşte yaktırmış, 600 Bohemyalı taciri Pazar yerinde kazığa vurdurmuştu. Yaklaşık 20.000 Türk ve Bulgarı kazığa vurdurduğu ya da çarmıha gerdirdiği bir gün analarının yanında çocuklar da kazığa vurulmuş, kuşlar çocukların barsaklarının üzerine yuva yapmıştı. Sevgililerinden birinin kendisini yanlışlıkla hamile zannetmesi üzerine canavar bizzat kadının karnını yarmıştır.
Darkul, Vidin Valisi Hazma Paşa’yı ve maiyetini de gafil avlayarak kazığa vurdurmuştu. Paşa’ya şerefli mevki vermişti. Şerefli mevki demek diğer kazığa vurulanlardan daha yüksek kazığa vurulmak demekti. Bunları haber alan Fatih Sultan Mehmet Han hiddetinden yerinde duramayarak, 150.000 kişilik bir ordu ve 25 büyük, 150 küçük parça deniz kuvveti hazırlayarak Eflak Seferi’ne çıktı. Drakul bir gece baskınıyla Fatih’i öldürmek teşebbüsünde bulunduysa da başarılı olamadı. Perişan bir vaziyette kaçan Drakul’u bulmak için Osmanlı Akıncıları Eflak’ı baştan baş taradıysalar da bulamadılar. Drakul Macaristan’a sığınmıştı. Fatih ordusuyla Eflak’ın başşehrine yürüdü. Şehrin yakınında 15.000 kazıklanmış adamdan kurulu korkunç bir orman görünce, nefretle Devlet kuvvetini böyle kullanmış, tebeasına ve Allah’a karşı bu denlü cinayetler işlemiş bir adam asla itibara layık değildir. demiştir. Bu seferle Drakul’un memleketi Eflak Osmanlıya bağlandı. Draakul’a gelince, Macaristan’dan firar etmesine rağmen yakalanılarak öldürüldü. Kesik başı memleket memleket dolaştırıldı.
Gerçek Drakula bu idi. Peki, kan emen Drakula ve vampir hikayeleri nereden çıkmıştı? Dünyada vampir denilen bir insan türü tabii ki yoktur. Vampirler yoktur ama kan emen insanlar vardır. Bir kısım fanatik Yahudiler, yani bazı bağnaz Yahudi kolları, Tevrat’ın talimatları doğrultusunda tarih boyunca bir çok insanı kanları için öldürmüştür. Tevrat’taki talimat şöyledir:
Yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanlarını, kuzuların ve ergeçlerin, kanını içeceksiniz… Ve sizin için kestiğim kurbandan, doyuncaya kadar yağ yiyeceksiniz ve sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz.(Tevrat, Hezekiel bölümü, 39. bap, 18 ve 19. cümleler.)
Bunun içindir ki, “Yahudilerin yılda en az bir kere Yahudi olmayan insanların kanından bir damla içmesi vaciptir”
Tarihi süreç içerisinde bazı Yahudi kollarının insan kanı içmeleriyle ilgili ilginç örneklerden bazıları şöyledir:
Yahudilerin, kanını almak için kaçırdıkları kurbanların çoğu çocuklardır. Bu, çocuk kanının, Hahamlarca dah makbul sayılmasından kaynaklanmaktadır.
Yahudilerin, kanlarını almak için Yahudi olamayan pek çok insanı, özellikle çocukları, öldürüp kanlarını çektiklerine dair tarihte, özellikle Avrupa da, sayısız soruşturmalar, mahkemeler yapılmıştır. Yahudi Ansiklopedisi “The Universal Jewish Encyclopedia” bu konuda tarihte olmuş 150 kadar mahkeme anlatmaktadır. Bu mahkemelerde Yahudiler bu korkunç gerçeği itiraf etmişler, çocukları nasıl kaçırdıklarını, kanlarını nasıl aldıklarını detaylarıyla anlatmışlardır.
Yahudi ritüellerinde, insan kanının kullanımı birkaç değişik şekildedir. Birincisi, Hahamların büyü ayinleri için insan kanı kullanmalarıdır. Yahudilerin, Tevrat’tan önce de var olan kitapları KABBALA büyünün ve şeytani güçlerle ilişkinin yöntemlerini anlatır.
Bu tür Kabala ayinlerinde insan kanının kullanımını, Yahudi yazar Bernard Lazare “L’Antisemitisme” adlı kitabının 2. cildinin 215. sayfasında şöyle anlatıyor:
İğneli fıçı olayları halk arasına yerleşmiş bir düşüncedir. Bu ise, tamamen bir masal değildir. Gerçekten Ortaçağ’larda Yahudiler sihirbazlık ve okültizm(büyücülük) ilimlerinde çok ileri gitmişlerdi. Bundan dolayı, tabii ki Yahudi sihirbazlar, Kabbalistik ve Talmutik ayinlerde kan kullanmışlardır. Yahudi sihirbazlar bu iş için Yahudi olmayan çocukları kurban ederek kanlarından istifade etmiş olabilirler.
Yahudilerin, kaçırdıkları Yahudi olmayan çocukların kanını almak için kullandıkları yöntemlerden birisi “İğneli Fıçı”dır. Fıçının içi iğnelerle kaplıdır. Çocuğu fıçının içine canlı olarak kapatan Hahamlar, ardından fıçıyı dakikalarca yuvarlarlar. Sonunda fıçının dibinde bulunan musluk açılır ve toplanan kan ayinlerde kullanılmak yada Mayasız Bayramı’nda yenilen mayasız ekmeklere karıştırılmak üzere alınırdı.
Yahudilikte, insan kanının ikinci bir kullanım yeri ise Pessah(Mayasız) Bayramları olmuştur. Pessah Bayramı’nda, bir hafta boyunca mayasız ekmek yapılır ve yenir. Yahudilerin bazı kollarına göre, bu ekmeklerin en makbul olanları içine insan kanı katılanlarıdır. Bazı tarihçilerin bildirdiklerine göre, Pessah Bayramları, Avrupa’da her yıl küçük çocukların kaybolduğu dehşet dönemleri olmuştur.
İşte Yahudilerin bulundukları ülkelerden sürülmelerinin nedenlerinden birisi de bu sapık adettir. Özellikle İspanya’da, kan içme olayları defalarca gündeme gelmiş, bu olaylar halk arasında büyük huzursuzluk meydana getirmiştir. Sayısız çocuk kaybolmuş, cesetlerin bir kısmı kanı tamamen çekilmiş durumda bulunmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’na geldikten sonra da, Yahudilerin bazı kolları, bu sapık adetlerine devam etmişlerdir.
