Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
"8 Mart Dünya Kadınlar Günü" dolayısiyle...
Bir başka siteden şuurlu bir okuyucum tarafından e-mail adresime gönderilen imzasız bir mesaj... Üzerinde yaptığım düzeltme ve düzenlemelerle buradaki üyelerimiz ve okurlarımızla da paylaşmak istedim.
08 Mart ve sair "ler", "lar" günleri...
- 70 milyon muyduk biz?
- Öyle diyorlar... 70 milyona varmış nüfusumuz...
- 70 milyon doğum günü eder bu... Başka başka sebeplerle kutlanacak 70 milyon şey daha eder...
- Ne etti toplam?
- Üç kere yetmiş, eder iki yüz on... İki yüz on milyon kutlama etti...
- İki yüz on milyon kutlama...
- Başka?
- Hah!
- Yeniyıl var... Yetmiş milyon insan için yetmiş milyon yeniyıl... Tıpkı diğerleri gibi her yıl... Eksiksiz...
- Şimdi ne etti?
- Dört kere yetmiş, eder iki yüz seksen...
- İki yüz seksen milyon kutlama...
- Vaaayyy!!!
- Bitti mi?
- Biter mi hiç?
- Evlilik yıldönümleri var meselâ...
- On milyon aile var mıdır?
- Az söyledik ama, öyle kabul edelim...
- Senede on milyon kutlama da bu eder...
- İki yüz doksaaan...
- On milyon aile demek, on milyon anne ve on milyon baba demektir...
- Toplam yirmi milyon da buradan ekleyelim...
- Yani on milyon anneler günü, on milyon babalar günü...
- Ne etti?
- Üç yüz ooonn...
- Bayramlar var kutlanacak...
- İşe girişler var...
- İşyerindeki bilmem kaçıncı yıllar var...
- Okul kazanmalar, mezun olmalar, karne almalar var...
- İlk buluşma günleri var... On say her birini... Ne etti?
- Üç yüz yetmiiiş...
- Devam devam... Daha kutlanacak neler var neler... Her birini on say, en sonunda toplayıp buluruz...
- Meselâ;
- Sevgililer günü,
- Dünya kadınlar günü, (08 Marta)
- Öğretmenler günü,
- Anneler günü,
- Babalar günü,
Hediye sektörünün fitilini ateşleyen, sayılamayacak kadar çok özel gün...
Tek tek uğraşmayalım... Hepsine yüz diyelim...
- Dört yüz yetmiş etti...
- Ama gene bitmedi...
- Bitmez...
- Birbirimize hediye aldığımız günlerin beş tanesini bulsak, on tanesini de unuttuğumuzu buluruz...
- Unutmuşum!
- Bankaların kendilerine para yatıran büyük kurum ve kuruluşlara saçma sapan zamanlarda verdiği akla zarar minnet rüşvetleri... Arabadan masa bloğuna, kalemlikten apartman dairesine, laptop’tan kravat iğnesine kadar...
- Şimdi aklıma geldi;
- Güle güle oturun ziyareti, bayram ziyareti, hoşgediniz ziyareti, hayırlı olsun ziyareti, hasta ziyareti, doğum ziyareti, iş ziyareti, resmî ziyaretler, rastgele ev ziyaretleri, vs, vs, vs,...
- Şeker, lokum, çanak-çömlek, kaşık-çatal, tabak-bardak vs, vs...
- O kadar çok ki...
- İki yüz de buna diyelim mi?
- Diyelim diyelim... Zaten öbürlerini hep aza indirerek dediydik...
- Altı yüz yetmiş mi etti?
- Senede altı yüz yetmiş milyon hediye...
- Öyle mi?
- Öyle...
- Aynen öyle...
- İncik-boncukla, hırt-hışırla, üç gün giyilecek bir tişörtle, belki hiç kullanılmayacak bir kalemle, değerli bir saatle, bir cep ajandasıyla, akla hayale gelmeyecek ıvır-zıvırla tamı tamına altı yüz yetmiş milyon randevu...
- Akıp giden para...
- Yarın solacak bir buket çiçek, üç vakte kadar düşüp kırılacak bir abajur, hiç kullanılmayacak bir ev eşyası...
