Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Herkes "Baba" Olamaz Ki…!
Mehtap KAYAOĞLU, haber7.com, 19 Mart 2007
Herkes “Baba” Olamaz Ki…!
Herkes baba olamaz ki…!
…her erkek bir iş sahibi olabilir..! Az-çok demeden, evini geçindirebilecek kadar para kazanabilir.
Arkadaşları olabilir… kendisine güvenen… kendisinin de onlara güvendiği…
Akrabaları olabilir… hiç incitmediği… hiç ihmal etmediği…
Sözü sohbeti keyifli olabilir. Meslek hayatında da başarılı…
Kim varsa etrafında, kırmamak için, onlara “hayır” dememek için koşuşturabilir…
Akşama kadar birçok kişinin sıkıntısıyla uğraşabilir. İki lokma ekmek götürebilmek için evine, kendisini çok yorabilir…
Sosyal ortamlarda, sosyal aktivitelerde bol bol faaliyet yapabilir…
Sevdiği takımın hiçbir maçını kaçırmayabilir… alınan yenilgiler için günlerce kafa yorabilir…
Evlatlarının geleceği için türlü yatırımlar yapabilir…
Onlara her şeyin en iyisini, en kalitesini almak için kendisini paralayabilir…
Özel okullara yollayabilir… özel hocalar tutabilir…
Çocuklarına nasihat etmek için “Aferin… akıllı ol… benim gibi sıkıntı çekme… çalış, adam ol… ezdirme kendini” diyebilir…
…vs…vs…
Her erkek bunların tümünü yapabilir…
…ama her erkek “Baba” olamaz ki…!
Çünkü tüm bu saydıklarım erkekleri “BABA” yapmaz ki…!
…
Küçük bir erkek çocuğundan gelmiş geçen gün bir soru… Diyor ki mailinde “Mehtap Ablacım… ben sizi hergün izliyorum… siz küçükken sizin babanız da benim babam gibi eve az mı geliyordu…?”
Düşündüm… babamı düşündüm… kendimi düşündüm… bu minik kalbin parmaklarından dökülen satırları düşündüm.
Ne olabilirdi dokuz yaşında bir erkek çocuğuna bunu söyleten? Babasına hasret, ama bir o kadar da babasıyla bir olmak istemesini, yaşamın kaygan zemininde harekete geçiren…
Baba olmak nasıl bir şey biliyor musunuz sevgili okurlar…?
Baba olmak, dibi azgın sularla dolu bir göl üzerinde, soğuk havaların da etkisiyle buz tutmuş bir kaygan zeminde, düşüp başını çarpmayacak kadar başarılı bir koşucu… buzu kırmamayı başaracak kadar hassas hareketlerle yürümeyi bilen bir dengeleyici… ve tüm bu koşuşturmaların arasında da elindeki kendisine emanet edilmiş minik kalplere, babalığın nasıl bir şey olduğunu yaşatabilecek ve onları hayata güvenle hazırlayabilecek kadar donanımlı olabilmeyi başarmaktır.
Öyle bir hayat ki… sizi azgın sularda boğulmadan yaşamanın bir yolunu bulmaya zorluyor… tüm bu zorlantıların arasında da olan çocuklarımıza oluyor.
…
Çocuklar için baba, bilinçaltı süreçleri açısından ve terapötik bir dille söylemem gerekirse “KAHRAMAN”dır. Bilinçaltının gizli kahramanları babalarımızdır.
Baba yanımızdaysa, korkmayız…
Baba yanımızdaysa güvendeyiz…
Peki ya baba yanımızda değilse…?
…
Babanın olmadığı yerlerde anneler devreye giriyor sevgili beyler…!
“Canım yabancı değil ya… o da annesi… benim yerime ilgilensin…” diyerek kendinizi kurtaramazsınız. Çünkü annenin karşıladığı duygusal beslemeyle, babanın karşıladığı duygusal beslemeler son derece farklı.
Baba, “özgüven, güç, kuvvet, yaşam karşısında güçlü olma” duygularını beslerken; anneler “merhamet, vicdan” duygularının oluşmasına neden oluyor.