Osmanlı zabıtlarında bu konuda gelişmiş pek çok olay vardır. Bunların en önemlileri1715’te Amasya’da, 1840’ta Şam’da ve Rodos’ta, 1633’te, 1843’te ve 1866’da İstanbul’da, 1863’te, 1868’de, 1870’de İzmir’de kayda geçen olaylardır. Bu olaylarda pek çok Yahudi suçlu bulunmuş ve idam edilmiştir.
İstanbul Kadılığı 1715’te(11Şevval 1128) olan kan içme olayında, Ahmed isminde bir Türk çocuğunu kaçırıp kanını içen Menahim, Sabetay ve Avram isimli üç Yahudiyi idam cezasına çarptırmıştır.
Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Türkiye’deki yetkilileriyle yapılan bir görüşmede Filistin’de son 10 yılda 163 çocuğun kaybolduğunu, çoğundan haber alınamadığını bir kaçının ise cesetlerinin kanları çekilmiş olarak bulunduğunu anlattılar.
Bahsi geçen dönemlerde Avrupa’da kaçırılan çocukların kanının alınışını anlatan bir çok resimler mevcuttur.
Tekrar vampir Roman ve filmlerine dönersek, vampir diye bir varlık olamayacağına göre, bu kadar filmler neden çevrildi? Başka bir deyişle ilk vampir filmlerinin hazırlanışının özel bir gerekçesi olabilir miydi? Yada film şirketlerinin büyük çoğunluğunun Yahudilerden oluşu acaba tarihin derinliklerinden gelen halen devam eden kanı çekilmiş cesetlerin bulunuşuna vampir kılıfı olsun diye mi çevriliyordu? Benimkisi sadece bir faraziye.
Ortaçağ ve Ortaçağ zihniyetinin kan ve vahşet kusması, yine aynı çağda Doğu’nun nur saçan devrini yaşamasının altındaki en büyük etken dindir. İleride okuyacağınız katliam ve vahşet sahnelerinin mimarı batı toplumlarının yani medeni vahşilerin yetiştirdiği sosyologlar ne derlerse desinler toplumların hayatında en büyü etken din olgusudur.
Yine araştırmacı bir arkadaşımız olan H.Yılmaz Çebi'den aldığımız Talmut notları...
Be bu köşe yazımda “GİZLENEN TALMUD YASALARI” ndan biraz örnek vermek istiyorum; bakınız dünyayı yönetenler hayata, insanlığa hangi gözle bakıp hayatlarını nasıl programlamışlar. ŞEYTAN’IN MUSKASI olan isimler, armalar, logoları ise İnşaallah başka bir yazımızda ele alacağız.
***
Sanhedrin sayfa 400; “ emir 59 a” da; Rabbi Johanan emirleri şöyledir:
“Talmud Torah’ı tetkik eden bir gayri yahudinin hak ettiği şey ölümdür. Çünkü bu onun için değil bizim için yazılmıştır. Bu bize bırakılan mirastır”.
Bu nasıl bir ceza:
KIZGIN İNSAN PİSLİĞİNDE KAYNATILMAK
Gene İbrani hurafesi ile uğraşan “GITTIN” adlı eserin sayfa 261, “emir 56b-57a” da, “Talmut ermişlerinin sözleri ile alay edenlerin cezası kızgın insan pisliğinda kaynatılmaktır” der. Babil Talmut’unun 154. sayfasının 18 ve 19’uncu satırlarında aynen bu kelimeler vardır: “Bir şahıs Talmut’u inkar ederse hayatının sonuna kadar rahat yüzü görmez”.
Talmud’un Baba Bathra 54 kısmında şöyle denir:
“Gayri Yahudinin sahip olduğu mal, çölde ayağınızın altındaki sahipsiz araziye benzer, kim evvel alırsa onun olur”. Tevekkeli değil tarih boyunca kimin eline bir Talmut geçse koşup yakmış, eğer Talmut’u aklı selim sahibi insanlar bugüne kadar bu şekilde yakmasa idiler belki bugün “Talmut bizim evimizi barkımızı yakacaktı”.
İşte merak ettiğiniz Talmut’tan bazı kurallar (!)
Baba Kama 37b kısmı:
Eğer bir Kenaninin (kenaniler gayri Yahudi bir kavimdir) öküzü bir Yahudi’nin öküzünü boynuzlayıp yaralarsa Kenani ceza görmelidir ve gene bir Yahudi’nin öküzü başka bir Yahudi’nin öküzünü boynuzlarsa oda layık olduğu şekilde cezalandırılmalıdır. Fakat bir Yahudinin öküzü bir Kenani’nin öküzünü boynuzlarsa ceza söz konusu olmaz”.
Baba Kama 113b:
Bir biraderin kaybolmuş koyunu derhal kendisine iade edilmediği takdirde, iade etmeyen şahıs cezayı hak etmiştir. Fakat bu mal gayri Yahudiye aitse iş değişir. Gayri Yahudinin malı bizlerde kalmalı ve malı iade eden cezaya çaptırılmalı. Bu mevzuda Yahudi atalarına ati misaller verilir. “R. Phinehas B. Yair’e göre gayri Yahudi birinin malını iade etmek cürümdür. Samoel ise şunu anlatır; gayri Yahudinin hatalarından istifade edilmelidir, bakır zanın ile bir gayri Yahudi’den altın bir kap aldım. Hem altın kabın altın olduğunu söylemedim hem de üstelik gayri Yahudiye vermem gereken 4 zuz (eski İbrani parası) yerine 3 zuz verdim. Rabbi Ashi bir gün büyük bir şaraphanenin yanından geçerken duvardan sarkmış üzümler görmüş ve yanındaki uşağına “Git bak bakalım üzümlerin sahibi Yahudi mi, Yahudi ise toplamayalım, Yahudi değilse toplayalım” demiş.
Sanhedrin 76 b-76a:
“Yehova bir gayri Yahudiye malını iade edeni kesinlikle affetmez”
Burada gayri Yahudi kelimesine kamuflaj yapılmış ve “kuti” denmiştir. Bu gayri Yahudileri kuşkulandırmamak için ta o zamanlardan beri tatbik edilen bir usuldür.
Sanhedrin 57a kısmının altındaki “5” numaralı notta şöyle ednmektedir: “Kuti” kelimesi “Goy” yani gayri Yahudi manasına gelir.
