Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Kalpten lisâna akan hikmet çeşmeleri

Halis ECE

Kalpten lisâna akan hikmet çeşmeleri


"Allah hikmeti dilediğine verir. Kime de hikmet verilmişse, ona pek çok hayır verilmiş demektir." (1)

"Hikmetli söz mü`minin yitiğidir. Nerede bulursa, onu hemen almaya daha haklıdır." (2)

"Mü'min cennete girinceye kadar hikmeti arar bulur." (3)

“Yalnız şu iki kişiye haset edilir (gıpta edilir, imrenilir): (Bunlardan biri) Allah tarafından kendisine verilen serveti hak yolunda harcayan kimse, diğeri de Allah’ın verdiği ilimle amel edip bu ilmi başkalarına da öğreten kimsedir.”(4)

İbn Abbas'tan (r.anhümâ) rivâyet olunan bir hadîs-i şerifte ise Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:

“Kim kırk sabah Allâh’a (c.c.) ihlâslı olursa, kalbinden lisânına hikmet çeşmeleri akmaya başlar.” (5)

İmâm Münâvî (rh.) bu hadîs-i şerifin baş kısmını, “Kim kırk gün ibâdetini Allâh’a ihlâsla yaparsa...” diye açıklamış ve ihlâslı olmayı da şöyle izah etmiştir:

– Bedenini maddî pisliklerden temizlemek...

– Zâhirî ve bâtınî duygularını, idrâke ihtiyaç duyulmayan şeylerden berî tutmak...

– A‘zâlarını, aklî mîzanlara ve şer‘î hükümlere muvâfık mâlum ve mu‘tedil tasarrufların dışına çıkmaktan korumak... Onları nebevî nasîhatler, hakîmâne tenbihler dâiresinde kullanmak ve bilhassa lisan ve hayâlini fâsit itikatlardan, bâtıl mezheplerden, âdi ve düşük hayallere dalmaktan koruyup onların boş emel ve dipsiz kuruntularla oyalanmasına meydan vermemek...

–Zihnini alçak düşüncelerden, tahakkuku mümkün olmayan kuruntulardan uzak tutmaktır.


Bundan sonra Münâvî merhum, kişinin mânevî temizliğini sağlayacak daha pek çok tedbirler sayar. Sonra da, kalpten lisâna hikmet çeşmelerinin akmasını îzah sadedinde de, “Çünkü, der, mânevî tahâreti muhâfaza ve mücâhedenin peşini bırakmamak, kişiyi müşâhedeye ulaştırır. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de, ‘(Resûlüm), gecenin bir kısmında uyanıp, sana mahsus bir fazlalık olmak üzere (teheccüd) namazı kıl. Umulur ki Rabb’in, seni Makâm-ı Mahmûd’a (övülmüş bir makâm olan o en büyük şefaat makâmına) kavuşturur’ (6) buyurulmuştur. Varlığın gerçek maksudu olan Resûlüllah (s.a.v.), Makâm-ı Mahmûd’a ancak rükû‘ ve sücûd ile ulaşabilirse; hiçbir mahsûlu (kazancı, müktesebâtı) olmayan bir kimse, o makâma nasıl vüsûl (ulaşıp kavuşabilmeyi) arzu edebilir? Bu hakîkate binâen büyükler, ‘Çalış, gayret et, müşâhede et!’ demişlerdir.”

Hadîs-i şerifte bu işin 40 günle kayıtlanmasının hikmeti ise şöyle açıklanmıştır: “Bu, öyle bir müddettir ki; bir şeye, bu müddet boyunca devam edildiği takdirde o şey insanda fıtrî, tabiî bir huy hâline gelir.” Tasavvuf erbâbı da, bundan hareketle, bir mürîdin halvetinin kırk gün olacağına hükmetmişlerdir.

Hadis âlimleri bu hadîs-i şerifin zayıf olduğunu söylerler. Ancak tasavvuf ehli, hadis ilminde rastlanmayan bir usûlle (keşif ve müşâhede yoluyla), hadîsin sıhhatini tahkik ederler ve sahih olduğuna hükmederler.