Baba ilişkisi yeterince gelişmemiş çocuklarda özgüven sorunuyla karşılaşırken; annesiyle yeterince duygusal ilişki geliştirememiş çocuklarda da merhamet duygularıyla ilgili zorlantılar olduğunu görürüz.
Babanın duygusal ilişki kurmadığı, konuşmadığı, sohbet etmediği, evladıyla yakın ve sıcak iletişim kurmadığı durumlarda, babayla yeterince muhatap olamayan çocuklarda, anneden gelen duygular ağır basmaya başlar.
Size garip gelebilir ama hiç dikkat ettiniz mi? önceden sokakta kavga eden çocuklar, birbirlerini tehdit ederken: “Seni babama söylüyceemmmm…” derlerdi.
Son dönemlerde bu sözün yerini ne aldı…? Evet bildiniz…
“Seni anneme söylüyycemmm…”
Özellikle erkek çocuklar için “anneye söyleme” durumu bence tehlikeli.
Neden…?
Birincisi; babanın, yaşamın bir parçası olmamasına işaret eder.
İkincisi; erkek çocuğun, baba figürüyle yeterince muhatap olmamasından dolayı, yani özdeşim kuracağı, benzemeye çalışacağı bir yakın baba ilişkisi olmamasından dolayı, anneyi “benzeme nesnesi” olarak kullanmaya başlaması anlamına gelir.
…ne demek bu “anneyi benzeme nesnesi olarak görmeye başlaması” durumu?
Annelere benzeyen erkek çocukların çoğalması demek…! Bu tehlikeli sevgili babalar.
Dikkat ediyor musunuz? Son on yıldır duygusal, her şeye ağlayan, olaylar karşısında aşırı duygusal tepkiler veren delikanlıların sayısında çoğalma oldu. Üniversite öğrencisi genç erkekler, kendilerini “ben çok duygusalım” diye tanımlamaya başladı. Halbuki bu özellik, aynı yaştaki kız çocuklarına özgü bir tavırdır. Herhangi bir zorluk olduğunda genel beklenti kızların üzülüp ağlaması; erkeklerin de ağlayan insanları teselli etmesidir. Ya da olaya daha sağduyulu, daha akılcı bir çerçeveden bakmasıdır.
Ne oldu da işler bu noktaya dayandı?
Çok basit… babalar, “baba” olamadılar…
Babalar, erkek evlatlarına ve kız evlatlarına yeterince yakın davranmadılar.
Babalar, para kazanmanın, onların fiziksel ihtiyaçlarını doyurmanın asli görevleri olduğu duygusunu üzerlerinden atamadılar.
Babalar, çocuklarının, kendileri için kazanacakları paradan daha çok, baba ilişkisine, babanın sarılıp öpmesine, babayla oturup uzun sohbetler yapılmasına ihtiyaç duyduklarını bir türlü göremediler.
Ve… ve… yaşam koşulları ağırlaştıkça… evlerdeki paraya endeksli ihtiyaçlar arttıkça… babaların daha fazla çalışıp daha fazla para kazanmaları gerekti… ve bu madde, bu materyal, bu fiziksel ihtiyaca dayalı malzeme, onların “varlıklarının” yerini almaya başladı…
Oysa… oysa çocukların paraya değil babaya ihtiyaçları var. Mutsuz ve yeterince oturmamış bir sığ ilişkide, çocuğunuza en pahalısından bilgisayar alırsınız… yine de mutlu edemezsiniz…
…ama duygu yüklü, koruyan, gözeten, kuşatan, destekleyen, dengeleyen, sıcacık bir baba-evlat ilişkisinde, sizinle oynayacağı on dakika saklambaç, oturup sohbet edeceği saatler, dünyanın en güzel hediyesidir de haberiniz bile yoktur…!
Sevgili babalar… siz para kazanmak için evden uzaklaştıkça… herhangi bir takımın maçına ayırdığınız zaman kadar bile evlatlarınıza zaman ayırmadıkça ne oluyor biliyor musunuz?