Yahudi gayri Yahudi arasında ceza durumu: Talmud’un Sanhedrin 57a kısmı: Eğer bir kuti (gayri Yahudi) bir yahudinin malını çalar, gasp eder, Yahudiye ait güzel bir kadını kaçırırsa derhal bunları iade etmek mecburiyetindedir fakat aynı işler bir Yahudi tarafından yapılırsa aldığı malları ve kaçırdığı kadını muhafaza edecektir.
Gayri Yahudilerin öldürülmesi hakkında gene Sanhedrin 57a’da şu malumatı buluyoruz:
“Bir kuti bir yahudiyi öldürürse cezaya çarptırılır fakat bir Yahudi bir kutiyi öldürürse cezaya çaptırılmaz”.
Medeni okuyucu bu hususlar için “bunlar tarihtir artık hükmü kalmamıştır. Yahudiler belki zaman içersinde ehilleşerek iyi mahluklar olmuşladır” diyebilir ancak şunu hatırlatmak isteriz ki bu emirleri ve kuralları yazanlar Yahudi belleğini oluşturmak için yazmışlar. Zaten bu belleğin ve stratejilerin dışına çıkanlar Yahudilik’ten de çıkıyorlar. Bizim ve dünyanın sorunu Musevi vatandaşlarla değil doğmatik ve şeytani emirlerle hareket eden Siyonist Yahudiler ve onların tabi oldukları insanlık düşmanı canice hazırlanmış komutlar.
****
Kethuboth
Rabbi Dr. Samuel Daıches
London, 1936
Talmud’un en çirkin cinsi rezalet kısmı “Kethuboth” tur. Elimizdeki eski İbranice “kethuboth”lar ile haham Dr. Samuel Daiches ile Dr. Israel W. Slostski tarafından inceden inceye araştırılarak, İbranice bilmeyen yahidilere etüd için dağıtılan “kethuboth”da mevcuttur.
Kethuboth 11b çocuklar için cinsi temas yapan büyükler ve ile cinsi temasta kullanılan çocuklar hakkında şu garip fikri ileri sürer:
“Bir büyük küçük bir kız ile cinsi temas yaparsa bu göze girmiş bir parmak gibi kabul edilmeli. Keza bir çocuk bir kadınla temas ederse buda kadının cinsi uzvuna bir çubuk girmiş olarak kabul edilmeli. Bir büyük tarafından bir çocuk baştan çıkartılıp ırzına geçirilirse bu ırza girme hadisesi olarak kabul edilmeli, bir büyük tarafından bir çocuk baştan zıkartılıp ırzına girilirse bu ırza geçme hadisesi olarak değerlendirimemeli; “Nasıl ki gözyaşı tekrar ve tekrar yeniden insanın gözüne gelirse üçyaşından küçük iken cinsi temasta bir kızanda bekareti geri gelebilir”. Küçük yaşlarda erkeklerle yatmış bir kız çocuğu evlenirken bu vaziyeti kocasına bildirmeli aksi halde kan gelmez ve kocası da bu vaziyetten hoşlanmaz.”
Kethuboth 11b devam ediyor; “bir Yahudi kızının bekareti iki yüz zuz (eski Yahudi parası) değerindedir. Bu pazarlıkla daha evvelinden verilebilir.
Kethuboth 51b;
“Bir kadın kocasının izni ile parasını vererek kendisi ile cinsi bir şekilde alakadar olacak bir şahıs kiralarsa, bunda hiçbir kabahat yoktur fakat bu kiraladığı şahıs gayri Yahudi ise bu kabahattir zira kazançlı çıkan gayri Yahudidir. Fakat aynı vaziyet, bir Yahudi erkeği ile gayri Yahudi bir kız arasında vuku buluyorsa zararı yoktur fakat Yahudi erkeği bu gayri Yahudi kızla evlenmemeğe çok dikkat etmelidir”.
Kethuboth 56a
Bütün cinsi işler akşam karanlığında yahut karanlık odada yapılmalıdır. Sebebi açık havada böyle işler yapılsa herkes işini gücünü bırakır seyre dalar ve daha fenası işlerini yapacak yerde cinsi temas yapan adamı taklit etmeye çalışır. Fırıncının ekmeği yanar, üzümcünün üzümlerini gayri Yahudiler çalar, çanakçının çanağı elinden düşer kırılır, nöbetçinin gözü döner şehri düşman basar. Karanlıkta bu işi yapmanın bir başka sebebi de, eğer bu cinsi teması bir gayri Yahudi ile yapıyorsanız bu gayri Yahudi kimseyi şahit olarak gösteremez hatta kendisi bile yüzünüzü iyi göremez.
KETHUBOTH 111a
“Yeryüzünde bütün memleketler İsrail toprağı yanında aşağılık kalır”
Kethuboth 111b:
“Dünyada hakimiyet sağlayacak en önemli unsurlardan biri çok üremektir. Bütün yeryüzündeki gayri Yahudiler eşektir. O gün geldiği zaman bunlar yer altında kendileri için kazılmış olan yerlere girip ebediyen yer altında yaşayacaklardır”.
İĞRENÇ İLİŞKİLER
Kethobuoth 76 a:
“O adamki kızkardeşi ile beraber yatıp, kendilerini cinsi zevklere bırakırlar ve kız kardeşi bunu şikayet etmez, bunda bir kabahat yoktur fakat kızkardeş şikayette bulunursa bu işi tekrarlamamsı bu adama bildirilir”. O şahıs ki daha annesi yaşlı değildir ve babası ölmüştür ve validesi yabancı erkeklerin koynuna girmek istemez ve kendi oğlu ile yatmak ister ve keza oğluda validesi ile yatmak isterse böyle bir vaziyette eğer bu işler zor kullanılmadan yapılıyorsa, bize düşen bir vazife yoktur t ki oğul evlenme yaşına gelip de başka bir kızla evlenmek talebinde bulunur ve validesi buna mani olmak isterse, oğul kendi karısının cinsi arzularını hem de annesinin cinsi arzularını tatmin etmeli ta ki validesi başka bir erkek buluncaya kadar.
Kethuboth 61b:
“bir gayri Yahudi Yahudi kızından istifade ederse, bir Yahudi kadınını baştan çıkartırsa bir Yahudi çocuğunu kirletirse, Yahudi umumi bir Yahudi kadını ile temas edip kadına parasını vermezse cezaya çarptırılır. Eğer bir Yahudi umumi kadını kullanıp parasını vermemiş ise parası alınır ve değnekle dövülür, bir Yahudi kadınını baştan çıkartı ise ölünceye kadar taşlanır. Bir Yahudi kızını kirleten gayri Yahudi’nin başı yarım kesilir ve yavaş yavaş öldürülür. Bütün bunlar bilhassa gayri Yahudilerin önünde yapılmalı ki bunlara müthiş bir ibret olsun ve bizim dehşetimiz karşısında titresinler ve Yahudiye dokunmaya bir daha yeltenmesinler.”
