Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
*** Hazreti Ebu Zer ***
Hazreti Ebu Zer
Birgün müslümanların halifesi Hazret-i Ömer, Eshâbın ileri gelenleriyle oturmuş sohbet ediyordu. Tam bu sırada iki genç huzuruna girdi. Kollarından sımsıkı tuttukları yakışıklı,mert tavırlı ve temiz giyinmiş bir genci Emir-ül mü'minine getirmişlerdi. Geliş sebeplerini şöyle anlattılar:
-Biz iki kardeşiz. Babamız bugün bahçede dolaşmakta iken bu genç tarafından öldürüldü. Hakkın yerine getirilmesi için size getirdik'' Hazret-i Ömer gence sordu:
-İşittin, ne cevap vereceksin? Delikanlı büyük bir vakar ve sükûnet içinde şu cevabı verdi:
-Ey mü'minlerin emiri! Bu iki genç doğru söylüyor.Fakat izin verirseniz, hadiseyi bir de ben anlatayım. O zaman,ne emir buyurursanız adâlet ondadır. Ben çölde yaşayan bir kişiyim. Ailemi almış buralara gezmeye gelmiştim.Tuttuğumuz yol, bahçelerin arasından geçiyordu Yanımda atlarım ve kısraklarım vardı. İçlerinde çok asil bir at vardı.Bahçelerden birinin duvarından sarkmış bir dalı kopardı. Derhal atı tutup çektim. Bu sırada duvar kenarında bir ihtiyarın öfkeli öfkeli gelmekte olduğunu gördüm. Elinde bir taş vardı. Taşı ata doğru attı.Gözüm bakmağa bile kıyamadığı o güzel hayvan da bir tarafa yığılıverdi ve öldü. Hemen taşı alıp ben de o adama attım. Eceli gelmiş, bir feryatla o da can verdi. Kaçmak istemedim değil, fakat bu delikanlılar benden atik davrandılar. Tutup işte huzurunuza getirdiler. Hazret-i Ömer buyurdu ki:
-Cinayetini itiraf ettin, sana kısas lâzım geldi. Bu cezayı yerine getirmemiz lâzım olur. Delikanlı aynı sükunetle şöyle cevap verdi:
-Madem ki, dinimizin hükmü budur, Halifemizin emrine itaat gerekir. Emre, boynum kıldan incedir. Ölüme hemen hazırım.Fakat benim küçük bir kardeşim var. Ölen babamız ona hayli mal, para ayırmış ve ''oğlum, şunlar kardeşinindir ve büyüyünceye kadar bunun muhafazası sana aittir'' demişti. Ben bu paraları bir yere sakladım. Benden başkası yerini bilmez. Eğer şimdi kısas yerine getirilirse, o para ortada kalır. Yetim hakkı zayi olur . Fakat üç gün müsade buyurursanız, gider o emaneti emniyetli bir adama teslim ettikten sonra döner gelir, nefsimi size teslim ederim. Bu hususta buna kefil de bulunur.Hazret-i Ömer, bir müddet düşündükten sonra:
-Kim bu gence kefil olur? buyurdu. Genç, bir an orada bulunanlara dikkatle baktı.Sonra Ebû Zer hazretlerini göstererek:
-İşte bu zat! dedi.
-Ey Ebû Zer, kefil olur musun?
-Evet üç güne kadar döneceğine kefilim, cevabını verdi. Kadrinin yüksekliği ile Eshâb-ı kirâm arasında bile üstün bir mevkii olan Ebû Zer hazretlerinin kefaleti davacılar için de kâfi idi. Aradan üç gün geçti.Mühlet bitmek üzereydi. Davacı gençler gelmişlerdi.Ebû Zer de hazırdı. Fakat delikanlı ortada yoktu. Davacı gençler:
-Ey Eba Zer,kefalet ettiğin şahıs nerede? Hiç giden gelir mi? Bizse nezrini ifa etmedikçe yerimizden kımıldamayız dediler.
Daha vakit var, hele müddet bitsin... Delikanlı dönmediği takdirde Allah hakkı için kefalet hükmünün icrasına hazırım, dedi. Hazret-i Ömer ise:
Delikanlı gelmezse Dinimizin hükmünü elbette infaz ederim, uygularım, buyurdu.Nihayet vakit dolmuş, Eshâbın hayret ve heyecanı son dereceyi bulmuştu.Tam bu sırada delikanlı çıkageldi.Yüzünden ter taneleri dökülüyordu.
-Yetimi dayısına teslim ettim, ona paraların bulunduğu yeri gösterdim ve ancak gelebildim.Görüyorsunuz hava çok sıcak ve yerimiz hayli uzaktır.Eshâb-ı kirâm, delikanlının sözünde durmasına hayran kaldılar ve bunu kendisine açıkladılar. Delikanlı:
-Mert olan hakiki Müslüman sözünde durur, diye cevap verdi.Kim ölümden kurtulur. Dünyada sözünde duran kalmadı sözünü söyletir miyim hiç? Mertliğin bu kadar parlak bir örneğini veren delikanlının ailesi ve kabilesi hakkında, Ebû Zer hazretlerinden bilgi soruldu.O büyük sahâbi şu cevabı verdi:
-Ben delikanlıyı tanımam. Halifemizin huzurunda ve birçok Eshâb-ı kirâm arasında yaptığı teklifi reddetmeyi mürüvvete, insanlığa uygun bulmadım. Âlemde fazilet, iyilik kalmamış mı denilsin?''Davacı gençler de, o dakikada davalarında vazgeçtiler. Devlet hazinesinden babalarının diyeti verilmek istenildiği zaman da;
Biz dünyada kerem sahipleri, cömertler kalmadı denilmemek için, sırf Allah rızası için davamızdan vazgeçtik,dediler.
Diger bir rivayete görede Hz.Ebu zer'e soruldugunda neden tanımadıgın bir çocuga kefil oldun diye.Hz. Ebu zerde buyurmuştur ki..
"Ahirette eger efendimiz senden bir müslüman kefillik istedigi halde neden kefil olmadın derse ben nasıl çıkarım onun karşısına"demiştir..
Rabbim şefaatlerine nail eylesin..
amin inş nail kılar şefaatlerine ne büyük örnek ve önderlerimiz var mevla onlara layık olmayı nasip etsin bizlere
Bir milletin ihyası kötülerin imhası ile değil genç neslin eğitim ve terbiyesi ile mümkündür...