- Hediye alıcıları terleten, beğenilmemek kaygısına düşüren saçma-sapan bir dolu nesne...
- Akıp giden zaman..
- Üç, beş, on, yüz, bin değil... Boşlukla, hiçlikle, anlamsızlıkla yakılıp havaya savrulan tamı tamına altı yüz yetmiş milyon kutlama, hediye alma veya verme ânı... Altı yüüüüzzz...
- Kaç kaç kaç?
- Tekrar söylüyorum:
- Tamı tamına altı yüz yetmiş milyon...
- Ne olmuş?
- Hediye almayalım mı sevdiklerimize?
- Ziyaretlere eli boş mu gidelim?
- Birini kutlarken sadece elini mi sıkalım?
- Uğurlarken veya kavuşurken el sallayıp tokalaşmakla mı yetinelim?
- Ekonomi no’lucak? Hediyemiz hayra geçmese bile havaya gitmiyor ya paralar... Binlerce, milyonlarca insan bu sektörden ekmek yiyor... Ne kötülük var bunda? Servet düşmanı mı olalım kardeş?
- Yuh!
- Öyle mi dedik biz?
- Bir şeye dikkat çekmeye çalıştık yalnızca...
- Altı yüz yetmiş milyon vıttırıvızık hediyenin ömrünü tükettiği yerde dahî sonsuza kadar var olacak bir başka hediyeye dikkat çekelim dedik...
- Hediyelerin en güzeline!
- Pardon...
- Biblo, şamdan, kokulu mum alan arkadaş...
- Pardon...
- Bir de kitap almayı deneseniz?
- Kitap kitap... (Güzel ve faydalı kitap.)
- The book...
- İçinde yazılar olan şey... Siz ölünce de yaşayan hani...
- Okul kitaplarını çık;
- Belgeseli, anıları, tarihîsi, siyâsîsi, romanı, şiiri, hikâyesi ile hepi topu senede iki yüz elli bin adet satılan nesne...
- Altı yüz yetmiş milyon diğer nesnenin altında ezilen, horlanan, unutulan şey...
- The şey... The... Eee, neydi yav?
- Okumak, Allah'ın adıyla okumak;
- Barbarlığın sonudur!
- Okumak, Râsûlüllah'ın metoduyla okumak;
- Aklın gözüne gözlük, gönlün diline sözlüktür...
- Kerpetendir,
- Karanlığın dişlerini söker!
- Balyozdur,
- İhmal edilmiş, kirletilmiş bilinç raflarının tozunu, pasını, çapağını döker!
- Okumak, Rabbinin ismiyle okumak
- Dinin ilk emridir!
- Emirdir, tavsiye değil! Keyfine göre hiç değil...
- Emir emir...
- The order!
- Büyük sistemler,
• Kitapları olduğu için büyüktür!
- Büyük insanlar,
• Okudukları için büyüktür...
- Okuyan,
- Artık bilmeye başlayandır...
- 'Bilmek’ yolculuğu, kendini tanımaya, oradan da Rabbini tanımaya götürür insanı!
- Bir insan kendini bildi/tanıdı mıydı, başta Rabbini olmak üzer her şeyi bildi/tanıdı demektir!!!
- Okumayan daha doğrusu Yaradan Rabb'inin ismiyle okumayan toplum;
- Gaspçılar, hırsızlar, rüşvetçiler, soyguncular, tecavüzcüler, kundakçılar, kinciler, intikamcılar, töre cinayetçileri, cinnetçi taraftarlar, illetli fanatikler, anlayışsız memurlar, bedavacı kurnazlar yaratan bir topluma dönüşür...
- Hediye,
- Kitaba, okumaya-okutmaya, çevreyi ve kendini bilmeye dönüşmediği; bir zırıltıya, bir şıkırtıya, bir hava basma pompasına, bir ‘ben seni unutmadım’ fasafisosuna, bir anlamsız tüketim tuzağına dönüştüğü zaman...
- Aahh! İşte o zaman,
- Evladımızı, eşimizi, sevdiğimizi bir tenhada kıstırıp şah damarına bıçağı dayayan bir gaspçıya, katile, tecavüzcüye de dönüşür...