Şimdi de Talmut Yebamoth kısmına geçelim.
*******
Yebamoth
Dr. Israel W. Slotkı
London, 1936
Talmud’un Yebamoth kısmı 59 a ve 59b
Talmud’un bu kısmında son derece hoş bir şeymiş gibi kadınların birbiri ile ve hayvanlarla yaptıkları şehvani münasebetlerden bahsedilir. Tm dünyaya pornografiyi yayan zihniyetin kökenini öğrenmemiz açısından talmud’un bu bölümlerini çok sıkılmamıza rağmen hakikatler gün gibi açığa vermek amacıyla sizlerle paylaşmak istedik. Sıkıldığınız yerde ne olur kitabı bırakınız. Zira yazarken de biz sık sık bilgisayarımızın klavyelerindeki tuşlara basmaktan imtina ettik…
Talmud’un Yebamoth kısmı 59 a ve 59b :
“bir dul kendini tatmin için her türlü usulere başvurabilir”. Bir kadın sebepler göstererek hayvan ile hayvani münasebetleri ilerletirse bunda münasebetsiz bir şey yoktur. Böyle işlere zevklere heveslenmeyen kadın bulunmaz. Bu sebepten bu gibi zevklere kedini veripte sonradan evlenmeyi düşünen kadını bir haham bile alabilir. Bu mevzunun altında 4 numaralı notta aynı şey belirtilmekte ve gayri tabi bir şekilde çiftleşmiş bir kadını bir “baş haham” dahi alabilir denilmektedir.
Gene Yebamoth ” 59b” devam ediyor, Rabi Shimi b. Hiyya ya göre bir hayvanla ya da insan olmayan bir şey ile cinsi temas yapan kadığn bir haham bile alabilir… Rabi R. Dimi’nin anlattığı bir misal ise şöyledir: harikulade çok güzel bir kadın sıcaktan biraz açık giyinmiş bir şekilde yeri silerken maruf köpeklerden biri kapıda zuhur etmiş…. Kısa bir zaman sonra da kadın bir rahiple evlenmek için izin alabilmiş. Fakat para ile kendisini satan bir kadın para mukabilinde müşterilere zevk vermek için bir köpekle cinsi münasebet yaparsa bu başka türlü kabul edilir ve Hahamlıkça hoş görülmez.
Yebamoth 60b’de iş daha ileri gitmiş olarak karşımıza çıkmaktadır. “Yahudiliğe döndürülmüş bir kız, üç yaşından bir gün fazla olrusa bir haham onunla evlenebilir. 60b ‘not kısımlarında daha etraflıca malumat var ki bu malumatı vermeye ne benim ne de sizin sinirleriniz daha fazla kaldırmaya müsaade etmez.
Son olarak Yebomoth 63a ‘da geçen yukarıdan dokuz, on, onbir ve onikinci satırlar aynen şöyle der, “Elazar şöyle ilave etti: Adem bütün hayvanlar ile çiftleşmiş fakat Havva’nın verdiği tadı hiç birinde bulamamıştı”.
“YEBOAMOTH 103 b, Yılan Havva’nın içine müthiş bir şehvet sokmuştur”. Böylelikle insanlığın babası adem bütün vaktini hayvanların kucağında geçiriyor Havva ise Adem’den evvel bekaretini bir yılana veriyor demektir…
“YEBOAMOTH 55 b, Böylelikle “o şahıski akrabası kız ile cinsi temas edip bekaret zarını yalnızca gevşetir. O adamdan şikayet edilmemelidir”. Ölmüş kadın ile temas o kadının hayattaki vaziyetinde iken yapılan temas gibi kabul edilir. Kadın evli ise her ne kadar ölmüş olsa bile gene evli bir kadın olarak kabul edilir ham de ölmüş bir kadınla çiftleşmek meniyi ziyan etmek demektir”.
" Amcanız Abdulhamid han....." Efn.Hzr.
" Abdulhamid hanı anlamak demek, herşeyi anlamak demektir." NFK
hal böyle olunca biz amcamızı , amcamızda bizi sever. kemâli
Evet arkadaşlar Ta aAdem A.s dan beri maneviyat ve manevi kuvvetler vardır. Ehli suluk da bu manevi kuvvetlerden haberdar oılur nispetince. Tıpkı bunun gibi yahudilikte de tarikatler vardır. Ama onların usulleri rahmani değil Şeytanidir. Şeytan ve adamlşarı ile büyü müyü yaparak bu gücü hala kullanmaktadırlar ilginç geldi ise size Hakan Yılmaz Çebinin bu hustaki makalesini alıyorum aşağıya
İsrail hahamlarının kullandığı Dünyanın şer üçgeni neresi?
srail’in A Planı kitabı için hazırladığım yazısı kısa bir ara bularak sizlere yollayım istediğim, bakalım sizlerin düşüncesi ve bilgisi bu konuda nasıl. Türker Ekşioğlu, Onur Öner, Sedat Demir… tüm dostlara selam geçmiş Mirac’nız gelecek de Mirac’ının olsun…
Uluslar arası stratejide dünya hâkimiyeti için belirlenen sahalar vardır. Bu sahalar jeostratejik olarak ele alındığında kendileriyle ilgili kullanılan terim “Kalp sahaları” oldukları şeklindedir. Türkiye’de uluslar arası stratejisiler tarafından kalp sahası olarak gösterilen ülkeler için olup en başta yer almaktadır.
Özellikle soğuk savaş döneminin sona ermesiyle birlikte Avrasya ve bu coğrafyadaki enerji kaynakları akıl almayacak kadar değer kazandı. Yani bir bakıma 21. Yüzyıl hâkimiyeti Avrasya hâkimiyeti üzerine kurulu. Bunu çok iyi bilen 21. Asır emperyalistleri başta Çeçenistan olmak üzere bir çok bölgede güçlerini mazlum haklar üzerinden gösteriyorlar. Bu arada ABD her geçen Türkiye’nin etrafında üsler kurarak adeta Türkiye’yi abluka altına almaya çalışıyor. Bu arada başta Gürcistan olmak üzere bur çok devletin iktidarları değiştirilerek yerine İsrail ve ABD ittifakının programını uygulayan yönetimler iş başına getirilmektedir.
