Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
SULTANIN SİYÂSETİ
SULTANIN SİYÂSETİ
Sultan İkinci Abdülhamîd Hân, Avrupa devletleri sefîrlerinin siyâsî talep ve taarruzlarından kolaylıkla kurtuluyordu. Buna bir son vermek isteyen Fransa eski Dâhiliye Nâzırı Mösyö Konstans, sefîrler meclisi kararlarını sultana bildirmek üzere yola çıktı. Sefîr daha arabasına binmeden sultana, sefîrin saraya hareket ettiği haberi gitmişti. Sefîrin atlarla alâkasını bilen Padişâh;
– “Buyurun sefîr cenâbları! Sizi alâkalandıracak bir mevzû hakkında dikkatinizi celbedeceğim!..” dedi ve elinden tutarak balkona götürdü:
– “Şu aşağıda seyisin dolaştırmakta olduğu hayvanı görüyor musunuz? Bunları bir çift olarak Mösyö Feliks bana göndermişti. Bu hayvanlar, “Perseron” kırmalarıdır. Bu renkleri elde etmek için, kır kısraklar ile al aygırlarları kullanıyorlar. Benim gerek binek ve gerek araba hayvanlarına çok merâkım vardır. Bunların renkleri kadar tırısları da güzeldir. Hayli zaman kullandım. Onları pek sevdim, fakat ne yazık ki, eşi geçenlerde öldü. Acaba aynı renkte ve aynı cinste bir hayvan tedâriki mümkün olur mu? Sefîr:
– “Haşmetpenâh! Mâlum-ı şâhâneleri Fransa’da hayvan yetiştiren büyük hârâlar vardır. O kadar ki, bir çift araba atı sipariş edildiği zaman alnındaki akıtmalara, ayaklarındaki sekilere kadar temin etmek mümkündür. Fransız ırkı, Arap ve yerli ırkla melezleştirilen bir cinstir. Arap atının nehâfeti (hafifliği), yerli ırkın resâneti (dayanıklılığı) birleştirilmek sûretiyle güzel bir ırk elde edilmiştir.” Sultan;
“– Verdiğiniz malûmattan dolayı çok teşekkür ederim, beni düşündüren bir meseleden kurtardınız. O hâlde tavassutunuzu benden esirgemeyeceksiniz.”
“– İrâde buyurursanız, hemen esbâbına tevessül ederim.”
“– O hâlde derhal size bedelini vereyim.” dedi ve zile basarak içeriye giren mâbeyinciye:
“– Beş yüz Napolyon getiriniz.” emrini verdi.
Bu para bir at bedeli olarak pek fazla idi. Sultan bunun mühim bir kısmını sefîre dolambaçlı yoldan ihsan olarak veriyordu. Sefîr parayı alınca Sultan saatine baktı;
“– Affedersiniz, namaz vaktim gelmiş, size vedâ ediyorum!” dedi. Mösyö Konstans da sefîrler meclisinin kararlarından hiçbir şey söyleyemeden ayrılmaya mecbur oldu.
Mösyö Konstans, sefîrler meclisine geldiği zaman şöyle söylemiştir:
“– Hiçbir şey yapamadım. Sultan, beni at cambazı yaptı!”
allah dedemiz sultan abdülhamit han hz. lerinden razı ve memnun olsun bizleride şefaatlarına mashar kılsın. bu gün bu topraklar üzerinde rahat ve huzurlu yaşıyorsak dedemizin bu keskin ve akıllı siyaseti sayesindedir. kim ne derse desin. bizim ecdadımız bu kadar yüce ve şanlıdır. yarın huzurullahda kızıl sultan ilan edenler bu ulu sultanın yüzüne nasıl bakıp hesap vereceklerdir. bütün ecdadımızın ve amcamız sultan abdülhamit han hz. lerinin ruhu için birer fatiha okumayı unutmayalım.değerli arkadaşlar.
Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?
Feryâdım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,
Şu nankör ....... bak günâhına.
Târihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca sultan;
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyâsî padişâhına.
Pâdişah hem zâlim, hem deli dedik,
İhtilâle kıyam etmeli dedik;
Şeytan ne dediyse, biz 'beli' dedik;
Çalıştık fitnenin intibahına.
Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz.
Sade deli değil, edepsizmişiz.
Tükürdük atalar kıblegâhına.
Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,
Bir sürü türedi, girdi meydana.
Nerden çıktı bunca veled-i zinâ?
Yuh olsun bunların ham ervâhına!
Bunlar halkı didik didik ettiler,
Katliama kadar sürüp gittiler.
Saçak öpmeyenler, secde ettiler.