- Halbuki
- Onlara cicili-bicili hediyeler alacağız diye nasıl debelendik, nasıl ter döktük, nasıl kafa patlattık, nasıl taban teptiydik biz...
- Hediye
- Kitaptır... İnsana Rabb'ini, Peygamberini, O'nun varisi olan alimleri, kısacası dünyaya niçin geldiğini, nereye gitmekte olduğunu, yaratılış gayesini öğreten kitap ve kitaplar...
- Kitap, okumaktır...
- Okumak, bilmektir...
- Bilmek, kendini bilmektir...
- Kendini bilmek, başta Yaradanımız olmak üzre her şeyi tanımaktır...
- Kaçtı?
- Altı yüz yetmiş milyon muydu?
- Altı yüz yetmiş milyon hediye mi?
- Ben onu sormuyorum... Satın alınan kitap sayısını soruyorum... Aklın nerde senin?
- Kaçtı?
- Hayır!
- Üç yüz, beş yüz değil...
- İki yüz elli bin...
- Peki, şey kaç?
- Şey canım...
- Gaspçı, kaatil, ırz düşmanı, trafik canavarı, tetikçi, hırsız, yolsuz, tecavüzcü, ‘biri bizi gözetliyor’cu, ‘gelinim olur musun?’cu, töre cinayetçisi, dilenci, hain, toplum düşmanı, parti-futbol takımı-tarikat fanatiği, terörist, dalkavuk ve saire ve saire ve saire... Kaç?
- Niye acaba?
- Şu altı yüz yetmiş milyon ‘yanlış’ hediye seçimi yüzünden olmasın sakın? Ya da bunun büyük suçlularından biri!
- Bir denesek mi?
- Bugün,
- Hemen şimdi,
- Şu saatten itibaren,
- Hediye olarak dünya ve ahiretimize yararlı kitap, sadece kitap ve yine kitap almaya başlamayı…
- Ve iyiyi-güzeli, faydalıyı gözeterek bu karardan şaşmamayı…
- Denesek mi?
- Yoksa bilet almadan büyük ikramiye çıksın diye dua (!) edip duran adam gibi bizi, eşimizi, sevgilimizi, çocuklarımızı, büyüklerimizi barbarlardan koruması için Allah’a yalvarıp durmaya, devlete kızıp köpürmeye devam mı etsek?
- Ne yapsak?
- Ne yapsak?
- Ne yapsak?
- Ne yapsak?
- Ne yapsak?
- Ne yapsak?
- Ne yapsak?
- Ne yapsak?
- Ne yapsak?
- Ne yapsak?
- Pardon! Bakar mısınız?
- Şu kahve fincanı kaç yetele’ydi?
- Peki şu Alman gümüşü, mavi boncuklu künye?
- Şu pofidik terliklerin fiyatı da aynı mı?
- O zaman hepsinden birer tane hediye paketi yapalım biz.
- Pardon!
- Sizi rahatsız ettik.
- Pardon!
Çok güzel bir yazıymış gerçekten hocam. Kitap çok güzel ve kalıcı bir hediye.. Hem paramız gerçekten boşa gitmemiş olur, hemde Ülkemiz insanlarının kültürleri gelişir. Kitap alırken uyduruk kıytırık değilde mânâlı kitaplar alınsa daha mı iyi olur bilmem? :)
Allah razı olsun
hayırlı geceler
İNSANI TÜKETEN YOLLAR DEĞİL; ERİŞEMEĞİ MUTLULUKLARDIR:( sevgi ve muhabbetle güvercin
ellerinize sağlık hocam;gerçektan çok faideli bir hediye kitap.bundan sonraki seçimlerimde daha da ağırlık vermeliyim kitap seçeneğine.birde nacizane düşünürüm ki,bir insana verilebilcek en külfetsiz ve değerli hediyelerden biri de,ister tanıdığımız olsun veya tanışmamışım olalım,tebessüm ederek bakmaktır,zira ben mütebessim bir yüz gördüğümde,insan olarak en değerli hediyeyi aldığımı düşünüyorum.selam ve duayla
Teşekkür ederim sevgili kardeşim;
Evet, kitaba ihtiyacımız büyük; ancak, daha da büyük olan ihtiyaç, herhalde onu okumaya... Üzülerek ifade etmemiz lazım ki; okumayan, ya da okumayı pek sevmeyen bir milletiz. Daha çok şifahi kültüre dayalı bir toplumuz. Kulak kültürü... İnşaallah bir gün bunun yanında okuyan da bir cemiyet haline geliriz.