Özetle söyleyeyim…
Duygusal ilişki kurup, besleme yapmadığınız kızlarınız, olmadık adamlarla evlenmeye kalkıyorlar. Çünkü kendilerine en yakın olan erkekle yeterince duygusal bir doyum gerçekleşmediği için, saçının telini bile vermeyeceğiniz tür adamlarla ilişki yaşamaya kalkıyorlar.
Oğullarınıza gelince… oğullarınız… oğullarınız erkek gibi davranmayı öğrenemiyorlar. Sürekli kadınlarla muhatap olmaktan, kadınların gittikleri çay poğaça toplantılarına katılmaktan, kadınların sohbetlerini dinlemekten, kadınların tepkilerini izlemekten, kadınlar gibi düşünüp, kadınlar gibi davranmaya başlıyorlar.
Unutmayın ne olur… erkek davranışlarıyla kadın davranışları birbirinden farklıdır. Ani bir durum ve olaya, kadının verdiği tepkiyle erkeğin verdiği tepki kesinlikle birbirinden farklıdır.
Sonuçta kız/erkek fark etmez, her ikisi de özgüven sahibi olmayı, çabalamayı, hayata sağlıklı gözlerle bakmayı, duyguların basıncından uzak akılcı düşünmeyi babadan öğrenirler…
Onlara “öğretebilecek baba”ları varsa tabii…
Sevgiyle kalın…
değerli hocam gene çpk güzel bir konuyu ele almışsınız teşekkür ederim.
Muhterem Hocam;
Hazır meseleyi gündemimize son derece etkileyici bir şekilde taşımışken;şu konuyu sormak isterim:
12 yaşında bir oğlum,9 yaşında bir kızım var.Elhamdulillah.
Onlarla,belirttiğiniz manada bir iletişim kurmaya çalışıyorum.Ancak;onlar, vakti çok kısa tutmak istiyorlar.Bu sorunu çözmek adına birşeyler denememe rağmen,tam muvaffak olamadım.Sizin tavsiye edeceğiniz bir çözüm yolu var mı?
_________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.
Teşekkürler değerli kardeşlerim...
Yolcu kardeşim, kanaatimce sorunuza en güzel cevabı gene yazının müellifi olan Mehtap hanım verebilir. Onun g-mail adresini ve tel. numarasını veriyorum... Lütfen kendisiyle iletişim kurabilir misiniz?
mehtapkayaoglu@gmail.com
(Dn. Psikolog& Psikoterapist)
Tel: POZİTİF Psikolojik Araştırmalar Enstitüsü, Tel.: (0216) 449 01 53 (pbx)
Selam ve muhabbetler...
Hocam benim de benzer derlerim var.
Ben şöyle teşhis koydum,
1- Onlara nasihat ettiğimi farkettikleri zaman benden uzaklaşıp sohbeti kısa kesiyorlar.
2- Daha önceden söyledim bir şeyi tekrar edersem kısa kesiyorlar. Yani her daim orjinal hiç duymadıkları olayları ve meseleleri anlatmam veya orjinal şekilde anlatmam gerekiyor.
Rabbim bütün müslüman ana babalara sabır versin!
Paylaşımınız için teşekkür ediyorum...
Yorumda bulunan kardeşleri de samimiyetlerinden dolayı tebrik ediyorum..
Selam ve dua ile...
------------------------------------------------------------------------------
"Yağmurlardan sonra büyürmüş başak; meyvalar sabırla olgunlaşırmış..."
Sevgili Hemre ve başak;
Zannediyorum hepimiz hemen hemen aynı dertleri, zorluk ve sorumlulukları paylaşıyoruz. Allah (c.c.) cümlemize kolaylıklar ihsan buyursun. Yükümlülük ve sorumluluklarını yerine getiren-getirebilen kulları arasına ilhak buyursun.
Mukabil selam ve dualarımla...
o kadar güzel,doğru ve samimi bir yazıki...eklenilcek bişiy yok.rabbim anne babalarımıza hayırlı evlat..evlatlarımıza hayırlı anne baba eylesin...(amin) selam ve dua ile...
