Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
İnsanları uyarmada, doğruyu anlatmada fırsatları kollamak
Halis ECE
İnsanları uyarmada, doğruyu anlatmada fırsatları kollamak
Hoca Nasreddin rahmetullahi aleyh ikazlarını yaparken, öyle ulu-orta her yerde her şeyi söylemez. Fırsatı düştüğünde nazik bir şekilde araya girer ve taşı gediğine koyar. Çünkü Hoca merhum, bir hakîkati anlatmanın, bir meseleyi söylemenin pekçok yolları olduğunu bilir... Bazan cereyan eden bir hâdise, bazan geçmişte meydana gelmiş bir vak’a, bazan bir soru, bazan da bir mes’ele onun söyleyecekleri hikmetler için tam bir fırsattır.
Nitekim Hoca Efendi birgün çarşıdan geçiyormuş Kaadı (Hâkim) da bir tüccarın dükkânında oturmuş, dükkân sahibi ile yârenlik etmektedir. Kaadı Hoca Efendi’yi görünce, sohbet etmek için içeri çağırır. Hoca Efendi de bu dâvete icâbet edip dükkâna oturur. Bir aralık Kaadı Hoca Efendiye:
— Hoca Efendi! Çok söyleyen, çok yanılır, derler. Hiç va’z ederken yanıldığın olur mu? deyince, Hoca da düşünmeye lüzum kalmadan:
— Evet, Kaadı Efendi! Bir gün va’z ederken öyle coşmuşum ki, sorma, “Kaadıyâni fi'n-nâr” [İki sınıf kadı, yani rüşvet alan ve adâletsizlik yapanlar cehennemliktir] diyecek iken, “Küllü kaadın fi'n-nâr” [Bütün kadılar cehennemliktir] demişim. Bir kerede şöyle bir hata işledim: “İnne'l-füccâre lefî cahîm” [Fâcirler cehemnemliktir] diyecek yerde ağzımdan “İnne't-tüccâra lefî cahîm” [Tüccarlar cehemnemliktir] çıkıverdi...
Kadı ile tüccar fena halde bozulurlar. Bu ağır ithamın altından kalkmak için Kaadı Efendi Hoca Efendiye:
— Hoca Efendi!.. Bazan tam olarak müzevir(ara açan) e dönüyorsun. Böyle anlarda seninle kimse baş edemez. Bazan da yaban öküzüne dönersin, senin yanına hiç yaklaşılmaz.
Hoca Efendi, Kaadı'nın dersine devam eder:
Hemen oturduğu yerden kalkar, Kaadı ile tüccarın arasına oturur. (Kaadı’ya doğru dönerek):
— Bazan müzevire döndüğüm olur. Ama ne müzevirim ne de yaban öküzü! İkisinin arasında idare edip gidiyoruz, der.
Kaadı ile tüccar başta Hoca Efendiyi alaya alıp gülmek ve eğlenmek niyetindedirler. Fakat Hocamız, bu iki sınıfın cemiyet/toplum hayatında ne derece önemli olduğunu, mükellefiyetlerini/yükümlülüklerini yerine getirmezlerse, nasıl vahim bir neticenin ortaya çıkacağını mânidar bir şekilde dile getirmektedir.
Yine bu nüktesinde, cemiyeti bu iki sınıfa karşı uyarmaktadır. Bu iki meslek, bütün fazîlet ve rezîletlerin birbirlerine karşı amansız savaş açtıkları alanlardır.
Hoca Efendi merhum aslında şahısları değil; aksak işleyen mekanizmaları, insana yaraşmayan kıymet hükümlerini alaya almaktadır.
O’nun hedefi hiçbir zaman şahıslar olmamıştır. Önemli olan anlayışlarıdır. Ama meselelere bağlı oluduğu için şahıslar zarurî olarak yer almaktadır.
***
MUALLİM NÂCİ’DEN İKİ BEYİT
İhtilâfatıyla uğruşmakda dehrin zevk yok
Zevk ânın mersâd-ı ibretten temâşâsındadır
Kimi vicdâna dokundu, kimi cism ü câna
Zevk nâmıyla ne yaptımsa peşîman oldum.
Halisece Hocam yoruma ne gerek , teşekkürden başka.
Moallim Naci' den de tattırmadan geçemediniz.
O’nun hedefi hiçbir zaman şahıslar olmamıştır. Önemli olan anlayışlarıdır. Ama meselelere bağlı oluduğu için şahıslar zarurî olarak yer almaktadır.
Barekellah!
_________________________________________________________________________
Andolsun Zikirden sonra Zebur'da da :''Yeryüzüne salih kullarım varis olacaktır'' diye yazmıştık.(Enbiya,105)
Teşekkürler sevgili BRGUL ve YOLCU...
BRGUL kardeşimiz, "... yoruma ne gerek" diyerek düşüncesini çok öz ve pek samimi bir şekilde özetlemiş.
Aslında haksız da sayılmaz hani...
Mevzu çok açık, verilen mesajlar çok net.
Ayrıca muhteviyatında ceddimiz, büyük Allah dostu Hoca Nasreddin rahmetullahi aleyh de olunca, lâtife de kaçınılmaz... Lâtifenin bulunduğu yerse, elbette ki lâtif olmak durumunda...
