Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Ayrilmaz ikili

Ayrilmaz ikili

Mantik kavraminin nasil bir toplum yapisi olusturdugu, insanin akletme melekesinden gönül faktörü çekilince daha çiplak olarak görüle bilmekte.Mantik mi,gönül mü tartismasi ise süregelen bir söz dalasi olmaya devam edecektir.Kimimiz mantik ekseninin arkasinda kale,kimiz de gönül…

Bazilarimiz gönül ile mantik dogrultusu arasinda bir yerde ama hangisine yakin,ya da hangisine yüzü dönük çok da bilinmemekte.Aslinda hiç de zor degil her iki veriye de farkli bir noktadan ama esit açiyla bakmak.Bu,her iki parametre açisindan son derece saglikli olup,kisilik deformasyonlari ni da bir sekilde minimize edebilecek bir bakistir.

Aklin ve yüregin tek boyutlu acilarini yasayanlar bu acilari ne kaktüsün dikenlerine,ne de zakkumun suyuna benzetirler. Ayrica bir boyutlu mutluluklar da ne ebrunun iç ferahlatmasina,ne de hicran gülünün mevsimsiz açmasindaki huzuruna benzer.Her iki farkli durumu yasayanlar bilir ancak.Bilinir ki; aklin verileri farkli gönlün verileri ise daha farklidir.Bu verilere disaridan yapilabilecek bir etkinin nasil bir sonuç doguracagi önceden çok da tahmin edilemez.

Cünkü her insan ayni anda iki farkli gezegendir.Bu farkli iki gezegenin birbirlerine yaklasmalari ve uzaklasmalari ile beraber onlarin sahip olduklari anlik döngülerin etkileri disaridan her zaman dogru okunamaya bilmekte.Tek tarafli bakis ve duruslarin ufuklari daralttigi ve bulaniklastirdigi,dolayisiyla her türlü karmasik düsünce ve gönül dalgalanmalarinin bilesimleri kararli bir yasami olumsuz etkilemekte.

Aslinda ne mantik gönülsüz,ne de gönül mantiksiz yapabilmekte.Onlar sartlar ne olursa olsun ayrilmaz ikili olarak kalmak zorunda.Cok eski bir benzeteme de oldugu gibi: “gönül için aci ne her sey gider gücüne gönüllerin içine biraz agu katilmis.”

Aklin ve yüregin uyumsuzlugu kisinin kültürel ve kimlik boyutu üzerinde önemli bir etkendir.Bu iki önemli verinin her ikisi de her an ayri ayri yasayan,kendilerini sürekli yenileyen ve üreten bir devinim içindedirler.Bu devinim, aklin isabetinin yüregin zarafetiyle örtüstügü düzlemlerde;

sevginin güzelligi topragin çorakligina ve tohumun cilizligina ragmen filizlenerek apayri bir kizil gül olabilmekte.Kisi de, bu farkindaligi hayatinin her kademesine basari olarak yansitmakta.Sanatini müzigine yudum yudum akitan insan,o gülü basli basina bir deger,bir ayricalik haline getirerek; kendi iç verimini artira bilmekte.

Gönül,ille de benzetmek gerekiyorsa belki Zelihanin olgunlugundaki aynalari,ama Yusufun gençligindeki zindani degildir asla.Ama akil kendine uzatilan ipi tutarak aydinliga çikmayi da tercih eder ve ipi kimin uzattigini çok da sorgulamaz,velev ki,onun elinde köle pazarinda satilsa da… Belki de akil görülen rüyayi zamaninda söylemektir; vakti geldiginde hatirlanmak üzere.

Bir çiçek vadisiyse gönül; bilinmezligi, derinligi ve egimiyle yadirganan kirilgan; ama rengârenk çiçeklere sahip bir saltanattir da…Akil,bu vadide çiçekleri koparmadan yol alabilmek sanatidir.O vadinin çiçekleri her türlü dis etkilere hem açik,hem de dayaniklidir; ama ezilmeleri de gerekmez her defa.Ancak akildan ve gönülden yoksun hoyrat eller çok da az degil.Ciçekler koruyani olmasa kaderine terk edilmis Eylül yapragi gibidir.