Halis hocam Allah Teala sizlerden razı olsun. Çok güzel ve faideli bir yazıyı bizlerle paylaşmışsınız teşkkür ederim.
Ben; "BABAMIN KIZIYIM"!:) Bana küçükken kimin kızısın diye sorduklarında böyle cevaplarmışım. Küçüklüğüm ile şimdiki zamanımın pek bir farkı yok. Annemide elbette çok seviyorum ama baba sevgisi gibi olmuyor. Kızlar ve babalar... Psikoloji dersimizde; 'ergenlik dönemi çocuk psikolojisi' ni işlerken baba-kız, anne-oğul ilişkisi üzerinde durduk. Gerçekten dikkat edilmişse eğer; kızların ileride babalarına benzer, erkeklerinde annelerine benzer kişileri kendilerine EŞ olarak seçildiği görülürmüş.
Mehtab Kayaoğlu; babanın her iki cins çocuk içinde önemli olduğunu söylemiş. Evet hem erkek çocuk hem de kız çocuk için büyük bir İDOL aslında BABA..
Evlatlardan şikayetlenen anne ve babalara :) da şunu söylemek istiyorum; Sürekli NASİHAT etmek yerine sohbet etmeyi deneyiniz. Bende bir evlat olarak bundan şikayetçiyim.:) Beni anlamak yerine yargılamayı tercih eden ebeveynimin bu huyundan şikayetçiyim. (Hep ebevynler mi şikayetçi olacak:D) Şaka bir tarafa gerçekten çocuklar ile iletişim kurmak çok ama çok önemli. Hepimiz şahit oluyoruzdur gençlik haberlerine. Hep akıllarda "Gençlik nereye doğru gidiyor?" sorusu var. Bu yüzden iletişim gerçekten çok önemli. Burada Halis hocama tekrar teşekkür etmek istiyorum. Çok öenmli ve üzerinde durulması gereken bir meseleyi bizlerle paylaşmış. Sağolun hocam.
Her ne kadar mesele ANNE ve BABA lara yönelik ve onları ilgilendiren bir mesele olsa da bende bişeyler yazmak istedim. Çok konuştuğumun farkındayım. Lütfen affedin. Allah-ü Teala herkese hayırlı bir eş, hayırlı birer evlat, hayırlı bir evlilik, konu başlığı gereğince herkese evlatlarına hayırlı birey olmayı nasip etsin inşallah.
selam ve dua ile
güvercin
HAYAT SEN GELECEKLE İLGİLİ PLANLAR YAPARKEN AKIP GEÇEN 'ZAMAN'DIR!!!
Hocam teşekkürler, bizler ve çocuklarımız için çok önemli bir konuyu paylaştığınız için.
Çocuklarımızın bizlerden nasihat etmek yerine örnek davranış beklediklerini Güvercin kardeşimiz dile getirmiş, şu an bir öğretmen arkadaşımızın tavsiyesi üzerine aldığım çocuk eğitimi ile ilgili kitabı okuyorum, konuyla alakalanan kardeşlerimize tavsiye ederim..
kitabın adı:SEVGİLİ ANNE VE BABACIĞIM LÜTFEN BU KİTABI OKURMUSUN. Yazar:Hasan YILMAZ.(Çizgi kitabevi.)
Kitaptan küçük bir hikaye.
Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki oğlunu kapının önünde beklerken bulmuş. Çocuk babasına
- Baba 1 saatte ne kadar para kazanıyorsun ? diye sormuş.
Zaten yorgun gelen adam
-Bu senin işin değil diye cevaplamış.
Bunun üzerine çocuk
-Babacığım lütfen bilmek istiyorum diye cevap vermiş
Adam
-İllaki bilmek istiyorsan 5 milyon diye cevap vermiş.Bunun üzerine çocuk
-Peki baba bana 2 milyon borç verirmisin diye sormuş.
Adam iyice sinirlenip
-Benim, senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeyleri ayıracak param yok, hadi derhal odana git ve kapını kapat demiş.
Çocuk sessizce odasına çıkıp kapısını kapatmış adam sinirli sinirli Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder diye söylenmiş. Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşmiş ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşünmüş.Yukarı çocuğun odasına çıkmış.
