Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
FENA HALDE MUTSUZ MUSUNUZ ?
Bir zamanlar bir tepenin üzerinde villada bir oglan çocugu yasarmis. Iyi de yasamis. Köpekleri ve atlari, otomobilleri ve müzigi severmis. Yüzmeye gider, futbol oynar, güzel kizlara bayilirmis.
Bir gün Tanriya:
“Büyüdügüm zaman neler istedigimi buldum, uzun uzun düsünüp.” Demis.
“Neler”demis Tanri...
“Bir büyük evde yasamak isterim. Ön kapisinda heykeller olsun. Arka kapida iki St. Bernard köpegi... Uçsuz bucaksiz bir bahçe içinde....Uzun, çok güzel ve çok müsfik bir kadinla evlenmek isterim. Siyah saçli, mavi gözlü, gitar çalan ve tatli tatli sarkilar söyleyen.”
“Üç güçlü oglum olsun isterim ki, onlarla futbol oynayabileyim.. büyüdüklerinde birisi büyük bir bilim adami, öteki senatör, üçüncüsü milli santrfor olsun.”
“Ben bir seyyah olayim... Okyanuslara yelken açayim. Daglarin zirvelerine tirmanayim, insanlari kurtarayim. Bir Ferrari kullanayim yollarda...”
“Ne güzel bir hayal bu”demis Tanri... “Mutlu olmani dilerim.”
Bir gün oglan futbol oynarken ayagini incitmis. Ondan sonra degil daglara, agaçlara bile tirmanamaz olmus. Okyanuslara yelken açmak da hayal olmus tabii. Bunun üzerine pazarlama okuyup, tibbi malzemeler dagitin bir sirket kurmus.
Bir kizla evlenmis, çok güzel ve çok müsfik. Ama uzun degil, kisaymis. Saçlari siyahmis ama gözleri mavi degil, ela imis. Gitar çalamaz, sarki söylemezmis ama, harika yemek pisirir, olaganüstü güzel kus resimleri yaparmis. Isi dolayisiyla, kent disinda bir villada degil, kentte bir apartman teras katinda oturmak zorunda kalmis ama evinin deniz manzarasi gene harika imis. Iki St. Bernard besleyecek bahçesi yokmus ama evinde harika bir Ankara kedisi varmis. Üç kiz da babalarini çok severlermis. Onunla futbol oynayamazlarmis ama birlikte denize, parklara giderlermis. Uçurtma uçurduklari da olurmus. En küçükleri hariç tabii. O gölgede bir agacin altinda oturur, gitari ile sarkilar söylermis. Iyi para kazanmis ama öyle kirmizi bir Ferrari’si olmamis.
Bir sabah uykudan üzüntü içinde uyanmis ve en iyi arkadasina kosmus...
“Ben” demis. “Hiç mutlu degilim.”
“Neden”demis arkadasi.
“Çocukken siyah saçli, uzun boylu, mavi gözlü, gitar çalip sarki söyleyen bir kizla evlenmek isterdim. Oysa karim uzun degil, ela gözlü, gitar çalamiyor.”
“Karin çok güzel”demis arkadasi...”Harika resimler yapiyor, enfes yemekler pisiriyor üstelik.”
“Adam dinlememis bile onu....
Bir gün karisina “Hiç mutlu degilim” diye dökmüs içini.
“Neden” demis karisi.
“Çünkü büyük bir bahçe içinde bir villada yasamayi düslerdim, oysa 47.katta bir apartman dairesine tikildim. Iki St. Bernard’in yasayacagim bir bahçem olsun isterdim, hani nerede...”
“Konforlu bir apartmanda yasiyoruz” demis karisi....”Oturdugumuz yerden okyanusu görüyor, gülüyor, egleniyor, birbirimizi seviyoruz. Kendimizi oksuyor, güzel kuslarin resimleri yapiyoruz. Üç de harika çocugumuz var...”
Adam dinlemiyormus bile....
Ruh doktoruna kosmus bir gün.... “Ben mutlu” degilim diye...
“Niye “demis doktor...
“Çünkü ben bir gezginci olmak, okyanuslara açilmak, daglara tirmanmak, insanlari kurtarmak isterdim. Oysa masa basi isim ve sakat bir dizim var simdi..”
“Ama sattigin tibbi malzemeler yiginla hayat kurtariyor..” demis doktor.