Gene mesajınızda işaret ettiğiniz gibi, mü'minin mü'mine tebessümü bile sadakadır. Hiç olmazsa -hiçbir maddi külfeti olmayan bu değerden- birbirimizi mahrum bırakmamalıyız.
Bilmukabele selam ve dualar...
İnsanın yüreğine tokat gibi inen bi yazı teşekkürler bizlerle paylaştığınız için hocam... bende bu yazıyı olabildiğince çok kişiye ulaştımaya çalışacağım. çok akıcı ve etkili, okumayı sevmeyen biri bile sıkılmadan okuyabilir belki bu vesile ile okumaya bi adım atmış olur (uz)..
Hediye olarakta maddi anlamda en güzeli kitap olur yazıda belirttiğiniz gibi..Kitap ama Allah'ın adıyla başlayanından...
Evet Sevgili ŞER-İ;
Öncelikli meselemiz, okumayı sevmek... Bu engeli aştığımızda pek çok şeyin çorap söküğü gibi birbiri ardınca hallolduğunu göreceğimize inananlardanım.
Bugün adı anıldığında saygı duyduğumuz, hayran hayran biyografilerini okuduğumuz nice ilim adamının nasıl okudukları, okumaya nasıl değer verdikleri hemen hepimizin malumudur.
Yemek davetini dahi kitap okumama engel olur diye kabul etmek istemeyen; ancak yemek sofrasının kenarına rahle konulması ve kitap okumasının temin edilmesi karışılığında kabul edebileceğini ifade eden ilim adamlarımız vardı tarihte... Onların kitaba ve okumaya olan bu bağlılığı karşısında, bizim ne kadar az okuduğumuz ve kitaptan ne kadar ayrı yaşayan bir toplum haline geldiğimiz çıkıyor ortaya... Ki, bu acı tabloyu görüp te üzülmemek elde değil tabii...
Millet olarak hakikaten bir şeyler yapmak ve toplumumuzu maddi-manevi açıdan daha ileriye götürmek, felaha ve refaha kavuşmasını temin etmek istiyorsak, kitaplarla dostluğumuzu geliştirmemiz, sımsıkı bir bağ kurmamız gerekmektedir.
Rabbim yeni nesle, başta kendi Kitabı kitabımız Kur'an-ı Kerim ve Rasûlü'nün Sünen'i olmak üzere dünya ve ahiretimiz için elzem bütün kitapları sevmeyi, okumayı, okuduklarını anlamayı, anladıklarını sonraki nesillere okutup anlatmayı nasip ve müyesser kılsın. Nefsini ve Rabbini tanımaktan mahrum eylemesin.
Selamlar...
hediyelesmek güzel ama,ilimle daha anlamli allah razi olsun ellerine saglik ne de güzel anlatmissin hislerimizdekini milyonlarca anlamsizin yaninda 1 tek ama sadece birtek anlamli anlamli oldugu kadarda güzel birhediye den ayrica emirden söz etmis arkadas
dillerine saglik
selamlar insaallah hediyelerimiz israf olmasin
Sevgili PEDECO;
Evet hediyeleşeceğiz. Yüce dinimizin çok güzel adetlerinden biridir malumunuz.
Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor:
Rasûlüllah (s.a.v.) buyurdular ki, "Hediyeleşin, zira hediye, kalpteki kuşkuları giderir. Komşu kadın, komşusu kadından gelen (hediyeyi) hakir görmesin, bir koyun paçası olsa bile."
Hediyeleşmek Müslümanların şiarıdır, hediyeleşeceğiz... Hem de imkanımız nisbetinde karşımızdakinin ihtiyacını gözeterek... Böyle olduğu takdirde verdiğimiz hediye daha da makbule geçer. Bununla birlikte bize verilen hediyeyi de -ne olursa olsun- hiçbir şekilde küçümsemeyerek kabul edeceğiz. Zira Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) öyle yapmışlardır. Biz de onun yolunda/sünnetinde yürümeye gayret göstermemiz lazım.
Selamlar...