Yatağında olan çocuğa
-Uyuyormusun ? diye sormuş. Çocuk sorusuna cevaplayınca,
-Al bakalım istediğin 2 milyonu.. Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim demiş.
Çocuk sevinçle haykırmış
-Teşekkürler babacığım
Yastığın altından diğer buruşuk paraları çıkarmış, babasının suratına bakmış ve yavaşca paraları saymış. Bunu gören adam iyice sinirlenerek
-Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun, benim senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok demiş
Çocuk
-Ama yeterince yoktu demiş ve paraları babasına uzatarak
-İşte 5 milyon 1 saatini alabilirmiyim..
Evet anne ve babalar bizim boyumuz daha uzun, bizim sesimiz daha gür ve cüzdan bizde.
Selametle..
OYLE GUZEL YAZMISSINIZ KI ALLAH RAZI OLSUN BENIM EN COK DUSUNDUGUM VE HASSAS OLDUGUM BIR KONUYU ELE ALMISSINIZ
BABA SEVGISINI HIC YASAYAMADIM BABAM BIZE HIC VAKIT AYIRMADI SEVGISI BASKA DILDEYDI VE BIZ BUYUDUK SONRA SEVGISINI HIC YANSITAMADAN BIZDEN KOPTU GITTI ANNEMLE AYRILDILAR
DIYECEGIM SU KI GERCEKTEN BABAM OLSAYDI DESTEK OLSAYDI BANA SEVGISINI YANSITSAYDI SACIMI OKSAYIP OPSEYDI ARKASINDAN KIZIN BIR SORUNUN VAR MI DESEYDI BENDE DE
OZGUVEN GUC KUVVET YASAM KARSISINDA DAYANMA GUCU OLURDU
BAZEN KENDIMI GUVENDE HISSETMIYORUM NE KADAR ANNEM HERSEYIMIZLE SIMDIYE KADAR ILGILENMIS ETRAFIMIZDA DORT DONMUS OLSADA YOK GERCEKTEN BABA NIN YERI COK BASKA
AMA TARIF EDEMIYORUM CUNKU HIC YASAYAMADIM KI
ALLAHIMIZ KIMSEYI ANASIZ BABASIZ BIRAKMASIN
ALLAH A EMANET OLALIM KARDESLERIM
Paylaşımınız için ellerinize sağlık Halis HOCAM!
Susmuyor Yüreğim Baba
Hep karanlık mı olucak evimiz
Neredesin baba her yer sessiz
Gece yine insafsız, ben ümitsiz
Elimde değil, susmuyor yüreğim baba.
Nerelerde bıraktın eski seni
Hangi deniz çaldı ümitlerini
Artık biri bozsun sessizliği
Elimde değil, susmuyor yüreğim baba
Durdur rüzgarı esmesin üzerimize
Artık kararmasın rüyalarım ne olur baba
Sessizlik hükmetmesin yüreğine
Elimde değil, susmuyor yüreğim baba
Üstüme geliyor acımasız yağmurlar
Islanıyorum baba, üşüyorum, ağlıyorum
Sanki yeryüzüne değil yüreğimeydi korkusuz damlalar
Elimde değil, susmuyor yüreğim baba
Kalbim gençliğe susadı umutsuzluk bağrımda
Korkularım oldu yoldaşım gecenin karanlığında
Kimse görmedi gözyaşlarımı, isyanlarımı
Elimde değil, susmuyor yüreğim baba
İstemiyorum yağmasın kar olmasın beyaz
Terk etmesin yıldızlar gökyüzünü
Unutmayalım güneşe verdiğimiz sözümüzü
Elimde değil, susmuyor yüreğim baba
Seda Ağyar
SELAM VE DUA İLE...
Bu güzel şiir için ben kendi adıma teşekkür ediyorum...
Selam ve dua ile..
------------------------------------------------------------------------------
"Yağmurlardan sonra büyürmüş başak; meyvalar sabırla olgunlaşırmış..."
Bilmukabele EFENDİM! :)
SELAM VE MUHABETLE...