Keşke bizlere de bir nebze bulaşsaydı o güzel hasletten...
Ömer Muallim Naci'nin o beyitlerinin -özellikle de ilk beytin- bende çok önemli hatırası vardır. Müsait zeminde anlatırım inşaallah.
***
YOLCU kardeşimizse, yazımızın son değerlendirme cümlesini öne çıkartmış ki; bence de hemen hepimizin, tenkit ve tahlillerimizde kıstas almamız gereken bir cümle...
Ama insanız; her zaman aynı halet-i ruhiye içerisinde bulunamıyoruz; denizlerdeki med-cezirler (gel-gitler), bizi de zaman zaman tesiri altına alıyor-alabiliyor elbette...
Rabbim cümlemize bedenen sağlık-afiyet, ruhen huzur ve sükûnetler ihsan eylesin.
Selam ve sevgilerimle...
çok güzel bir konu ...
birine birşeyleri anlatırken en uygun şekilde o kişiyi kırmadan,
anlayacağı bir biçimde anlatmak...
teşekkürler........
ne güzel konular buluyorsunuz ya RABBim yardımcınız olsun, kaleminiz daim olsun...
Nasreddin Hoca'nın asıl gayesinin bizleri sadece güldürmek olmadığını biliyoruz zaten...
güldürürken öğretmek, gülerken öğrenmek...
aslında en güzel damardan vuruyor insanlara tabi ki anlamak isteyenlere :)
kıskanmıyor değilim Hoca Nasreddin'i, ama bunu yapabilmek için güçlü bilgiye sahip olmak gerekir...
yazınızın üzerine nacizhane yorum ne kadar doğru oldu bilemiyorum ama konuyu çok beğendim...puanımı da verdim ;)
Allah razı olsun...yeni yazılarınızı merakla bekliyorum...
Teşekkürler sevgili _TEVAZU_ ve KARDELEN54
Evet, birilerine bir şeyler anlatacağımızda, mutlaka uygun zaman ve zemini kollamanın yanında tabii ki üslup da çok çok önemli. Onun içindir ki Sevgili Peygamberemiz (s.a.v.), "İnsanalara akıllarının kavrayabileceği tarzda-ölçüde konuşun" buyuruyorlar.
Ayrıca Kardelen kardeşimizin de işaret ettiği gibi, edebiyatın "mizah" dalından da yeterince yararlanmak lazım. Meşhur tabiriyle ve onun ifadeleriyle, "güldürürken öğretmek, gülerken öğrenmek..."
Demek ki bu metodla hareket edersek, gene Kardelen'in -biraz da âmiyane- deyimiyle, "damardan" girmek oluyor. Tabii o bunu, bu usûlün tesiri açısından böyle değerlendiriyor.
Keza, "kıskanmıyor değilim Hoca Nasreddin'i, ama bunu yapabilmek için güçlü bilgiye sahip olmak gerekir..." demiş.
Demiş demesine ama, sanırım sadece bilgi kâfi gelmez. Çünkü böyle bir formasyon için elbette ki ilim gerekli şart; ama yeterli şart olduğunu söyleyebilmemiz imkânsız. İlmin yanında irfan da lazım; kabiliyet, istidat gibi fıtri hasletler de icap eder.
Son olarak da, "yazınızın üzerine nâçizane yorum ne kadar doğru oldu bilemiyorum ama konuyu çok beğendim... puanımı da verdim. Allah razı olsun... yeni yazılarınızı merakla bekliyorum..." mütevazi, samimi ifade, dua ve temenni cümleleriyle noktayı koymuş güzel mesajına...
Ben de bilmukabele Allah sizden de razı olsun diyor, temennisine "inşaallah" demek istiyorum.
Selam ve muhabbetlerimle...
Keza, "kıskanmıyor değilim Hoca Nasreddin'i, ama bunu yapabilmek için güçlü bilgiye sahip olmak gerekir..." demiş.
Demiş demesine ama, sanırım sadece bilgi kâfi gelmez. Çünkü böyle bir formasyon için elbette ki ilim gerekli şart; ama yeterli şart olduğunu söyleyebilmemiz imkânsız. İlmin yanında irfan da lazım; kabiliyet, istidat gibi fıtri hasletler de icap eder.
_______________________________
evet aslında yorumumu yazdıktan sonra farkettim ama değiştirmeye fırsatım olmadı :(
yine de siz güzel kaleminizle açıklamışsınız :)
teşekkürler...
Sevgili KARDELEN...
"evet aslında yorumumu yazdıktan sonra farkettim ama değiştirmeye fırsatım olmadı" demiş ve yapmaya çalıştığım açılım ve açıklama için teşekkür etmişsin.
Ben teşekkür ederim, bu güzel ve samimi mazeret beyanın için...
Selam ve dualarımla...
Tesekkkur ederız Halis hocam. hemen her konuda olduğu gibi bu tür konularda da bize zaman ayırdıgınız ve aydınlattığınız ıcın elınıze, emeğinize saglık. Allah razi olsun.
Teşekkür ederim sevgili UBEYDULLAH...
Rabbim sizden de razı olsun...
Sağlık-afiyet ve iki cihan saadetleri niyazımla...
Selamlar, sevgiler...