Dünya’nın bu fiziki stratejik sahalarının dışında bir de metafizik istihbarata dayalı sahaları var. Bir çok ülkenin parapsikolojik savaş timleri bu bölgelerde çeşitli aksiyonlarda bulunuyorlar. Bu parapsikolojiye dayalı istihbarat birimleri özellikle Gürcistan-Tiflis, İran-İsfahan ve mısır-Kahire üçgeninde pek etkililer. Çelik adam lakaplı Stalin’in Tiflis’li olduğu unutulmamalıdır. Bu adam Gürcü Yahudisi olup bulunduğu bölgede metafizik istihbaraıt kullanan çok ciddi medyumlar çıkmıştır. Bunlardan biri de bir dönem Türkiye’ye gelen ve bu tarz çalışmalardan sonra ABD’ye giderek orada bir Enstitü kuran Gudjiev’dir. Bu adamın Türkiye’de ders verdiği ünlü simalardan biri de Dr. Rıza Nur, Refet Kayserilioğlu ve Bedri Ruhselman.
İran’daki İsfahan Yahudileri Kabala büyüsünü çok ciddi olarak kullanıp liderledi dahi tesir altına alabiliyorlar. Bu Yahudilerin çoğundan İran halkının haberi dahi yok. Tıpkı içimizdeki dönmelerden Türk halkının pek çoğunun haberi olmadığı gibi… Bugün İsfahan’da nükleer çalışmalarının bir kısmını sürdüren İran, İsrail’e karşı yürütülen nükleer çalışmalarını farklı ülkelere karşı yönlendirirse kimse şaşırmasın. Bizzat bu konuyu görüşmek Ankara’ya gittiğimde danıştığım nükleer Enerji Uzmanı Azeri bir Profesörde bu çalışmanın zamanla Türkiye’ye karşı bir tehdit olabileceğine değinmişti. Oysa bendeki veriler metafizik verilerdi. Ancak hocanın söyledikleri fizik veriler. Metafizik bilgilerle fizik verilerin birbirini tamamlamasına oldukça şaşırmıştım.
Mısır’ın Kahire bölgesinin önemi tarihten bu yana aşikar. Yunan medeniyetini kontrol alıtna alan kabalist felsefeciler burada da İskenderiye okulları kurarak Ortadoğu halklarına yıllarca tesir ettiler. Hatta bu okullar zamanla işlevini yitirmedi benzer tekkelerle İslam tasavvufunun içersine yetiştirdikleri adamlarını sokarak, Cebriye, Hululiye, Huriye gibi sapkın sözde tasavvuf cereyanları oluşturdular.
Bu konuda çalışmalarıyla tanınan ve aynı zamanda Ortaasya devletlerinda Parapsikolojiyle ilgili araştırmalar yapmasının yanında “Alman Gizli Operasyonları”, “Gizli Dosyalar” gibi eserlere imza atan Araştırmacı-Yazar Emrullah Tekin, yukarıda ismini saydığımız ülke ve şehirleri dünyanın “Şer metafizik üçgeni” olarak adlandırıyor. Bir nevi “Bermuda Şeytan Üçgeni” gibi Ortadoğu ve Avrasya’nın zihin kontrol üçgeni. Yazar karşılıklı görüşmelerimizde ise bu “Şer Metafizik Üçgene” karşı Müspet Üçgen’le cevap verildiğini şahsıma iletmişti. Hatta özel cetvellerle harita üzerinde “Dawid Megan” 6’gen Siyon Yıldızı oluşturacak şekilde bir şekil ortaya çıkaran Tekin, gene ince hesaplamalarla bu şeklin tam ortasının BAĞDAT olduğunu bize göstererek iyice şaşırmamıza vesile oldu. Çünkü Muharref Tevrat ve birer gizli yorumu olan Talmud ve Tora’da bu bölgenin vurulmasıyla Armegedon’u başlatmaları Siyonistlere telkin ediliyordu…
Sanıyorum bu bilgileri aktarmam birilerini tatmin etmeyecektir. Ancak bizler daha yeni yeni Zihin Kontrol Operasyonlarını yaparken ABD’deki Üniversite Laboratuarları insan ışınlaması üzerine çalışıyor?.. Maddeyi çok uzak mesafe olmasa dahi adeta zamanda sıçratır gibi mekan değiştirecek aşamaya getirdiler. Üstelik Süleyman kıssalarını okuyarak büyüyen Yahudiler, Kuran’da bahsi geçtiği gibi Hz. Süleyman’ın Uçan kalesi’nin bir aylık mesafeyi bir günde aldığını pek iyi biliyorlar.
Zaten onlar bu peygamberler bahşedilen güçlerin peşindeler? Ancak tek farkla onlar peyfamberlerin bu güçlerinin Allah’tan vasıtasız dahi olacağına inanmayıp, onlara verilen”YÜZÜK (HZ. SÜLEYMAN), ASA (HZ. MUSA), KILIÇ (HZ.DAVUT)” gibi eşyalarda kerameti arıyorlar…
" Amcanız Abdulhamid han....." Efn.Hzr.
" Abdulhamid hanı anlamak demek, herşeyi anlamak demektir." NFK
hal böyle olunca biz amcamızı , amcamızda bizi sever. kemâli
yazarımızın ikinci yazısı ile büyücü yahudilerin metafizik güçlerini inceleyelim.Hakan Yılmaz Çebi
İsrail Metafizik İstihbarat Kuvvetleri Nasıl Yetiştirilir
abollo teşkilatı İsrail Kohenleri tarafından binlerce sene evvel teşekkül ettirilmiştir.
Şimdi bu teşkilatın nasıl istihbaratçı yetiştirdiğini okuyacaksınız...
Kabollo teşkilatına girecek şahıs daha annesinin karnında tesbit edilir, yıydızlarla, cifir hesabıyla çocuğun doğacağı gün ve saat onlar için çok önemlidir. Onların hesaplarına göre bu sırlı hesaplamalar vaktinde gelen çocuklar kendileri için adeta Yehova’nın özel menüsüdür.
Neticede bu mayyen vakitte çocuk doğar, Kaballo hahamlarının itinasıyla büyütülür. Yiyeceğine ve sıhhatine son derece dikkat edilir, hususi surette hazırlanmış iksirler, vitaminli gıdalar ve bilhassa hususi nefis yemeklerle beslenir. Altı yaşının “ŞABAT”ına geldiği zaman son zamanlarda mükemmel bir şekilde modernleştirilmiş ve sistemleri asrımıza uyan “KABALLO JUGENT” yani “KABAL GENÇLİK TEŞKİLATI” na sokulur. Yedi sene boynunca burada aldığı eğitimle gidişatı ve hareketleri kontrol edilir.