.................. pis külahına.
Haddi yok, açlıkla derde girenin,
Sehpâ-yı kazâya boyun verenin.
Lânetle anılan cebâbirenin
Bu, rahmet okuttu en küstâhına.
Çok kişiye şimdi vatan mezardır,
Herkesin belâdan nasîbi vardır,
Selâmetle eren pek bahtiyardır,
Harab büldânın şen sabahına.
Milliyet dâvâsı fıska büründü,
Ridâ-yı diyânet yerde süründü,
Türk'ün ruhu zorla âsi göründü,
Hem peygamberine, hem Allâh'ına.
Lâkin sen sultânım gavs-ı ekbersin
Ahiretten bile himmet eylersin,
Çok çekti şu millet murada ersin
Şefâat kıl şâhım mededhâhına.
(Rıza Tevfik)
Padişahım gelmemişken ya da biz,
İşte geldik senden istimdada biz,
Öldürürler başlasak feryada biz,
Hasret olduk eski istibdada biz.
(Süleyman Nazif)
mevla cennet mekan abdulhamid han haz şefaatlerine nail kılsın bizleride
Osmanlı Tarihinde bu kadar güzel örneklere rastlamak mümkünken okullarımızdaki tarih derslerinde maalesef bizi bunlardan uzak tutmak için ellerinden geleni yapıyorlaR.
Halbuki: FATİH SULTAN MEHMED, YAVUS SULTAN SELİM, ....., ABDÜLAZİZ, ABDÜLHAMİD
Bu insanların bu yüce padişahların muhakkak hayatlarının bilinmesi ve doğru bir şekilde öğrenilmesi şiddetle şart kılınmalıdır. Biz tarihimizi unuturken bizi bu duruma düşüren devletler bizim tarihimizi okuyor ve bizlerin şimdiki haliyle dalga geçiyorlar.
SELAMETLE
Kıssanız için teşekkürşer..Ben tambir tarih ve abdülhamit Han H.z. Hayranıyımdır..yakın tarihte yaşamız olmasındandır sanırım ona olan hayranlığım bir başkadır..Allah bu millete bir Abdülhamit Han Daha nasip eder inş. keza hazinesi genişti ben hala heycanla bekliyorum..Dünyevi ilimleri ile uhrevi iilmleri tek vucutta birleştiren ecdadımızın neler yaptığı aşikarken bizim şu anki misyoner kılıklılar ayak diretiyorlar...Misyonerler ile karşılıklı kokteylerde gülüşüyorlar..Allah bu dünyada olmasada birini öbür tarafta elime verecek diye o anı da başka bir arzu ile beklemekteyim...
Sultan Abdülhamit için şu kıssa anlatılır..Bir gün vezirleriyle sarayda dolasırken kimseye birsey söylemeden kosusturmus arabaya atlamiş tabi veziride pesinden ...Araba istanbulun ücra bir semtine dogru hızla ilerlerken Abdülhamit i takip ediyor aynı zamnda sultanın böyle yapmasına anlam veremiyordu.araba bir evin kapisinda durur abdulhamit kapiyı calar ve bir müddet sonra kapiyi orta yaslarda bir genc acar adeta transa girmis halde olan abdulhamit belindeki hanceri gence saplar genc oracıkta ölür...vezir hiç bir sey anlamaz sultana sorar sultan hiç bir cvp vermez bu durum vezirin kafasını kurcalar ertesi gun cinayetin işlendigi eve tekrar gider.evde ölen gencin annesi oglunu ölduren kişiye dua eder vaziyettedir.vezir iyice meraklanır ve kadına sorara hayırdır ne oldu burda diye ..kadın da anlatır dun oglum biraz içkiliydi ve seytan ruhuna işlemisti bana saldiracakken(en buyuk gunahlardan biri)tanımadıgım biri geldi ve oglumun bu gunahı işlemesine mani oldu...ne kadar dogru ne kadar bilemiyorum ama sunu söyliyeyim.eger avrupalılar abdulhamid e kızıl sultan diyorlarsa kesin iyidir:))çünkü avrupalılar fatihi de sevmez yavuzu da hiçbir basarılı padisahi sevmez...
Târihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca sultan;
gerçekten hak veriyoruz gerçekleri bilenler tabii ya bilmeyenler. onlarda öğrendiklerinde hak verecekler...
http://www.mollacami.com/konu/bayadan-beri-bir-arsiv-belgesi-ariyorum-a-11909.html
linkinden de bir belge aradığımı ilan etmiştim bilgisi veya kaynağı olanların paylaşmasını rica ediyorum...
ADIGÜZEL