Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


*** Tren'de Yolculuk ***

Tren'de Yolculuk

Trende yanyana oturduğumuz adam, karşımızdaki delikanlıya nutuk çekiyor ve:
- Sigara efkar dağıtır, diyordu. Yak bi tane.
Çocuk adamın kendisine uzattığı sigarayı kibarca reddederek:
- Sağ olun, diye cevap verdi. Kullanmıyorum.
- Amma yaptın ha, dedi adam. Yoksa annen mi kızar?
Bu laflar çevremizdeki yolcuların gülüşmelerine yol açmış, benimse fena halde canımı sıkmıştı. Uyumak niyetiyle kapattığım gözlerimi aralayarak delikanlıya baktım. 20-22 yaşlarında olmalıydı. Son derece temiz bir ifadeye sahip olan yüzü, adamın söylediklerinden dolayı hafifiçe kızarmıştı.

Adam:
- Her halde sen aslan sütü de kullanmazsın, diye devam etti. Kullanmazsın değil mi?

Delikanlı, onun içkiden bahsettiğini anlamıştı. Bu sefer susmayıp:
- Bira dahil bütün içkiler haramdır, dedi. Elbette kullanmıyorum.

Konuşmaları benim olduğu kadar ayakta seyahat eden yolcuların da dikkatini çekmiş olmalıydı. Herkes kulak kesilmiş, onları dinliyordu.

Adam, alaycı bir ifadeyle:
- Amma tutucu bir insansın be kardeşim, dedi. O haram, bu haram...

Çocuk yine susmayı tercih etti. Ancak sıkıldığı her halinden belli oluyordu. Adam ise, aklı sıra onu köşeye sıkıştırmış ve perişan etmişti. Sigarasının dumanını, çocuğa doğru bir kahraman edasıyla üflerken:
- Cehennem korkusundan dünyanın bütün zevklerinden mahrum kalıyorsunuz, dedi. İş mi sizin yaptığınız?

Dayandığım yerden doğrularak adama baktım.
Bu sefer bana dönerek,
- Ne dersin dostum, dedi. Haklı değil miyim? Hepimiz az çok yanmayacakmıyız? Üstelik hep beraber olduktan sonra, ne var korkacak?

Sinirlerim iyice tepeme çıkmıştı. Yine de sakin bir ifadeyle:
- Gerçekten cesur bir insanmışsınız, dedim. Sahi, yanmaktan korkmuyor musunuz?

- Pek korktuğumu söyleyemem, diye cevap verdi. Elle gelen, düğün bayram değil mi?

Böyle diyerek koltuğuna biraz daha gömüldü ve cam kenarındaki sigarasına doğru uzandı. Paketin yanında duran çakmağı ondan önce ateşledim ve:
- Buyrun, dedim. Yakın.

Paketten büyük bir pozla çıkarttığı sigarasını çakmaktan adeta fışkıran aleve doğru uzatırken,
- Hayır, dedim, sigaranızı değil , parmağınızı uzatın.
- Anlayamadım, dedi. Neden parmağımı uzatacak mışım?

- Cehennemde yanmaktan korkmadığınızı, bundan daha iyi nasıl gösterebilirsiniz? Dedim. Doğrusu hepimiz merak ettik.

Adam ne diyeceğini şaşırmıştı ve bir saat işleyen çenesi, adeta tutulmuştu. Yerinde bir müddet kıvrandıktan sonra,

- İneceğim istasyona geldim, diyerek ayağa kalktı ve kalabalığı yararak gözden kayboldu.

Çakmağın bende kaldığını, adam gittikten sonra farkettim. Bunu, karşımdaki delikanlı da görmüş ve gülmeye başlamıştı.

Çakmağı ona doğru uzatırken,

- Sigara içmiyorsun ama çakmak sende kalsın, dedim. Artık onu nerde kullanacağını çok iyi biliyorsun...

Cüneyd Suavi

Eline sağlık göksultan...Müthiş bir paylaşım olmuş..

Bundan sonra birden gördü ki, sol cihetinden şeytan gibi dessas, ayyaş, aldatıcı bir adam çok zînetler, süslü sûretler, fantâziyeler, müskirler beraber olduğu halde geldi. Karşısında durdu. Ona dedi:

"Hey arkadaş! Gel, gel. Beraber işret edip keyfedelim. Şu güzel kız sûretlerine bakalım. Şu hoş şarkıları dinleyelim. Şu tatlı yemekleri yiyelim."
"Hâ, hâ, nedir ağzında gizli okuyorsun?"
"Bir tılsım."
"Bırak şu anlaşılmaz işi. Hazır keyfimizi bozmayalım. Hâ, şu ellerindeki nedir?"
"Bir ilâç."
"At şunu. Sağlamsın. Neyin var? Alkış zamanıdır. Hâ, şu beş nişanlı kâğıt nedir?"
"Bir bilet. Bir tâyinât senedi."
"Yırt bunları. Şu güzel bahar mevsiminde yolculuk bizim nemize lâzım" der. Her bir desîse ile onu iknâa çalışır. Hattâ o bîçare ona biraz meyleder. Evet, insan aldanır. Ben de öyle bir dessasa aldandım.

Birden sağ cihetinden, ra’d gibi bir ses gelir. Der:

"Sakın aldanma! Ve o dessasa de ki: Eğer arkamdaki aslanı(ecel) öldürüp, önümdeki darağacını(kabir) kaldırıp, sağ ve solumdaki yaraları(acz-i beşeri,fakr-ı insani) def’ edip peşimdeki yolculuğu men edecek bir çare sende varsa, bulursan; haydi yap, göster, görelim. Sonra de, ’Gel keyfedelim.’ Yoksa sus, hey sersem!’ (Risale-i Nur,Sözler-7.Söz-)

____________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.

güzel ve etkileyici aynı zamanda ögretici bir hikayeyi bizlerle paylaştığınız için teşşekkür ederim

--------------------------------------------------------------------------------

Bir hadis-i şerifte, en hayırlı gencin özellikleri nasıl anlatılıyor? Bir gencin Allah’ın hoşnutluğunu kazanması hangi hususlara bağlıdır?

Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, “Gençlerinizin en hayırlısı, (sefahetten uzak durmakta ve temkinli davranmakta) ihtiyarlara benzeyendir. Yaşlılarınızın en fenası ise, (başını gaflete sokmakta ve nefsinin arzularına uymakta heva perest) gençler gibi yaşayandır.” buyurmuştur. Bu itibarla, ister kadın ister erkek en hayırlı genç, bir ayağı kabirde yaşlı bir insan edasıyla sürekli ölümü ve ölüm ötesini düşünen, âhiretine azık tedarik etmek için çalışıp didinen, gençlik heveslerine esir olmayan ve gaflette boğulmayan gençtir. O, nefsânîliğin en azgın olduğu dönemlerde bile, öteler iştiyakıyla coşup cismanî arzularını gemleyebilmiş, kulluğu tabiatının bir derinliği haline getirmiş ve kendisini Hakk’ın yoluna vermiş bir adanmış ruhtur


Hikayeler ve Kissalar

MollaCami.Com