Eğer gencin “kana doğru bir temayül ve istidadı” varsa, kendisine “suikast” işleri taallut eden vazifeler verilir. Çocuk müzikten, makineden, ilimden, siyasetten, iktisaddan hoşlanır neticede neye meyl ederse derhal o yeteneğine göre özel olarak yetiştirilir.Fakat bunca programa rağmen işe yaramayacağı tesbit edilen gençlerin ne yapıldığı tamamen meçhuldür. Ancak bu kadar ihtimamdan sonra her halde öldürülmezler?. Bu gibilerin bazen “yem” olarak bazen de “muhbirlik” gibi vasat işlerde zaman zaman faydalanıldığı biliniyor…
KABOLLO LİTERATÜRÜNDE
“HEREM” NE DEMEK!
Yıllar evvel Yahudi milyarder Serge Rubinstein polis tarafından ölü bulundu. Hükümet bu hadiseyi sıradan bir cinayet olayı gibi kapatmak zorunda kaldı.
Ancak, Amerikalı Polis Müfettişi Robert Lloyd, ölü Yahudi milyarderin cesedinin etrafında hiçbir delil bulunmadığı için öfkeyle söyleniyordu. Ölünün dehşetle açılmış gözleri muazzam bir korku seansından sonra katledildiğini gösteriyordu. Katiller yalnızca tek bir ipucu unutmuşlar, yahut bilerek emsaline ibret olsun diye kasden bırakmışlardı. Bu da maktulün kapanmış olan sağ elinin avucunun içinde bulunan, üzerinde ŞEYTAN ve ALEV işaretleri ve arkasında da İbranice bir yazı bulunan platin bir madolyon…
Bu madalyonu üniversite tarih kürsüsüne götüren polis müfettişi orada İbrani kısmı Profesörü olan Allen H. God Bridg’i bulmuş ve madolyonun üzerindeki yazı hakkında malumat istemiştir. Yazıyı gören Profesör sapsarı kesilmiş ve kısaca şu cevabı vermiştir:
Bunun üzerinde İbranice “HEREM” yazılıdır. Bu kelime KABBALO tarafından idam edilecek olan şahıslara gönderilir. Mesele anlaşılmıştı. Demek Yahudi Milyarder Rubinstein’i öldüren KABBALO idi…
Oysa, Sergei Rubinstein aslen Rusya’da doğmuş bur Yahudi idi, anlaşılan KABBALO bu adamı yetiştirip kullanmak istemişti ve türlü vesilelerle muhtelif memleketlere hep başarılı seyehatler yapmış her defasında KABALO’nun karar vericilerinin gözüne biraz daha girmişti. Fakat KABALO’nun aklından geçmeyen bir durum vardı ki o da; Rubinstein’in kendi nam ve hesabına bir takım planları vardı. Son günlerde iyiden iyiye kendisini beğenmeye başlayan bu milyarder Yahudi, sahip olduğu muazzam servete güvenerek artık KABALO’dan emir almamağa karar vermişti. Netice meydanda, bu gizemli örgüt var ettiği sonra da kendisine kafa tutan hata isyan eden bu şahsı mutat bir ölüme mahkum etmiş ve onu bir tavuk gibi boğazlatmıştır. Colarado Polis Karakolu, milyarden işadamının dağ köşkünde bir araştırma yapmış, köşkün ocağında bir sürü yakılmış evrak izleri bulmuştu. Bu evraklar arasında yarısı yanmış hatıra defteri de vardı. Kurtarılan sayfalarda neler yazıyordu acaba…
“………. her şeyin üzerinde KABALO, Kabalo’nun üzerinde Serge Rubinstein, yani Ben… Artık her şeyin başında ben olacağım. Peki bane yapabilirler ki? Bütün sırları ifşa ederim…”
“….. Akıllarından bile geçmiyor. Halbuki en büyük esrarı yakında bana ifşa edecekler, ne olur ne olmaz dikkat etmeliyim”.
“…… Kendi emniyetimi tamamen sağlamadıktan sonra harekete geçmemeliyim. Üç temsilciden biri benden şüphe etti. Fakat kısa zamanda şüphesini izole ettim”.
“……. Şark’taki dostumdam haber gelmemesi fena, fakat nasıl olsa işler yoluna girecek….”
“…… Jack, “Vaziyet müstaceldi” diyor. Herhalde fazla ürkmüş olsa gerek. Kim benden şühe eder ki?.. Yarın plaja Margaret ile gideceğim. Daha sonra belki öbür gün, Jack’a müteveccihen hareket ederim. Tek mühim nokta NİXON’ın zamanında harekete geçmesidir. Fakat Nixon…”
“……İşte buda iyi bir sürpriz oldu. Acaba Nixon neden şaşaladı?. Herşeyden evvel bu işin…”
Maktul Yahudi Milyarderin ocaktaki ateşe atılan evrakından yanmamış bazı parçaları Amerikan Emniyet teşkilatı elde etti. Yukarıdaki cümlelerden anlaşılacağı gibi milyarder Yahudi nüfuzu ve parasına güvenerek KABALLO’nun üstüne çıkmak sevdasına düşmüştür. Halbuki bu, o kadar katı kuralları olan bir teşkilatta en ağır cezayı gerektirecek bir suçtur ki; Rubinstein’in akıbeti de diğer biraderlere ders oldu.
WALL STRET BÜYÜCÜSÜNÜN
ESRARLI ÖLÜMÜ…
Rubinstein’in ölümü bile kendisine, ruhuna huzur vermedi. Bilakis mazisinin kirli çamaşırlarını ve foyalarını meydana dökmeğe sebep oldu.
“Observation” isimli Amerikan gazetesinin, yatağında feci bir şekilde ölü bulunan, maliyeci milyarder Serge Rubinstein’in esrarlı ölümü ve kirli mazisi hakkındaki yazılar ise hayli ibret alınacak türden:
“Şimdiye kadar görülmemiş derecede büyük olan bu sahtekar, milyonlar değerinde bir alçaktır. İngiltere ve Fransa’dan kovulan bu rezil adam, Amerika’ya gitmek için para vaad ederek fakir ve zavallı bir Portekiz asilzadesinin manevi evladı sıfatıyla Portekiz vatandaşı olarak Amerika’ya girmiş fakat babalığına vade ettiği yardımı yapmadığı gibi kızına da tecavüz etmiştir. Bu kadar alçaklığa dayanamayan Portekizli asilzade hemen intihar etmiştir. Portekizli asilzadeden sonra intihar eden asilzedenin kızının bıraktığı bin mektup üzerine, Birleşik Amerika Göçmen Bürosu ve Polis, Rubinstein’i hudut harici etmek istemişler fakat gizli ellerin yok ettiği itham mektubu ortadan kaybolunca ve Rubinstein, Portekizli asilzadenin gayrimeşru bir şekilde bir Yahudi kadından meydana getirdiği gayrimeşru biri olduğunu ileri sürüp, gene Yahudi şahitlerle ispat etmesi üzerine Birleşik Amerika Göçmen Bürosu ve Polis ikna olmuş, kendisine Amerika’da yerleşme izni verilmiştir.
