Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Alacalı Kel ile Kör
ALACALI KEL İLE KÖR
Geçmiş zamanda alacalı, kel ve kör olan üç Yahudi varmış. Cenab-ı Allah Azze ve Celle bu üç kişiyi denemek için bir melek gönderir. Melek ilk alacalıya gelip:
“Sana hangi şey daha sevimlidir?” diye sorar. Alacalı:
“Güzel bir renk, güzel bir cilt. İnsanlar bu halimden tiksiniyorlar.” Diye cevap verir. Melek, Alacalıyı eliyle sıvazlayınca alacalının hastalığı gider.Alacalı artık güzel bir cilt ve renge sahiptir. Melek alacalıya hangi malı sevdiğini sorunca alacalı: “deve” der. Alacalıya doğurgan bir deve de verilip bereketli olması için duâ edilir . . .
Melek ikinci olarak kele gelip:
“Sana hangi şey daha sevimlidir?” diye sorar. Kel:
“Güzel bir saç, zira bu görüntüm insanları benden tiksindirmiştir.” Diye cevap verir. Melek, keli eliyle sıvazlar ve kelden de hastalık gider. Kendisine güzel bir saç verilir. Melek, kele hangi malı daha çok sevdiğini sorunca Kel: “Sığır” der. Kele de buzağılayacak bir inek verilip, bereketli olması için duâ edilir.
Melek üçüncü olarak köre gelip:
“Sana hangi şey daha sevimlidir?” diye sorar. Kör:
“ Allah’ın (cc) gözlerimi geri vermesi, böyle insanları görürüm.” Diye cevap verir. Melek eliyle gözlerini sıvazlar sıvazlamaz körün gözleri geri verilir.Melek, köre “Sana hangi mal daha sevimlidir?” diye sorunca kör “davar” der. bunun üzerine kendine doğurgan bir koyun verilir . . .
Geçen zamanla deve yavrulamış, inek buzağılamış, koyunsa kuzulamıştır. Artık alacalının bir vadi devesi . . . Kelin bir vadi sığırı . . . Körün ise bir vadi davarı olmuş.
Derken Melek, insan kılığında alacalıya gelip:
“Ben fakir bir adamım, yolculukta imkanlarım kesildi bugün . . . Önce Allah’tan (cc) sonra senden başka memleketime ulaşma imkanım yoktur. Sana güzel rengi, güzel cildi, güzel malı verenin hakkı için senden yolculuğumda üzerine binip memleketime ulaşabileceğim bir deve istiyorum.” Deyince, Alacalı;
“Benim üzerimde bir çok hak var. Bir çok kimseye bakmam gerekiyor.” Diye Melek’e olumsuz cevap verir. Bunun üzerine Melek;
“Ben seni tanır gibiyim, sen halkın tiksindiği alaca hastalığı olan, fakir biriydin, sonunda Allah (cc) sana mal vermedi mi?” der. Alacalı:
“Ben bu malları uludan uluya gelen mirasla elde ettim.” Diye cevap verir. Melek ise bu cevaba karşılık:
Eğer yalancı isen, Allah (cc) seni önceki haline çevirsin” deyip körün yanına gider. Köre;
“Ben fakir bir adamım, yolcuyum. Yolculukta imkanlarım kesildi bugün. Önce Allah’tan (cc) sonra senden başka memleketine ulaşma imkanım yoktur. Sana gözünü geri verenin hakkı için, senden yolculuğumda kendisiyle memleketime ulaşabileceğim bir koyun istiyorum.” Der. Kör;
“Ben özleri görmeyen biriydim, Allah gözlerimi geri verdi. Fakirken beni zengin yaptı. Dilediğini al. Allah’a (cc)yemin olsun ki Allah (cc) için aldığın hiçbir şeyde bugün sana güçlük çıkarmayacağım.” Diye cevap verir. Bu cevap üzerine Melek:
“Malın sende kalsın. Aslında sen imtihan oldun. Allah (cc) senden razı oldu, iki arkadaşına ise gazap etti.” Der.
Yukarda yazılan bu kıssaya yakın şekliyle geçen olayı Ebu Hureyre (s.a.) Peygamber Efendimizin Aleyhisselam’dan bize nakledilmiştir. Selam ve Duâ ile…
Lokman HAMİTOĞLU