Yine Münâvî merhûmun kaydına göre Abdülhakk'ın (rh.) Şerhu’l-Ahkâm’ında şöyle denmiştir:

“Bu hadîs-i şerif, senet cihetiyle sahih olmasa da, atâ ve imdâd ehline hâs kılınan zevk, hadîsin sahih olduğunu anlamıştır. (Yani Allâh’ın lûtuf ve ihsânına, yardımına mazhar olmuş bulunan tasavvuf erbâbı, kendilerine mahsus mânevî haz ile bu hadîsin Resûlüllah Efendimiz’e âit olduğunu anlamışlardır.) Bunun anlaşılması, fethî(7) ilme sahip olmayana zordur. Bu ‘fethî ilm’i elde etmenin yolu da, Muhammedî ihlâs vâsıtasıyla gelen feyz-i Rabbânî’dir.”

Ebu’l-Haseni’ş-Şâzelî'ye (k.s.) göre sâlikin böyle bir fetihle, yani ilhamla Allah’tan aldığı vird’e Hizbü’l-vird denilir. Şâzelî Tarîkati’nde, kalp gözünün (basîretin) açılması için bu hizb okunur.

Nakşibendî Tarîkati’nde ise kalp gözünün açılmasını istemek makbul bir şey değildir. Bilakis onlar, -Nakşîş yolu müceddidin kolunun 33. ve son halkası bulunan Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretlerinin beyanı ile- Cenâb-ı Mevlâ’ya ilticâ ederken, “Yâ Rabbî! Kalp gözümü açıp da beni perişan etme. Beni rızâ-yi İlâhî’ne giden feyz ve nûr yolunda dâim et” diye yalvarırlar.

Bütün feth, fütûh, fütuhât hallerini veren Allah Teâlâ’dır. O fettâh sıfatının sahibi, yani fethin menbaıdır. Müfettihu’l-ebvâb (bütün kapıları açan)’dır. Bir kapıyı kapatırsa, on kapıyı açar.

“Allah Allâh! Vakt-i şerîf hayrola, hayırlar fethola, şerler def‘ola!”
niyâzı, mâneviyat erbâbı arasında çokça okunan bir duâdır...
***

Bu hususla alâkalı bazı beyit ve mısra‘lar:

İlâhî! Fazl u lûtfunla bana bir bâb fetheyle
Eriştir vahdet-i zâta, kulun ni‘me’l-meâb eyle

(Zâkirzâde)

Şu demek: “Allâh’ım! İhsan ve kereminle bana bir kapı aç. Tek ve bir olan zât(ın)a kavuşturup, onu kulun için sığınılacak en güzel yer eyle.”
***

Bir kapı bend ederse bin kapı eyler küşâd
Hazret-i Allah’dır mâlik-i Fâtihu’l-ebvâb

(Lâ edrî)

Meâli: “Bir kapı kapatırsa, bin kapı açar Hz. Allah; çünkü (kapalı) kapıları açmaya mâlik (ve anahtarların yegâne sâhibi) O'dur.
***
Lûtfeder bir gün Hudâ, elbette feth-i bâb eder
(Nef‘î)

Bu mısra‘ı da şöyle ifade edebiliriz: “Cenâb-ı Hak, elbette bir gün lûtfedip açar kapıyı...”


DİPNOTLAR
(1) Kur'ân-ı Kerim, el-Bakara, 2/269.
(2) Tirmizi, Sünen, İlim, 19, H. No: 2827.
(3) Tirmizi, İlim, 19, Hadis No: 2826.
(4) Buhâri, İlim, 15, Zekat, 5; Müsned, II, 9, 36.
(5) Feyzu’l-Kadîr, 6, 43.
(6) Kur'ân-ı Kerim, İsrâ sûresi, 79.
(7) “Feth” lûgatta açmak, açılmak, açılış mânâlarınadır. Tasavvuf ıstılâhında ise feth, kalp gözünün açılması ile sâlike zuhûr eden kemâl halleridir. Bu haller, onun çeşitli menzillere ulaşmasına ve üstün makamlara yükselmesine vesîle olur. Nefsteki feth, tam bir ilim; ruhtaki feth, mârifet verir. Bir şeyin fetholmasına, “kalp müşâhedesi” denilir. (Kâşânî rh.)