Birkaç sene sonra Birleşik Amerika Yüksek mahkemelerinden Mac Gokey Rubinstein’in, çok karanlık bir şahıs olduğunu kendi kendisinin gayrimeşru olduğunu iddia ederek, annesine bile leke sürmekten çekinmediğini söylemiş fakat yukarıdan gelen emirlere itiat eden gazeteler bundan hiç bahis etmemişlerdi. Rubinstiein bildiği yoldan katiyen şaşmadan şaşılacak bir şekilde zengin olmakta devam ediyordu.
Rusya’da doğmuş olan Rubinstein, İngiltere’de bir müddet bulunmuş daha 24 yaşında iken Fransa’da muazzam işlerde başarılı olmuş, kısa zamanda Fransa’nın en büyük bankası olan Fransa Asya Bankası’nın başına geçmiştir. Fakat 2. Dünya Harbinden sonra, müttefikler tarafından idam edilen vatansever Fransız Başkanvekili Pierre Layal, bu adamın hareketlerini şüpheli görmüş ve tam tutuklatacağı zaman İngiltere’ye kaçmıştır.
İngiltere’de, Chosan Ltd. bankası’nın idaresini eline alan Rubinstein, sistemli olarak bu bankayı iflas ettirmiştir. Kendisi de milyonlara konmuştur. İngiltere hükümeti hiçbir şey isbat edemediği için kendisine dokunamamış fakat sınır dışı etmiştir.
Amerika’da şaşılacak kadar kısa bir zamanda günün adamı olan Rubinstein, bizzat Cumhurbaşkanı Rozvelt tarafından Beyaz Saray’da kabul edilmiş ve kendisinden, iktisadi bazı fikirler sorulmuş bundan sonra da Rubinstein aşağı yukarı Rozvelt’in ekonomiyle ilgili konularda danışmanı olmuştur.
Alçaklık, kötülük, entrika, şantaj, namussuzluk gibi şeylerde hakikaten üstün zekaya sahip olan Rubinstein, Amerikan iktisadını bu vesileyle de bütün dünya iktisadını eline almış adeta allak bullak etmişti. Aynı zamanda bakire kızları kirletmek zevkine haiz olan bu rezil adam, özel yatında bir kıza işgence yaptıktan sonra ırzına geçmiş fakat çevresi çok olduğu için iş kapatılmış, yaptığı her çirkefliğin ardından büsbütün şımaran Rubinstein bundan sonraki boş vaktini bakire bozmakla geçirmeye başlamıştır. Rezaletleri tahammül edilmez bir dereceye gelen Rubinstein’i Amerikan Polis teşkilatı sınırdışı etmek istediği halde bir türlü başarılı olamamıştır. Bazı milliyetçi senatörlerin gayreti ile Lewisburg hapishanesine atılan Rubinstein, gene kısa bir zaman sonra elini kolunu sallaya sallaya hapisten çıkmıştır. Gayet korkunç ve mistik bir şekilde öldürülen Rubinstein’in sonu da bütün hayatı gibi muammalı olmuştur.
SİYON PROTOKOLLERİNİN
ELE GEÇME MEVZUSU
Eli seneden fazla oluyor, bir gün çarlık Rusya’da bazı şahıslar bizim Siyon Liderlerinin Protokolleri”ni ellerine geçirdiler. Fakat büyüklerimiz ne kadar haklı imiş, insan kitleleri bu protokollerin gerçek olduğuna inanmadı. Onların gözleri vardır görmez, kulakları vardır işitmez. Böyle mahluklara insan denilebilir mi? Talmud’ta hahamlarımızın söylediği gibi “Gayri Yahudileri hayvanlarımız gibi idare ederiz”.
Görünüz ve iftihar ediniz; gazeteler, kitaplar, dergiler, radyo, sinema, televizyon hepsi elimizde gayri Yahudi sürülerini hoşlanmadığımız her şeyden nefret ettiriyoruz. Millet, vatan, din sevgisi işimize gelmeyen her mali sistem kapitalist sistem diyerek kitleleri bu sisteme düşman kılıyoruz. İnsan yığınları bu fikirlerden başka fikirleri düşünmeyi kabahat saymaktadır. Ne zaman işimize gelmeyen milli bir lideri çamurlamak istesek ne zaman onları istediğimiz zaman yola sokmak istesek bütün etraflarını bizim gördüğümüz gibi görmelerini arzu etsek, önümüzdeki zile basar ve merimizdeki matbuata lazım gelen talimat veririz. Kısa çok kısa bir zamanda bütün memleketi hatta bütün kıtaları çalkalayan bir propaganda kampanyası başlar ve istenildiği zaman hedefe ulaşılır.
Genç nesil tamamıyla elimizdedir. Onlar için tek yüksek fikir şahsi aşarıdır. Başka bir şey onlar için mühim değildir. Mektep kitapları tam istediğimiz şekilde çıkmaya başlamıştır. Budala veliler çocuklarının 12 sene veyahut 16 sene mektep binasının içinde oturmasıyla son derece iftihar edilecek bir şey yaptıklarını sanıyorlar. Bütün bu seneler içinde çocuğun karakteri tamamıyla değiştirilir. Ve realist bir şekilde düşünmesine ders kitapları vasıtasıyla engel olunur. Senelerce hayattan ayrı kalmış talebe yalnız mektepte kendisine öğretilen marifetler ve düşünce sistematiği ile tamamen materyalist bir kimliğe bürünür. Bunun için aptal veliler ellerinden gelen parayı verirler, sırf çocukları adam olsun diye… Halbuki hayvandan insan çıkar mı? Kısaca, talebe bilmesi icap eden şeylerden fazla hiçbir şey öğrenmez ve kafasını ne kadar saçma ve komik şey varsa bunlarla doldurulur.