Her yaprak da bülbüle yuva olacak kadar sansli degildir asla. Bir nanköre bir nankör emanet edilmistir sanki. Var sayalim ki ezildi ve koparildilar.Yine yesereceklerdir bir sonraki yeserme mevsiminde.Cünkü onlarin kökü onlari koparan ellerin derinliginden çok öte.Bu derinlikten beslenen sevda nasil olur da salt aklin uzattigi hoyrat ellerde yok olur? Nedense unutulur derinlerdeki köklerin muhtesem bir dirençle nadide ve kirilgan çocuklarini bizlere her bahar sunmaya devam ettikleri…

Akletmek berekettir,nimettir ve durustur.Belki de suyunu tam olarak bulamamis,yüreginin kavruklugunu hirçinliga dönüstürmüs,taslik ve çorak yürekler için yegâne eczadir. Bazen bu olumluluklara ragmen akil tek tarafli olarak alanini genisletme çabasina girer ki,o esnada gönül, bagrinda açan çiçekleri koruma telasindadir sadece.

Tabiî ki iyi bir ortaklik hem vadide saglikli bir yürüyüs, hem de çiçeklerin hayat hakki demektir.Sayet bu ikili esit açilarla dengelenemez ise her zaman alan genisletme kavgasi kaçinilmaz olacaktir ki,bu ise erken ölüm demektir bir bakima.

Bazen akletme akil boyutuna indirgendiginde; içinde barindirdigi dikenler çok acita bilmekte.Benzer durum gönlün yakiciliginda yasanmaktadir çok defa.Sorun hayat direksiyonunun kimin elinde olmasi noktasinda kilitlenir.Bu bir dagin yamacindaki çiçekler ile dikenlerin kavgasina benzer.Ama bu savasin hiç galibi olamamistir.Yaratilisin özündeyse beraber olmak var.Bundan dolayi ne çiçeklerin farkli renk ve kokulari,ne de dikenlerin farkli türleri sorun olmamali.

Zira her ikisi de o yamacin önemli süsleridir. Beklenen ise güzelliklerinin farkinda olarak yasamaktir.Bir birlerinin alanlarini daraltarak yasam hakkini ihlal etmek degil.Bazen çiçeklerin beklenmedik konuklar karsisinda dikenlerin korumasina ihtiyaçlari vardir Ciçekler ise dikenlerin konfordur bir bakima.

Bu iki temel parametrenin disinda çevremizde birçok suni parametrede yok degil. Öyle ki çiçege benziyorlar ama kokulari yok. Renkleri var ama her mevsim solmuyorlar. Sanki çagdas güllerin çagdas bülbülleri gibi… Bir de bunlarin vitrinleri süsleyenleri var. Yasamayan ve yasatamayan türden... Bunlar sadece vitrinlik. Aklin göz aliciliginin küçük bir manevrasi… Aslinda en zararli olani da bu… Cünkü bu suni parametrelerle reel hayatin parametreleri asla örtüsmemekte… Suni bir gül reel bir diken, ya da tersi. Birbirlerinden asla etkilenmemekte…

Suni parametreleri hayatlarina nakis edenlerin, baskalarinin reel parametrelerine anlayis göstermeleri ise ihtimal disi... Olmasi gereken ne aklin ne de gönlün reel bir parametre olmasidir.Aksi takdirde tüm duyarlilik kaybolur, karsimiza çikan duyarliliklar da hissedilemez.Cünkü hisler kural disi çalisir çogu zaman.

Reel olan her parametrede yasanmislik vardir.Içi bos olmayan cümlelerle tanimlanir onlar.Onlarda var olmanin anlami var; bir iç savas vermis olsalar da çogu zaman.Bos keyifler degil,zor kabuller var.Süpürülüp atilamayacak birikintileri var.Cünkü onlar sira içi ya da sira disi olsunlar hakiki duygularla sekillenmislerdir.Bu ayrilmaz ikili olgun düsüncelerin,derin sevdalarin merkezidir.

Dostluklari ve sevdalari ebedidir.Sahici ve samimi olmayan, kötü bile olsa onlari anlamaya çalisan ve onlari kendilerinden bir parça gören akletme melekesidir.Bir melegin dudaginda tebessüm olmak varken,ya da bir yaban gülünün kokusu; suni dudaklarda tebessüm olup, suni güllerin gölgesinde yatilmamali.Hiçbir seyimiz yoksa bile aklimizda bir melek barindirip ona yüregimizle bakmali.
23.03.2007

Dr.Hamza Yasar OCAK

Selam Sevgi ve Dua Ile


Hikayeler ve Kissalar

MollaCami.Com