Adam dinlememis bile. Doktor da ona 100 Dolar vizite yazip yollamis.
Bir gün muhasebecisine “Ben çok mutsuzum”demis..
“Neden demis muhasebecisi.
“Ben kirmizi Ferrari’m olsun isterdim hep. Ve dünya umurumda olmasin. Oysa ise metro ile gidip geliyorum. Bir yiginda sorunum var.”
“Iyi giyiniyor, iyi restoranlara gidiyorsun. Bütün Avrupa’yi Amerika’yi gezdin.”demis muhasebeci.
Ama adam onu dinlemiyormus bile. Muhasebeci adama 100 Dolar danisman ücreti fatura edip yollamis. Onun da hayalinde kirmizi Ferrari varmis çünkü...
Adam, rahibe “çok mutsuzum” demis.
“Neden” demis rahip.
“Üç oglum olsun isterdim. Biri bilim adami, biri politikaci, biri sporcu. Oysa üç kizim oldu. Birisi yürüyemiyor bile.”
“Ama çok güzel ve çok zeki üç kizin var”demis rahip. “Seni çok seviyorlar. Basarili da oldular. Biri hemsire, biri sanatçi, biri de müzik hocasi..”
Ama adam dinlemiyormus bile. Öyle mutsuzmus ki hasta olmus sonunda. Bir beyaz hastane odasinda, etrafi beyaz giyinmis hemsirelerle dolu yatiyormus. Vücudunda teller, hastaneye kendi sattigi kalp cihazina gidiyor, kollarina bagli serumlarla besleniyormus. Fena halde mutsuzmus adam simdi. Ailesi, dostlari ve rahibini yataginin basina toplanmislar.
Onlar da üzüntü içindeymis. Mutlu olanlar sadece ruh doktoru ile muhasebecisi imis. Bir gece adam odasinda Tanri ile yalniz kaldiginda
“Tanrim”demis. “Hatirlar misin çocukken sana yalvarmis ve istediklerimi siralamistim.”
“Hatirladim”demis Tanri.. “Güzel bir hayaldi”
“Peki niye onlarin hiçbirini vermedin bana” demis adam..
“Verebilirdim” demis Tanri...”Ama sana istemedigin seyleri vererek bir sürpriz yapmak istedim.”
“Bak neler verdim sana. Bir güzel sevecen es, iyi bir is, yasanacak güzel bir ev. Üç tatli kiz evlat. Bir araya getirdigim en güzel yasam paketlerinden biriydi bu”
“Evet”demis adam...”Ama bana benim gerçekten istediklerimi vereceksin sandim..”
“Bende senin, benim gerçekten istediklerimi vereceksin sandim.” Demis Tanri.
“Sen ne istedin ki?” demis adam hayretle.
Tanri’nin da bazi seyler isteyecegini hiç düsünmemis hayatinda.
“Sana verdiklerimle mutlu olmani istemistim.”demis Tanri.
Adam karanlik odasinda sabaha kadar düsünmüs .sonunda yeni bir hayal kurmaya karar vermis. Yillar önce kurdugu hayalin yerine “Keske bunu hayal etseydim.” Dedigi bir hayal..
Bu sefer ki hayalinde zaten sahip oldugu seyler varmis hep. Adam kisa zamanda iyilesmis, 47. Kattaki dairesinde mutlu yasamis. Kizlarinin sen sakrak sesleri, esinin derin ela gözleri ve harika kus resimleri arasinda mutlu oldugunu hissedermis bütün gün... geceleri de okyanusa yansiyan kentin isiklarinin dalgalar üzerinde oynasmasina bakar gülümsermis... sinir tanimadan büyük düsünmek... hayal gücünü sonuna kadar zorlamak... ama elde ettikleri ile de mutlu olmayi bilmek... Tanri’nin insana verebilecegi en büyük iki nimet bu olmali....
Bakin bakalim, size neler vermis Tanri.
bu yazı bana kelile ve dimne isimli kitapta okudum fare hikayesini aklıma getirdi.
fare kendi olmuş ve daha sonrada köpek sonra insan ve ensonunda yine fare olmuş ve on aşöyle demişler
SENDE FARE YÜREĞİVaR SEN NE OLURSAN OL YİNEDE FARKETMEZ.
insan gerçeklten sahip oldukları ile mutlu olabilmeli