Herkesi rey sandığının başına toplamalıyız. Çünkü rey verenlerin çoğu bizlere bilmeden rey verirler. İstersek kundaktaki çocuklara bile rey verdirebiliriz. Halk başındakileri hep kendisinin seçtiğini zannetmelidir. Mesela Rozvelt (aslen Hollandalı Yahudi ailesine mensup olup gerçek adı Rozenfet) hala hayatta olsa idi onu Cumhurbaşkanı seçerdik.
Şimdiye kadar bütün bültenlerimizi “Yidiş” diliyle bastırdık. Fakat maalesef çoğumuzun bu Yahudi dilini okuyamadığını göz önüne alarak bu bülteni İngilizce neşrettik. Hususi bildirimizin başka ellere geçmemesi için gerekir. Başka ellere geçtiği zaman hemen bu bültenin yalan olduğunu ilan etmek lazımdır. Zaten gayri Yahudi halk yığınları o kadar iyi terbiye edilmişlerdir ki; çok azı bu bildirinin doğruluğuna inanır.
İsrael oğulları sevininiz! Yakında bu hayvan kitlelerini mensup oldukları ahırlara dolduracağız. Onlar da b ir daha bizleri rahatsız etmeyeceklerdir.Ondan sonra bütün insanlara taalluk eden işleri biz yapacağız. Birleşik Amerika’da yaşayan millet bize itaatte zorluk gösterir. Onlara tek dünya tek millet prensibini aşılamalıdır. Şüphesiz bu millete siyon milleti olacaktır. Eloi tarafından bize vaat edilmiş olan ülke “DÜNYA” pek yakında bizim olacaktır. Bu hakimiyetten sonra Yahudi sulh, saadet ve neşe içinde yaşayacaktır.
ayrıca bu yazıya istinaden ekliyorum yahudi iş adamı üzeyir garih sağ kulak dibinden bıçaklanmıştı. Bu işarette kabbolo ya aittir bilginize. Şahsen görüştüğüm başka bir iş adamı bu mevzudan için şunu söylemişti, dünyanın neresinde bir yahudi/yahudiler öldürülür ise bunu yapan kabbolo dur.başkasını aramayın.
Yaşasın milletimiz! Siyon’a mağlup dünya kralı!..
" Amcanız Abdulhamid han....." Efn.Hzr.
" Abdulhamid hanı anlamak demek, herşeyi anlamak demektir." NFK
hal böyle olunca biz amcamızı , amcamızda bizi sever. kemâli
''Batılı tasfir safi zihinleri idlaldir'''
Sözü gereği;batılı çok fazla tasfir eden şeyleri yazında yer vermişsin.Kanaatimce pek hoş bir durum gibi gelmedi.
Buna rağmen;helaki yaklaşan o şerir kavmin; hak ettiği ibretli dersi alması adına şunları kayd etmek istedim:
(NoT:Bazı maddeler yazının içinde de geçmektedir.)
TELMUD’UN MAL İLE ALAKALI BAZI HÜKÜMLERİ
1. Ecnebilerin (Yahudi olmayanların) kaybolan bir malını bulup, onlara geri veren bir yahudiyi Allah asla afvetmez.
2. İnsanlardan, yani yahudilerden birinin malını çalmak caiz değildir. Fakat yahudi dininden olmayanların malını çalmak caizdir.
3. Faiz, yahudiler arasında haramdır. Fakat yahudi haricindeki insanlardan faiz almak mübahdır.
4. Bir yahudi, evladlarını faize alıştırmak için onlara faizle borç vermelidir. Ta ki çocukları faizin tadını alsınlar da yahudi olmayanlar içinde bu faiz müessesesini işletsinler.
5. Yahudi olmayanların hayatı bile yahudilerin mülkü iken (yani onlar yahudilerin kölesi iken), o ecnebilerin malları nasıl yahudilerin olmaz? Yani onların malları hertürlü hilelerle alınabilir.
(Hakikat-ul Yehud, sahife-18)
TELMUD’UN AHLAK CİHETİNDEKİ BAZI HÜKÜMLERİ
1. Gerek erkek, gerek kadın olsun, yahudi olmayan biriyle zina etmek mübahdır.
2. Bir kadının, başka bir kadınla zina eden kocasından şikayet etmeğe hakkı yoktur.
3. Kişinin karısıyla livata muamelesi yapması mübahdır. Çünki kadının, kocasına nisbeti; adamın kasabdan aldığı bir parça ete benzer. O adamın bu eti, ister pişmiş-ister çiğ olarak, canı nasıl isterse öyle yemeğe hakkı vardır.
(Hakikat-ul Yehud, sahife-19)
TELMUD’UN AHİD VE MİSAKLARLA ALAKALI BAZI HÜKÜMLERİ
1. Yahudiler, ecnebilere verdiği sözden ve yaptıkları yeminden dönmelerinden dolayı mes’ul değildirler. Çünki yahudilerle hayvanlar (ecnebiler) arasında yemin olmaz.
2. Yahudiler için yalan yere şahidlik yapmak caizdir.
3. Ecnebileri (yahudi olmayanları) aldatmak mübahdır. Belki vacibdir.
4. Senin önüne bir yahudi ile bir ecnebi herhangi bir hususta davalı olarak gelirlerse, imkan bulduğunda o yahudiyi bu davada kazançlı çıkar.
(Hakikat-ul Yehud, sahife-19)
kadeşim haklısın belki batılla fazla iştigal ediyorum belki doğru.Mesela merhum C.Rifat Atilhanın bütün eserleride yahudilerle ilgilidir.)
Ayrıca hz.Ebubekir efendimizin sözlerinde okumuşsanız şu mealde ifadeler vardır; ahlaklı olmanın sebebini bütün kötülükleri bilipte yapmayarak... veya sevap işlemektense günahtan kaçmanın daha zor olduğu gibi
VE SON OLARAK ŞAHSEN ŞÖYLE DÜŞÜNÜYORUM."Kişi nefsini bildikçe rabbini bilir". bu sebeble kişi düşmanını tanıdıkça dostunu daha rahat bulabilir diye düşünüyorum ama size de hak veriyorum teşekkür ederim.
bu düşüncemin bir nevi ispaı olarak şu siteye bakmanızı http://www.oktarbabuna.com/sabetayci_ailem.php
rica ediyorum. memleketin nefsini iyi tanımak lazım.
" Amcanız Abdulhamid han....." Efn.Hzr.
" Abdulhamid hanı anlamak demek, herşeyi anlamak demektir." NFK
hal böyle olunca biz amcamızı , amcamızda bizi sever. kemâli