Hikmetler mecmuası âlemler...

Hudutsuz hamd ü senâlar olsun âlemlerin Rabbi olan Allâh'ımıza ki; lûtfedip Habib-i Edib'ini gönderdi, ona Kitabı indirdi, hikmeti verdi, âlemlere uyarıcı ve müjdeleyici olarak gönderdi...

Kullarına söz yoluyla öğüt verme, olay ve durumlara hikmet nazarıyla bakma anlayışını ihsan etti. Eşyaya dikkatli bakma ve en küçük ayrıtıyı bile değerlendirme alışkanlığı ile zamanla farklı hikmet ve mazmunlara kavuşmamızı temin etti.

Konuşma ve davranışlarımızla birbirimize nasihat etmeyi, örnek olmayı ve hikmetlerle topluma güzellikleri aşılamayı öğretti.

Ders almamızı tenbihleyen nükteli ifadelerle, fazilet sahibi olmamızı telkin eden hikmetli sözler ve dürüstlüğümüze vesile olacak güzel ahlak ile nefsin kötülüklerinden kaçınmayı talim etti.

Dünyanın faniliği, insanın daima tabiatta olup bitenlerden ibret alıp dersler çıkarması gerektiğini hatırlattı.

İçinde yaşadığımız dünyayı ve öteki âlemleri birer hikmet mecmuası olarak gören ve hikmetle konuşup hikmet soluklayan atalarımızın, hayatı idrâk/algılama biçiminden ve derin tefekkür cehdinden damıtılmış örnekler sundu bizlere... Bahusus aramızdan görmesini, idrâk etmesini bilenlerimize...

Hz. Mevlânâ'nın dediği gibi, "Bu âlemi aydınlatan güneş, eğer bulunduğu mevkiden biraz yaklaşsa her şey yanar, yok olur"du...

Maddede böyle olduğu gibi mânâda da öyleydi... Nitekim Fazilet Güneşi Efendimiz'e (s.a.v.) Mi'rac yolculuğunda refakat eden Hz. Cibrîl, bir noktadan sonra ona arkadaşlık edemeyeceğini... Zira oradan öte bir adım dahi atsa yanacağını beyan etmişti.

Kur'an'da anlatılan kıssalardaki hikmetler dahi, genişliği ve derinliği sınırsız birer derya gibidir. Onlardan herkes kabının büyüklüğünce bir şeyler alabilir. Mesela Yunus aleyhisselâm’ın balığın karnından kurtuluşuna sebep, "Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine'z-zâlimîn" (el-Enbiya, 21/87) tehlil ve tesbihine devamı olduğu bildirilerek, insanlara musibeti tehlil ve tesbihle karşılamaları gerektiği beyan ve tesbihe devam etmeleri tavsiye buyruldu. Diğer kıssalar da bunun gibidir. Her birerinde sayısız hikmetler mevcuttur.

Rabbim cümlemizi, bu hikmetlerden a'zami derecede faydalanan ve feyizlenen kulları zümresine ilhak buyursun.

...

Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Sûresi: 32.)

____________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.

Teşekkürler sevgili YOLCU...

Allah râzı olsun.

Selam ve dualarımla...

Allah razi olsun.. sevgili kardesim..

Teşekkür ederim sevgili HIRANUR kardeşim... Allah sizlerden de râzı olsun.

Selam ve dualarımla...

Selam
Allah emeğinizi zayi etmesin,Allah sizlerden razı olsun.A.E.O.

Teşekkürler Gönül Bahçesi kardeşim...

Güzel dualarına mukabil dualar ediyor, Rabbim rızasından ayırmasın diyorum.

Selamlar...


Blog Paylaşımları

MollaCami.Com